Trump Tarifeleri Geri Getirdi, AB Misilleme Hazırlığında: Dünyayı Ne Bekliyor?
Tarifeleri ABD'ye en çok kazandıracak şekilde kullanmayı vadeden Trump yönetimi, çelikten otomobile kadar birçok ürüne yüksek vergi getirirken, Avrupa Birliği yeni gümrük vergileriyle bir misilleme hazırlığında. Tarafların attığı karşılıklı adımlar neler ve bunların etkileri neler olacak?

12 Mart’ta ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi uygulamaya başlayacağını açıklaması, Amerika ve Avrupa kıtaları arasındaki ilişkilerdeki mevcut ticari ve diplomatik gerilimin daha da tırmanmasına yol açtı. Avrupa Birliği ve ABD’yle ticaret yapan diğer taraflar, bu hamleyi sert bir şekilde eleştirdi ve ABD’nin uyguladığı tarifelerin küresel ticareti olumsuz etkileyeceği uyarısında bulundu. AB ise, bu türdeki engellemelerin hem kendi ekonomisini hem de dünya piyasalarını zorlayacağına dikkat çekti. Bu karar AB için ciddi endişelere yol açarken ABD’yi hedef alan bir misilleme de ufukta görünüyor: AB şarap, plastik ve kağıt hamuru gibi ürünlere yüksek gümrük vergileri getirmeyi planladığını açıkladı ve tarih olarak nisan ayının ortasını verdi.
Karşılıklı gümrük tarifelerinin zamanla daha fazla ürün kategorisini kapsayarak genişlemesi ve her iki tarafın ekonomilerini olumsuz yönde etkilemesi riski taşıması beklendiği süreçte 26 Mart’ta ABD Başkanı Donald Trump tarafından yeni bir hamle geldi: ABD dışında üretilmiş otomobillere yönelik yüzde 25’lik otomobil tarifesi. Bu verginin, 2 Nisan 2025 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenirken birçok Avrupa’daki birçok üretici şirketi ciddi şekilde sarsacağı bekleniyor.
Peki her yeni karara bir misillemeyle cevap verildiği “bumerang etkisi”ne benzer bir dinamikle ilerleyen ABD ve AB arasındaki ticaret gerilimi, nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıktı? İlerleyen dönemde bu ticaret hattını başka neler bekliyor?
Trump’ın İlk Başkanlığında Başlayan Süreç Nasıl İlerledi?
ABD ve AB arasındaki karşılıklı gümrük tarifeleri süreci aslında Trump’ın birinci başkanlık dönemine dayanıyor. Haziran 2018’de ABD, Avrupa Birliği’nden çelik ve alüminyum ithalatına yönelik “Section 232” adı verilen tarifeler getirmişti. Bu tarifeler, yaklaşık 6,4 milyar avro değerindeki AB menşeli ürünlerini hedef alıyordu. Ocak 2020’ye gelindiğinde ise, belirli çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik ek tarifeler uygulandı. Bu ikinci tarife paketi, yaklaşık 40 milyon avro değerindeki AB ihracatını etkiledi. AB, bu tarife artışlarına karşılık olarak “denge sağlama önlemleri” adı verilen bir paketle yanıt verdi.
Günümüze gelecek olursak; ABD-AB arasındaki ticaret hattındaki tansiyonlar 12 Mart 2025’te tekrar yükselmeye başladı. Bu tarihte ABD tarafından uygulamaya tarife önlemleri üç ana unsurdan oluşuyor: 2018’deki Section 232 tarifelerinin çelik ve alüminyum ürünlerine yeniden getirilmesi, hâlihazırdaki alüminyum tarifelerinin yüzde 10’dan yüzde 25’e çıkarılması ve tarifelerin özellikle çelik ve alüminyumdan yapılan mutfak eşyaları, pencere çerçeveleri gibi ev eşyalarına uygulanması. Ayrıca, çelik veya alüminyumdan kısmen üretilen ürünler de bu kapsamda; örneğin makineler, spor ekipmanları, bazı elektrikli aletler ve mobilyalar.
26 Mart’ta Beyaz Saray’da bir basın toplantısında ise ABD Başkanı Donald Trump, ABD’de üretilmeyen otomobillere yüzde 25 ithalat tarifesi uygulanacağını açıklamasıyla birlikte AB bu tarifelerin serbest ticaret ilkesine aykırı olduğunu savunarak, ABD’nin gümrük tarifelerini yıkıcı ve haksız bir uygulama olarak görüyor. Otomobil tarifelerinin 2 Nisan’da yürürlüğe girmesi ve 3 Nisan’dan itibaren uygulanmaya başlanması bekleniyor. Trump yönetimi, bu tarifelerin ABD’ye her yıl 100 milyar dolarlık bir ek gelir sağlayacağını tahmin ettiklerini açıkladı.
Son olarak; ABD Başkanı Trump, 27 Mart’ta yaptığı sahibi olduğu sosyal medya platformu Truth Social’deki mesajında sert bir uyarıda bulundu: Avrupa Birliği ve Kanada’nın, Amerika’ya “ekonomik zarar” vermek amacıyla birleşmeleri durumunda, ticaret savaşına yeni bir cephe açacağını ve bu durumu kesinlikle kabul etmeyeceğini söyledi: “Avrupa Birliği, Kanada ile birlikte Amerika’ya ekonomik zarar vermek için çalışırsa, her iki ülkeye de şu an planlanandan çok daha büyük gümrük tarifeleri uygulanacak, böylece her iki ülkenin sahip olduğu en iyi arkadaşı koruyacağız!”
Avrupa Birliği Misilleme Amacıyla Hangi Kararları Aldı?
Peki AB’nin bu hamlelere karşı tutumu nasıl? Tarifelere karşı hoşnutluğunu gizlemeyen AB, herhangi bir karşı yaptırım yapmaz şekilde beklemede kalmayacaklarını açıkladı: ABD’den ithal edilen bazı ürünlere yüksek oranlı gümrük tarifeleri getirmeyi planladığı gibi bu vergi artışlarının, motorlu araçlar, motosikletler, viski ve zeytinyağı gibi Amerikan ürünlerini kapsayacağını duyurdu. Bu adım, özellikle ABD’nin otomotiv sektörü ve tarım ürünleri üreticileri üzerinde ekonomik baskı oluşturmayı hedefliyor.
Buna ek olarak AB, ABD’nin kararlaştırdığı tarifelerin Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından konulan kurallara aykırı olduğunu ve küresel ticaret düzenine zarar verdiğini iddia ediyor. Avrupa, bu konuda WTO’ya başvurarak ABD’nin tek taraflı vergi uygulamalarına karşı hukuki çözüm arayacak. AB, bu süreci, ABD’ye karşı uluslararası düzeyde meşru bir mücadele başlatmak olarak değerlendiriyor. Avrupa Komisyonu ise, bu tür haksız engellere karşı derhal ve kararlı bir şekilde yanıt vereceklerini ifade etti. Tarifelere karşı genel bir tepki olarak Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen şubat ayında şu açıklamalarda bulunmuştu:
“ABD’nin Avrupa çeliği ve alüminyum ihracatına yönelik tarifeler uygulama kararını derin bir üzüntüyle karşılıyoruz. Tarifeler -iş dünyası için kötü, tüketiciler için ise daha da kötü- vergilerdir. AB’ye yönelik haksız tarifelere cevapsız kalmayacağız; buna orantılı ve kararlı karşı önlemler alacağız. Ekonomik çıkarlarımızı korumak için harekete geçeceğiz. Çalışanlarımızı, işletmelerimizi ve tüketicilerimizi savunacağız.”
AB üyesi ülkeler arasında ise en net tepki Almanya’dan geldi: Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Donald Trump’ın otomobil ithalatına yönelik yeni yüzde 25’lik vergi kararının ardından Avrupa Birliği’nin “kararlı bir yanıt” vermesi gerektiğini belirtti: “ABD’ye boyun eğmeyeceğimiz net olmalı. Gücümüzü ve özgüvenimizi göstermeliyiz.” Geçtiğimiz 2024 yılı boyuca ABD yaklaşık 8 milyon otomobil ithalatı yapmıştı. ABD’deki otomobil pazarının en büyük tedarikçisi Meksika olmuş, ardından Güney Kore, Japonya, Kanada ve Almanya gelmişti.
“Tarife Adam” Adını Kullanan Trump Ne Amaçlıyor?
ABD Başkanı Donald Trump, ithalat tarifelerinin güçlü bir savunucusu olarak uzun süredir kendini “Tarife Adam” (İng. tariff man) olarak tanıtmakta. Trump, kamuoyunu sunduğu bu imajı, politikalarla gerçeğe dönüştürmek ve kendisine biçtiği bu rolü pekiştirme amacında. ABD Başkanı, mart ayında yaptığı bir açıklamadaki “Tarifeler, ülke olarak yaptığımız en harika şey olacak. Bu, ülkemizi yeniden zengin edecek.” ifadeleriyle bu politikalara olan güçlü inancını ve kararlılığını ortaya yineledi. Trump, gümrük tarifelerinin ABD’deki sanayi üretimini arttıracağına, bütçe açığını azaltacağına, gıda fiyatlarını düşüreceğine ve çocuk bakımını sübvanse etmeye yardımcı olacağına inanıyor.
İkinci defa ABD Başkanı seçilen Trump, gümrük tarifelerinin ticaretle doğrudan ilgisi olmayan alanlarda bile diğer ülkeler üzerinde baskı kurmak için kullanılabileceğini savunuyor. Örneğin, 2019 yılında Meksika’yı, Orta Amerikalı göçmenlerin ABD’ye geçişini engellemeye ikna etmek için tarifelerle tehdit etmişti. Trump ayrıca, tarifeleri savaşları önlemek için bir araç olarak da görüyor. Ağustos ayında Kuzey Carolina eyaletindeki bir seçim mitinginde, “Bunu (savaş ihtimalini) bir telefon görüşmesiyle çözebilirim” demişti. Bir ülke savaş başlatmaya kalkarsa, Trump -kendine özgü bir şekilde- “Size yüzde 100 tarifeyle saldırırız!” diyerek tehdit edeceğini ve ardından o ülkenin liderinin “Efendim, [sizinle] savaşa gitmeyeceğiz.” şeklinde yanıt vereceğini ifade etmişti.
Son Dönemde Sıkça İşittiğimiz Gümrük Tarifesi Nedir?
Gümrük tarifesi, başka ülkelerden ithal edilen ürünlere uygulanan bir vergidir. Bu vergiyi, yabancı malları ülkeye getiren şirketler devlete öder. Genellikle tarife, ürünün değerinin belli bir yüzdesi olarak hesaplanır. Örneğin, Avrupa’dan gelen bir ürüne yüzde 10 gümrük tarifesi uygulanıyorsa, değeri 10 dolar olan bir ürün için 1 dolar ek vergi alınır. Şirketler, bu ek maliyeti kendileri karşılayabilir ya da tamamen yahut kısmen tüketicilere de yansıtabilir.
Bu ihtimaller de tüketici fiyatlarının doğrudan ya da dolaylı olarak yükselmesi gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Devletler arası ikili ve çoklu ilişkilerde uzun bir geçmişi olan tarifeler, aynı zamanda ihtilaflı bir konudur: Ekonomistler ve uluslararası ilişkiler uzmanları arasında bunların etkili bir politika olup olmadığına dair tartışmalar hâlâ devam etmektedir. (P)