'Avrupa Birliği'

Avrupa Savunma Yol Haritasını Çiziyor: “ReArm Europe”

Trump yönetiminin Avrupa’nın güvenliğini kendi başına sağlaması gerektiğini vurgulaması ve olası bir Rusya saldırısı tehdidi, AB’yi savunma sanayisini güçlendirmeye itiyor. Ancak Macaristan ve İtalya’nın bazı konulardaki muhtemel direnci ve belirsizleşen transatlantik ilişkiler, bu süreci zorlaştırabilir.

Görsel: Shutterstock

Avrupa Birliği, savunma alanında Amerika Birleşik Devletleri’ne olan bağımlılığını kırmaya yönelik yeni bir strateji açıkladı. 19 Mart günü duyurulan “White Paper for European Defence – Readiness 2030” (Tr. Avrupa Savunması İçin Kabine Raporu – 2030’a Hazırlık) başlıklı güvenlik stratejisi, Avrupa’nın savunmasını güçlendirme ve savunma ekipmanlarını Avrupa’dan temin etme hedefini merkeze alıyor. Avrupa’nın yükselen tehditlere ve ABD’nin güvenlik şemsiyesinin dışında kalma ihtimaline karşı savunma alanında kendi kendine yetmesi amaçlanıyor. Avrupa’nın mevcut savunma harcamaları, ABD, Rusya ve Çin’in oldukça gerisinde. AB duyurduğu yeni strateji ile, AB’nin silahlı kuvvetlerindeki boşlukları kapatmayı ve öncelikli yatırım alanlarını belirlemeyi amaçlıyor. Bu hedefleri gerçekleştirmek için “ReArm Europe” (Avrupa’yı Yeniden Silahlandır) planı ile 2030 yılına kadar Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirmek için 800 milyar avroya kadar kaynak mobilize edilmesi bekleniyor.

Geçtiğimiz şubat ayında, Trump yönetimi ABD’nin güvenlik önceliklerinin değiştiğini duyurmuştu. 20 Ocak’ta işbaşı yapan Trump yönetimi ABD’nin önceliğinin kendi sınırları olduğunu, Avrupa’nın ve Ukrayna’nın güvenliğini artık büyük ölçüde kendi başlarına sağlamaları gerektiğini belirtmişti. Bu açıklama, yakın tarihte Avrupa’da yaşanan en büyük kara savaşı niteliğindeki Ukrayna Savaşı’nın dördüncü yılına girdiği bir dönemde yapılmıştı.

AB, Savunmasını Güçlendirmek için “Hedef 2030” Diyor

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, son dönemlerde yaptığı konuşmalarda, sürekli olarak Avrupa’nın 2030 yılına kadar güçlü bir savunmaya sahip olması gerektiğini ve AB’nin hazırlıklı, silahlı ve böylece caydırıcılık sağlayacak şekilde savunma kapasitesini arttırarak 2030’a girmesi gerektiğini söylüyor.

19 Mart günü Avrupa Komisyonu savunmadan sorumlu üyesi Andrius Kubilius ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, Avrupa savunmasına yönelik yeni bir yaklaşımı ortaya koyan Readiness 2030 strateji belgesini sundu. Önümüzdeki süreçte AB, kritik kapasite açıklarını kapatmak ve güçlü bir savunma sanayisi altyapısı inşa etmek için yatırım alanlarını ve ihtiyaçlarını belirlemiş oldu. Ayrıca, ReArm Europe planı kapsamında, AB üyelerine savunma kapasitelerini arttıracak yatırımları yapmaları için finansal teşvikler sunan  bir savunma programı tanıtıldı.

Strateji belgesi, Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirmek için üç temel eylem alanı sunuyor. İlk olarak, mevzuattaki ilgili düzenlemeleri basitleştirerek ve endüstriyel programları birbirleriyle daha uyumlu hâle getirerek savunma sanayisini desteklemeyi ve savunma kapasitesinin boşluklarını kapatmayı hedefliyor. İkinci olarak, yapay zeka ve kuantum teknolojisi gibi yıkıcı etkilere de sahip yeni teknolojileri teşvik ederek savunma pazarını geliştirmeyi ve savunma sektöründeki dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyor. Üçüncü ve son olarak da askeri hareketliliği artırarak, stratejik stokları güçlendirerek ve AB ülkeleri arasındaki operasyonel iş birliğini teşvik ederek Avrupa’nın güvenlik krizlerine hazırlık seviyesini yükseltmeyi amaçlıyor.

Plan kapsamında, İstikrar ve Büyüme Paktı’ndaki ulusal muafiyet maddesi devreye alınarak, üye ülkelerin savunma harcamalarını GSYİH’nın yüzde 1,5’i oranında artırmasına olanak tanınacak. Bu adımın, dört yıl içinde yaklaşık 650 milyar avroluk ek mali kaynak yaratması bekleniyor. Ayrıca, füze savunması, insansız hava araçları ve siber güvenlik gibi kritik alanlara yatırım yapılmasını sağlamak amacıyla 150 milyar avroluk “SAFE” kredi fonu hayata geçirilecek. AB, Avrupa Yatırım Bankası’nın savunma projelerine yönelik kredi kapsamını genişletmesini desteklerken, özel yatırımları harekete geçirmek için Tasarruf ve Yatırım Birliği’ni hızlandırmayı hedefliyor. Toplamda 800 milyar avro tutarına ulaşacak bu adımların Avrupa savunma sanayisini güçlendirmesi, istihdam yaratması ve kıtanın güvenliğini artırması bekleniyor.

“Readiness 2030” kapsamındaki bu adımların aslında Komisyon Başkanı von der Leyen‘in ikinci başkanlık için aday olduğu süreçte açıkladığı 2024-2029 Dönemi İçin Avrupa Komisyonu Siyasi Yönergeleri metnini temel aldığı ifade ediliyor. 

Savunma Sanayisi İçin “Made in Europe” Dönemi Başlıyor

AB’nin yeni savunma stratejisi, Rusya’nın üç ila beş yıl içinde Avrupa’da yeni bir saldırı başlatabilecek kapasiteye ulaşabileceğine dair NATO istihbarat tahminleri üzerine şekillendirildi. Bu yeni strateji kapsamında, AB ülkeleri askeri ekipmanlarının büyük kısmını Avrupa’dan tedarik etmeye teşvik edilecek. Avrupa tedarikçileri ile çalışmaları beklenen ülkeler, bazı durumlarda AB’nin sunduğu teşviklerden yararlanarak maliyetleri düşürebilecek ve sipariş sürelerini hızlandırabilecek. Ancak yalnızca maliyet, performans veya tedarik sürelerindeki gecikmeler gibi istisnai durumlarda AB dışından ekipman alımına izin verilecek.

Savunma alanında “yerli” ekipman kullanma vurgusu son yıllarda AB ülkelerinin savunma harcamalarının yaklaşık üçte ikisinin ABD’li şirketlere yöneldiği bir bağlamda ve yeni Trump yönetiminin Avrupa’nın dertleri ile dertlenmek istemediği bir dönemde anlamlı bir hedef oluşturuyor. Yeni kredi paketinden yararlanabilmek için ülkelerin, satın aldıkları ekipmanların en az yüzde 65’ini AB, Norveç veya Ukrayna merkezli tedarikçilerden temin etmeleri gerekecek. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Güvenlik mimarisi artık garanti edilemez.” diyerek, Avrupa’nın kendi savunma sanayisini güçlendirmesi gerektiğini vurgularken savunma alanında Avrupalı ürünlerin kullanılmasının Avrupa’nın askeri teknoloji ve endüstriyel altyapısını güçlendireceğini, inovasyonu teşvik edeceğini ve ortak bir savunma pazarı oluşturacağını belirtiyor.

Bu yeni plan kökenleri açısından, AB’nin 2022’de açıkladığı RepowerEU başlıklı enerji stratejisine benzetiliyor. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını takiben AB, Rusya’nın Avrupa ülkelerine karşı doğal gaz tedarikini bir silah olarak kullanmasını engellemek için Rus gazına olan bağımlılığını yüzde 45’ten yüzde 15’e düşürmeyi başarmıştı. İki planın da temelinde Rusya’nın oluşturduğu tehdit bulunuyor.

ABD’nin Avrupa’da Rolü Azalırken Almanya ve Fransa Hemfikir

AB’nin yeni güvenlik ve savunma stratejisinde, ABD’nin Avrupa’daki rolünün azaldığına da dikkat çekiliyor: “ABD, Avrupa’da aşırı derecede sorumluluk üstlendiğini ve bu tarihî güvenlik garantörü rolünü azaltması gerektiğini düşünüyor.”

AB, 2024-2029 dönem ilk kez doğrudan savunmadan sorumlu bir komiser atamıştı. AB’nin ilk Savunma Komiseri Andrius Kubilius, Avrupa’nın güvenliğini kendisinin sağlaması gerektiğini belirterek, şu uyarıda bulunmuştu: “450 milyon AB vatandaşı, kendilerini savunmak için 340 milyon Amerikalıya bağımlı olmamalı.”

Buna karşın AB kampı içerisinde silah ve teknoloji tedariki için bazı fikir ayrılıkları da söz konusu: Fransa, uzun süredir “Avrupa’dan satın alma” ilkesini savunurken, Polonya ve Hollanda gibi ülkeler ABD’den askerî ekipman alımına devam etmek istediklerini belirtiyor. AB’nin en büyük ülkesi Almanya’da koalisyon kurulduktan sonra CDU Genel Başkanı Friedrich Merz’in başa geçecek olmasıyla birlikte Fransa, kendisine bu konuda büyük bir müttefik bulmuş oldu. Merz, geçtiğimiz haftalarda savunma konusunda Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile aynı şeyleri düşündüğünü dile getirmişti.

AB ülkeleri ayrıca, AB üyesi olmayan NATO müttefikleriyle güvenlik bağlarını güçlendirmeye teşvik edilecek. Bu ülkeler arasında Birleşik Krallık, Kanada, Norveç, Avustralya, Japonya, Güney Kore ve Hindistan bulunuyor.

Ukrayna’nın da Savunma Kapasitesi Güçlendirilecek

Yeni savunma planı kapsamında, ortak satın alma projeleri için öncelikli olarak yatırım yapılacak alanlar hava ve füze savunma sistemleri, topçu sistemleri ve mühimmatları, insansız hava araçları, siber ve elektronik harp ekipmanları, hava-hava yakıt ikmal sistemleri ve kara sınır güvenlik tesislerinden oluşuyor.

ABD’nin Ukrayna’yı yüzüstü bıraktığı düşünülen bir dönemde AB, yeni savunma stratejisi kapsamında Ukrayna’nın da savunma kapasitesini arttırmayı planlıyor. Bu çerçevede Ukrayna’ya her yıl en az 2 milyon top mermisi, daha fazla hava savunma sistemi, füze ve insansız hava araçları temin etmeyi planlıyor. Bununla beraber AB ülkeleri Ukraynalı askerleri eğitmeye devam edecek. Bu destekler Ukrayna’nın savunma sanayisi için verilecek mali desteklerle tamamlanacak.

Avrupa Birliği, savunma ve güvenlik politikalarında daha bağımsız bir yol izleyerek, ABD’ye olan stratejik bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Ancak, bazı üye ülkelerin ABD ile yakın savunma ilişkilerini sürdürme isteği, bu yeni stratejinin tam olarak nasıl uygulanacağını belirleyecek önemli bir faktör olmaya devam ediyor.

Kritik AB Zirvesinde Neler Konuşuldu?

AB liderleri, 20 Mart tarihinde yapılan Avrupa Konseyi toplantısında kabinenin savunma konularına dair ilgili raporu (White Paper for European Defence – Readiness 2030) ve “ReArm Europe” planını masaya yatırdı. Avrupa Konseyi, Avrupa’nın savunma kapasitesini önümüzdeki beş yılda belirgin biçimde güçlendirmek amacıyla çalışmaların hızlandırılması çağrısında bulundu.

AB Zirvesinin sonuç metninde bir diğer dikkat çeken unsur ise Avrupa Birliği’nin savunma alanında güçlenmesinin, NATO’ya tamamlayıcı nitelikte olacağı ve küresel güvenliğe olumlu katkı sağlayacağı şeklindeki ifade oldu. Konsey, savunmaya dair gelişmeleri bir sonraki toplantısında yeniden değerlendirme kararı aldı.

Rusya’nın GSYİH’sinin yüzde 9’unu ordusuna ayırdığı bir dönemde Avrupa ülkeleri bu yatırımın sadece Ukrayna’ya yönelik savaşta değil, gelecekte Avrupa demokrasileriyle yaşanabilecek bir çatışma için de hazırlandığını düşünüyor. Bu çerçevede Estonya, Rusya’nın sınır komşusu olarak 2026 itibarıyla savunma harcamalarını GSYİH’sinin en az yüzde 5’e çıkaracağını duyurdu. Almanya’da ise, henüz başbakan olarak göreve başlamamış olmasına rağmen Friedrich Merz, ülkenin yeniden silahlanması için “Bazuka” adı verilen devasa bir yatırım planını Federal Meclise (Bundestag) onaylatmayı başardı.

AB’nin yeni yol haritası dış politika ve güvenlikte bağımsızlığa doğru gidiyor olsa da AB içinde buna muhalefet edenler de çıkacaktır. Avrupa’nın önemli ülkelerinden İtalya’yı yöneten Giorgia Meloni yeni Trump yönetimi ile iyi ilişkilere sahip bir lider. Hatta Trump’ın başkanlık yemin törenine davet edilen tek Avrupalı liderdi. ABD ile arasını açmak istemeyen Meloni’nin AB Zirvesi toplantısında yeni stratejiye özellikle de Ukrayna’ya yapılacak 40 milyar avro tutarındaki yardıma karşı çıkması, bir sürpriz olmayacaktır. Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın bu konuda artık gelenekselleşmiş denebilecek bir muhalefeti var. Orban, bu yardımları “savaş yanlısı” bir politika olarak nitelendirerek, ABD Başkanı Donald Trump’ın “barışçıl çözüm” hedefiyle çeliştiğini savunuyor.

18 Mart’ta Trump ve Putin arasındaki telefon görüşmesinin hemen ardından, mevcut Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’ya yönelik askeri yardımın süreceğine dair net bir güvence vermişti. Ukrayna’ya kayıtsız destek sunan Fransa’nın zaten her yıl dengelemekte zorlandığı devlet bütçesiyle bu yardımları nasıl sağlayacağı ise merak konusu.

Ebubekir Tavacı

Lisans derecesini İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden 2016 yılında alan Tavacı, Fransa’da Université Paris 1 Panthéon Sorbonne’da Siyaset Bilimi yüksek lisans programından 2021 yılında mezun olmuş ve aynı üniversitede aynı alanda doktora araştırmasına devam etmektedir. Avrupa Birliği göç politikaları, Türk diasporası ve Fransa’da göç gibi konular üzerine çalışmalar yapmaktadır. Tavacı Perspektif redaksiyon kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler