Berlin’de Artan Müslüman Karşıtı Saldırılara Karşı Anayasal Koruma Çağrısı
CLAIM’in yıllık raporu Berlin’de Müslüman karşıtı vaka sayılarının önceki yıla göre neredeyse yüzde 70 oranında arttığını ortaya koydu. Kadınlar ve çocuklar en çok etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Raporun ardından yapılan acil eylem çağrılarında arasında eyalet anayasasında Müslüman karşıtı ırkçılık tanımı yapılması talebi öne çıkıyor.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Müslümanlara yönelik saldırı, ayrımcılık ve nefret vakalarında ciddi bir artış yaşandığı tespit edildi. İslam ve Müslüman Düşmanlığına Karşı İttifak (CLAIM) tarafından yayımlanan 2024 yılına ait rapora göre kentte toplam 644 Müslüman karşıtı vaka belgelendi. Bu, bir önceki yıl olan 2023’e göre yüzde 68,6 oranında artış anlamına geliyor.
Kadınlar ve Okullar Saldırıların Merkezinde
Bu vakalar arasında ayrımcılık (yüzde 45,7), sözlü saldırılar (yüzde 39,7), fiziksel şiddet ve mülke zarar verme gibi vakalar (yüzde 14,6) yer alıyor. 2024’te 48’i fiziksel olmak üzere toplam 91 ciddi vaka raporlandı. Diğer bir deyişle, Berlin’de artık her gün ortalama iki Müslüman karşıtı olay meydana geliyor.
CLAIM raporuna göre vakaların yüzde 64’ünde kadınlar hedef alındı ve söz konusu kadınların çoğu saldırı anında çocuklarıyla birlikteydi. Olayların üçte biri (yüzde 34,9) eğitim kurumlarında yaşandı; sadece öğrenciler değil, öğretmenler de ayrımcı davranışlarda bulundu. Ayrıca kamu kurumları, konut arayışı ve iş yerleri de sistematik dışlamanın yaşandığı alanlar olarak öne çıktı.
Raporda, ayrımcılığın sıradanlaştığı ve mağdurların hem devlete hem de sivil toplum kuruluşlarına olan güveninin zedelendiği belirtildi. Antimuslim ırkçılığın Berlin’de artık “yapısal bir gerçeklik” olduğu vurgulandı.
7 Ekim Sonrasında Vaka Sayıları Arttı
Rapor, Hamas’ın 7 Ekim 2023 İsrail’ saldırısından sonra Gazze Şeridi’ni hedef alan İsrail saldırılarının hem antisemitik hem de Müslüman karşıtı vakaların belirgin şekilde arttığını belirtiyor. 2024 boyunca Filistin bağlantılı 80 Müslüman karşıtı vaka kaydedildi. Bunlar arasında 17 fiziksel saldırı, 5 mala zarar verme, 3 tehdit, 8 hakaret ve 44 ayrımcılık vakası bulunuyor.
2024’te Magdeburg Noel Pazarı’na yapılan saldırının da bu eğilimi hızlandırdığı belirtildi. CLAIM Genel Müdürü Rima Hanano, sonuçların endişe verici olduğunu söyledi. Hanano, Müslümanların genel şüphe altında tutulduğunu ve bunun da başkalarını Müslümanları açıkça ayrımcılığa teşvik ettiğini söyledi.
CLAIM: “Müslüman Karşıtı Irkçılık Yapısal Bir Problem”
CLAIM’e göre kayıtlara geçen vakalar gösteriyor ki: Müslüman karşıtı ırkçılık kurumsal ve yapısal olarak yerleşmiş durumda ve konut arama, doktor ziyareti veya okul gibi tüm yaşam alanlarına yayılmış durumda. CLAIM bulgularının daha önce yapılan diğer kamuoyu araştırmalarının tespitleriyle, örtüştüğünü belirtiyor: Berlin Monitor 2023 başlıklı bu araştırmaya göre Müslüman karşıtı tutumlar sadece Berlin’de artmıyor. Berlin nüfusunun yüzde 20’si kapalı bir şekilde Müslüman karşıtı, ırkçı bir düşünce yapısına sahip, yüzde 48’i İslam’ı reddediyor. Ülke genelinde yaklaşık her iki Müslüman kişiden biri, resmi kurumlarda ırkçı ayrımcılığa maruz kaldığını bildiriyor (DeZIM 2023). Müslüman erkeklerin yüzde 39’u poliste ırkçı ayrımcılığa maruz kalıyor (DeZIM 2023). Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının (FRA) yaptığı temsili ankete katılan Müslümanların yaklaşık yüzde 70’i Almanya’da ırkçı ayrımcılığa maruz kaldığını beliriyor.
CLAIM’den Müslüman Karşıtı Irkçılığa Karşı 7 Maddelik Eylem Önerisi
CLAIM, artan İslam düşmanlığına karşı kapsamlı bir mücadele için şu adımların atılmasını önerdi:
- Devlet ve sivil toplumda daha etkin veri toplama sistemleri kurulması
- Danışmanlık merkezlerinin güçlendirilmesi
- Bağımsız şikâyet mekanizmalarının oluşturulması
- Kamu personeline düzenli antırkçılık eğitimleri verilmesi
- Ayrımcı yasaların (örneğin Berlin Tarafsızlık Yasası) kaldırılması
- Mağdurların destek yapılarıyla güçlendirilmesi
- 1 Temmuz’un “Antimuslim Irkçılıkla Mücadele Günü” olarak ilan edilmesi: 2009’da mahkeme salonunda öldürülen Marwa El-Sherbini’nin anısına.
IGMG’den Anayasal Koruma Çağrısı
CLAIM raporunun ardından siyasetten ve sivil toplumdan dikkat çeken tepkiler geldi. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Ali Mete, Berlin SPD Fraksiyon Başkanı Raed Saleh tarafından yapılan öneriye destek vererek Müslümanlara yönelik ırkçılığın Berlin Eyalet Anayasası’na açıkça dâhil edilmesi gerektiğini belirtti:
“Bu artık somut bir anayasal gerçeklik meselesidir. Birçok eyalet anayasasında antisemitizmden korunma hâlihazırda yer almaktadır; Berlin de tutarlı bir yol izlemeli ve İslam düşmanlığını açıkça tanımalıdır. Çünkü ırkçılıkla inandırıcı şekilde mücadele etmek isteyenler, onu bütüncül ele almalı, seçici davranmamalıdır.”
Mete, başörtülü kadınların, çocukların ve çalışan Müslümanların eğitim sisteminde, kamu alanlarında ve devlet kurumlarında doğrudan hedef alındığını vurgulayarak, “Her insanın onurunun korunması, bu onurun açıkça tanınmasıyla başlar,” dedi.
“Güvenlik Duygusu Zedeleniyor: Acilen Net Tavır Alınmalı”
Bulgulara dair konuşan SPD’li Berlin Eyaleti Senatörü Cansel Kızıltepe, CLAIM raporunun toplumda “zehirli bir iklimin” hâkim olduğunu gösterdiğini belirtti. Kızıltepe, Müslüman karşıtı ırkçılığın yalnızca mağdurları değil, toplumsal birlikteliği ve demokrasiyi de tehdit ettiğini vurguladı: “Müslüman karşıtı ön yargılar toplumumuzu bölmek için kullanılıyor. Tüm demokratların buna karşı daha fazla çaba göstermesi gerekiyor.”
Danışmanlık hizmetleri sunan Berlin Ayrımcılıkla Mücadele Ağından (ADNB) Ioannis Demosthenous bulgularla ilgili olarak yaptığı açıklamada Müslümanlarla birlikte kendi kurumlarının da hedef alındığını belirterek acil eylem çağrısında bulundu:
“Ayrımcılıkla mücadele alanında danışmanlık hizmeti veren bir kurum olarak, son iki yılda Müslümanlara yönelik ırkçılık vakalarında yüzde 65’lik bir artış kaydettik. Özellikle dikkat çeken nokta, göçmenlik haklarıyla ilgili hararetli kamuoyu tartışmalarının giderek somut ayrımcılığa dönüşmesidir. Bu eğilim, Müslüman olarak algılanan birçok insanın güvenlik duygusunu ciddi şekilde zedelemektedir. Biz de geçen yıl üç kez ayrımcı saldırıların hedefi olduk. Bu gelişme, siyaset ve toplumun Müslüman karşıtı ırkçılığa karşı net bir tavır almasının ne kadar acil olduğunu gösteriyor.” (P)