'Gazze Şeridi'

İsrail’i Gazze’de Hak İhlalleriyle Suçlayan AB, Yaptırım Kararı Almayı Erteliyor

Gazze’deki ağır insan hakları ihlalleri, AB ile İsrail arasındaki Ortaklık Anlaşması’nı yeniden tartışmaya açtı. Dışişleri bakanlarının Brüksel’de yaptığı toplantıda, ihlalleri belgeleyen resmî AB raporlarına rağmen anlaşmanın askıya alınması yönünde bir karar çıkmadı.

23 Haziran Pazartesi günü düzenlenen AB Dışişleri Konseyi toplantısında bir araya gelen Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin dışişleri bakanları, Gazze Şeridi’ndeki son durumu görüştü. AB ile İsrail arasındaki Ortaklık Anlaşması’nın insan haklarına ilişkin 2. maddesinin ihlal edilmesine rağmen, AB ülkelerinin dışişleri bakanları yatıştırıcı bir tutumla diyalog çağrısında bulundu ve anlaşmanın askıya alınması yönünde bir karar alınmadı.

AB Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas basın toplantısında “Bugün İsrail’in, Ortaklık Anlaşmamızın 2. maddesiyle olan uyumunu inceledik. Öncelikli amacımız, İsrail’den sahadaki durumun gerçekten değişmesini talep etmek (…) Niyetimiz onları cezalandırmak değil,” açıklamasını yaptı.

Avrupa Birliği, İsrail’in İnsan Hakları İhlallerini Raporlaştırdı

Toplatının sonunda yapılan bu temkinli açıklama, bir gün önce AB’nin İnsan Hakları Özel Temsilcisi (RSUE) tarafından hazırlanan ve İsrail’in Gazze’deki politikalarına odaklanan denetim raporunun yayımlanmasının ardından geldi. Rapora göre İsrail, uluslararası hukukun yaklaşık 30 farklı ilkesini ihlal etmiş durumda. Rapor, “Bağımsız uluslararası kuruluşların değerlendirmelerine dayanarak, İsrail’in insan hakları konusundaki yükümlülüklerine riayet etmediğine dair göstergeler bulunmaktadır,” tespitini yapıyor.

İsrail, Gazze’deki insan hakları ihlallerine dair tespitler içeren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması gözden geçirmesini reddediyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı RSUE raporundaki iddialara yanıt vererek, “İsrail, Batı’nın ortak düşmanlarına karşı kendini savunurken varoluşsal bir mücadele yürütmektedir,” diyerek AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’na ilişkin gözden geçirmeyi reddettiğini açıkladı. AB’ye gönderilen bir mektupta İsrail, AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’na dair AB İnsan Hakları Özel Temsilciliği (RSUE) tarafından yapılan gözden geçirme raporunu ve onun sonuçlarını ciddiye almamak gerektiğini, bu raporun gelecekteki hiçbir eylem veya diyaloğa temel oluşturmaması gerektiğini belirtti. Mektup şu ifadeyle son buluyor: “Rapordaki eksikliklerin ele alınması ve tamamının reddedilmesi asgari bir nezaket gereğidir.”

Söz konusu mektup Avrupa Komisyonu ve Dış İlişkiler Servisi mercilerine de gönderildi. Cuma günü yayımlanan bu gözden geçirme raporu, İsrail’in Gazze Şeridi’nde gerçekleştirdiği eylemlerin, AB ile imzalanan Ortaklık Anlaşması’nda yer alan insan haklarına dair hükümlerin ihlali anlamına geldiğini ifade ediyordu. AB’nin diplomatik servisi tarafından yapılan bu çok beklenen değerlendirme, bağımsız uluslararası kuruluşların verilerine dayanarak, İsrail’in Gazze’deki eylemleriyle insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair “göstergeler” bulunduğunu belirtiyor. Bu ihlaller, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından ve insani yardım ulaştırılmasına yönelik uyguladığı sıkı kısıtlamalardan kaynaklanmakta. Bu durum, yoğun nüfuslu Gazze’deki Filistinliler arasında yaygın kıtlık yaşanabileceğine dair korkuları artırıyor.

İsrail, AB’nin İnsan Hakları Raporunu Tanımadığını Açıkladı

İsrail Dışişleri Bakanlığının Avrupa Birliği tarafına yolladığı mektup, İsrail’in karşı karşıya olduğu “stratejik gerçekliği” tanımlayarak başlıyor ve İsrail’in “yedi cephede savaş yürüttüğünü” iddia ediyor. Bu bağlamda, RSUE’nin “acele bir şekilde” bu görevi üstlendiği, birçok İsrail karşıtı sesin ve belgenin özetlendiği taraflı ve tek yönlü bir raporu “sözde dürüst” bir belge olarak üye devletlere sunduğu ifade ediliyor. İsrail, RSUE raporunun “saçma” olduğunu, “savaş hâlindeki demokratik bir devlete yönelik benzeri görülmemiş bir süreç yürütüldüğünü” ve İsrail’in açıklamalarının ve bağlamın tamamen göz ardı edildiğini öne sürüyor.

İsrail, RSUE raporunun Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırılarının ve İran ile vekil aktörlerinin İsrail’i yok etme yönündeki sürekli çabalarının dikkate alınmadığı ve raporun bu nedenle ciddiye alınmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca, RSUE’nin rapor hazırlarken İsrail’le herhangi bir diyalog kurmadığı, İsrail’in sunduğu bilgi ve açıklamaların dikkate alınmadığı, hatta yanıtların rapora ne eklendiği ne de işlendiği ifade ediliyor. Mektupta ayrıca RSUE’nin usul kurallarına uymadığı ve suçlamalara karşılık İsrail’e savunma hakkı verilmediği belirtiliyor. Mektup, İsrail’in uluslararası hukuka uyduğunu da iddia ediyor.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, ayrıca Hamas’la savaş boyunca yoğun ateş altında olmasına rağmen Gazze’ye büyük miktarda insani yardım ulaştırdığını idda ediyor ve BM’ye bağlı UNRWA gibi kuruluşların Hamas’la “kanıtlanmış iş birliği”nin göz ardı edildiğini savunuyor.

AB ve İsrail Arasındaki Ortaklık Anlaşması Nedir?

1995 yılında imzalanıp Haziran 2000’de yürürlüğe giren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, taraflar arasındaki ilişkilerin yasal temelini oluşturuyor. Özellikle sanayi ve tarım gibi alanlarda serbest ticaret çerçevesinde ticareti kolaylaştırıyor. Avrupa Komisyonunun tanımlamasına göre anlaşma “AB ile İsrail arasında siyasi diyalog ve ekonomik iş birliği için uygun yasal ve kurumsal çerçeveyi” sağlamayı amaçlıyor.

Avrupa Birliği, İsrail’in en büyük ticaret ortağı konumunda. 2024 yılında İsrail’in ihracatının yüzde 28,8’i AB’ye yapılırken, ithalatının yüzde 34,2’si AB’den geldi. Geçtiğimiz yıl AB ile İsrail arasındaki toplam ticaret hacmi 42,6 milyar avro olarak kaydedildi.

Anlaşma zamanla genişletilerek İsrail’in çeşitli AB politikalarına dâhil edilmesi sağlandı. İsrail, AB’nin komşuluk politikasının da bir parçası; bu politika, AB üyesi ülkelerin komşularıyla iyi siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmasını hedefliyor. İsrail ayrıca Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri kapsayan Euromed iş birliği çerçevesine de dahil.

Anlaşmanın 2. maddesine göre, AB-İsrail ilişkileri “insan hakları ve demokratik ilkelere saygı” temeli üzerine inşa ediliyor. Bu ilkeler hem iç hem dış politikada rehber alınması şart koşuluyor. Ancak Ariel Şaron (2001–2006) ve Benyamin Netanyahu hükûmetleri bu yükümlülüklere hiç riayet etmedi: Filistin topraklarına yönelik el koyma politikaları yoğun bir şekilde sürdürüldü ve kapsamı genişletildi. Brüksel’de birçok Avrupalı diplomatın da belirttiği gibi, İsrail ile İran arasındaki savaş gündemi meşgul etse de, İsrail’in hem Gazze’de hem Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik uyguladığı politikalar da göz ardı edilmiyor.

AB’nin Net Tavır Almaktan Kaçınan Mesajı

AB Dışişleri Konseyinde yapılan tartışmalara temel oluşturan denetim raporu, çeşitli ihlalleri sıralıyor. Bunlar arasında uluslararası insancıl hukukun birçok yükümlülüğü yer alıyor: Sivillerin korunması, insani yardıma erişim, kamu düzeninin sağlanması, tıbbi altyapıların korunması (ki bunların büyük kısmı yok edildi), ve zorla nüfus yer değiştirmelerinin yasaklanması. Raporda ayrıca İsrail’in Batı Şeria’daki politikaları da değerlendiriliyor. AB’ye göre, İsrail’in işgal altındaki topraklarda yerleşimleri genişletmeye devam etmesi, yeterli yaşam standardı ve barınma hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarını ihlal etmektedir.

AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın askıya alınması, üye ülkelerin oybirliğini gerektiriyor ve şu anda bu sağlanabilmiş değil. Almanya, Hollanda, Macaristan, Çekya ve Avusturya anlaşmada öngörülen diyalogun sürdürülmesini tercih ediyor. Nitelikli çoğunlukla alınabilecek başka tedbirler -örneğin ticari yaptırımlar- teorik olarak mümkün olsa da, Avrupa Komisyonu henüz böyle bir öneride bulunmaya istekli görünmüyor.

Pazartesi günü Brüksel’de bir araya gelen AB dışişleri bakanları, bu tespitlerin ardından atılacak adımları tartıştı ancak güçlü bir sonuç çıkmış değil. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kallas basın toplantısında “Sahadaki durum iyileşmezse, temmuz ayında bu konuya yeniden dönebiliriz,” sözlerini sarf etti. Bir sonraki AB Dışişleri Konseyi 15 Temmuz’da yapılacak. Eğer İsrail, Gazze’deki durumu “iyileştirmezse”, AB Temmuz ayında yapılacak bir sonraki toplantısında Tel Aviv ile yapılan ortaklık anlaşmasını askıya alma yönünde “ek önlemleri” tartışacak.

Ancak toplantı, Ortadoğu’da eşi benzeri görülmemiş bir gerilim ortamında gerçekleşti. Diplomatlar, İran ile yaşanan gerilimle Gazze savaşının ayrı meseleler olduğunu savunsa da, ABD’nin askeri müdahalesi Avrupa’da ek bir belirsizlik yarattı. Bir diplomat, Avrupalıların “nasıl tepki vereceklerini anlamaya çalıştıklarını” söyledi.

İsrail Konusunda AB İçindeki Görüş Ayrılıkları

Avrupa Birliği ile İsrail arasındaki Ortaklık Anlaşması’nın gözden geçirilmesiyle Gazze Şeridi’ndeki yoğun can kaybı adına bir tavır almayı uman AB yönetimi, hangi adımların atılacağı konusunda ise üye devletler arasında ciddi görüş ayrılıklarıyla karşı karşıya. Ticaret anlaşmasının tamamen askıya alınması ise bu aşamada pek olası görünmüyor.

Her ne kadar hukuki inceleme talebi başta birçok üye devletten destek almış olsa da, bugün bu konuda bir fikir birliği söz konusu değil. İsrail ile İran arasında son dönemde yaşanan gerilim, Avrupa’daki dengeleri de etkiledi ve bazı hükümetlerin İsrail’e desteklerini yeniden vurgulamalarına yol açtı.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, anlaşmanın derhal askıya alınmasını talep etti. İrlandalı mevkidaşı Simon Harris ise “cezalandırıcı değil, davranış değişikliğine zemin hazırlayan” önlemler gerektiğini söyledi. Buna karşılık, ilk aşamada hukuki incelemeye destek vermiş olan Hollanda gibi ülkeler, artık İsrail’e baskı uygulama fikrine daha mesafeli yaklaşıyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani ise Gazze’den insani tahliyeler için diplomatik kanalların korunmasının önemini vurguladı. AB ülkelerinin dışişleri bakanları, anlaşmanın değerlendirme sonuçlarına yanıt olarak ne tür adımlar atılabileceğini temmuz ayında yapılacak toplantıda yeniden görüşecek.

Sivil Toplum Yaptırım Kararı Verilmesini Talep Ediyor(du)

Dışişleri bakanlarının toplantısından önce, aralarında Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) ve Sınır Tanımayan Doktorların (MSF) da bulunduğu yüzü aşkın uluslararası insan hakları kuruluşu ve sendika, AB’ye İsrail’le yürürlükteki Ortaklık Anlaşması’nı derhal -en azından kısmen- askıya alma çağrısı yaptı.

Uluslararası Af Örgütü, AB Komisyonunun temkinli ifadeler içeren raporunun dahi İsrail’in insan haklarını ihlal ettiğini açıkça ortaya koyduğunu belirtti. Örgüte göre, her geçen gün “Gazze’deki soykırıma yeşil ışık yakmak” anlamına geliyor. MSF ise AB’nin mevcut tutumunu “ahlaki bir çöküş” olarak niteledi; altyapının sistematik yıkımı, sivil ölümler ve yardım engellemelerine rağmen Brüksel’in yalnızca açıklamalarla yetinmesini sert şekilde eleştirdi.

Ortak açıklamada, AB’nin bu konuda gecikmesinin artık sadece siyasi değil, hukuki bir sorumluluk doğurduğu ve karar alınmamasının Avrupa’nın insani değer söylemini temelden sarstığı vurgulandı.

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler