Kovid-19 Salgını Birleşik Krallık’taki Müslümanları Nasıl Etkiledi?
Kovid-19’la mücadele kapsamında Birleşik Krallık’ta hazırlanan tedbir paketinde salgından ölenlerin cesetlerinin yakılması da vardı. Müslümanların itirazı üzerine ilgili madde değişti.
Mart ayında Kovid-19’un hızla yayılmasına dair duyulan korku Birleşik Krallık’ta kaos ve karışıklığa neden oldu. Bir an önce harekete geçmekte başarısız olan Birleşik Krallık hükûmetine rağmen, insanların yeni koronavirüs sebebiyle ölmesini engellemek için yeni önlemler yürürlüğe konuldu. Önerilen tecrit önlemlerine uymayan kişi, şirket ve dükkanları daha disiplinli bir tecrite yönlendirmek adına yeni bir mevzuat hazırlandı.
Müslümanlar Kovid-19’u Nasıl Yaşıyor?
Birleşik Krallık’taki herkes gibi, ülkenin Müslümanları da Kovid-19’dan etkilendi ve yeni önlemler alındı. Müslüman cemiyetler, sosyal mesafelendirme yapılması ve gerektiğinde karantinaya girilmesi için çağrılar yaptı. Britanya Müslüman Konseyi’nin (MCB) Müslüman cemaate verdiği mesajlar oldukça netti. Bununla birlikte yeni getirilen önlemlerin etkili olup olmadığı ve Müslüman topluluğun bu önlemlere ne ölçüde bağlı bulunduğu konusunda eleştiriler de dile getirildi. Ulusal Sağlık Hizmetleri’nin de (NHS) işaret ettiği gibi Britanyalı Müslümanlar daha küçük alanlarda daha fazla insanla yaşama eğilimindeler ve aynı zamanda üç kuşağın bir çatı altında yaşaması nedeniyle endişeler söz konusu. Müslüman cemaatin aile hayatı, yaşlıların bütünüyle izolasyon olasılığını sınırlarken yaşlı aile üyeleri için enfekte olma ihtimalini de istemsizce artıyor.
Camiler ve Dinî Toplantılar
Leicester’da bir camide cuma namazına katılmak için toplanan cemaatin sosyal medyada kamera görüntüleri ortaya çıkınca bazı Müslüman cemiyetlerin yeni önlemleri ciddiye almakta başarısız olduğu görüşü iddia edildi. Tüm dinî hizmetler de dahil olmak üzere tüm toplantılar o zamandan beri hükûmet tarafından yasaklanırken hem Müslüman Organizasyonlar Federasyonu hem de MCB zaten tüm dinî hizmetlerin derhal askıya alınmasını talep etmişti.
Kanunlar ve İngiltere’deki Müslümanların çağrıları sonucunda ülkenin büyük camilerinin çoğu kapandı. Birleşik Krallık çapında yaklaşık 1.600’den fazla caminin olduğu düşünüldüğünde sadece 375 caminin resmî olarak kapılarını kapatması endişe verici olarak yorumlandı. Hatta bazı alimler camilerin kapatılmasına karşı fetvalar bile verdi.
Cenazelerin Mecburen Yakılması Meselesi
Britanya Müslüman Konseyi (MCB) Müslüman grup ve kuruluşlar için hazırladığı rehberde, düğünler ve cenazeler de dahil olmak üzere tüm cemaat faaliyetlerinin askıya alınması çağrısında bulundu. Hükûmetin Kovid-19 salgınına yanıt olarak tasarlanan mevzuatındaki definle ilgili kısımlar ise İngiltere’deki Müslümanlar arasında endişe ve şaşkınlığa sebep oldu. Ölümlerdeki artış potansiyeli ve mezar eksikliği nedeniyle yeni mevzuat, herhangi bir yerel yönetimin veya belediyenin merhumun talebine hilafeten cesedinin yakılmasını önleyen kamu sağlığı mevzuatını ortadan kaldırıyordu. Buna karşılık, MEND gibi Britanyalı Müslümanlara yönelik hak grupları, Müslüman ya da Yahudi inancına sahip olan mevtaların da yakılmak zorunda olmaması için hükûmete karşı lobi oluşturmaya başladı.
İngiltere’de hem Müslümanlar hem de Yahudiler için ciddi bir endişe kaynağı olsa da, Muhafazakar Parti’nin eski eşbaşkanı Baroness Sayeeda Warsi gibi isimler MEND gibi kuruluşların mevzuyu kamuya bildirme konusunda sorumsuzca davrandığını iddia etti. Bütün bunların sonunda yeni mevzuat son dakikada, cenazelerin zorla yakılamayacağı yönünde değiştirildi.
Müslümanlara Karşı Oluşan Nefret ve Suçlama
Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Kovid-19 salgını aşırı sağcılar tarafından da ele alındı. İngiltere’de Çinli veya Doğu Asyalılara karşı sokak düzeyli nefret suçlarında bir artış yaşanırken, aşırı sağ kesimden bazıları, Müslüman toplulukları suçlamak ve onlara saldırmak için mevcut koşulları kullanmaya çalıştı. Yoğun nüfuslu Müslüman bölgelerinde gezinen insanların, sosyal medyada Müslümanların sosyal mesafelendirme tedbirini dikkate almadıklarını gösteren ve dolayısıyla salgının ciddi boyuta ulaşmasında Müslümanları suçlayıcı hedef haline getiren nefret dolu videoları ortaya çıktı.
Virüsün İtalya’dan Avrupa’ya Pakistanlı bir Müslüman’ın kendisini izole etmemesinden dolayı yayıldığını iddia edenler de oldu. Kimileri de virüse yakalanmış olanların en azından bazı Müslümanları öldürmek niyetiyle virüsü yaymak için yerel camileri ziyaret etme ve Müslüman mahallelerinde zaman geçirme tavsiyesinde bulundu. Şüphesiz ki, bir salgın bile Müslümanlara duyulan nefreti ortadan kaldırmayı başaramıyor.