'Filistin'

İsrail’in Mescid-i Aksa Baskınları: Baskınlar Ramazanda Neden Artıyor?

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik eylemleri dünyadaki tüm Müslümanları ayağa kaldırdı. Özellikle ramazanda İsrail’in baskınlarının arttığı biliniyor. Peki, Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırıların tarihi ne?

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf - @Anadolu Ajansı | Değişiklikler: Perspektif

Doğu Kudüs’ün Eski Şehir içerisindeki Harem-ü Şerif denilen alan içerisinde yer alan kutsal bölge Mescid-i Aksa, uzun yıllardır bölgede Filistinliler ve İsrail arasında gerçekleşen çatışmalarla anılıyor. Bölge hukuki olarak 1994 yılında Ürdün ile imzalanan mutabakat metnine göre Ürdün Vakıflar İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde.

Bahsi geçen mutabakat metnine göre, Harem-i Şerif içerisinde sadece İslam dinine mensup olanların ibadetlerini gerçekleştirmesine izin verilirken, Ağlama Duvarı ismi verilen batı duvarında ise Yahudilerin ibadetlerini gerçekleştirmeleri kararı alınmıştı. 1994 ve 2000 yılları arasında Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, gayrimüslimlerin bölgeye ziyaretlerini rezervasyon sistemi aracılığıyla düzenleyerek bölgeyi farklı din mensuplarının ziyaretine açmıştı. Fakat bu uygulama 2000 yılında başlayarak 2005 yılında sona eren İkinci İntifada sonrasında İsrail yönetimi tarafından iptal edildi.

Hâlihazırda İsrailli yerleşimciler ve aşırı sağcı aktivistler neredeyse her gün İsrail güçleri eşliğinde cami avlusunda turlar düzenliyor. “Tapınak grupları” olarak anılan bu grup içerisinde farklı fraksiyonlar olmakla birlikte bu gruplar içerisinde en bilinenler Tapınak Enstitüsü (The Temple Institute),  Tapınak Dağı (The Temple Mount) ve Eretz Yisrael Sadık Hareketi (Eretz Yisrael Faithful Movement) gibi örgütler. 

Bahsi geçen gruplar ve destekçileri  İsrail’in bu bölgede tam Yahudi egemenliği kurmasını ve Yahudi ibadet ve kurban törenlerinin yapılmasına izin verilmesini talep ediyor. Diğer taraftan başta Ultra-Ortodoks Yahudiler olmak üzere bazı diğer dinî mezheplerin takipçileri, Yahudi geleneğindeki kutsallığı nedeniyle bu tür ziyaretlerin gerçekleştirilmesini yasaklıyor. İsrailli yetkililer cami üzerindeki güvenlik kontrolünü elinde tutmakla beraber  bölgede 1994 yılında karar kılınan statüko sürekli olarak sorunlarla karşı karşıya kaldı. Son yıllarda İsrail güçleri, yerleşimciler ve yüksek profilli siyasetçilerin ortaklığında camiye defalarca baskınlar düzenlendi. İsrail eski başbakanı Ariel Şaron (2000 yılında) ve mevcut Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (2022 yılında) Filistinlilerin izni olmadan düzenlenen bu baskınlara göz yumdu.

Farklı vesilelerle İsrailli yerleşimciler ve aşırı sağcı aktivistler neredeyse her gün Mescid-i Aksa’ya girerek, bölgedeki statükoyu ve bölgede ibadet eden binlerce kişiyi hiçe sayıyor. Bu durumun bir neticesi olarak baskınlar uzun zamandır Doğu Kudüs ve ötesinde Filistinlilere karşı gerilim ve şiddete neden oluyor. Taraflar arasındaki tansiyonun yüksekliği bakış açılarının birbirinden farklı olması ile doğrudan ilişkili.

Filistinlilere göre bu saldırılar, aşırı sağ grupların ve İsrail devletinin özellikle 1980 tarihinde Kudüs Yasası’nı kabul etmesi sonrasında şehri Yahudileştirme ve tarihî mirasından arındırma yönündeki stratejinin bir parçası olarak görülüyor. Bu bağlamda herhangi bir İsraillinin bölgeye izinsiz bir şekilde girişi İsrailli yerleşimcilerin bir istilası olarak nitelendiriyor.  Birçok Filistinli için bölgeyi korumak hem dinî hem de milli bir görev olarak değerlendiriliyor. Filistinliler, saldırıları durdurmak için Ribat olarak bilinen, ibadet edenlerin uzun saatler ve hatta günler boyunca camide toplandığı bir oturma eylemi düzenliyor. Ribat’ın amacı, İsrailli yerleşimcilerin özellikle Müslümanlar tarafından kabul edilen günlerde camiye girmesini engellemek ve  caminin doluluğunun devam ettirmek. Diğer taraftan aşırı sağcı İsrailli gruplara göre ise, bu baskınlar Mescid-i Aksa’nın yıkılması ve yerine caminin bulunduğu tepeye inşa edileceğine inandıkları Üçüncü Tapınak’ın temelini atmaya zemin hazırlıyor.

Baskınlar Ne Zaman Başladı ve Nasıl Gerçekleşiyor?

Mescid-i Aksa odağındaki baskınlar, İsrail’in 1967 yılında Batı Şeria ve Gazze Şeridi ile birlikte şehrin doğu bölümünü işgal etmesinin ardından başladı.  Şehri ele geçiren askerler 7 Haziran 1967’de cami avlusuna girdi ve Müslümanların ibadet etmesi bu süreçte bir müddet yasaklandı.

1982 yılında, şiddet yanlısı yerleşimci Kach hareketiyle bağlantısı olan Amerika doğumlu ve 30 yıldır İsrail’de yaşayan Alan Harry Goodman, otomatik bir tüfekle yerleşkeye girdi ve Kubbet-üs Sahra’nın içine gelişigüzel ateş ederek ölüm ve yaralanmalara sebep oldu. 1990 yılında ise Tapınak Dağı ve Eretz Yisrael Sadık Hareketi grupları yerleşkeye inşa edilmesini arzu ettikleri Üçüncü Tapınak için bölgeye bir köşe taşı yerleştirme girişiminde bulundu. Daha sonra İsrail hükümeti, Mescid-i Aksa yerleşkesinin altından Batı Duvarı’na bir tünel açılmasına izin verdi ve cami çevresinde yürütülen arkeolojik araştırma gerekçesi ile gerçekleştirilen kazılara sponsor olmaya devam etti. Sık sık Filistinlilerle İsrail yönetimini karşı karşıya getiren bu durum aynı zamanda uluslararası kamuoyundan tepki toplasa da mescidin bazı bölgelerinde çökmeye sebebiyet veren çalışmalar devam etmektedir. İlerleyen süreçte Eylül 2000 tarihinde dönemin muhalefet lideri Ariel Şaron İsrail askerleri eşliğinde Mescid-i Aksa’ya provakatif bir baskın düzenledi. Baskın beş yıl sürecek İkinci İntifada’nın başlamasında önemli bir sebep olarak değerlendirildi.

İsrail yönetimi bu süreçten sonra güvenlik gerekçelerini öne sürerek İkinci İntifada’nın ardından İsrailli yerleşimcilerin ve aşırı sağcı aktivistlerin polis tarafından korunan daha organize turlar düzenlemesine fırsat tanıdı. 2017 yılından itibaren ziyaretler günlük tur formatında organize edilmeye başlandı.  Bahsi geçen turlar Cuma ve Cumartesi günleri hariç her gün planlanıyor. Geçmişte yerleşimciler Müslümanların bayramlarında camiye girmekten kaçınıyordu, ancak bu durumda son yıllarda değişti. Ağır silahlı polisler tarafından korunan yerleşimciler, cami avlusuna girerek dualar okuyor, ayinler düzenliyor ve tur üyelerine sunumlar yapıyor. Onlarca kişinin katıldığı turlara Yahudi bayramları olan Hamursuz Bayramı, Purim, Kudüs Günü gibi Yahudi bayramlarında yüzlerce kişi katılıyor. Ziyaretçi sayısı yıllar içinde istikrarlı bir şekilde artarken binlerce kişinin bu turlarla camiye girdiği ifade ediliyor.

İsrail Polisinin 2023 Ramazan Ayı Mescid-i Aksa Baskını

Tüm bu arka plan, İsrail savunma güçleri ve Filistinliler arasında sürekli olarak çatışmaların yaşanmasına neden oluyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Nisan ayı içerisinde Müslümanlar tarafından kutsal kabul edilen Ramazan ayının başlaması sonrasında tansiyon yeniden arttı. Çatışmalar, Müslümanların kutsal ayı Ramazan, Yahudilerin Hamursuz Bayramı ve Hıristiyanların Paskalya Haftası’nın bir araya gelmesi nedeniyle gerçekleşti.  

Aşırı sağcı Yahudiler 5-13 Nisan’da gerçekleştirilecek Hamursuz Bayramı sırasında Aksa’ya yönelik baskın çağrılarını artırmıştı. Buna karşılık Filistinlilerin de Ramazan ayında Müslümanlara Mescid-i Aksa’da itikaf çağrısında bulunduğu görüldü.  Bu süreçte bölgeye baskın düzenleyen bir aşırı sağcı yerleşimcinin İsrail polisi tarafından tutuklandığı ifade edilmesi sonrası İsrail Savunma Bakanı Ben-Gvir, bölgenin sadece Müslümanlar açısından değil aynı zamanda Yahudiler açısından da kutsal olduğu gerekçesi ile  ziyaret edilebileceğini fakat kurban kesme töreninin gerçekleştirilmemesi gerektiğini ifade etti.

Bölgeye yerleşimcilerin baskın yapılacağını ve Hamursuz Bayramı kurbanı kesileceğini duyan Filistinliler tarafından barikat kurulduğunu duyan İsrail polisi, çevik kuvvet teçhizatıyla camiye baskın düzenleyerek yaralanmalara sebep oldu. Filistinlilere göre, İsrail polisi camiye ses bombası attı, plastik mermi kullandı ve Filistinlilere şiddet uygulayarak yaralanmalara sebep oldu. Filistinli gruplar İsrail polisinin eylemlerini kınarken, İsrailli yetkililer  bölgedeki güvenliğini sağlamak için bu eylemlerin gerekli olduğunu savundu.

Çatışmanın etkileri sadece bölgede kalmayıp bu gelişme sonrası Gazze Şeridi ve Lübnan’dan İsrail’e roketler atıldı. Bu roketlerin İsrail’in Mescid-i Aksa’ya dönük bu tutumuna bir yanıt olarak algılandığı görüldü. Bu süreçte özellikle ABD Biden yönetiminden gelen baskılar nedeniyle çatışmaların daha da fazla artmaması amacıyla İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada Yahudilerin Mescid-i Aksa’ya girişinin son on gün için Ramazan Bayramı’na kadar yasaklandığı duyuruldu. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir yaptığı açıklamada, karara tepki göstererek kararı ciddi bir hata olarak nitelendirdi.

Dr. Seher Bulut

Doktora derecesini “2000 Sonrası Türkiye ve İsrail Dış Politikaları: Rol Teorik Bir Karşılaştırma” başlıklı tezi ile 2018 yılında Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden alan Bulut, 2010-2016 yılları arasında Almanya’nın Vestfalya Wilhelm Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Sosyoloji alanlarında doktora konusu ile alakalı çalışmalarda bulunmuştur. Hâlihazırda Ankara Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak çalışmaktadır. 

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler