'Kültür Perspektifi'

Ozan Coşkun: “Kavlen Dile Getiremediğimi, Müzikle İfade Ediyorum”

Kültür Perspektifi Serisi’nde Nürnbergli bir gitar sanatçısı Ozan Coşkun ile Almanya’da sanatla meşgul olmak ve enstrüman öğrenmek üzerine konuştuk.

Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Altı başlı bir ailenin iki numaralı evladıyım. Almanya’nın Nürnberg şehrinde doğdum ve sevgi dolu bir aile içeresinde yetiştim. Aslen Kayseri uyruklu olmakla beraber ticaretten hiç anlamam. Anadolu’nun irfan ve ihsanına aşık, ismiyle müsemma olmaya talip, kendini arayan bir Ozan’ım.

Meşgul olduğunuz sanat dalından kısaca bahsedebilir misiniz? Neden bu alanı seçtiniz?

Ben müzikle 5 yaşımdan beri alakadarım. Küçük yaşlarda babamın ilgisini çekebileceğimi fark ettiğimde müzik benim için çok önemli bir manipülasyon yöntemi oldu.

Babamın alakasını bu derece cezbedebilmek ve onun dikkatli nazarını celp edebilmek çocukken beni bir hayli meşgul ediyordu. Sonrasında babamın aslında bu durumun farkında olup benim müzikle olan bağımı güçlendirmeye çalıştığını anladığımda iş değişti. Dört kardeşli bir hanede yetiştim ve hayat şartları zaman zaman zorlaştığı için sessiz ve içine kapanık bir çocuk olarak büyüdüm. Bu ise müzikle kendimi ifade edebilmem açısından verimli bir zemin oluşturdu; zira kavlen dile getiremediğimi müzikle ifade edebiliyordum. Bu yüzden bu yolu seçmiş olsam gerek… Yıllar sonra Detmold’de “Sanatsal İcra” alanında konservatuar diplomamı aldım. Enstrümana hakimiyet aslında işimin ta kendisi.

Sosyal medya hesabınızda paylaştığınız gitarlı parçaları çok başarılı buluyorum. Gitarla yolunuz nasıl ve ne zaman kesişti? Bu yolda sizi kimler destekledi?

Öncelikle, çok teşekkür ederim. Zira “Müşterisiz meta zayidir” ve müdakkik (dikkatli) dinleyici, müzisyenin ayinesidir!

15 yaşlarımdayken babam farklı enstrümanlarla eve gelirdi ve bir keresinde elinde gitarla çıkageldi. Benim bu harika enstrümanla tanışmam böyle oldu. Uzun yıllar kendi kendimi geliştirmeye çalışsam da asıl gelişim sürecim Sanel Sabitovic ile yolum kesiştikten sonra başladı. Müzisyenlik nedir, kendini müziğe adamak nedir, nasıl çalışılır, enstrüman hakimiyeti nedir ve bunun gibi daha birçok şeyi ondan öğrendim. Hayatımda olmalarından onur duyduğum ve benim şahsiyetime büyük etkileri olan isimleri anmam gerek. En başta babam Ünsal Coşkun sonra Sanel Sabitovic, Carlo Domeniconi, Kemal Dinç, Dale Kavanagh ve birçok sevdiğim müzisyen arkadaşlarım. Hepsini saymakla bitiremem; ama hepsine müteşekkirim.

Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata kadar uzanan geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Serideki diğer söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA

Müziğinizle ne kadar büyük bir kitleye ulaşıyorsunuz?

Büyük kitlelere ulaşmak hiçbir zaman hedefim olmadı, daha çok müştak ve dikkatli dinleyici tercih ettim. Konserlerimiz devam etmekte. Özellikle Maktub Trio ile müzik yapmaktan büyük lezzet alıyorum. Çok sevdiğim iki insanla kültürel mirasımızı seslendirmek benim için büyük bir şeref.

Müzikal anlamda bir kariyer planınız var mı?

Müzikle hitabetimi güçlendirmekten başka büyük bir kariyer planım yok. Yakın zamanda Youtube ve Spotify gibi platformlara içerik üretmek üzere bazı kayıt projelerimiz olacak.

Yaptıklarınıza şimdiye kadar aldığınız tepkilerde sizi en çok şaşırtan, üzen ya da sevindiren ne oldu?

Yaptığımız müziğin etkisinin insanların ruhundan yüzlerine yansıdığını görmek çok özel bir hissiyat, bunu yaşamak büyük bir ayrıcalık!

Şükür ki bizi üzen çok bir şey olmadı. Buluşup hasbihal edebildiğimiz her güzel insan bizim için bir kazanç!

Almanya’da yaşayan bir Müslüman olarak müzik sanatını icra etmenin avantajları ve dezavantajları neler?

Avrupa ülkelerinin ilkelerini ve değerlerini bir Müslüman olarak anlayıp, onlara unutmaya yüz tuttukları değerleri bizim taşıyor olabilmemiz büyük avantaj. Bunu, bir Müslüman olarak temsil etmek ise büyük sorumluluk. Kimlik ayırmaksızın müzik yapsak da anlattığımız hikâyeler, bizlerin hikâyesi. Beraberliğimizin meyve verebilmesi, daha çok anlayış ve empatiye yol açması adına yapılacak çok iş var!

Bir sanatçı olarak kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben Ozan’ım, bunu böyle kabul ediyorum. Sözüm az, sazım öz konuşur. Beni tanımlayacak olanlar bana uygun bir isim verirler belki bir gün…

Avrupa’da sanatınızı ve kendi geleceğinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada farklı icraat ve anlatım şekillerine aç birçok insan olduğunu görüyorum. Bu yönüyle çok doğurgan bir şey yaptığımın farkındayım. Değişik teknik yaklaşımlarla çaldığım enstrümana ve benim için özel yapılan enstrümanlara ilgi ve alaka gün geçtikçe artıyor; bu ise benim için ümit verici.

Müzikle ve bilhassa gitarla ilgilenmek isteyenlere neler tavsiye edersiniz?

İmkanlarınız ölçüsünde iyi bir enstrüman edinmeye çalışın. Fedakârlık olmadan gelişme kaydedilemeyeceğini unutmayın. İyi bir enstrüman icracısından ders almanızı tavsiye ederim. Sadece çok müzik dinlemeyi değil; bilhassa konserlere gitmenizi tavsiye ederim. Hiçbir kayıt, konser gibi olmaz! Enstrüman öğrenirken bilmesiniz ki edinmeye çalıştığınız özellikler, şahsınıza büyük değerler katacak.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler