'Sağlık Kültürü'

Türkiye ve Avrupa’da Hasta Yakını Olmak ve Hasta Ziyareti

Sağlık sistemi, dünya üzerindeki istisnasız herkesin içerisinde yer aldığı bir alan. Bu alan ülkelerde değişik şekillerde düzenlenip yönetiliyor. Farklı ülkelerdeki sağlık sistemi uygulamalarını karşılaştırmayı hedefleyen “Sağlık Kültürü” isimli yazı dizimizin üçüncü yazısında Uzman Doktor Fatih Beşer, Türkiye ve Avrupa’da hasta yakınlarını konu ediniyor.

©shutterstock.com

Hasta kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamı: “Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken insan, hayvan veya organ.” olarak verilmiştir. Hastalığın etkilerini bedeninde hisseden sadece hasta olurken sosyal, psikolojik ve ekonomik etkilerini en yakınlarından başlayarak tüm toplum hisseder. Bu insanın sosyal bir canlı olmasından kaynaklanır. Hâl böyle hasta yakını olmak da toplumlara göre değişiklikler veya benzerlikler gösterir. Bu yazımda Türkiye ve Avrupa’da hasta yakını olmaktan ve hasta ziyareti kültüründen bahsedeceğim.

Türkiye’de Hasta Yakını Olmak

Türk kültüründe aile sosyal hayatın merkezidir. Akrabalık bağı da aileden sonra gelen ikinci güçlü sosyal bağdır. Bunun ardında da hısımlık gelir. Bu kurumların önemini Türkçedeki kelime zenginliği de onaylar. Avrupa dillerinin pek çoğunda olmadığı kadar ayrıntılı şekilde tüm akrabalık ve hısımlıklar isimlendirilmiştir. Örneğin Avrupa dillerinde “amca” ve “dayı” genelde tek kelimeyle (İng. “uncle”) ifade edilirken Türkçede “baldız, bacanak, enişte, elti” gibi kelimelerle tüm ilişki seviyeleri kesin olarak isimlendirilmiştir.

Aile ve akrabalık ilişkilerinin bu denli kuvvetli ve önemli olduğu bir toplumda birinin hasta olduğu haberi hızla yayılıp önemli bir gündem maddesi hâline gelir. İlk yazımda da bahsettiğim gibi Türkler sosyalleşme amacıyla hastalıklarından bahsetmeyi severler. Durum böyle olunca doktorlar da bir hasta için onlarca hasta yakınına ayrı zamanlarda bilgi vermek durumunda kalabilir.

Meslek hayatım boyunca gözlemlediğim kadarıyla özellikle hastalığın ilk dönemleri tüm aile ve yakın akrabalar tarafından dikkatle takip ediliyor. Hastanın tedavisi için hasta veya yakınının onayı gerekiyorsa bu karar çoğunlukla ailece alınıyor ve bu durum bazen tedavide aksamaya bile yol açabiliyor. Trabzon’da acil serviste çalışırken acil pıhtı eritici (trombolitik) tedavisine ihtiyacı olan ancak yönetmelikler gereği imzalı tedavi onay formu istenen iskemik inmeli (beyin damarlarında kan pıhtısı nedeniyle tıkanıklık olması) hastaların tedavi onayı için ailenin kararını 1 saatin üzerinde beklediğim çok olmuştur. Bazen Amerika’da yaşayan aile bireyi bile telefonla aranıp istişare ediliyordu. Ancak ilk 4,5 saat içinde yapılabilecek bu tedavide karar verilemediği için ilaç veremediğimiz hastalar da oldu. Bahsettiğim bu hastalar genelde yaşlı ancak bilinci açık, yani kendi kararını verebilecek hastalardı. Fakat yine de karar aile tarafından alınıyordu. Türkiye’de hastalık ailenin o kadar ortak bir olayıdır ki, bazen kanserli hastalar kanser olduklarını bile bilmezler. Aile doktora, “Aman hocam sakın kendi bilmesin. Yoksa kaldıramaz.” der. Neyi olduğunu merak eden hasta genelde “Filanca organında yara varmış” gibi muallak bir açıklamayla geçiştirilir.

Türkiye’de Hastanelerdeki Refakatçiler

Türkiye’deki hastanelerde bakıma ihtiyaç duyan hastalar genelde ailelerinden bir refakatçiyle kalırlar. Covid-19 pandemisi döneminde bile karantina servislerinde hasta yakınları hastalarına yardımcı olmak için karantina servislerinde kaldılar. Bu bir yönüyle kültürel alışkanlıktan ziyade personel yetersizliğinden kaynaklanan bir zorunluluktu. Refakatçi sisteminin hastaya moral verme gibi artıları olmasının yanı sıra hasta bakımının profesyonelce yapılamaması gibi eksileri de vardır.

“Bir Müslüman, hasta bir Müslüman kardeşini ziyarete gittiğinde, dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir.” (Müslim, Birr 40, Tirmizî, Cenâiz 2)

Hasta ziyareti Türk toplumunda diğer tüm İslam toplumlarında olduğu gibi kutsal kabul edilir. Rivayet edilen hadislere göre hasta ziyareti, Müslümanlar arasındaki dayanışmayı ve merhameti pekiştirmek adına tavsiye edilmektedir ve Allah katında mükafatı büyüktür. Hasta ziyareti, hasta olan kişilere moral ve duygusal destek sağlamak, onların ihtiyaçlarını karşılamak ve dualarla onları desteklemek gibi insancıl değerler üzerine kuruludur. Ziyaretler hastanede hastalığın ilk anından başlar. Hastanın bilinci açık değilse yine de hastaneye gidilir, aileye geçmiş olsun dileği iletilir. İmkân bulunursa hastanın yanına kadar gidilip eli tutulur, iyileşmesi için dualar edilir.

Hasta ziyaretine giderken Türklerde kolonya ve meyve götürmek en yaygın âdettir. Bunun yanı sıra çiçek, hastanın sevdiği bir yemek, çikolata gibi hediyeler de götürülür. Hasta ziyaretinin kısası makbuldür ancak bu ziyaretler bazen o kadar erken başlar ve sık olur ki hastanın dinlenmesine engel olabilir. Bazen hastane odasında aynı anda on ziyaretçi bile olabilir. Bu gibi durumlarda ailenin “Ziyaretçi kabul etmiyoruz” demesi de çevre tarafından pek hoş karşılanmayabilir. Hasta ziyaretleri Türk toplumunda küslüklerin giderilmesi için de önemli bir fırsattır. On yıllık küslükler hasta ziyareti vesilesiyle sonlandırılabilir.

Avrupa’da Hasta Yakını Olmak

Hasta yakını tutumlarını Türkiye’de genel olarak ele aldık ancak Avrupa için bunu yapmak mümkün olmayacak. Çok sayıda dili, geleneği ve göreneği barındıran bir kıta olan Avrupa’da hasta yakını olmak ve hasta ziyareti toplumdan topluma önemli ölçüde değişmektedir. Bu nedenle Avrupa’yı ülkelere göre değil bölgelere göre ele almakta fayda vardır.

İtalya, İspanya, Romanya ve Yunanistan gibi Güney ve Doğu Avrupa ülkelerinde hasta yakınları tıpkı Türkiye’de olduğu gibi gerektiğinde hastaya refakatçi olarak hastanede kalmaktadırlar. Aile bireyleri genellikle tedavi sürecine aktif olarak katılırlar. Duygusal desteğin yanında beslenme, banyo yaptırma gibi fiziksel hasta bakımını da üstlenirler.

Hasta ziyareti Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerine göre daha sık ve uzundur. Hastane ortamında ziyaretçi sayısı belki Türkiye kadar olmasa da fazla olabilir. Ziyaretçiler duygularını ifade etmekten sakınmaz, sarılır, el ele tutuşurlar. Çiçek, hastanın sevdiği yiyecekler ve tatlı en yaygın hasta ziyareti hediyeleridir.

Batı ve kuzeye gidildikçe bireyselleşen Avrupa toplumunda kişisel alan daha da önem kazanmaktadır. Hastalık sürecinin yönetiminde birinci sorumlu, bireyin kendisidir. Doktorlar her ne olursa olsun hastalık hakkında bilgiyi bizzat hastaya söyler ve akli melekeleri yerinde olan hasta kendi hakkında kararı kendisi verir.

Avrupa’da Tüm Bakım Hastane Personeli Sorumluluğunda

Türkiye’de inmeli hastalarla ilgili verdiğim örneğin benzerine Belçika’daki hastanelerde bulunduğum sürede hiç rastlamadım. Üstelik Türkiye’dekinin aksine bu pıhtı eritici tedavinin verilmesi için imzalı onay formuna da gerek olmadığı için doktor hastaya tedaviyi açıklayıp tedaviyi dakikalar içinde uygulayabiliyordu. Bu da hastanın tedaviye daha erken ulaşmasına olanak sağlıyordu. Görüldüğü gibi Batı ve Kuzey Avrupa’da hastalıkla ilgili süreç daha ziyade sağlık profesyonellerine emanet edilmiştir. Aile desteği elbette mevcuttur ancak buradaki temel destek sağlık profesyonelleriyle iş birliği yapma şeklindedir. Hastanede aileden bir refakatçi kalmaz, tüm bakım hastane personeli tarafından sağlanır.

Hasta ziyaretleri daha planlı ve kısıtlıdır. Türkiye’deki gibi on hasta yakınını aynı odada görmek imkânsızdır. Hastaneler ziyaret saatleri ve ziyaretçi sayılarına ciddi şekilde riayet edilmesini isterler. Öncelik hastayı ziyaret etmekten çok hastanın dinlenme ve iyileşme ihtiyacına saygı göstermektir. Ziyarete gelenler çiçek, çikolata gibi hediyeler getirirler. Duygusal ifadeler ve fiziksel temas daha azdır. Belçika’da geçmiş olsun kartı getirmek veya göndermek de hâlâ devam eden bir gelenektir.

Nihayetinde hasta yakını tutum ve davranışları ve de hasta ziyareti kültürü toplumlara göre önemli farklılıklar gösterse de paylaşılan temel duygu sevgi ve merhamettir. Bazı toplumlar sevgilerini daha sık ziyaret ederek göstermeyi tercih etmekteyken bazıları hastaya iyileşmesi için sakin bir ortam sağlamayı tercih etmektedir. Okurların bu yazıya yaşadıkları ülkelerde hasta yakını olma hakkındaki yorumlarıyla katkıda bulunması konuyu daha da zenginleştirecektir.

Uzm. Dr. M. Fatih Beşer

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Genel Tıp ve Acil Tıp Uzmanlığı eğitimi alan Fatih Beşer şu anda Belçika’da klinik araştırma alanında çalışmaktadır. Uzmanlık alanları Acil Tıp, Klinik Araştırma ve Hipnoterapi’dir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#1

*Tüm alanları doldurunuz

  • Hüseyin Yılmaz
    2023-08-09 08:37:13

    Hocam çok güzel bir yazı olmuş👏🏻👏🏻👏🏻

Son Yüklenenler