'Engellerin Ötesinde'

“Müslüman Engelliler, Cemaate ve Topluma Daha Fazla Dahil Edilmeli”

Perspektif, Avrupa toplumlarında sıkça görünür olmayan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisinde kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle görüşüyor. Doğuştan görme engelli olan ve sürekli yeni şeyler öğrenmeyi seven Songül Ersin ile konuştuk.

Rica etsem bize kısaca kendini tanıtır mısın? Boş zamanlarında neler yaparsın?

Benim adım Songül Ersin. 50 yaşındayım ve doğuştan görme engelliyim. Troisdorf kentinin Sieglar köyünde doğdum. Ailemle beraber Niederkassel şehrinde yaşıyorum.

Boş zamanlarımda dinimin yanı sıra sesli kitaplarla vakit geçiririm. Özellikle kişisel gelişim kitaplarıyla. İlgilendiğim kitapların ana konusu genellikle “motivasyon”, yani her zaman kendimizi daha da geliştirmek için gayret göstermek.

Okul hayatın nasıldı?

İlk olarak çoklu engeli olan çocuklara yönelik bir anaokuluna başladım. Daha sonra Dürren şehrinde, günümüzdeki adını Braille alfabesinin mucidinden alan ve Louis Braille Okulu olarak bilinen görme engelliler okuluna gittim. Daha sonra görme engellilerin eğitim aldığı Soest Meslek Yüksekokuluna devam ettim. Ticaret meslek lisesinde eğitim almak istedim ama maalesef bu mümkün olmadı. Sonrasında başlayacağım büro personeli meslek eğitimim için ticari destek kursuna gittim. Ardından Dürren Meslek Eğitim Kurumunda bazı eğitimlere katıldım, telefonistlik alanında birkaç staj yaptım ancak bugüne kadar bir işe yerleştirilemedim.

Arkadaşların ve aile fertlerin seni nasıl tanımlar?

Zeki ve bilgi sahini olduğumu söylerler. Her zaman söylerim beşikten mezara kadar ilimle ve öğrenmeyle meşgul olmalıyız.

Ayrıca bazıları çok hassas olduğumu söyler. Bazı şeyleri hissedebiliyor oluşum insanları şaşırtıyor. Diğer insanların belki de fark edemeyeceği birçok şeyi hissediyorum. Bazıları benimle sohbet etmenin ve bana bir konu hakkında danışmanın “normal insanlara” yani gören insanlara danışmaktan farklı olduğunu söylerler. Sık sık hissettiğim ve söylediğim şeylerin doğru olduğu sonradan ortaya çıkar.

Peki “Engellilik” kelimesini nasıl tanımlarsın? 

Evet, aslında engellilik kelimesi her şeyi anlatan bir kavramdır. Engelim belirli eylemleri aslında yapmak isteyeceğim şekilde gerçekleştirmemi engelliyor. Bir görme engelli olarak birçok durumda görebilen insanlara bir şekilde bağımlı olacağım. Bununla birlikte, engelime rağmen, bazı şeyleri gören insanlara nazaran belli bir biçimde “görebiliyorum”.

Ne yazık ki engellilik kelimesi günlük yaşamda sıklıkla suiistimal edilmekte. İnsanlar bazen kendisiyle aynı fikirde olmayan ya da aptalca bir şey yapan birisine ” Engelli misin, nesin?” (Sakat mısın? / Alm. Bist du behindert?) gibi sözler söylüyorlar. Bu tür suiistimaller engelli kelimenin anlamını ne yazık ki kirletiyor.

Buna daha önce kısaca değinmiştin ama bize engelinizden bahseder misin? Mesela günlük hayatını kolaylaştıran hangi araçları ve uygulamaları kullanıyorsun?

Erken doğum nedeniyle âmâ olarak dünyaya geldim ve bir süre küvezde kaldım. Doğuştan körüm yani. Yardımcı araç olarak genellikle klavyenin altında bulunan Braille kısmını kullanıyorum. Görme engellilerin iş yerinde nasıl çalıştıklarını veya genel olarak nasıl bilgisayar kullandıklarını merak edenler YouTube’da bunu izleyebilirler.

Braille alfabesi günlük hayatta benim için birçok şeyi kolaylaştırıyor. En önemlisi okuyabilmemi sağlıyor. Tabii ki, özellikle fotoğraf gibi grafik datalar söz konusu olduğunda seslendirme uygulaması da bana çok yardımcı oluyor. Tüm bunlar büyük bir nimet, bir lütuf.

Bunun dışında sıklıkla çeviriler için “SayHi” uygulamasını kullanıyorum. Birçok kişi navigasyon uygulamalarını kullanıyor, ben bunları pek seyahat etmediğimden henüz hiç kullanmadım. Çok seyahat eden görme engelliler için bu tür uygulamalar kesinlikle büyük kolaylık sunuyordur. Örneğin annemle veya kız kardeşlerimden biriyle dışarıdayken doğal olarak bastonumu kullanırım.

Kendini en güçlü ya da en zayıf hissettiğin anlar hangileriydi?

Eskiden cep telefonları yoktu. Çok fazla tren değiştirmek zorunda kaldığım ve bekleme süreleriyle toplam 2 saat yolculuk yaptığım zamanlarda eğitim merkezime nasıl ulaşabildiğime hâlâ şaşırıyorum. Yolculuk sırasında sıklıkla iyi anlaştığım diğer görme engellilerle beraberdim. Gören insanlar da bana çok sık yardım ettiler. Ayrıca tren istasyonlarının her zaman çok kalabalık olduğunu da söylemeliyim. Bu zamanlarda kendimi çok güçlü hissettiğimi söyleyebilirim.

Bir eksiklik veya zayıflık olarak İslam hakkında Almanca sesli kitapların bulamayışımı söyleyebilirim. Bu kitaplara ve genel olarak Müslümanlara yönelik yardımcı araçlar alanında hâlen büyük bir ihtiyaç ve eksiklik var. Bu eksikliklerin giderilmesi, görme engelli insanların çok daha iyi dahil edilmesini sağlayacaktır.

Seni etkileyen özel bir anekdot var mı?

Buna anekdot diyebilir miyiz bilmiyorum. Bir hafta sonu bir arkadaş tarafından Soest şehrine davet edildim. Yolculuğum sırasında yanıma bir kadın oturdu. Boynunda bir tespih vardı ve çok dindar bir Hristiyan’a benziyordu. Parasına ihtiyacım olmadığı halde bana 20 Mark vermeye çalıştı.

O dönem örtülü değildim. Ben bu deneyimi olumlu bir olay olarak algıladım. Ebeveynler uzun süre yolculuk yapan çocuklarına ihtiyaç duyacakları her şeyi verirler. Ben bu olaydan böyle bir hisse çıkardım. Bu beni olumlu yönde etkiledi, çünkü daha önce bir yabancıyla böyle bir şey yaşamamıştım. Bazı anlar bu olay zihnimde canlanır.

Hangi konuda empati ve anlayış çağrısında bulunmak istersin?

İslam hakkında sesli kitap yetersizliği konusunun gündeme alınmasını ve engelli Müslümanların cemaate ve topluma daha fazla dahil edilmesini istiyorum. Eğitim alanında da daha fazla bariyersiz erişim olanağı sağlanmalıdır.

Düzenli gittiğin camide veya genel olarak çevrende değişmesini istediğin şeyler nelerdir?

Camiye çok sık gitmiyorum. Sadece kahvaltı veya başka bir etkinlik olduğu zaman. Dinim hakkında daha çok internet üzerinden, örneğin akademilerin online eğitimleri ile bilgi ediniyorum. Genellikle bu tür eğitimlerdeki tek görme engelli ben olmama rağmen oldukça faydalı oluyor. Dolayısıyla çevremde çok fazla değişikliğe ihtiyacım yok. Alışveriş sırasında genellikle bir çalışan yardıma ihtiyacım olup olmadığını soruyor. Şu anki koşullardan memnunum. Herhangi bir dernekte de faaliyet göstermiyorum.

Engelli bireylere ya da engelli bireylerin yakınlarına tek bir çağrıda veya öneride bulunacak olsaydın, ne söylerdin?

Görme engelli bir çocuğu olan aile fertlerine onu teşvik etmelerini ve topluma dahil etmelerini öneririm. Benim ebeveynlerim Almanca bilmiyorlardı. Ama şimdiki ebeveynler çok daha farklı imkanlara sahipler. Ayrıca bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.

Çocuk benim gittiğim gibi yatılı bir okula gidiyorsa ve sadece hafta sonları eve gelebiliyorsa ebeveynleri ona haftasının nasıl geçtiğini, neler yaptığını mutlaka sorsunlar. Ebeveynlerin çocuğun hayatına ilgi göstermesi ve her alanında yanında olması çok önemli.

Engelli insanlara önerim ise kendilerini geliştirmeye devam etmeleri olurdu. Eğitim hayatınızda aktif olun. Yatılı okuldan mezun olduktan ve eve döndükten sonra insan kendini boşlukta hissedebiliyor. Bu tür dönemlerde kişinin kendi potansiyelini en iyi şekilde ortaya çıkarmaya çalışması çok önemli.

Ayrıca anlaşabildiğiniz insanlarla tanışmak ve organize olmak da büyük önem taşıyor. Bir keresinde İslam’la müşerref olan görme engelli bir kardeşimiz görme engelli kadınlara yönelik bir WhatsApp grubu kurmuştu. Bu grupta her konuda sohbet ediyor, fikir alışverişinde bulunuyor ve böylece beraberce özgüvenimizi yükseltmeye çalışıyorduk.

Hayatta hedeflerin neler ve gelecek için ne diliyorsun?

Engelimden bağımsız olarak toplumda genel anlamda daha fazla empati ve samimiyet görmek istiyorum. Kötüyü yok edemeyiz ama iyiyi çoğaltabiliriz. Böylece kötünün destekçileri daha az olacaktır. Her birimize sağlık ve birçok alanda kendimizi daha iyi tanıyabilmemizi, keşfedebilmemizi diliyorum. Ve tabii ki birbirimize karşı daha fazla sevgi ve değer göstermemizi diliyorum. Anlamsız bir şekilde tartışmak yerine kalbimizi daha çok açmalıyız.

Ayrıca, engelli insanlara daha çok istihdam imkanı sağlanmasını istiyorum. Bahanelerden ve sahte hoşgörüden bıktım. Her zaman iş başvurumun değerlendirmeye alınacağı söyleniyor ama sonrasında kimse geri dönüş yapmıyor. Sürekli entegrasyondan bahsedilmesine rağmen engelli bireylerin iş hayatına katılımı bile güvence altına alınmıyor.

Hangi alanda çalışmayı isterdin?

Hassas bir yapım olduğu için birçok kişi bu alanda herhangi bir eğitimim olmamasına rağmen manevi destek ve rehberlik alanında faydalı işler yapabileceğimi düşünüyor. Onun dışında bilgisayar bilgim var ve uygun bir eğitimden sonra birçok farklı alanda da çalışabilirim. Geçen yıl neredeyse bir nakliye şirketinde Homeoffice bir işe başlıyordum. Maalesef şirketin bilançosu çok iyi değildi ve bana ödeme yapamayacakları için sözleşme yapamadık.

Enise Yılmaz

Bochum Ruhr Üniversitesinde hukuk eğitimi gören Yılmaz, Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler