'Engellerin Ötesinde'

Ahu Esma Aydoğan: “Engellileri ve Ailelerini Onore Edin!”

Perspektif, Avrupa toplumlarında genellikle görünmez olan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisi kapsamında kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle konuşuyor. Hollanda’da yaşayan ve doğumundan 3 ay sonra oğlunun işitme engelli olduğunu öğrenen Ahu Esma Aydoğan ile “engeli kabullenmek” üzerine konuştuk.

“Engellilik” kelimesini nasıl tanımlarsınız? Bu sizin kullanmayı tercih ettiğiniz bir kavram mı?

Doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel ya da zihinsel yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine (engeline göre) belirli ölçülerde uyamama durumunda olan, bakım, korunma, danışmanlık gibi destek hizmetlerine ihtiyaçları olan kimseler için bu kelimeyi kullanabiliriz.  Kullanılmasında sakınca görmüyorum ve evet meramımı anlatmak için benim de kullandığım bir kavram bu.

“Engel, Bizim Günlük Hayatımızı Etkileyen Bir Durum Olmaktan Çıktı”

Sizce “engel” nerede başlıyor?

Kesinlikle en büyük engel kişinin bakış açısı. Bu öyle bir şey ki engelli veya engelsiz her birey hayata, yaşadıklarına, olumlu-olumsuz bütün olaylara bakış açısını değiştirmedikçe kendini değiştiremez. Ağacı seyreden ormanı göremez. O nedenle bakış açımızı büyütmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Bize oğlunuzun engelinden bahseder misiniz? Bu engel sizin için günlük hayatta ne anlama geliyor?

Benim işitme engelli 13 yaşında bir oğlum var. İç kulak denilen bölüm normal insanlarınkinden farklı olduğu ve gelişim sağlanamadığı için duymuyor ve duymadığı için de konuşamıyor. Eski yıllara nazaran teknoloji ve tıp birçok alanda çok ilerledi. Biz bu alanda çok şanslı ailelerdendik ve tıbbın sağladığı bütün imkânları değerlendirdik. Oğlum bu engelinden ötürü çok küçükken (5 aylık) kulaklık kullanmaya başladı. 1 yaşındayken de Cl denilen implant ameliyatı geçirdi fakat hiç duyma oranı olmadığı için günlük hayatına etki sağlayacak bir gelişme olamadı. Tamamen duymuyor, iletişim yolu olarak işaret dili kullanıyoruz. 

Biz anneler için uyandığımız her yeni gün, evlatlarımız da bizimle o güne uyanıyorsa ve nefes alıyorsa anlam kazanıyor. Benim ilk evladım olduğu için annelik kavramını ilk onunla tattım. Bu nedenle onun ağzından “anne” kelimesini duyabilmeyi çok arzu ederdim. Fakat olumlu bakış açımı büyüterek onun bana “anne” diyemese de beni annesi olarak bilmesinin de çok şey ifade ettiğini gördüm. O yüzden bu engel bizim günlük hayatımızı etkileyen bir durum olmaktan çıkalı çok oldu. 

“O An Kabullendik ve ‘Evladımıza Nasıl Yardımcı Olabiliriz’i Düşündük”

Oğlunuzun engelini öğrendiğinizde aklınıza neler geldi? 

Biz oğlumun işitme engelli olduğunu biraz geç öğrendik. Bazı engeller doğumla birlikte anlaşılır, bazıları ise kendini zamanla belli eder. Oğlumun engeli kendini gösteren bir durum değildi. Gözle görülemeyen bir şeydi. Bildiğiniz üzere yeni doğan bebeklere işitme testleri yapılır ve duyma oranları ölçülür. Oğlum bu neslin içine doğduğu için bu testler elbette belirli aralıklarla yapıldı. Ne hikmetse her seferinde, “Bebek durmadığı için değeri çok iyi ölçemedik” gibi sonuçlar çıktı. Bu süreç birkaç testle ortalama 3 ayı buldu. En sonunda daha güçlü bir makinaya bağlanmamız için bi kulak hastanesine sevk edildik. 

Hastaneye, “Oğlumuz duyuyor, sadece istenilen sonuçtaki yüzdeleri öğreneceğiz” gibi bir beklentiyle gitmiştik. Makinelerle dolu bir odada henüz yeni anne olmuş 19 yaşında genç bir kadındım. Yanımda da 24 yaşında genç bir baba olan eşim ve kucağımızda 3 aylık bebeğimiz vardı. Gelin geldiği ülkenin dilini bilmeyen bir anneydim. Kulağına verilen yüksek ses dalgaları yüzünden bebeğimin şiddetli ağlaması üzerine eşime Türkçe olarak, “Yazık çok korktu.” diye seslendim. Hollandalı doktorumuzun kendi dilinde, “Çok üzgünüm ama korkamaz çünkü bizleri duymuyor.” demesiyle irkildim. Ben Hollandacaya hâkim değildim ama öyle bir hissiyat ki doktorun öyle dediğini nasıl anladığımı hâlâ idrak edemiyorum.  Yani ölçüm sonuçlarından emin olmak için gittiğimiz hastanede evladımızın hiç duymadığını öğrendik.  

Doktor, eşim ve ben arasındaki sessiz ve duygu dolu kısa bir bakışmadan sonra dediğim ilk şey, “Anladım, peki ya şimdi ne yapmalıyız?” oldu. Aslında kolay kabul edilemeyen bir durum evladının engelli olduğunu duymak. Ama biz bunu elhamdülillah o an kabullendik ve evladımıza yardımcı olmak adına neler yapabileceğimizin derdine düştük.

Şimdiye dek kendinizi en güçlü ve en zayıf hissettiğiniz yerler nereler? Buraları nasıl dönüştürmek isterdiniz?

Kendimi en güçlü hissettiğim gün az önce bahsettiğim gündü diyebilirim. 19 yaşında ilk evladını kucağına almış bir anne olarak karşılaştığımız bu durumu direkt kabullenip derdimize derman aramak için harekete geçtim ve aile büyüklerimizi bile teselli ettim. Bu durumun Allah’tan geldiğini, imtihanımızın bir parçası olduğunu ve her zorlukla birlikte bir kolaylık olacağını, Rabbimizin mutlaka sabrını vereceğini içimden geçirdiğim o gün en güçlü hissettiğim gündü. Bu güçlü ve dik duruşu nasip eden Rabbime şükürler olsun. 

En güçsüz hissettiğim anlar ise ameliyat sürecinde evladımın sayısını unuttuğum kadar fazla girdiği anesteziler, kucağımda çırpına çırpına bayılması… Bu an her anne için çok zordur çünkü biz başta da dediğim gibi engeli ne olursa yeter ki nefes alsın yanımda olsun derdindeyiz. İnsanın kendi evladının yokluğunu düşünmek acı, sanki onu uyanamayacakmış gibi görmek de çok acı. Fakat yine de bunlar silmek istediğim anlar değiller. Evlatlarımın sağlığı için yine olsa yine o acılara katlanmayı tercih ederim.

Oğlunuzun kimsenin bilmediği bir süper gücü ya da insanları şaşırtan bir tarafı var mı?

Oğlum bebekliğinden beri her girdiği ortamda kendini sevdiren, birçok insanın kendisiyle iletişim kurmak istediği dikkat çekici bir çocuktu. Gerçekten çok farklı bir enerjisinin olduğu söylenir. O ağzıyla değil bakışlarıyla konuşuyor ve hissettiriyor. Kimsenin bilmediği değil ama onunla tanışan herkesin bildiği süper gücü bu diyebilirim.

Engellilik konusunda “tabu” kavramlarınız hangileri?

En büyük tabum yaşama hakkının kısıtlanması. Maalesef insanlarımız engelli bireylere normal bireyler gibi yaşama haklarını çok görüyorlar. Bu tabunun kırılması şart. Engelleri ne olursa olsun onların da duyguları, hayalleri olduğunu unutmayın. Hele de sizin kendi evlatlarınız için kurduğunuz hayalleri onların ailelerinin de kurduğunu unutmayın. Engelleri doğrultusunda onların da gezme dolaşma, iş alanı, evlenme, yuva kurma ve aile olma gibi haklarının da olduğunun farkına varalım. 

“Özel Çocukları Onore Edin”

Engeli olmayan bir bireyin hangi davranışı sizin için kabul edilmezdir?

Engelli olmayan bireylerin, engelli bireylerin ailelerine “Neden böyle oldu? Nesi var? Niye böyle davranıyor? Acaba şundan mı oldu?” gibi meraklı ve biraz acımasız sorular yöneltmesini kabul edemiyorum. Kıymetli kardeşlerim, bu kardeşlerimizin engellerinin sebeplerini bilmek size ne kazandıracak? Bunun yerine o aileleri böyle özel çocuklara sahip oldukları ve bu meşakkatli yolun üstesinden en iyi şekilde gelmeye çalıştıkları için onore edin. Bu onlara daha çok güç verecektir. 

Oğlunuzun engeli konusunda hangi konuda empati ve anlayış çağrısında bulunmak istersiniz?

Oğlum sadece işitmiyor ve konuşamıyor. Diğer bütün işlevleri sağlıklı bir birey gibi ilerliyor. O yüzden o kendi dilinde konuşmaya çalışırken ona acınası veya şaşkın ifadelerle bakmayın. O sizin ona acımanızı değil, onu anlamanızı istiyor. Engelli bireyleri görün, selam verin. İnsan işaret dili bilmese bile kendini ifade edebileceği yollar vardır. Beden dilini bu özel çocuklar genelde anlar, hisseder; deneyin. Onlarla kendinizce konuşmaya çalışın. Hiçbir şey yapamıyorsanız gülün. Tebessüm sevgi dilidir. 

Yaşadığınız şehirde değişmesini istediğiniz şeyler nelerdir?

Hollanda genel manada çocukları çok düşünen bir ülke. Bütün şehirlerde, mahallelerde evler arasında çocuklar için bolca park bulunur. Engelli bireyler için de parklar olmasını çok isterim. Sallanmak çok güzel bir his… Tekerlekli sandalyesinde olan bir çocuk için salıncak fikri hep hayalimdedir!

Düzenli gittiğiniz camide ya da Müslüman camia içerisinde değişmesini istediğiniz şeyler nelerdir?

Hollana’daki camilerimizde elhamdülillah eğitim alanları hızla ilerliyor. Çok büyük emekler ve çok güzel çalışmalar var. 7’den 70’e derler ya hani, çocuk halkalarından tutun teyzelerle muhabbet örmelere kadar her alanda hizmetimiz var. Ama engellilere yönelik çalışmalar alanında çok zayıfız. Bu alanın genişleyip güzel çalışmalar ortaya çıkmasını, camilerde bireylerin hiçbir engele takılmadan kendilerini önemli ve değerli hissettikleri alanların olmasını çok isterim. 

Oğlunuza yönelik zorlukların yapısal olarak kaldırılması için önerileriniz neler?  

Gönül isterdi ki işaret dili uluslararası olsun ama maalesef her ülkenin dili farklı; fakat benzer işaretleri çok. O yüzden farklı ülkelerden kişilerin birbirlerini az çok anlayabileceğini tahmin ediyorum.  Bu alanda da her bireyin yaşadığı ülkenin işaret dilinden temel birkaç kavramı öğrenmesini arzu ederim. Sadece işitme engelli bireylerin değil, genelde engelli birçok çocuğumuzun okullarında kullandığı işaret dili onların ortak dili. Ufak bazı ifadeleri işaret dilinde öğrenmek, işitme engelli bireylerin karşılaşabileceği zorluklarda engelli olmayan bireylerin yardımcı olabilmesi için faydalı olur. 

Şimdiye dek sizi en çok etkileyen anekdotu bizimle paylaşır mısınız?

Oğlumun işitmediğini bizlerle paylaşan ilk doktoru Petrick, oğlum 2 yaşına girene dek bizimle ilgilenmişti. Çok merhametli birisiydi, o çok zor yıllarda bize destek olmuştu.

Sonra hastanemizin değişmesi sebebiyle doktorumuzdan ayrıldık. Yıllar sonra bizim tedavi gördüğümüz hastaneye doktorumuz tayin olmuş. Bu esnada oğlum 6 yaşına girmişti. Biz durumdan habersiz randevumuza gittik. Bekleme odasından bizi hemşire alıp odaya götürdüğünde ben Petrick Bey’i hemen tanıdım. Oğlum kapıdan bir dakika kadar bakıp sonra koşup doktoru kucaklamıştı. Çok küçük yaşta yanından ayrılan oğlumun yıllar sonra doktoru tanıması çok şaşırtıcı hem de duygulandırıcı bir andı. Hâlâ düşündükçe duygulanırım.

“Onları, Sahiplenin, Güçlendirin, Onurlandırın”

Engelli bireylere ve ailelerine yönelik söylemek istedikleriniz var mı? 

Benim gönülleri tertemiz engelli kardeşlerim: Yürüdüğünüz yol kolay değil. Verdiğiniz hayat mücadelesi takdire sayan. Bazen tükenmişlik hâlleri yaşayacaksınız. Sanmayın ki sadece sizde oluyor. Biz engelli olmayan bireylerde de oluyor bu, ama elhamdülillah bizler inançlı insanlarız ve derdi verenin derman vereceğini ve dünya hayatında yaşadıklarımıza mükafat vereceğini biliyoruz. Unutmayın, yalnız değilsiniz. 

Ailesinde engelli olan kıymetli kardeşlerim: Derdin küçüğü büyüğü olmadığı gibi engelin de küçüğü büyüğü olmaz. Neremiz ağrısa canımız orada… Hele bir de söz konusu evlatsa sizlerden ricam karşılaştığınız bu durumu bir an önce kabullenin ve çareler aramaya başlayın. Ne kadar hızlı kabullenirseniz o kadar güçlü olur, yola koyulursunuz. “Olumsuz” kelimesini hayatınızdan çıkarın. Herkesten önce evlatlarınızı siz kabul edin. Onları sahiplenin, güçlendirin, onurlandırın. Normal insanlardan farklı olduğunu ama kendince müthiş güzel özelliklerinin olduğuna onları inandırın. Şunu unutmayın sizin evladınıza davranış şekliniz, çevrenizin sizin evladınıza davranışını belirleyecektir. 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#2

*Tüm alanları doldurunuz

  • Hatice Cetin
    2023-06-19 00:45:13

    Okurken çok duygulandım🥺😅, hislerime tercüman olmuş Ahu Esma 👏Hic kimse dünyaya engelli olarak gelmek istemez. Onların yanında olalım, ve gereksiz ,onları kırıcı sorulardan uzak duralım

  • Mehmet AKBULUT
    2023-06-18 20:45:26

    Perspektif dergisine engelli bireylerin ve ailelerin sesi olduğu için teşekkür ederim. Farklılıklarımız zenginliğimizdir.

Son Yüklenenler