'KÜLTÜR PERSPEKTİFİ'

Ebru Aydın: “Kendi Hikâyelerimi Göstermek ve Anlatmak İstiyorum”

Hollanda’da doğup büyüyen fotoğrafçı Ebru Aydın, Müslüman kadının hikâyesini anlatan projeleriyle dikkat çekiyor. Kültür Perspektifi Serisi’nde Ebru Aydın’la aidiyet ve Müslüman kadınlara dair anlatılar hakkında konuştuk.

Son yıllarda gerçekleştirdiğiniz fotoğraf projeleriyle dikkat çeken bir isimsiniz. Fotoğrafa nasıl başladınız?

Fotoğraf makinesini aldıktan sonra kursa gittim. Sonra bir kursa daha gittim. Üniversitede altı haftalık bir kurs vardı. Sonra aslında yanlış yapa yapa öğreniyorsunuz. Hikâye anlatıcılığı üzerine yoğunlaştım. Bir senelik fotoğraf yetenek programına katıldım. Fotoğraf okuluna gidenlerle vakit geçirdim. Orada nasıl proje yapabilirsin, bütçeyi nasıl ayarlayabilirsin, nerelere başvuru yapabilirsin gibi şeyleri öğrendim. 

“Müslüman Kadınları Fotoğraf Aracılığıyla Temsil Etmek İstedim”

Şu an neler yapıyorsunuz?

Bir üniversitede, öğrencilerin buluştuğu bir topluluk merkezinde proje lideri olarak çalışıyorum. İngilizce tabirle “inclusion”, yani toplumun her kesiminin dâhil edildiği projeler gerçekleştiriyoruz. 

Bunun haricinde fotoğrafçı olarak çalışıyorum. Fotoğraf benim için özellikle toplumsal konularda anlatım yapabileceğim bir alan. Burada doğup büyüyen Müslüman kadınlar oldukça aktifler. Topluma artı değer katmaya çalışıyorlar, tüm alanlarda çabalıyorlar. Fakat medyada sanki hiç yoklarmış gibi veya negatif bir algı hâkim. Güzel işler yapan kadınlar ve onların harika hikâyeleri var. Fakat bu hikâyeler görünmüyor. Ben de bu düşünceyle Müslüman kadınları fotoğraf aracılığıyla temsil etmek istedim. Müslüman kadınları oldukları gibi, daha pozitif bir bağlamda göstermek istedim. 

Medyada Müslüman kadınlar hakkında “Söz hakları yok, evdeler, Hollandaca konuşamıyorlar ve çalışmıyorlar” gibi bir takdim var. Gösterilenle mevcut durum birbirine uymuyor. 

Ben bu amaca dayanan 3 proje yaptım. İlki “Başörtüsü Hikâyeleri” idi, 21 kadınla röportaj yaptım ve fotoğraflarını çektim. Değişik uyruklu ve farklı yaş gruplarından kadınlara “Senin başörtülerin arasında hangisi senin için daha özel ve bunun hikâyesini bana anlatır mısın?” diye sordum. Bazıları dedi ki, “Bu başörtüsü bana öz güven veriyor.” Bazıları, “Ben bunu balayında almıştım.” dedi. Herkes farklı bir hikâye anlattı. Sonra bu başörtüleri evlerinde nasıl bir yerde muhafaza ettiklerini sordum. Sonra hem en özel başörtüleriyle kadınları hem de evde muhafaza etme şekillerini fotoğrafladım. Bunu Instagram’da paylaştım. Kendi projemdi, herhangi bir maddi kaynağım yoktu. Hollanda’da programları düzenleyen Pakhuis de Zwijger isimli kuruma böyle bir projem olduğunu söyledim. Bir sergi yapsak nasıl olur diye sordum. Onlar da “Olur” dediler. Katılan kadınlarla program yaptık, sergi düzenledik.  O sergi Amsterdam’da, Utrecht’te büyük bir kütüphanede sergilendi. Sonra bu fotoğraflar kitap oldu, hikâyeler ve fotoğraflar basılıp satışa sunuldu. Başörtülü bir kadın olarak bu ve benzeri pozitif hikâyeleri önemsiyorum.

Sonrasında bir sivil toplum kuruluşuyla göç hikâyeleri hakkında bir proje yaptım. Dokuz aileden anneanne, babaanne, dede ve torunlarıyla röportajlar yaptık. Buradaki yaşam nasıl, nasıl göç ettiniz diye sorular sorduk. Utrecht’e değişik ülkelerden göç eden ailelere baktık. İtalya, İspanya, Türkiye, Fas, Yunanistan ve Surinam gibi ülkelerden aileler vardı. Bu projeyi toplum merkezlerinde sergiledik. Daha sonra kazandığım bursla “Başörtüsü Hikâyeleri” projesinin devamını yaptım.

Ebru Aydın: “Kendi Hikâyelerimi Göstermek ve Anlatmak İstiyorum”  

Bu sergilerle insanların bazı şeyler hakkında konuşmasını ve bir fikir alışverişi oluşmasını hedefledim.

Müslüman kadınlar, kendim de dâhil olduğum için ilgimi çeken bir grup oldu. Fakat bunun ötesinde çok şeyi sorguluyorum ben. Mesela bir Müslüman olarak kendini Hollanda’ya ait hissediyor musun, sorusunu önemsiyorum. Aidiyet duygusu beni kişisel olarak da ilgilendiren bir konu. Aslında burada doğdum büyüdüm ama insanlar beni başörtüsü dolayısıyla öyle görmüyorlar. Başka kadınlarda bu duygu nasıl? Bu başörtüsü ile alakalı bir şey mi yoksa yabancı olarak görünen insanların hepsi mi aynı şeyi düşünüyor, bunu merak ediyordum. Son projem bu nedenle kendi jenerasyonumu, 20-30 yaş arası, genellikle farklı uyruklu kadınları mercek altına alıyor. Projenin ismi “Normal veya Sıradan Olmak” idi. Kimse seni sorgulamadan yaşayabilmek, aslında biraz konu bu, aitlik duygusu. 12 kadınla konuştum. Konuştuğumuz konuları podcast hâlinde sundum ve kadınların fotoğraflarını çektim. “Hangi objeler senin kimliğini belirliyor?” diye bir soru sordum ve o objeleri fotoğrafladım. Bu fotoğraflar Rotterdam’da sergilendi. Açılışında projeye katılan kadınlar da sahnedeydiler. Oradaki kadınlar, “İlk kez kendimizi bu kadar temsil edilmiş gördük.” dediler. Bu nedenle bu projenin benim için anlamı büyük.

“Fotoğrafçılık Hikâyeleri Anlatmak İçin Bir Araç”

Bu projeler esnasında sizi destekleyen ve ilham olanlar oldu mu?

Genellikle benim çevremde toplumda aktif, gönüllü işler yapan insanlar var. Projeye katılan kadınlar, onların çevreleri ve Instagram’daki topluluğumun desteği büyük. Müslüman kadınlar desteklerini daha çok gösteriyorlar. Çünkü bence böyle hikâyelerin artması gerektiğini düşünüyorlar.

Fotoğraf alanında bir kariyer planladığını söyleyebilir misin?

Hiçbir zaman tam zamanlı bir fotoğrafçı olmak istemedim. Benim açımdan fotoğrafın sosyolojik boyutu ağır basıyor. Öğretmen olarak çalıştım, şimdi bir proje yöneticisiyim. Aslında fotoğrafçılık bu hikâyeleri anlatmak için bir araç. Yoksa her zaman fotoğraf çekmek gibi bir isteğim yok. Bazı şeyleri insanlara fotoğrafla gösterebilirsin. Son yıllarda fotoğrafçılık bana finansal destek sağlıyor, ama benim çalıştığım taraf hep sivil toplum kuruluşları. Belediyelerle, değişik sivil toplum kuruluşlarıyla ve siyasi partilerle projelerim oluyor.  Kendi hikâyelerimi göstermek ve anlatmak istiyorum.

Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata kadar uzanan geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Serideki diğer söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA

Şimdiye kadar sizi en çok şaşırtan ya da sevindiren tepki hangisi? 

En son açılıştan bir örnek verebilirim. Tanıdığım birisi vardı. Başörtüsü takmakla takmamak arasında tereddüdü varmış, ben bunu bilmiyordum. Müslüman kadınlarla ilgili projemizin açılış programına aslında çok da gelmek istemiyormuş. O akşam geldi ve çok etkilendiğini söyledi. İki-üç gün sonra bana bir mesaj attı: “Aslında gelmek istemiyordum, kafamda bir soru işareti vardı. Bu akşam kafamda olayı bitirdim ve başörtüsü takmaya karar verdim.” Neredeyse 2 ay olacak ve şu an hâlâ başörtülü. Onun böyle bir soru işareti olduğunu bilmiyordum. Başörtü takması beni şaşırttı açıkçası. Haberim olmadan böyle bir şeye vesile olmak hoşuma gitti.

Değişik Müslüman kadınların görünüşünü projelerimde aktarmaya çalışıyorum. Mesela bu son projede konu sadece başörtüsü takan kadınlar da değildi, başörtüsü olmayan kadınlar da vardı. Yapmak istediğim fotoğraf sanatıyla insanların bazı konular hakkında biraz daha bilinçlenmesi ve bu hakkında konuşması aslında.

Aidiyet konusundan bahsettiniz. Peki siz kendi kimliğinizi ne olarak tanımlarsınız? Hollandalı, Türk, Müslüman…

Kendimi Türk, Hollandalı ve Müslüman bir kadın olarak tanımlıyorum. Türk’üm ama Hollanda’da doğduğum için Hollanda’yı ekliyorum. Müslüman kimliğim de önemli bunun yanında. O yüzden bu üç şeyi genellikle söylüyorum.

Bu kimlikle bu sanatı Hollanda’da icra etmenin avantajları ya da dezavantajları var mı?

Müslüman kimliğini öne çıkaran sanatçılar Hollanda’da pek yok. Dezavantajı, örnek alabileceğin, sana yardım edecek kişilerin elle sayılabilecek kadar az olması. Daha çok örnek, daha büyük bir sanatçı grubu olsa harika olurdu. Sanatla ilgilenen Müslüman çok yok ya da ben görmüyorum. Türk veya yabancı uyruklu sanatkârlar genellikle dinî kimliklerini öne çıkarmıyorlar. Gururla Müslüman kimliğini öne çıkaran sanatçıların sayısı az. O yüzden kendinizi biraz yalnız da hissedebiliyorsunuz. 

Müzede çalıştığımda insanlar beni orada görünce oraya ait değilmişim gibi bakıyorlardı. Bunun sözlü olmasına da gerek yok, insan “Bu kızın burada ne işi var” düşüncesini hissedebiliyor. O yüzden bazen yalnızlık hissi oluşuyor. 

Sanatınızı ve kendi geleceğinizi Hollanda’da nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Umudum bu aidiyet duygusunun güçlenmesi. Birkaç ay önce umreye gittim. Önceden Hollanda’nın veya Hollandalıların beni kabullenmesini çok önemsiyordum. Fakat umreye gidince asıl önemli olan şeyin Allah’ın seni kabul etmesi olduğunu düşündüm. Düzgün bir insan ve düzgün bir Müslüman olup karşı taraftaki insan seni kabullenmiyorsa bunun o kişinin sorunu olduğunu anladım ve daha çok hissettim.

Herkesi memnun edemezsin. Herkes seni kabul etmeyecek. Birkaç nesil geçse bile insanlar ismin, dış görünüşün, dinin veya dilin dolayısıyla seni kabullenmeyecek ve belki de “Sen buraya ait değilsin” demeye devam edecek. Ben o duyguya kapılmak istemiyorum artık. Elbette geleceğimizi burada görüyorum. “Geriye dönüş” gibi bir niyetim yok. Gelecekte nasıl toplumsal gelişmeler olursa ona göre hikâyeler anlatmak isterim. O zaman ne gerekiyorsa, nasıl konular beni ya da Müslüman kadınları ilgilendiriyorsa o şekilde ilerlerim. 

Fotoğrafçılıkla ilgilenmek isteyenlere ne tavsiye edersin?

Yetenek de lazım pratik de. Bence bir şeyi öğrenmenin yolu çok çok pratik yapmak ve ondan ders çıkarmak. Fotoğraf üzerine workshoplar veriyorum. Genellikle insanlar düşünmeden, rastgele fotoğraf çekiyorlar. Çünkü artık çok kolay fotoğraf çekmek. Fakat “Anlatmak istediğim bir hikâye var mı?” ya da “Neyi çekmeyi seviyorum?” diye düşünüp bunun üzerine eğilirsen gelişmek daha mümkün. 

Bir tema seçip onun üstüne pratik yaptığınızda, değişik perspektifler, ışıklar, açılar deneyerek sonunda mutlaka güzel şeyler ortaya çıkarabilirsiniz. Hoşunuza giden bir stil üstüne eğildiğinizde kendi tarzınız ortaya çıkıyor demektir.

Ebru Aydın’ın çalışmalarına ve hakkında daha fazla bilgiye https://linktr.ee/ebruaydin adresinden ulaşabilirsiniz. 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler