'KÜLTÜR PERSPEKTİFİ'

“Türk İslam Sanatlarını Yurt Dışında Öğretmek Bir Sorumluluk”

Türk İslam sanatlarının yurt dışında tanıtılmasında ve öğretilmesinde hangi hususlar öne çıkıyor? Kültür Perspektifi Serisi'nde Hollanda’da kurduğu atölyede bu sanatları insanlara ulaştıran hattat ve ebru sanatçısı Sümeyra Teber ile görüştük.

29 Eylül 2023 Hüdanur Sarar

Sümeyra hanım, bize öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Hollanda’nın Schiedam şehrinde yaşıyorum, evli ve 2 çocuk annesiyim. 9 yıl önce pedagoji alanında lisans eğitimimi tamamladıktan sonra hayatıma sanat girdi ve sanatkarlığa doğru bir yol aldım. 6 yıllık bir sanat eğitiminin ardından 3 yıl önce kendi atölyemi kurdum. Burada hat dersleri ve ebru atölyeleri düzenleyerek Türk İslam sanatlarını Hollanda’da tanıtmaya çalışıyorum. Bunun yanı sıra yönetiminde bulunduğum Girişimci Kadınlar Vakfı (Inspire Women’s Network) için etkinlikler düzenleyip, girişimci kadınları bir araya getirip sosyal çevrelerini genişletmek için adımlar atıyoruz.

“Kendimi Bir Şekilde Türk İslam Sanatlarının İçerisinde Buldum”

Meşgul olduğunuz sanat dallarından kısaca bahsedebilir misiniz? Neden bu alanı seçtiniz?

Aslında planlayarak yaptığım bir seçim olmadı, kendimi bir şekilde Türk İslam sanatlarının içerisinde buldum. Sanat yolum hat sanatı ile başladı, beraberinde ebru sanatını ve yıllar sonra da geometriyi getirdi. Hat sanatı yani İslam kaligrafisi, en değerli ve icrası en zor sanatlardan birisidir. Arabistan’ın Kufe şehrinde ortaya çıksa da Osmanlı döneminde Türklerin elinde zirve yapmış bir sanattır. Hat sanatçısına “hattat” denir. Osmanlı döneminde ve cumhuriyet devrinin ilk yıllarında yaşayan büyük hattatlar, bizlere bu büyük değeri miras olarak bırakmışlardır. Burada verebileceğim en bariz örnek, Ayasofya Camii’ndeki Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan devasa hat levhalarıdır. Bu levhalar binlerce eserden sadece birkaçı. Böyle bir mirastan bize düşen bu sanata sahip çıkmaktır.

Sosyal medya hesabınızdan gördüğümüz kadarıyla hat çalışmalarınız çok başarılı. Hat sanatıyla yolunuz nasıl ve ne zaman kesişti? Bu yolda sizi kimler destekledi?

Estağfurullah, hat sanatı ömürlük bir sanat yoludur. Her harfin ve her bağlantının yazı çeşidine göre farklı ölçüleri vardır. Önemli olan sadece harfleri doğru yazmak değil, doğru ölçüde de yazmaktır. Her ne kadar 9 yıldır elimden kalem düşmese de yolun daha başlarındayız diyebilirim. Şöyle ki eskiden meşhur hattatların büyük kısmı yaklaşık 40 yıllık bir hat tecrübesinin ardından kendi zirvelerine ulaşabilmişlerdir. Fakat bulunduğum konumda olmamın en büyük destekçisi ilk sırada kuşkusuz eşimdir. Tabi, sosyal medya platformlarındaki takipçilerimden gelen olumlu mesajlar da benim için büyük bir motivasyon kaynağı. Sadece sosyal medyadan tanıdığım bu insanlar, beni hiç yalnız bırakmadılar ve her anlamda destek oldular.

Fotoğraf: Sümeyra Teber.

“Hollanda’da Hat Sanatına İlgi Artıyor”

Yaptığınız sanatla ne kadar büyük bir kitleye ulaşıyorsunuz?

Hollanda’da ilginin müspet yönde arttığını düşünüyorum. Hat sanatı daha çok Müslüman kadınlarca rağbet görse de ebru sanatı Hollandalılar dahil herkes tarafından çok ilgi görüyor. Tabi, biz de bu sanatı tanıtmak için elimizden geleni yapmağa çalışıyoruz.

Örneğin, geçen yıl başlattığım 4-12 yaş aralığındaki çocuklara yönelik ebru atölyeleri hem çocuklar hem de ebeveynleri tarafından çok beğenildi. Pedagogluğumdan gelen bilgilerimi bu alanda kullanıp, ebru sanatını çocukların yaşlarına göre indirgedim. Daha küçük tekneler kullanıp çocukların motorik gelişimlerini zorlamadan keyif almalarını sağladım. Bu durum ebru atölyelerin daha keyifli geçmesini sağladığı için birçok çocuğa bu güzel değerimizi tanıtma fırsatını yakalayabildim. Biz yetişkinlerin tanımakla çok geç kaldığı zengin kültürümüzden gelen bu eşsiz sanatların, çocuklara mutlaka tanıtılarak geleceğe yatırım yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Fotoğraf: Sümeyra Teber.

“Ebru Sanatının Atölyelere Katılanlarda Çok Etki Bıraktığını Görüyorum”

İleriye dönük sanat alanında bir kariyer düşünüyor musunuz?

Elbette, sevdiğimiz işi mesleğimiz yaparsak çalışmış sayılmayız neticede. Artık, atölyemi daha da büyütüp Türk İslam sanatlarını daha geniş kitlelere ulaştırmayı ve erişimi kolaylaştırmayı planlıyorum.

Yaptıklarınıza şimdiye kadar aldığınız tepkilerde sizi en çok şaşırtan/üzen/sevindiren ne oldu?

Ebru ve hat sanatıyla uğraşmanın keyifli ve tatmin edici bir yönü vardır. Bu hem uygulayan hem de izleyen için geçerlidir. Ebru sanatının, atölyelere katılanlarda çok etki bıraktığını görüyorum. Bu sanatı ilk defa görenler teknedeki boyanın kâğıda alınmasıyla birlikte gösterdikleri şaşkınlık ve sevinç birçok şeye değer doğrusu. Özellikle çocukların sessizce ve merakla neticeyi beklemeleri, sonra gözlerinin şaşkınlıktan açılması ve gülümsemeleri benim için ciddi bir motivasyon kaynağıdır.

Hat sanatını Hollanda’da yaşayan Müslüman bir kadın olarak icra etmenin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Yurt dışında olmanın getirdiği sorumluluklardan birisi de bilinmeyen Türk İslam sanatlarını buralarda öğretmek, iletmek ve üretmek. Tabi, buna öncelikle kendi milletimizden başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Biz Müslüman Türkler olarak değerlerimizin farkında olursak, değerlerimizi sahiplenir ve özümüzü diri tutarız.

Bana göre, en büyük dezavantaj Türkiye’de yaşayan hattatlardan ve hat sergilerinden uzak kalmak galiba. Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla son yıllarda Türkiye’de çok güzel etkinlikler düzenleniyor, biz de buralarda bu güzel işlerden mahrum kalıyoruz ne yazık ki.

Kendinizi nasıl bir sanatçı olarak tanımlarsınız? Türk, Müslüman ya da Hollandalı bir sanatçı?

(Gülerek) ‘bir garip Sümeyra’ derim kendi kendime. Kimlikte Hollandalı olup, özde Türk & Müslüman olarak tanımlarım. Eğer Hollanda’da bu sanatları yaşatmaya çalışıyorsam, bunun nedeni Türk kültürünü yaşatmaya çalışmamdır.

Mehmet Şevki Efendi’nin kaleminden bir hilye. Görsel: Sümeyra Teber.

“Ebru ve Hat Hem Türk Kültürünün Hem de Evrensel Sanatın Bir Parçası”

Sanatınızı ve kendi geleceğinizi Avrupa’da nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ebru ve hat sanatını Avrupa’da değerlendirmek istiyorsak, bu sanatların özelliklerini, tarihini ve kültürel bağlamını iyi anlatmamız gerekiyor. Ayrıca, Avrupa sanatının geleneklerine ve beklentilerine uygun bir şekilde sunmamız da belki bir odak noktası olabilir. Ebru ve hat sanatının özgünlüğünü, yerellikten evrenselliğe uzanan bir yorumla ortaya koymamız da faydalı olabilir.

Ebru ve hat sanatının Avrupa’da değer görmesi için çalışmalarımızın kalitesini arttırmamız, kendimizi sürekli geliştirmemiz ve yeni teknikler denememiz de gereklidir. Bu sayede bu sanatların hem Türk kültürünün hem de evrensel sanatın bir parçası olduğunu gösterebiliriz.

Türk İslam sanatlarının önümüzdeki yıllarda Avrupa’da çok daha iyi yerlere geleceğinden ve daha çok değer kazanacağından eminim.

Hat sanatıyla ilgilenmek isteyenlere neler tavsiye edersiniz?

Hat sanatı tıpkı diğer gelenekli sanat ve zanaatlarda olduğu gibi hoca-talebe (usta-çırak) ilişkisiyle öğrenilir. Bu sanata ilgililerin öncelikle bir hat eğitmeni ile iletişime geçmeleri gerekiyor. Bu hat sanatçısından alacakları tavsiyeler üzerine bu yolda güzel bir şekilde ilerleme şansını yakalayabilirler.

Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata kadar uzanan geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Serideki diğer söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler