'KÜLTÜR PERSPEKTİFİ'

Kabaktepe: “Müslüman Kimliğim Sanatımın Temel Motivasyonu”

Kültür Perspektifi Serisi'nde çizim dersleri veren ve aynı zamanda bir Almanca öğretmeni olan Amine Kabaktepe ile Almanya'da Müslüman kimliğiyle sanat icra etmek hakkında konuştuk.

Çizer olan Amine Kabaktepe, Osnabrück İslam İlahiyatı bölümünde okudu. Aynı zamanda Almanca öğretmeni olan Kabaktepe çizime ilgi duyanlara atölyeler sunuyor. Instagram hesabı: https://www.instagram.com/amynek/

Önce seni tanıyalım. Çizime ilgin nasıl başladı?

Kendimi bildim bileli resim yapmaktan keyif alıyorum. Çizimle ilk münasebetim anaokulu yıllarına dayanıyor. Her ne kadar boyamaktan ve çizimden zevk alsam da bu alanda okumayı hiç düşünmedim. Osnabrück şehrinde İlahiyat okudum. Aynı zamanda Almanca öğretmeniyim. Bu alanda 6-7 yıl çalıştım.

Çizim yapmaya küçük yaşlarda animelerle başladım. 90’lı yılların çocukları iyi bilir. O dönem okul sonrası eve gelir gelmez ekran karşına geçip Alman kanalındaki çizgi filmlerini izlerdik. En bilinen çizgi filmler de Pokemon ve Sailor Moon’du. Onlardan esinlenerek çizim yapmaya başladım. Annem bizimle her hafta kütüphaneye giderdi. Oradan manga kitaplarını alıp evde sayfalardan bakarak çizmeye gayret ettim.  Animeler ve mangalarla çizim yaparken zamanla sanata ilgim arttı. Çevremden resimlerimle ilgili güzel geri dönüşler almaya başladım. Bu işi ilerletmemi tavsiye edenler oluyordu. Ben de kendi çizdiğim resimlerle baskılanan bez çantalar tasarladım. Bunları satışa sunma fikri de yine yakınlarımdan geldi. Bu çantalara talep giderek arttı. Daha önce bir tür hobi olarak yaptığım bu sanatı meslek olarak düşünmemiştim. Süreç beni biraz da buraya yönlendirdi. Şu an kendi çizimlerimden ürettiklerimin satışını yapmakla ve bez çantalar, etiket ve posterler tasarlamakla meşgulüm.

Sanatsal üretim yapan özellikle göçmen ailelerin çocuklarında mesleki beklentiler yüksek oluyor. Sende durum nasıldı? Bu yolda seni kimler destekledi?

Çizerliği bir meslek olarak düşünmeyişimin nedeni ilk etapta çok sayıda farklı şeye hevesim olmasıyla ilgili olabilir. Daha çok hayvanlarla ilgili bir meslek edineceğimi düşünürdüm. Çizerlik az bilinen bir meslek dalı, insanların genelde aklına resim öğretmenliği geliyor. Birçok aile çocukların sanatsal çalışmalarına karşı çıkmasa da bu alana yönlendirme de fazla yapmıyor.

Çizerlik konusunda beni özellikle çocukluk arkadaşlarımın desteklediğini söyleyebilirim. 17. yaş günümde ilk çizer tabletimi aldılar. Dijital çizime adım atmama bu hediye sebep oldu. Aslında aileden gelen bir sanatkârlık var. Annem resim yapmayı çok seven birisidir, çok vakit bulamasa da. Halam Türkiye’de sergileri olan bir ressamdır. Babam müziğe ilgili, enstrüman kullanan birisidir. Sanat ailemize yabancı bir alan olmasa da sorunuzda bahsettiğiniz durumun birçok göç kökenli ailede var olduğunu ben de tasdik edebilirim.

Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata kadar uzanan geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Serideki diğer söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA

Çizimlerinde küçük Amine’yi sıkça görüyoruz. Bazen gizemli iki dostuyla oluyor, bazen de Harry Potter tiplemesinde… Bu çizimlerin arka planında neler var?

Müslüman kimliğimi çizimlerimde ön planda tutuyorum. Kendimi ilk etapta Müslüman bir çizer olarak tanımlarım. Değerlerim bu anlamda hassas noktam. Yansıtmak istediğim bir bilgi veya mesaj varsa bu içeriğe küçük figüran Amine’yi ekliyorum.

Harry Potter tiplemelerim sosyal medyada en sevilen çizimlerim arasında. Bence Müslüman kimliğimizi sevdiğimiz filmlerde görmek, içinde yaşadığımız toplumların parçası olduğumuz hissini pekiştiriyor. Her Harry Potter çizimimden sonra daha fazla çizmem konusunda talep geliyor. Küçük Amine de kimi zaman Harry Potter filmlerinden bir sahnede yer alıyor. Bazen bir kediyi seviyor, bazen de gizemli dostlarıyla yolculuk yapıyor. Bu aynı zamanda Müslüman bir kadının bu toplumda farklı şekillerde var olma biçimlerini de gösteriyor.

Müslüman Kimliğiyle Almanya’da Sanatçı Olmak

Kitleni nasıl tarif edersin? Hedef kitlenle nasıl bir etkileşim içerisindesin?

Çoğunlukla Müslüman kadınlar ve gençler tarafından takip ediliyorum. Bu anlamda Müslüman kimliğimin çizimlerime yansımasını önemsiyorum. Yaptığım çizimlerin temel motivasyonu bu kimliğin görünür olması aslında.

Çizimlerimin ulaştığı kişilerin geri dönüşleri elbette önemli. Ama sosyal medya bazen çizerlerin heves ve motivasyonunu kırabiliyor. Görsel sanatlarla ilgilenen insanların “beğenildi/beğenilmedi” şeklindeki kategorilerden özgürleşmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi hâlde kişi fark etmeden kendi ilham kaynaklarından koparak sadece bir “kitle”nin tepkilerini merkeze almaya başlıyor. Bu konuda bir farkındalık üretmek ve görsel sanatlarda kişinin kendi özünde güzel bulduklarına odaklanması bence çok önemli.

Almanya’da çizim ve dijital çizerlikle ilgili atölyeler veriyorsun. Almanya’da Müslüman bir kadın olarak görsel sanatlarla uğraşmanın avantaj ya da dezavantajları neler?

Açıkçası ben sanatımı “Almanya’da” icra ediyormuş gibi hissetmiyorum. Çizimlerini sosyal medyada paylaşmak dünyanın her yerindeki insanlara erişimi mümkün kılıyor. Görsel sanatlar sınırları ve dil engellerini aşıyor. Benim tecrübelerime göre sanata ilgi yeni medyada hayli yoğun.

Ben çizim ve boyama üzerine atölyeler düzenliyorum. Boyamada çoğunlukla İslam sanatından desenler kullanıyoruz. Sanat Müslümanlar olarak bizim hem dinî-manevi alanımızda hem de kültürel arka planımızda oldukça baskın bir unsur. Almanya’ya göç etmiş işçi büyüklerimizin ilk derdi temel ihtiyaçlarını gidermek olduğundan sanata ayıracakları vakitleri yoktu. Endüstrileşmesini tamamlamış, eğitim imkânlarının geniş olduğu ülkelerde doğan biz gençler açısından sanata tutunmak ise bir yanıyla tabii bir sonuç. Diğer yanıyla da sanat, bize özümüzde olanla yeniden buluşma imkânı tanıyor.

Gençlere yönelik atölye çalışmalarımda katılımcılara adım adım yapmaları gerekenleri tarif ediyorum. Ortaya çıkacak resmi görmeden çalışmaya başlıyoruz. Onlara ufak adımlarla nereye bir çizgi kondurmaları gerektiğini tarif ediyorum. Tamamlandığında herkes yaptığı esere hayret ediyor. Nasıl bir resim çizeceklerini bilmeyen insanlar açısından bu süreç heyecan verici. Çünkü ne çizeceklerini gördüklerinde, yapabileceklerine olan inançları azalıyor.

Son olarak: Görsel sanatlarla ve çizimle meşgul olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersin?

Ben çizimin tamamıyla bir yetenek meselesi olduğuna inanmıyorum. Bence isteyen herkes çizim teknikleri konusunda kendisini geliştirebilir. Önemli olan ilgi. İlgin yoksa bu yolda teknikleri öğrenmek için bu kadar büyük mesai harcamanın da pek mantığı yok, çünkü ilgisi olmayan kişi çizemiyor da. İçinde çizim yapmak konusunda bir şevk olan insan çaba göstererek bu yolda kesinlikle ilerleyebilir.

Genç sanatkârlara tavsiyem, kolay motifleri günlük olarak çizmeye başlamaları. Bir bardak ya da gündelik hayattan herhangi bir obje fark etmeksizin çizmeye başlasınlar. İlerleme bu ufak çizimlerle gerçekleşiyor. Bu çizime yeni başlayan biri için de sanatında ilerlemiş birisi için de böyle. Uzun bir süre kalemi elime almadığımda kendimi paslanmış hissediyorum ve masaya oturduğumda önce açılan mesafeyi kapatmakla meşgul olmam gerekiyor. Çizime ara verdiğin zaman, kaldığın yerde olmuyorsun artık. O nedenle günlük beş dakika da olsa çizim yapmak çok önemli.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler