Çocuk Kitaplarının Telif ve Tercümesi
Çocuk edebiyatı, aynı zamanda çocukların sınırları aşarak diğer kültür ve toplumları tanıyabilmesi için de etkili bir araç. Bu sınırların kitaplarla aşılması için dikkat edilmesi gereken birçok husus da var.
Çocuk edebiyatının ne olduğu ve nasıllığı ile ilgili tartışmalar devam ededursun çocuk kitaplarının raflardaki yeri genişliyor. Kendilerinin okumak trenini kaçırdığına inanmış anne-babalar bile çocuklarının okumalarına ihtimam göstermeye çalışıyorlar. Okuyan, evlerinde kişisel kütüphaneleri bulunan, ulusal ve uluslararası yayıncıları ve yayınları takip eden ebeveynler için ise çocuklarının okuması prestij, kendi kişisel kütüphanelerinin akıbeti ile ilgili bir kaygı ya da bir tutku. Kitapların kendi dünyalarına kattıklarını müşahede etmiş olanlar hem kendi çocukları hem de diğer çocukların okumaları için kaygılanmakta; onların da nitelikli eserlere ulaşması ve okuma kültürü geliştirmeleri için gayret göstermektedirler.
Pek tabiidir ki bütün bunların ötesinde asıl olan çocukların ne istediğidir. Acaba çocuklar okumak istiyorlar mı? Hangi konulara ilgi duyuyorlar? Okumak onlara ne kazandırabilir? Görüntülü medya ve internet medyasının sundukları yanında okumak ne kadar istenilen ve gerek duyulan bir ameliye? Okumak… İyi de hangi dilde okumalı? Avrupa’da yaşayan göçmen kökenli çocuklar içinde yaşadıkları toplumun dilinde mi yoksa ana dillerinde mi okumalı? Çocukların ana dil gelişimi okuma yapabilmek için yeterli mi? Bu sorulara verilecek cevaplar Avrupa’da yaşayan göçmen kökenli çocukların okuma serüveni, onların geliştireceği okuma kültürü, yayıncılık ve tercüme faaliyetleri ile de yakından ilişkili.
Çocuklar Okumak İstiyor mu?
Çocuk kitapları bağlamında cevaplanması gereken ilk soru çocuğun dünyasında kitabın yeri ile ilişkilidir. Çocuklar kitap okumayı istiyorlar mı? Bu soruya cevap olabilecek araştırma sonuçları elimizde olmasa da açık olan bir şey var ki o da okullaşmanın ulaştığı seviye, ders materyalleri ve sınavlar okur yazar olmayı gerektirmektedir. Burada önemli olan şey okunması gereken materyallerin zorunlu mu yoksa isteyerek mi okunduğudur. Merak oluşturularak, istek oluşturularak, sevdirilerek ve ihtiyaç oluşturularak okumaya hazırlanan çocuklar için okuma bir serüvene, bir meydan okumaya dönüşebilir. Hatta bu durum ders kitapları için bile geçerli olabilir.
Ayrıca çocuk kitabı yayıncılığının gelişmesi, uluslararası fuarlarda çocuk kitaplarına geniş yer verilmesi, çocuk kitabı yazarlarının da edebiyat çevrelerinde kıymet bulmaları ve çocuk kitaplarının ulusal ya da uluslararası telif satışlarının artması da çocukların kitap okuduklarının birer göstergesi olarak görülebilir.
Her ne kadar internet medyasının baş döndürücü gelişimi görselliği ön plana çıkarsa da elektronik kitaplar da yeni nesiller arasında hatırı sayılır bir karşılık gördü. Kitap fiyatlarının ucuzlaması ve kitap satışında ülke sınırlarının ortadan kalkması elektronik kitapları cazip kıldı. Yeni nesillerin çok dilli olarak yetişmesi, farklı dillerde yazılmış kitapları ulaşılabilir ve okunur kıldı. İnteraktif çocuk kitapları ve sesli kitaplar da çocuk kitapları piyasasına canlılık ve çeşitlilik getirdi.
Çocukların neler okumak istediği ebeveynlerin isteklerinden tam anlamıyla bağımsız değil. Kitaplarla ilişkisi olan ebeveynler kendi okudukları ve beğendikleri kitap ve yazarları çocuklarının da okumasını istiyorlar. Yine de belli bir süre sonra çocukların eğilimleri, arkadaş gruplarının etkisi, fiziksel ve bilişsel gelişimleri ile sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler gibi çok farklı değişkenler okumanın içeriğini ve yönünü belirliyor. Bu süreçte ebeveyn etkisi zayıflamış olsa da çocukların bilinç altında okuma kültürlerini belirlemede hâlâ etkili olduğunu düşünüyorum.
Dil ve Anadil Gelişimi ile Kültür Aktarımı Açısından Okuma
Kitap okuma serüvenini çocukların dil becerisi edinme ve geliştirme serüvenlerinin belirleyici bir etkeni olarak görüyorum. Özellikle göçmen çocukları için ana dilleri ile kuracakları köklü, sağlam ve nitelikli bağın okuma kültürü ile yakından ilişkili olduğu kanaatindeyim.
Farklı dil ve kültür havzalarında yetişmiş göçmen kökenli çocukların ana dil ve kültürleri ile kuracakları bağ masallar, hikâyeler, şiirler, müzik, şehirler, mimari, sanat ve din tarafından diri tutulacaktır. Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenli göçmen çocukları için ana dil bir miras dil olmamalıdır. Aksine Türkçenin, göçmen çocuklarının yaşadıkları topluma kültür, sanat ve din dili olarak zenginlik katan; kendilerini mazileri ile bağlayan ve onlara anlam kazandıran, yaşayan bir köken dil olması gerekmektedir. İşte bu anlamda bir zenginliğin taşınmasında ve sürdürülmesinde ana dilde okuma ve yazma faaliyetleri önemli bir vazife icra edecektir.
Çocuk kitaplarının temaları belirlenirken kitapları evrensel değerlerin aktarılması ve her bir çocuk için okunabilir kılmak gibi geniş vizyonlar oluşturulmuş olsa da çocuk kitaplarının yerel değerlerden bağımsız olduğunu iddia etmek fazlaca iyimserlik olacaktır. Batı dünyasında gelişen çocuk edebiyatı örneklerinin bu topraklarda yüzyıllardır hâkim olan Hristiyan, Yahudi ya da pagan kültür ve değerlerinden bağımsız olduğu iddia edilemez. Ayrıca modern dünyanın değer anlayışı da oldukça göreli bir durum arz etmektedir. Bu ahval ve şerait altında dünyaya açık bir anlayış geliştirirken kendi milli ve manevi değerlerimizi canlı tutmaya ve sonraki nesillere aktarmaya da kayıtsız olmamalıyız.
Çocuk kitapları artık sadece masallar ve destanlardan oluşmuyor. Sözlü anlatıların yazı ile kayda alınmasından sonra çocuk kitaplarında da çeşitlilik bir hayli arttı. Hikâyeler, şiirler, fabllar, kısa romanlar, yetişkinler için yazılmış kitapların uyarlamaları, çizgi romanlar ve klasikler… Ayrıca konuların da bir o kadar çeşitlendiğini müşahede etmekteyiz. Fantastik edebiyat örnekleri, dinî ve kültürel değerlerin aktarılması için kaleme alınmış eserler, ünlü kişilerin hayat hikâyeleri, klasik çocuk kitaplarının modern uyarlamaları; tabiatı, uzayı, denizleri, hayvanları ve bitkileri konu alan kitaplar, bulmaca ve boyama kitapları ile etkinlik kitapları gibi onlarca farklı ürün kitapevlerinde çocuk kitapları bölümlerinin raflarını doldurmaktadır.
Yayınevi Politikaları ve Yazarlar
Çocuk kitaplarının seçilmesi, tercüme edilmesi ve basılıp dağıtılmasını etkileyen en önemli faktörlerden biri de yayınevi politikalarıdır. Çocuk kitaplarının çokça ticarileştiği bir ortamda kültürü, dili, dini ve değerleri önceleyecek yayıncılara ihtiyaç duymaktayız. Çocuk kitaplarında nitelik öncelenmeli; çocuklar için yazan, çocuk düşüncesini zihninde, gönlünde ve kaleminde yaşatan yazarlara yönelinmelidir. Çocuk kitaplarını yakından takip etmek ve ihtiyaç duyulan kitapları konularına göre belirleyip ehil yazarlara telif ettirmek ya da tercüme etmek suretiyle okuyucuya ve edebiyat dünyasına kazandırmak gerekmektedir.
Çocuk kitaplarını yetişkin kitaplarından ayıran en önemli özellikler kitapların çocukların bilişsel, duyuşsal ve dilsel gelişimlerini dikkate almaları, zengin hayal gücü içermeleri, çocuk zihninde ve gönlünde karşılığı olan konu ve duyguları içeriyor olmalarıdır. Bu içeriği zenginleştiren ve yeni ufuklar açan bir diğer öge ise görsellerdir. Kitap ne kadar güzel, sanat değeri olan ve iyi düşünülmüş görsellerle zenginleştirilirse o kadar kolay okunan, aranılan ve faydalanılan bir kitap olacaktır. Bu nedenle çocuk kitaplarında yaşa uygun görsellik kitaba metin kadar değer katmaktadır.
Tercüme ve Yetkinlik Sorunu
Çocuk kitaplarının tercüme edilmesi ve iyi kitapların Avrupa dillerine kazandırılması kültürler arası etkileşim anlamında da değerlidir. Tercümeler vasıtasıyla farklı kültürleri, onların değerlerini ve yaşamlarını yakından müşahede etme fırsatını yakalamış o kültürü ve toplumu daha iyi tanımış oluruz. Globalleşen dünyada birlikte ve barış içerisinde yaşamanın mümkün kılınmasında “tanımak” ve “tanış olmak” önemli kavramlardır. Zaten inancımızın gereği olarak bizler farklı dil ve kültürleri Allah Teâlâ’nın ayetleri olarak görmekte, farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul etmekte ve bütün bunların tanışıp birbirimizden istifade etmemiz için kıymetli olduğuna inanmaktayız.
Tercümenin kitabı yeniden yazmak kadar değerli olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle de farklı dillerden yapılan tercümelerde alanı bilen, dilleri ustalıkla kullanabilen, çocuk edebiyatı ile ilgili, çocuk diline ve duygusuna hâkim mütercimlerle çalışmak gerekmektedir. Kitabı birebir bir dilden diğerine çevirmek hem orijinal esere saygısızlık olacak hem de kitabın hedef topluluk tarafından kabulüne ve okunurluğuna engel teşkil edecektir.
Sonuç olarak çocuklara yönelik yayıncılık ve çocuk kitapları, yayıncılık ve kitaplar arasında en ışıltılı, parlak ve kazançlı alanı oluşturmaktadır. Bu durum niteliği önceleyen yayıncıları da cezbetmekle birlikte kazancı önceleyen yatırımcılara ve ürünlere de alan açmaktadır. Nitelikli çocuk kitaplarının okuyucu ile buluşması için ulusal veya uluslararası telifler araştırılmalı ve dünyanın her bir tarafında üretilmiş seçkin kitapları ve etkin yazarları yaşadığımız ülkelerin çocuk edebiyatı birikimine taşımalıyız. Bu eserleri ve yazarları okurla buluşturarak okuma kültürüne katkı sağlamalı, çocukların birbirleriyle tanışmalarını ve farklı kültürleri tanımalarını öncelemeliyiz.