'Hanau Saldırısı'

Çetin Gültekin: “Her Gün 19 Şubat’ı Yeniden Yaşıyoruz”

Çetin Gültekin, Almanya’nın Hanau kentinde 19 Şubat 2020 yılında gerçekleşen ırkçı saldırıda kardeşi Gökhan Gültekin’i kaybetti. Saldırının aydınlatılması için mücadele veren Gültekin, yeni kitabıyla kardeşini hatırlamak ve ırkçılığa karşı mesaj vermek istiyor.

“Almanya’da Doğdu, Büyüdü ve Öldürüldü” (Alm. Geboren, aufgewachsen und ermordet in Deutschland!) adlı kitabınızı kime neden hediye etmek isterdiniz?

Kitabımı Steven Spielberg’e hediye etmek isterdim, çünkü içindekiler mutlaka bir filme dönüştürülmeli. Kardeşim Gökhan’ın sıra dışı hayat hikayesi ve Hanau şehrindeki ırkçı saldırı, tüm detaylarıyla gişe rekorları kırmaya aday bir film olurdu.

Kitabınızda kardeşiniz Gökhan Gültekin’in trajik hikayesini ele aldığınız gibi ırkçılığa karşı bir duruş da sergiliyorsunuz. Sizde bu hikâyeyi kamuoyu ile paylaşma isteği uyandıran sebepler nelerdi?

Gökhan’a mezarı başında söz verdim. Kitap ile kardeşimi ölümsüzleştirmek, vahşet dolu ölümüne anlam katmak, biraz da olsa adaletin tesis edilmesi isteği gibi toplumun tamamı adına ırkçılığa karşı mücadele etme misyonu beni bu kitabı yazmaya itti. Irkçı saldırı ile ilgili birçok detayın hâlâ kamuoyu tarafından bilinmemesi, siyasi ve hukuki sonuçlarının olmaması ve bunun sonsuza kadar tarihe geçmesi ve kayıt altına alınması gerektiği de belirleyici noktalar oldu.

Kitabınızı üç kelimeyle özetleyebilir misiniz?

Dürüst, korkunç ve sarsıcı!

“Irkçılığa Karşı Etkili Yasal Önlemlerin Alınması Önemli”

Hanau’daki korkunç olaydan bu yana ırkçılıkla mücadelede aktifsiniz. Irkçılıkla mücadele etmek ve benzer saldırıları önlemek için ne gibi değişiklikler veya tedbirler görmek istersiniz?

Saldırıdan bu yana her gün ırkçılığa karşı mücadelede aktifim. Ülke genelinde seyahat ediyor, farklı etkinliklere katılıyor ve her defasında ne kadar zorlansam da insanlarla kardeşimin hikayesini paylaşıyorum. Sözlü şiddet, fiziksel saldırılar için zemin oluşturduğundan, ırkçılığı, özellikle de günlük ırkçılığı (Alm. Alltagsrassismus) yakından takip etmek, ırkçılık yapanları daha hızlı bir şekilde cezalandırmak için etkili yasal önlemlerin alınması önemli.

Ne yazık ki, ırkçı hakaret ve tehditler, internet, okul veya işyeri gibi gündelik hayatın her alanında hâlâ çok yaygın, hatta hayatın bir parçası hâline gelmiş durumda ve bu tehdit ve hakaretin failleri herhangi bir yaptırımla karşılaşmıyor.

Müslüman karşıtlığı ile mücadele için eyalet ve federal düzeyde komiserlerin atanması ve konumlarının güçlendirilmesi şu an acil bir ihtiyaç. Neredeyse her ırkçı saldırının İslam düşmanı bir arka planı olduğu İçişleri Bakanlığı’nın resmî verileri ile doğrulanmakta. Ancak kayda geçmeyen vakalar da düşünüldüğünde gerçek sayının çok daha yüksek olması muhtemel.

“Son Dört Yıldır Her Gün 19 Şubat’ı Yeniden Yaşıyoruz”

Hanau’daki ırkçı saldırının detayların aydınlatılması için kurulan siyasi komite geçen yıl aralık ayında bir rapor yayınladı. Bu rapor, yetkililerin bir dizi ihmalini ortaya koydu. Saldırının ele alınışıyla ilgili olarak son dört yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ailelerin ve soruşturma komitesinin çabalarıyla ortaya koyulan ihmallerin, sorumlu ve yetkili kişiler için bir sonuç doğurması gerekiyordu, ancak bu gerçekleşmedi. Komite bizi hayal kırıklığına uğrattı; herhangi bir fark yaratmadı. Yetkililerin ve politikacıların ihmallerinden dolayı görevden alınması veya istifa etmelerine yönünde bir talep olmadı. Aksine, devlet tarafından fonlandılar. Saldırıya yönelik polis çalışmalarının övülmesi ise bir skandal.

Son dört yıl bizim için korkunç geçti. Her gün 19 Şubat’ı yeniden yaşıyoruz. Yas sürecini aşamadık ve mücadelemize sıkı bir şekilde devam ediyoruz. Soruşturma komitesinin ortaya koyacağı raporla birlikte bir şeylerin düzeleceğine dair en azından ufak bir umudumuz vardı, ancak bir kez daha hayal kırıklığına uğradık.

“Irkçılığa Karşı Kolektif Olarak Mücadele Etmeli”

Irkçılığa karşı mücadelede özellikle gençleri daha duyarlı hâle getirmek ve harekete geçirmek için nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

Almanya’daki güncel gelişmeler, artık hiç kimsenin pasif kalmaması, aksine herkesin harekete geçmesi gerektiğini gösteriyor. Herkes bu mücadelede mutlaka sorumluluk almalı ve üzerine düşeni yapmalı; aksi takdirde durum kendiliğinden düzelecekmiş gibi görünmüyor. Kmse kendisinin veya sevdiklerinin ırkçı bir saldırıya uğrayabileceği gerçeğini unutulmamalı. Irkçılık, herkesi doğrudan veya dolaylı olarak etkiler ve yalnızca kolektif olarak hareket ederek ırkçılığa karşı mücadele edilebilir, savaşılabilir.

Özellikle gençler, bugün bir şeyler yaparak yarın için bir fark yaratmalı. Şu anda ülke genelinde bir turne kapsamında tanıttığım kitabımla, herkesi okuma ve anma etkinliklerine davet ediyorum. Bilgi edinmek, bilinçlenmek ve kitabı alarak bir mesaj vermek, başlattığım bu çalışmanın merkezi unsurları. Gerçekten bu konuyla ilgileneler ve hakkında bilgi sahibi olanlar empati kurabilir ve ırkçılığa karşı etkin bir şekilde harekete geçebilir.

Muhammed Suiçmez

Marmara Üniversitesinde İslam ilahiyatı bölümünde eğitimini tamamlayan Suiçmez, yüksek lisans eğitimini Osnabrück Üniversitesinde manevi rehberlik alanında bitirmiştir. Suiçmez şu anda IslamiQ haber-yorum platformunun genel yayın yönetmenliğini yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler