Bruno Retailleau: İçişleri Bakanı mı, Aşırı Sağın Yeni Sözcüsü mü?
Göçmen karşıtı söylemleri, hukuk devleti hakkındaki tartışmalı açıklamaları ve başörtüsüne yönelik sert çıkışlarıyla Fransa’nın en çok konuşulan siyasetçilerinden biri hâline gelen İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, aşırı sağa giderek daha fazla göz kırpıyor. Sarkozy’den ilham alan bu sert siyasetçi, mevcut hükûmetin en görünür ismi olma yolunda hızla ilerliyor. Peki, Retailleau’nun siyasi ajandasında neler var?

Fransa’nın son aylarda yaptığı çıkışlar ile gündemden düşmeyen İçişleri Bakanı Bruno Retailleau geçtiğimiz günlerde yine başörtüsünü tartışmaya açtı. Retailleau hükûmetin içindeki en sivri çıkışlara sahip kişi olarak göze çarparken aşırı sağa da sık sık göz kırpıyor. Peki, Bruno Retailleau kimdir ve siyasi ajandasında neler var?
Bruno Retailleau Kimdir?
1960 doğumlu olan Bruno Retailleau gençlik dönemlerinden beri siyasete ilgili bir isim. Paris Siyasal Bilimler Enstitüsünden (Institut d’études politiques de Paris) mezun olduktan sonra siyasete başkan yardımcılığını üstlendiği Fransa için Hareket (Mouvement pour la France – MPF) adlı partide başladı. Vendée bölgesinin meclis üyeliği ve başkan yardımcılığı gibi görevlerle beraber doksanlı yıllarda kısa bir süreliğine Ulusal Mecliste milletvekilliği de yaptı. 2004 yılında Vendée’den senatör seçildi. 2010 yılında, Philippe de Villiers ile yaşadığı görüş ayrılığı nedeniyle MPF’den ayrıldığını açıkladı. Şubat 2012’de —daha sonra Cumhuriyetçiler adını alacak olan- UMP’ye (Halk Hareketi Birliği) katıldı ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin seçim kampanyasını yürüten ekibe dahil oldu. İki yıl sonra, Senato’daki UMP Grubu başkanlığı için yapılan ön seçimleri kazandı.
2017 yılında François Hollande (2012-2017) sonrasındaki yeni cumhurbaşkanını seçmek için yapılan seçimde —ön seçim sürecinden itibaren- François Fillon’u destekledi. Penelope Gate adlı skandala rağmen Fillon’un yanında kalmaya devam etti. 2 Eylül 2022’de, Sarkozy’nin kurduğu Cumhuriyetçiler Partisinin (Les Républicains – LR) başına geçmek için adaylığını resmen açıkladı. İlk turu geçse de 11 Aralık 2022’de yapılan ikinci turda yüzde 46,3 oy alarak yarışı kaybetti.
Bruno Retailleau, Fransa’da Temmuz 2024’te yapılan erken yasama seçimlerinden iki ay sonra kurulan Michel Barnier hükûmetinde İçişleri Bakanı olarak görev aldı. Barnier hükûmetinin düşmesinin ardından 13 Aralık’ta kurulan François Bayrou hükûmetinde de aynı göreve devam ediyor.
Şahin Bir Politikacı İmajı Vermek İsteyen Retailleau
Retailleau’nun beş aylık bakanlık görevine bakacak olursak; en büyük amacının —eski İçişleri Bakanı Gérald Darmanin’in Adalet Bakanı olarak kabineye döndüğü bir konjonktürde- çok da sağlam olmayan yerini tutmak ve her an düşebilecek durumda olan hükûmetin parçası olarak olabildiğince öne çıkmak olduğu söylenebilir. Reteailleau, ekranlarda en sık görülen siyasetçi olma yolunda ilerliyor. Önceden Cumhuriyetçiler Partisi Senato Grubu Başkanı olan Retailleau, İçişleri Bakanı olarak göreve geldiğinden beri medyayla daha aktif bir ilişki kurmuş durumda. Kendisine gelen söyleşi isteklerini neredeyse hiç geri çevirmiyor ve genellikle göç politikasına dair hedeflerini anlatıyor. Le Figaro‘da “Bir ülke, tren garı değildir.” diyen Retailleau, TF1‘de “Kitlesel göç, Fransa için bir şans değil.” sözlerini sarf ederek göçü azaltmak adına bütün yollara başvuracağını belirtiyor. Bir başka söyleşisinde “Hukuk devleti ne dokunulmazdır ne de kutsaldır.” sözleriyle gözünü karartabileceği mesajını veriyor. Fırsat buldukça da zaman zaman aşırı sağ partilerin de dillendirdiği bir talep olan, göç konusunda bir referandum yapılması fikrine açık olduğunu söylüyor.
Güvenlik ve göç konularında sert söylemleriyle tanınması ve sürekli görünür olma odaklı tavrı eski bir İçişleri Bakanı’nı hatırlatıyor. Yaklaşık yirmi yıl önce meslektaşları tarafından fazla sağcı olmakla suçlanan, sürekli medya önüne çıkan ve her fırsatta kendini gösteren biri: Nicolas Sarkozy. Nitekim, iki isim arasında yakın bir ilişki olduğu da biliniyor. Son dönemde yargı problemleri yaşayan sabık Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin de Bruno Retailleau’nun İçişleri Bakanlığını “olumlu bir gözle” takip ettiği söyleniyor. Retailleau cephesinde ise Sarkozy, bir “model” olarak görülüyor ve eski devlet başkanına dair “hayranlık” duyguları açıkça dile getiriliyor.
Sarkozy’nin, Retailleau’nun “Hukuk devleti ne dokunulmazdır ne de kutsaldır.” şeklindeki tartışmalı sözlerini savunması da tesadüf değil. Bu sözler, Fransız sağının içinde bile tepki toplamıştı. İki isim de, aşırı sağ söylemlerine yaklaşmakla da suçlanan kişiler. 2007’de Nicolas Sarkozy, Ulusal Cephe’nin (Front National – FN) oylarını çekmek için söylemini sağa kaydırmıştı. Bu strateji ona kısa vadede kazanç sağlamış olsa da FN’nin yükselişi durmadı ve aksine hız kazandı. Son seçimlerdeki bu partinin devamı olan RN’nin (Ulusal Birlik) güçlü performansı göz önüne alındığında, Bruno Retailleau’un da benzer bir düşünce yapısı içinde olduğunu anlamak zor değil. Güvenlik ve göç konularında sert söylemler benimsemenin Marine Le Pen’in yükselişini durdurmanın tek yolu (yahut onunla beraber çalışmanın tek yolu) olduğuna inanıyor gibi duruyor. Ancak, bu strateji RN’i seçmen gözünde daha az gerekli bir hâle getirmek yerine uzun vadede meşruiyetini daha da artırıyor. Bruno Retailleau, tek ve nihai hedefinin “sonuç almak” olduğunu söylüyor. RN cephesi ise, yeni İçişleri Bakanı’nın kendilerinin oy oranını önümüzdeki seçimlerde daha da artıracağından emin.
Göç ve İlticaya Dair Görüşleri
Retailleau’nun göç konusunda başvurduğu sert ve radikal söylemleri sürpriz değil. 2024’ün başında Gérald Darmanin’in Göç Yasası tartışmalarında, senatör olarak, sosyal yardımlara erişimde “ulusal öncelik” getirilmesini yani vatandaşlığa göre ayrım yapılmasını ve Fransa’da en az üç aydır kayıtsız olarak bulunan yabancıların yararlanabildiği Devlet Sağlık Yardımı (AME) adlı programın kaldırılmasını savunmuştu. Fransa’da çokça tartışma yaratan siyasi pozisyonları sahiplenmiş olan Retailleau, kürtaj hakkının anayasaya dahil edilmesine karşı çıkmış ve 2023 yılında polis tarafından öldürülen Nahel Merzouk’un vefatı sonrasında yaşanan olayların sebebinin göç olduğunu dahi dile getirmişti. “İkinci ve üçüncü nesillerde etnik kökenlerine doğru bir gerileme var.” diyen Retailleau göç konusunda çok uzun bir süredir tepki çeken sert söylemlere sahip.
Retailleau ayrıca göç ile ilgili olarak 2012’den beri yürürlükte olan Valls Genelgesi’ni de kaldırarak valilere yeni bir genelge yolladı. Ocak ayında valilere gönderilen ve yürürlüğe giren bu genelge, düzensiz göçmenlerin yasal statüye kavuşturulmasına ilişkin mevcut yasaları değiştirmiyor. Ancak, valilerden buna dair koşulları sıkılaştırmalarını talep ediyor. Belgede, “Olağanüstü oturum izni yolu, göçün ve oturma hakkının normal yolu değildir.” ifadelerine yer veriliyor. Bruno Retailleau, entegrasyonun bir göstergesi olarak “en az yedi yıllık bir ikamet süresinin” dikkate alınacağını belirtiyor. Bakan, bu genelge ile valilerden düzensiz göçmenlerin yaptığı başvurulara dair her reddinin yanında doğrudan Fransa’yı Terk Etme Yükümlülüğü (OQTF – Obligation de Quitter le Territoire Français) kararının alınmasını da talep ediyor. Genelgenin amacının “göçü azaltmak” olduğunu dile getiren Retailleau, “Eğer bu göçü, özellikle yasa dışı olanı azaltmak istiyorsak, gerekli şartları karşılayan kaçakların oturum sahibi olmasını azaltmalıyız. Aksi takdirde, düzensizliğe ve yasaları çiğneyenlere ödül vermiş oluruz.” diyor. Genelge, valilerden, göç yasasında çalışma üzerinden düzenleme konusunda belirlenen kriterleri en katı şekilde uygulamalarını talep ediyor.
Okul Gezilerindeki Başörtülü Veliler de Retailleau’nun Hedefinde
Önümüzdeki günlerde İçişleri Bakanlığının uhdesinde faaliyet gösteren Fransa İslam’ı Forumu (FORIF) adlı resmî diyalog platformuna başkanlık etmesi beklenen Bruno Retailleau sadece göç ve İslam’ın kamusal alandaki görünülürlüğü konusunda söyledikleri ile aşırı sağı hatırlatmıyor. Aynı zamanda başörtüsüne dair fikirleri de aşırı sağ ile aynı. İçişleri Bakanı geçtiğimiz haftalarda, okul gezisine eşlik eden veliler için başörtüsü yasağı olması gerektiğini ve bunun için bir yasa değişikliğinin gerekli olduğunu dile getirerek bir tartışma başlatmıştı. Ancak hedefindekiler öğrenci velileri ile sınırlı değildi. Aynı şekilde, Le Parisien gazetesi ile yaptığı bir röportajda, “Müslüman Kardeşler’in İslamcılığına karşı mücadele” adına liselerde yasak olan başörtüsünün üniversitede de yasaklanmasından yana olduğunu belirtmişti.
Bruno Retailleau’ya göre, okul gezisilerine eşlik eden veliler başörtülü olmamalıdır. Belirtmek gerekiyor ki Fransa’da veliler okul binalarına başörtülü olarak giremiyor. İçişleri Bakanına göre okul gezileri de “duvarların dışındaki okul” olduğu için bu konuda bir yasal düzenleme ile yasak getirilmesi gerektiğini belirtiyor. Retailleau ayrıca, katıldığı bir televizyon programında başörtüsünün cumhuriyetçi modele uymadığını dile getirerek, “Ortak bir alanda uyumu kolaylaştırmak için bazı sembolleri terk etmeliyiz” dedi. Ancak hükûmet Retailleau’nun bu fikrini paylaşmıyor. Böyle bir konunun gündemde olmadığı dile getirildi.
Başörtüsü için “Sadece basit bir kumaş parçası değil: İslamcılık için bir sembol ve kadınların erkeklere kıyasla aşağılanmasının bir göstergesidir” diyen İçişleri Bakanının sözleri sol görüşlü siyasilerden tepki çekti. Boyun Eğmeyen Fransa partisinden Antoine Léaument, İçişleri Bakanının başörtülü kadınların üniversiteye girmesini engellemek istemesini Taliban’ın uyguladığı politikalara benzeterek “Müslüman kadınları yüksek öğretime kabul etmemek tam olarak Taliban’ın yaptığı şeydir” dedi.
Retailleau’nun planları arasında uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bir yasa çıkarmak, “siyasal İslam” konusunda yasalar yapmak ve en önemlisi, 2024’te Anayasa Konseyi tarafından iptal edilen göç yasası maddelerini yeniden gündeme getirmek var. Aşırı sağın talepleri ile örtüşen bu gündem, Retailleau’yu RN’nin favori bakanı yapabilir.