Biri Engelli Üç Evladı Tek Başına Yetiştirmek: “Evladım, Benim İçin Cennetin Anahtarı”
Perspektif, Avrupa toplumlarında sıkça görünür olmayan Müslüman engellilere platform açtığı “Engellerin Ötesinde” serisinde kendisi engelli olan ya da engelli yakını olan bireylerle görüşüyor. Almanya’nın Bavyera eyaletinde iki oğlu ve engelli kızıyla yaşayan Reyhan Tanta 2020 yılında eşini kaybetti. Tek başına bütün sorumlulukların üstesinden gelen anneyle konuştuk.

“Engelli”, “engellilik” kelimelerini nasıl tanımlarsınız? Bunlar sizin kullanmayı tercih ettiğiniz kavramlar mı?
Engelli kelimesini kullanmakta hiçbir sakınca görmüyorum. Bazı annelerin bu konuya çok fazla takıldığını ve enerji harcadığını görüyorum. Bana göre “sakat” kelimesi argo ve kırıcı, ancak bu konuya çok takılmıyorum ben. Engel kesinlikle zihinlerde başlıyor. Ne yazık ki empati kuramayan insanların bizlere acıyarak bakması yorucu ve kırıcı olabiliyor. Alman bir terapistimiz bana “behindert” kelimesinin Türkçe karşılığını sorduğunda ona, “engelli” olduğunu söylemiştim. O da bana, “Ne kadar hoş bir tesadüf, Almanca “Engel” (Tr. “Melek”) kelimesine benziyor.” demişti. Bu benim çok hoşuma gitmişti.
Bize kızınızın engelinden bahseder misiniz? Bu engel sizin için günlük hayatta ne anlama geliyor?
İki sağlıklı oğlum ve bir kızım var. Kızımın engeli sonradan ortaya çıktı. Sağlıklı bir şekilde doğdu ancak 40 gün sonra değişimi fark ettik. Ne yazık ki kesin bir teşhis konulamadı. Çok farklı bir durum. Günlük hayatımız ne yazık ki belli kısıtlamalarla iç içe. Bu durum, 2020’den sonra eşimin vefatıyla daha da arttı. Bazen evde hapis hayatı yaşıyor gibi hissediyorum. Kovid döneminde herkes karantinada kalmak zorundaydı. Biz ise hayatımız boyunca bu durumda yaşamak zorundayız. Bu da enerjik iki erkek çocuğuyla inanılmaz zor oluyor.
Kızımın engelli olduğunu öğrendiğimde ve sağlık sorunlarıyla baş başa kaldığımda bir kabus içinde olduğumu sandım. İlk etapta kabullenmek ve inanmak zor oldu, ancak şu an bambaşka bir gözle bakıyorum.
Şimdiye dek kendinizi en güçlü ve en zayıf hissettiğiniz yerler nereler? Buraları nasıl dönüştürmek isterdiniz?
Son 5 yıl içinde, yalnız başıma üç evladıma baktım ve bu zor dönemin üstesinden geldim. Hayal ettiğim birçok şeyi gerçekleştirebildim. Kitap yazdım, oğullarıma anlamlı bir sünnet töreni düzenledim ve engellilere uygun bir eve taşındım. Bunları kendi başıma başardığım için kendimle inanılmaz gurur duyuyorum.
Elbette zaman zaman kendimi çok zayıf hissettiğim yerler de var. Mesela oğullarımın sosyalleşmesi veya futbol kulübüne gitmesi için çok çaba harcıyorum, ancak kızımı bir bakıcıya emanet edemediğim için bu durum beni inanılmaz derecede üzüyor. Daha çok yardım, daha çok destek isterdim. Engelli çocukların anneleri için özel kurslar, gidebilecekleri ve streslerini atabilecekleri mekânlar olmasını çok isterdim.
Kızım bize hem sabretmeyi hem de dünyalıktan uzaklaşmayı öğretiyor. Sosyal medyada (@reyhanslife) bu yolculukta öğrendiklerimi paylaşıyorum. İnsanların kolay yaşamlara sahip olmalarına rağmen bazen şikâyet içinde olduklarının farkına varmalarını isterim. Biz sadece bir örneğiz. Zorluklar güçlü insanlar inşa eder. Ben de imtihanlarım sayesinde daha güçlü bir insana dönüştüm. Güç kaynağım da benim kızım, meleğim.
Allah’tan gelen bu büyük imtihan bizi bu hayatta sınasa da ben engelli evladımı cennet anahtarı olarak görüyorum. Nasıl ki engelli insan buradan göçüp gidecekse, sağlıklı insanlar da aynı şekilde göçüp gidecek. Yani engelli ve engelli olmayanlar eşit. Hatta engellilerin geleceği bizimkisinden daha da güzel, mükafatları çok daha büyük olacak çünkü.
Engelli olmayan bir bireyin hangi davranışı sizin için kabul edilmezdir?
Şükürsüzlük ve devamlı şikâyet hâlinde olmak. Bu yüzden kitabım “Şükür Rehberi”ni çıkardım. Sağlık en büyük hediyedir, bunun için çokça şükretmeliyiz.
Hangi konuda empati ve anlayış çağrısında bulunmak istersiniz?
Her konuda diyebilirim. Maalesef empati konusunda bizim insanımız sınıfta kalıyor ve bu beni çok yoruyor. Evet, yaşananların hepsini anlamak zorunda değiller ancak keşke daha fazla empati kurabilseler. Engelli bakımını yapan insanların yalnız bırakılmamasını isterdim. Keşke diğer insanlar onlara yük olmak yerine onların yükünü hafifleterek destek olsalar.
Yaşadığınız şehirde değişmesini istediğiniz şeyler neler?
Son dönemde beni çok üzen bir olay oldu. Kızımın arada sırada bir hafta sonu bakıldığı, tatile gittiğimiz dönemlerde de iki hafta bakıldığı bakım evi ne yazık ki kapandı. Şimdi böyle bir yer bulamıyorum, yaşadığım ufak Hof şehrinde bu eksik.
Benim gibi yalnız ebeveynler ve engelli yakınlarına bakan insanlar için bu çok kötü bir durum. Çünkü bizim bir gün bile tatilimiz yok. 7-24 sürekli hareket hâlinde olmalıyız. Bu durumun yaşadığım şehirde acilen değiştirilmesi gerekiyor. Bunun için elimden geldiğince çabalayacağım, imza kampanyası başlatmayı da düşünüyorum. Bazen sırf bu yüzden doğduğum şehirden taşınma fikri aklıma geliyor, belki büyük şehirlerde daha çok imkân vardır diye. Ancak desteksiz bu da mümkün olmuyor.
Düzenli gittiğiniz camide ya da Müslüman camia içerisinde değişmesini istediğiniz şeyler neler?
Camiye düzenli gidemiyorum. Koşturmalı bir hayatım olduğu için fazla vakit bulamıyorum ve öğleden sonra dışarı çıkamıyorum. Çocuklar okulda iken randevular, evraklar, alışverişlerle geçiyor günlerim. Ancak caminin birinde merdivende engelli sandalyesi varken, diğerinde ne yazık ki yok. Kaldırımlı yerlere rampa gibi alternatifler inşa edilebilir. Ayrıca eğitimlerde engelliler hakkında bir şeyler yapılmalı. Mesela çocuklara anlayış gösterip empati kurabilmeyi öğrenebilir, çocukların engelli bireylere karşı alaycı tutumları olmaması için eğitimler ve seminerler verilebilir. Bu konudaki eğitim ihtiyacımız çok büyük.
Engellilere yönelik zorlukların yapısal olarak kaldırılması için önerileriniz neler?
Almanya’da yaşayan engelli bireylerin aileleri olarak, prosedürleri yerine getirmek bizim için oldukça zor. Örneğin, engelli bireyler için sigorta ve bakım merkezlerine başvururken hazırlamamız gereken birçok evrak var. Bu bürokratik yükün azaltılması gerek. Ayrıca, çocuğum için kısa dönem bakım evi bulamıyorum. Bunun yanı sıra, bizim gibi engelli çocuğu olan ebeveynlerin yakın çevresinin karşılaştığımız zorluklar konusunda bilinçlendirilmesini ve bizlere nasıl destek olabilecekleri konusunda bilgilendirilmelerini isterdim.
Şimdiye dek sizi en çok etkileyen anekdotu bizimle paylaşır mısınız?
Beni en çok etkileyen ve ders niteliğinde olan olay şuydu: Kızımın engelli okulu, şehrin hapishanesi ile karşı karşıya. Oraya her gittiğimde müthiş ürperirim ve içimden derim ki, “İyi ki evladım sol tarafta bu okulda ve sağ tarafta hapishanede değil.” Ne yazık ki bir taraftaki insanlar sağlıklarının kıymetini bilmeyip, hayatlarını zindana çevirebiliyor. Diğer tarafta ise engelli insanlar sağlıklı olmak için her şeylerini verirlerdi.
İnsanların engelli bireyler hakkında yanlış düşündüğü şeyler neler sizce?
Konuşamayan bir engelliyi duymuyor ve anlamıyor sanıyorlar, ancak onların da bir anlama ve idrak etme yetenekleri var. Bu yüzden onların yanında üzücü, kırıcı bir şekilde, acıyan gözlerle bakıp “yazık” diye düşünmelerine şahsen kızıyorum. Onlara yapıcı ve güzel sözler söyleyerek güzel hisler vermelerini rica ediyorum.
Engelli bireylere ya da engelli bireylerin yakınlarına tek bir çağrıda bulunacak olsaydınız, ne söylerdiniz?
En başta ümitsiz olmayın ve pes etmeyin derdim. Bizler dünyalık değil, cennetlik evlatlar, bireyler yetiştiriyoruz. Onların gönüllerini hoş tutarak gerçek hayata yatırım yapıyoruz. Birbirimize destek olarak ve iletişimde kalarak yol almalıyız. Ayrıca bana bu fırsatı sağladığınız için, kendimi rahatça bu özel konuda ifade edebildiğim için ve engelli bireyleri unutmadığınız için sizlere çok teşekkür ediyorum.