'ABD'

Mahmoud Khalil: “Filistin’in Özgürlüğü İçin Mücadele Etmek Ahlaki Bir Zorunluluk”

Columbia Üniversitesi öğrencisi Filistinli Mahmoud Khalil bir gerekçe gösterilmeden sınır dışı edilmek üzere gözaltına alındı. Tutulduğu yerden bir mektup yayımlayan Khalil, tutuklanma sebebinin Filistin yanlısı öğrenci hareketini baskılamak olduğunu söylüyor.

10 Mart'ta New York'taki Thomas Paine Park'ta yapılan bir protesto. Fotoğraf: SWinxy - Wikimedia Commons.

Benim adım Mahmoud Khalil ve ben siyasi bir mahkûmum. Bu mektubu size Louisiana’daki bir gözaltı merkezinden yazıyorum. Burada soğuk sabahlara uyanıyor ve uzun günlerimi yasaların korumasından mahrum bırakılan pek çok insana karşı sessizce yapılan haksızlıklara tanıklık ederek geçiriyorum.

“Tutuklanma Nedenim Söylenmedi”

Kimin haklara sahip olmaya hakkı var? Buradaki hücrelere doldurulmuş insanların olmadığı kesin. Bir yıldır özgürlüğünden mahrum bırakılan, hukuki durumu belirsizlik içinde olan ve ailesi bir okyanus ötede olan Senegalli adam değil. Tanıştığım 21 yaşındaki tutuklu da değil, 9 yaşında bu ülkeye ayak basmış, ancak duruşma bile yapılmadan sınır dışı edilmiş. Columbia Üniversitesi [bununla ilgili] e-mailime hiç yanıt vermedi. Adalet, bu ülkenin göçmenlik tesislerinin çeperlerinden dışarı kaçıyor.

8 Mart’ta, arama iznini göstermeyi reddeden ve akşam yemeğinden dönerken eşimle bana zor kullanan İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) ajanları tarafından götürüldüm. O geceye ait görüntüler kamuoyuna yansıdı. Ne olduğunu anlayamadan, ajanlar beni kelepçeleyip plakasız bir arabaya zorla bindirdiler. O anda tek endişem eşim Noor’un güvenliğiydi. Onun da götürülüp götürülmeyeceği konusunda hiçbir fikrim yoktu, zira ajanlar yanımdan ayrılmadığı için onu tutuklamakla tehdit etmişlerdi.

DHS bana saatlerce hiçbir şey söylemedi: Tutuklanma nedenimi ya da derhal sınır dışı edilip edilmeyeceğimi bilmiyordum. 26 numaralı Fedaral Plaza binasının soğuk zemininde uyudum. Sabahın erken saatlerinde ajanlar beni New Jersey’in Elizabeth şehrindeki başka bir tesise naklettiler. Orada da yerde uyudum ve talebime rağmen battaniye verilmedi.

“Filistinliler İçin Yargı Süreci Olmaksızın Hapsedilmek Olağan Bir Durum”

Tutuklanmam, özgür bir Filistin’i ve Pazartesi gecesi tüm şiddetiyle yeniden başlayan Gazze’deki soykırımın sona ermesini savunurken ifade özgürlüğü hakkımı kullanmamın doğrudan bir sonucuydu. Ocak ayındaki ateşkesin bozulmasıyla birlikte, Gazze’deki anne ve babalar bir kez daha küçük kefenleri kucaklıyor. Aileler bombalar karşısında açlığa ve yerinden edilmeye yeniden göğüs germek zorunda kalıyor. Onların tam özgürlüğü için mücadeleye devam etmek bizim ahlaki zorunluluğumuz.

Suriye’deki bir Filistin mülteci kampında, 1948 Nakba’sından bu yana topraklarından sürülmüş bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Gençliğimi ana vatanımdan uzakta ama aynı zamanda oraya yakın bir yerde geçirdim. Ancak Filistinli olmak sınırları aşan bir deneyim. İçinde bulunduğum koşullarda, İsrail’in Filistinlilerin haklarını ellerinden almak için idari gözaltı -yargılama ya da suçlama olmaksızın hapsetme- yöntemini kullanmasıyla benzerlikler görüyorum. Seyahatten evine dönerken İsrail tarafından suçlama ya da yargılama olmaksızın hapsedilen arkadaşımız Omar al-Khatib’i düşünüyorum. Gazze’deki hastane müdürü ve çocuk doktoru Dr. Hüsam Ebu Safiyye‘yi düşünüyorum. 27 Aralık’ta İsrail ordusu tarafından esir alındı ve bugün hâlâ bir İsrail işkence kampında tutuluyor. Filistinliler için yargı süreci olmaksızın hapsedilmek olağan bir durum.

“Tutuklanmam Filistin Karşıtı Irkçılığın Göstergesidir”

Her zaman görevimin sadece kendimi ezenlerden özgürleştirmek değil, aynı zamanda beni ezenleri de nefret ve korkularından özgürleştirmek olduğuna inandım. Haksız tutukluluğum, ABD’nin Filistinlileri öldürmek ve uluslararası müdahaleyi önlemek için İsrail’e silah sağlamaya devam ettiği son 16 ayda hem Biden hem de Trump yönetimlerinin sergilediği Filistin karşıtı ırkçılığın bir göstergesidir. On yıllardır Filistin karşıtı ırkçılık, Filistinlileri, Arap Amerikalıları ve diğer toplulukları şiddetle bastırmak için kullanılan ABD yasalarını ve uygulamalarını genişletme çabalarını yönlendirmiştir. İşte tam da bu nedenle hedef alınıyorum.

Ben eşimin ve çocuğumun geleceğini belirleyecek hukuki kararları beklerken, hedef gösterilmemi sağlayanlar Columbia Üniversitesinde rahatça oturmaya devam ediyor. Önceki Rektör Minouche Shafik ve şu anki Rektör Vekili Katrina Armstrong ve Uluslararası İlişkiler ve Kamu Yönetimi Fakültesi Dekanı Keren Yarhi-Milo, Filistin yanlısı öğrencileri keyfi olarak disipline vererek ve ırkçılık ve dezenformasyona dayalı viral doxxing (internette kişisel bilgileri ifşa etme) kampanyalarının kontrolsüz bırakılmasına izin vererek ABD hükûmetinin beni hedef almasına zemin hazırladılar.

Columbia Üniversitesi aktivizmim nedeniyle beni hedef aldı, yasal süreci atlamak ve İsrail’i eleştiren öğrencileri susturmak için yeni bir otoriter disiplin ofisi oluşturdu. Üniversite, öğrenci kayıtlarını Amerikan Kongresine açıklayarak ve Trump yönetiminin son tehditlerine boyun eğerek federal baskıya teslim oldu. Benim tutuklanmam, en az 22 Columbia öğrencisinin okuldan atılması ya da uzaklaştırılması -bazılarının mezuniyetlerine sadece haftalar kala lisans derecelerinin ellerinden alınması- ve Columbialı Öğrenci İşçiler (SWC) Başkanı Grant Miner’in sözleşme görüşmeleri arifesinde okuldan atılması bunun açık örnekleridir.

“Gözaltına Alınmam, Öğrenci Hareketinin Kamuoyunu Değiştirme Gücünün Kanıtıdır”

Trump yönetimi, muhalefeti bastırmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olarak beni hedef alıyor. Vize sahipleri, yeşil kart taşıyıcıları ve vatandaşlar, siyasi inançları nedeniyle hedef alınacaktır. Önümüzdeki haftalarda öğrenciler, savunucular ve seçilmiş yetkililer Filistin için protesto hakkını savunmak üzere bir araya gelmelidir. Söz konusu olan sadece sesimiz değil, herkesin temel sivil özgürlükleridir.

Benim gözaltına alınmam, öğrenci hareketinin kamuoyunu Filistin’in özgürlüğü yönünde değiştirme gücünün bir kanıtıdır. Öğrenciler uzun zamandır değişimin ön saflarında yer alıyor: Vietnam Savaşı’na karşı mücadeleye öncülük ettiler, Sivil Haklar Hareketi’nin ön saflarında yer aldılar ve Güney Afrika’da apartheid rejimine karşı mücadeleyi yönlendirdiler. Bugün de, kamuoyu henüz tam olarak kavrayamamış olsa da, bizi hakikat ve adalete yönlendirenler öğrencilerdir.

Bu anın benim bireysel koşullarımın ötesinde olduğunu bilerek, yine de ilk çocuğumun doğumuna tanıklık etmek için özgür olmayı umuyorum.


***Mahmoud Khalil’in açık mektubunun İngilizce aslına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Mahmoud Khalil

Suriye doğumlu bir Filistin vatandaşı olan Mahmoud Khalil, 2023 ve 2024 yıllarında yüksek lisans eğitimi aldığı Columbia Üniversitesindeki Filistin protestolarına öncülük etmiş bir aktivisttir. ABD makamlarınca, bir mahkeme kararı olmadan, 8 Mart 2025’te gözaltına alınan Halil’in sınır dışı edileceği açıklandı.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler