'Göçmen Ölümleri'

Son 10 Yılda 72 Bin Göçmen Kayboldu veya Hayatını Kaybetti

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), son on yılda dünya genelinde göç yollarında 72 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini veya kaybolduğunu açıkladı. En fazla can kaybı, insani krizlerin yaşandığı ülkelerden gelen göçmenler arasında görüldü.

Fotoğraf: @shutterstock.com / Lumiereist

Birleşmiş Milletler (BM), salı günü yaptığı açıklamada, son on yıl içinde dünya genelindeki göç yollarında 72 binden fazla ölüm ve kaybolma vakasının kaydedildiğini, bunların çoğunun krizlerden etkilenen ülkelerde meydana geldiğini bildirdi. BM’e bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından yayımlanan Kaybolan Göçmenler Projesi raporuna göre, bu ölümlerin yaklaşık dörtte biri, Afganistan, Suriye ve Myanmar’daki Rohingya topluluğu gibi insani krizlerle sarsılmış ülkelerden gelen göçmen kişileri kapsıyor. Göçmen kişiler, çoğunlukla güvenli yaşam koşullarından yoksun oldukları için, tehlikeli rotalara yönelmek zorunda kalıyor.

Rapora göre geçen yıl, kayıtlara geçen en yüksek göçmen ölüm sayısı yaşandı ve göç yollarında 8 bin 938 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. IOM Başkanı Amy Pope, yaptığı açıklamada, “Bu rakamlar, insanlar güvenliksizlik, fırsat eksiklikleri ve diğer baskılar nedeniyle evlerinde güvenli veya geçerli seçenekleri kalmadığında, hayatlarını riske attıklarını trajik bir şekilde hatırlatmaktadır.” dedi.

BM’in raporu, 2014 yılından bu yana dünya genelinde kaydedilen tüm göçmen ölümleri ve kaybolmalarının neredeyse dörtte üçünün, insanların güvensizlik, çatışma, felaket ve diğer insani krizlerden kaçarken yaşandığını ortaya koydu. Pope, “Göçün bir zorunluluk değil, bir tercih haline gelmesi için topluluklarda istikrar ve fırsat yaratmaya yönelik uluslararası yatırımlar yapılması gerektiğini” vurguladı. Ayrıca, “Eğer kalmak mümkün değilse, hayatları koruyan güvenli, yasal ve düzenli yolları sağlamak için birlikte çalışmalıyız.” dedi.

Raporda 52 binden fazla insanın BM’nin kriz müdahale planı ya da insani müdahale planının bulunduğu 40 ülkeden birinden kaçmaya çalışırken öldüğü belirtildi. Rapora göre, merkez Akdeniz, dünyanın en ölümcül göç yolunu oluşturuyor; son on yılda denizde yaklaşık 25 bin kişi kayboldu. IOM, bu kişilerin 12 bininden fazlasının, savaşla harabe olmuş Libya’dan yola çıktıktan sonra denizde kaybolduğunu bildirdi. Ayrıca, sayısız göçmen kişinin Sahra Çölü’nü geçerken kaybolduğu da belirtildi.

IOM Uyarısı: Veriler Eksik, GErçek Daha Karanlık Olabilir

Son on yılda, krizden etkilenen Afganistan’dan çıkmaya çalışan 5 binden fazla kişi de hayatını kaybetti; bu kişilerin çoğu, 2021’de Taliban’ın yeniden iktidara gelmesinin ardından öldü. Raporda, Myanmar’ın zulme uğramış Rohingya azınlıklarından 3 binden fazla kişinin öldüğü, bunların çoğunun gemi kazalarında veya Bangladeş’e geçerken yaşamını yitirdiği ifade edildi.

IOM, tüm bu verilerin yalnızca doğrulanabilen vakaları kapsadığını, dolayısıyla gerçek ölü ve kayıp sayısının çok daha fazla olabileceğini de ayrıca vurguladı. Özellikle çöl geçişleri ve deniz yolculukları sırasında yaşanan ölümlerin çoğu belgesiz ve tanıksız gerçekleşiyor.

IOM’in Kaybolan Göçmenler Projesi’nin koordinatörü ve raporun yazarı Julia Black, “Göçmenler çok sık sistemin boşluklarına düşer.” uyarısında bulundu. “Ve veri eksiklikleri nedeniyle, özellikle savaş bölgeleri ve felaket alanlarında, gerçek ölüm sayısının kaydedilenden çok daha yüksek olması muhtemeldir.” dedi.

Amnesty International’dan 2024/25 Küresel İnsan Hakları Durumu Raporu

Amnesty International’ın yeni yayımlanan yıllık raporu da, dünya genelindeki insan hakları durumuna ilişkin ciddi ihlalleri gözler önüne seriyor: Hukukun üstünlüğü yaygın şekilde ihlal ediliyor, eleştirmenlere ve muhaliflere yönelik baskılar giderek daha acımasız hâle geliyor.

Rapora göre, ABD Başkanı Trump’ın görevdeki ilk 100 günü, son yıllardaki olumsuz gelişmeleri daha da körükledi.  Amnesty International ABD’den Nadia Daar şöyle diyor: “Trump hükûmeti, ilk 100 günde insan haklarını pervasızca zayıflatarak milyarlarca insanı tehlikeye attı ve otoriter uygulamaları benimseyerek tehlikeli emsaller yarattı. Trump yönetimi, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün korunmasında önemli rol oynayan sistemleri, kurumları ve fonları hedef alıyor ve zayıflatıyor. ABD’de sığınma arayan bireyleri, fikirlerini ifade eden öğrencileri ve daha birçok grubu hedef alıyor.”

“Trump, ‘Amerika’yı yeniden büyük yapmaktan’ bahsediyor, ancak yönetimi ABD halkı için önemli olan değerleri, ifade özgürlüğü ve barışçıl protesto hakkı da dahil, tehdit ediyor. Amerika’yı büyük yapmak; herkes için hakların, özgürlüklerin, onurun ve güvenliğin desteklenmesi anlamına gelir.”

Amnesty International’ın kapsamında 150 ülkeyi incelediği 2024/25 Küresel İnsan Hakları Durumu Raporu, dünya çapında bir insan hakları krizini belgeliyor. Silahlı çatışmalar tırmanıyor ve uluslararası hukuk, bir zamanların savunucuları tarafından hiçe sayılıyor. Sığınma arayanlar ve dezavantajlı grupların hakları birçok ülkede kısıtlanıyor. Hukukun üstünlüğü ve insan hakları, otoriter gündemli siyasetçiler tarafından açıkça hedef alınıyor.

Amnesty International Almanya Genel Sekreteri Julia Duchrow şöyle diyor: “Bir çağ kırılmasına tanıklık ediyoruz: Hukuk devleti, uluslararası hukuk ve insan hakları koruması, birçok devlet tarafından ihlal edilip saldırıya uğruyor. İnsan hakları ihlalleri artık inkâr edilmiyor ya da gizlenmiyor, aksine açıkça meşrulaştırılıyor. Yıllık raporumuz; farklı düşünenlerin bastırılmasına yönelik acımasız taktikleri, silahlı çatışmalarda sivil halk üzerindeki yıkıcı sonuçları, iklim krizinin çözümü için yetersiz çabaları ve göçmenlerin, mültecilerin ve diğer grupların haklarının korunmasında küresel geri adımları belgeliyor. II. Dünya Savaşı’nın dehşetinden sonra barış, özgürlük ve insan onurunu güvence altına almak için üzerinde anlaştığımız insan hakları yapısı açıkça saldırıya uğruyor.”

Silahlı Çatışmalarda İnsan Hakları İhlalleri

Amnesty’nin raporuna göre, 2024 yılında ve bu yılın ilk aylarında on binlerce kişi savaş suçu ve diğer ciddi uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin kurbanı oldu. Amnesty, yayımladığı önemli bir raporda, İsrail’in Gazze Şeridi’nde Filistinlilere yönelik soykırımını belgelemişti.

Amnesty International Genel Sekreteri Agnès Callamard şöyle diyor: “Yıl yıl, insan hakları gerilemesinin tehlikelerine dikkat çektik. Ancak son 12 ayda yaşananlar, özellikle de İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik canlı yayınlanan ancak görmezden gelinen soykırımı, dünyanın en güçlü devletleri uluslararası hukuku terk ettiğinde ve çok taraflı kurumları göz ardı ettiğinde, birçok insan için dünyanın nasıl cehenneme döneceğini açıkça ortaya koydu. Bu tarihi dönüm noktasında, otoriter yasaların ve uygulamaların dünya genelinde çok az kişinin çıkarları doğrultusunda çoğaldığı bir sırada, hükûmetler ve sivil toplum, insanlığı daha güvenli bir zemine geri götürmek için acilen çalışmalıdır.” dedi.

“Ancak şunu netleştirelim: bu hastalık, Başkan Trump’ın eylemlerinden çok daha derinlere iniyor. Yıllardır, dünya genelinde devletler arasında otoriter uygulamaların sinsice yayıldığını, yıkımın motoru olarak hareket etmeye istekli liderler tarafından desteklendiğini izliyoruz. Bizi yeni bir kargaşa ve zalimlik çağına sürüklerken, özgürlük ve eşitlikten yana olan herkes, uluslararası hukuka ve evrensel insan haklarına yönelik artan aşırı saldırılara karşı koymak için kendisini hazırlamalıdır.”

Kaybolan Göçmenler Projesi Nedir?

Kaybolan Göçmenler Projesi, 2014 yılından bu yana, uluslararası bir hedefe doğru göç ederken hayatını kaybeden kişileri, hukuki statülerine bakılmaksızın kaydeder. Bilgi toplamak zor olduğu için, tüm veriler eksik kalır. Çoğu durumda, yerler yaklaşık olarak belirtilir. Her bir rakam, geride bıraktığı aileyi ve toplumu temsil eden bir kişiyi ifade eder.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler