Madleen Krizi: İsrail’in Alıkoyduğu Aktivistlerin Son Durumu
İsrail’in, Gazze’ye insani yardım taşıyan Madleen gemisine uluslararası sularda müdahale ederek 12 insan hakları aktivistini alıkoyması, uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle sert tepkilere yol açtı. Aktivistlerden bazıları sınır dışı edilirken, aralarında AP milletvekili ve Greta Thunberg’in de bulunduğu kişiler için diplomatik ve hukuki süreçler devam ediyor. Hukukçular bu müdahalenin savaş suçu niteliğinde olduğunu vurgularken, birçok kuruluş ve devlet sessizliğiyle eleştiriliyor.

İsrail, Gazze Şeridi’ne insani yardım taşırken uluslararası kara sularında alıkoyduğu Madleen gemisindeki 12 insan hakları aktivistinden aralarında Greta Thunberg’in de yer aldığı 4 kişiyi sınır dışı ediyor. İsrail Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre alıkonulan 12 insan hakları aktivisti ülkelerine gönderilmek üzere gece saatlerinde Tel Aviv’in Ben Gurion Havalimanı’na getirildi. Burada sunulan “sınır dışı evraklarını” imzalamayı reddeden aktivistlerden 8 kişinin işlemlerinin tamamlanması için hakim karşısına çıkarılacağı kaydedildi. Aktivistlerin kendi ülke diplomatik temsilcileriyle Ben Gurion Havalimanı’nda görüştüğü aktarıldı.
Sınır Dışı Edilmeyi Kabul Etmeyen 8 Aktivist, Mahkemeye Çıkacak
Akvitistlerin hukuki temsilciğini üstlenen İsrailli insan hakları örgütü Adalah, 12 aktivistten 11’iyle avukatlarının görüştüğünü, 4 aktivistin ülkeden ayrıldığını ya da ayrılmak üzere olduğunu paylaştı. Kalan 8 aktivistin gözaltına alındığı ve sınır dışı kararına itiraz ettikleri için mahkemeye çıkacağı belirtildi. Adalah, aktivistlerin bugün Göç Mahkemesi’ne çıkarılacağını ve tutuldukları Ramle kentindeki Givon hapishanesine avukatların gittiğini bildirdi.
Adalah tarafından teyit edildiği üzere aktivistlerle ilgili son durum:
- Baptiste Andre (Fransa) – Sınır dışı edildi
- Greta Thunberg (İsveç) – Sınır dışı edildi
- Sergio Toribio (İspanya) – Sınır dışı edildi
- Şuayb Ordu (Türkiye) – Gözaltına alındı
- Mark van Rennes (Hollanda) – Gözaltına alındı
- Pascal Maurieras (Fransa) – Gözaltına alındı
- Reva Viard (Fransa) – Gözaltına alındı
- Rima Hassan (Fransa) – Gözaltına alındı
- Thiago Avila (Brezilya) – Gözaltına alındı
- Yanis Mhamdi (Fransa) – Tutuklu
- Yasemin Acar (Almanya) – Gözaltına alındı
- Omar Faiad (Fransa) – Sınır dışı edildi
İsrail Dışişleri Bakanlığı, sınır dışı evrakını imzalayan İsveç vatandaşı iklim aktivisti Greta Thunberg’in uçağa bindirilirken elleri arkadan bağlı ve kabinde yolcu koltuğunda elleri serbest oturduğu fotoğrafı paylaştı.
Açıklama yapan İçişleri Bakanı Moshe Ariel ise, İsrail Nüfus ve Göç İdaresine 12 aktivist hakkında ülkeye giriş yasağı uygulanması talimatı verdiğini duyurdu.

Fotoğraf: AA | Değişiklikler: Perspektif.
“Dünyanın Herhangi Bir Yerindeki AP Üyelerinin Korunması, AP İçin Büyük Bir Önceliktir”
Avrupa Parlamentosu (AP) Sözcüsü Delphine Colard, Gazze’ye insani yardım taşıyan ve içinde AP milletvekili Rima Hassan’ın da bulunduğu “Madleen” adlı geminin İsrail tarafından alıkonulmasıyla ilgili durumu yakından izlediklerini ve AP Başkanı Roberta Metsola’nın, durum güvenli şekilde çözülene kadar İsrailli makamlarla iletişimini sürdüreceğini bildirdi.
Colard, Gazze’ye insani yardım taşıyan ve içinde Filistin kökenli Fransız siyasetçi ve Avrupa Parlamentosu üyesi Rima Hassan’ın da bulunduğu Madleen’in İsrail tarafından alıkonulmasıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Colard açıklamada, “Dünyanın herhangi bir yerindeki AP üyelerinin korunması ve refahı, AP için her zaman en büyük öncelik olacaktır.,” ifadesine yer verdi.
AP Başkanı Roberta Metsola’nın Hassan ve ona eşlik eden herkesin güvenliğini sağlamak için İsrailli yetkililer ve AP’deki siyasi grupların liderleriyle temas hâlinde olduğunu belirten Colard, “AP, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, tüm üyelerinin güvende tutulması ve Avrupa halkının seçilmiş temsilcileri olarak saygıyla muamele görmesi konusunda her zaman ısrarcı olacaktır,” değerlendirmesini yaptı.
Colard, “Süreç hâlâ devam ediyor ve güvenli bir şekilde çözülene kadar tüm taraflarla 7/24 iletişim hâlinde olmaya devam edeceğiz,” sözleriyle bilgi verdi.
6 Vatandaşı Alıkonulan Fransa: “Gazze’ye İnsani Yardım Derhal Ulaştırılmalı”
Madleen’de AP üyesi Rima Hassan’la birlikte Fransız vatandaşı 6 kişi bulunuyordu. İsrail basınına yansıyan haberlere göre Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Madleen gemisinde bulunan altı Fransız vatandaşının “mümkün olan en kısa sürede” serbest bırakılmasını istedi.
Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot 9 Haziran’da yaptığı açıklamada, IDF gemiyi ele geçirdiği anda Fransa’nın Madleen gemisinde bulunan altı vatandaşa konsolosluk erişimi talep ettiğini ve Fransa’nın her bir aktiviste yolculuklarının riskleri konusunda önceden uyarıda bulunduğunu söyledi:
“Gemi durdurulur durulmaz, bizim adımıza konsolosluk koruması sağlanmasını talep ettik. Konsolosluğumuz, durumlarının normal olduğunu doğrulamak ve Fransa’ya hızlı bir şekilde dönmelerini kolaylaştırmak için İsrail topraklarına varır varmaz onları ziyaret etmek istedi.”
Barrot, “Fransa, İsrail hükûmetinden Gazze’ye insani yardımın derhal, yaygın ve engelsiz bir şekilde ulaştırılmasına izin vermesini talep ediyor,” talebini de sözlerine ekledi.
“Hükûmetleri Bu Açık Hukuk İhlaline Karşı Sessiz Kalmamaya Çağırıyoruz”
Gemide bulunan bir vatandaşı (Yasemin Acar) alıkonulan Almanya’nın dış politika yetkilileri, henüz olayla ilgili herhangi bir açıklama yapılmazken Almanya’nın İsrail Büyükelçisi Steffen Seibert, Yasemin Acar ile ilgili olarak büyükelçiliğin İsrail makamlarıyla temas hâlinde olduğunu ve bu vatandaşa konsolosluk yardımı teklif edildiğini belirtti. Başkentte ise Madleen’e yönelik müdahale protesto edildi.
Berlin Belediye binası önündeki Neptunbrunnen Meydanı’nda bir araya gelen yüzlerce kişi, “Madleen” gemisine yapılan saldırıyı protesto ederek, gemide alıkonulan 12 aktivistin serbest bırakılması çağrısında bulundu. Protestocular, İsrail devletiyle yapılan silah işbirliklerinin, sadece silah satışlarının değil silah alımlarının da iptal edilmesini istediklerini, bunun, işgal ve apartheid uygulamasını sona erene kadar devam etmesini talep ettiklerini dile getirdi.
Almanya merkezli İslami dinî cemaat İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Madleen’e yapılan hukuksuz müdahale ile ilgili sosyal medya kanallarında açıklama yayınladı. Uzun zamandır abluka altında tutulan Gazze’de yaşanan savaş suçları, soykırım ve insanlığa karşı suçları artık tüm insanlar gördüğünü vurgulandı:
“İnsanlığın vicdanın sesi olmak üzere yola çıkan Madleen gemisi dün gece uluslararası sularda İsrail güçlerince hukuka aykırı olarak durduruldu. Sadece hayat kurtarmak, açlığın, susuzluğun ve ilaçsızlığın kıyısındaki çocuklara umut olmak için barışçıl bir eylemde bulunan insan hakları aktivistleri gözaltına alındı. Bu kabul edilemez.”
Açıklamanın devamında Madleen’e yapılan müdahale insan haklarına, uluslararası hukuka ve vicdana aykırı olduğu vurgulandı ve hükûmetleri bu açık hukuk ihlaline karşı sessiz kalmamaya ve kendi yurttaşlarını korumaya ve sahip çıkmaya çağrısında bulunuldu.
Uluslararası Hukukçular: “Madleen’e Yönelik Müdahale Ağır Bir Hukuk İhlali”
İsrail ordusunun (IDF) Akdeniz açıklarında uluslararası sularda ilerlerken baskın yaparak alıkoyduğu, Gazze’ye insani yardım götüren Madleen‘e ve 12 aktiviste yönelik müdahalesi, uluslararası hukukçular tarafından ağır hukuk ihlali olarak görülüyor ve savaş suçu niteliği taşıdığı belirtiliyor.
York Üniversitesi Hukuk Fakültesinden Dr. Heidi Matthews, İsrail’in gemiye müdahalesini Gazze ablukasının bir parçası olarak savunduğunu ancak bu ablukasının tamamen hukuksuz olduğunu belirtti. Matthews, “İsrail, Gazze’ye yönelik yasal bir deniz ablukası çerçevesinde gemiye müdahale etme hakkı olduğunu iddia ediyor. Eğer abluka yasal olsaydı, teoride İsrail’in bunu uluslararası sularda uygulama hakkı olurdu. Ancak bu durum sadece belirli şartlar altında mümkün yani geminin gerçek bir tehdit oluşturması veya silah taşıyarak düşmanın savaş çabasına etkili katkı sağlaması gibi. Burada bunlar yok.” dedi.
İsrail’in ileri sürdüğü koşulların mevcut durumda karşılanmadığını vurgulayan Matthews, “Bunlara ek olarak, İsrail’in Gazze ablukasının tamamen hukuksuz olduğu ve aslında ablukanın sivil nüfusu kasıtlı olarak açlığa mahkum etmek için tasarlandığı, bir tür toplu cezalandırma ve savaş suçu olduğu bu noktada oldukça açık.” ifadelerini kullandı.
Matthews, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail’in açlığı savaş suçu olarak kullandığına dair makul gerekçeler tespit ettiğini hatırlatarak “Ablukasın kendisi yasal değil. Yasal olsa bile uygulanması için gereken koşullar karşılanmıyor. Dolayısıyla İsrail’in bu gemiyi durdurma hakkını uluslararası hukuk kapsamında başarıyla iddia edebileceği hiçbir gerekçe yok.” diye konuştu.
“Madleen İngiltere’ye Kayıtlıydı: İngiltere’nin Kendi Haklarını Savunması Gerekiyor”
İnsan haklarını koruma ve uluslararası hukukun üstünlüğünü savunmanın politik bir tercih olduğunu anlatan Matthews, “Madleen İngiltere’ye kayıtlı bir gemiydi, dolayısıyla İngiltere’nin bayrak devleti sıfatıyla kendi haklarını savunması gerekiyor.” dedi.
İsrail’in eylemlerinin insani yardımı suç haline getirmekten de ileriye gittiğini aktaran Matthews, şöyle devam etti: “Bu sadece insani yardım faaliyetlerini suç haline getirme değil, ki o durumda bile usuli haklar vardır – kişiler hukuka uygun şekilde tutuklanır, mahkemede savunma hakları vardır. Ancak sözde ablukayı şiddet kullanarak uygulamak, insani yardım çalışanlarını ve aktivistleri saldırı hedefi haline getiriyor ki bu savaş hukukunun amaçladığının tam tersi.”
Oxford Üniversitesinden misafir öğretim üyesi Doç. Dr. Jinan Bastaki ise İsrail’in eyleminin birden fazla uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti. Bastaki, “BM Deniz Hukuku Sözleşmesi, seyrüsefer serbestisini garanti ediyor ve açık denizlerde sivil ve barışçıl gemilerin durdurulmasını yasaklıyor,” diye konuştu ve ekledi.
“Dördüncü Cenevre Sözleşmesi uyarınca insani yardımın serbest geçişine izin verme yükümlülüğü var. İnsancıl hukuk, insani yardım operasyonlarına müdahaleyi yasaklıyor. Yine UCM sivilleri açlığa mahkum etmeyi suç sayıyor. Bu kurallar denizdeki silahlı çatışmalara uygulanabilir. San Remo El Kitabı da açlığa neden olan ablukaları yasaklıyor.”
“Gazze 17 Yıldan Fazla Süredir Hukuksuz Bir Kuşatma Altında”
Gazze’nin 17 yıldan fazla süredir hukuksuz bir kuşatma altında olduğunu kaydeden Bastaki, “Daha önce de İsrail’in Gazze kuşatmasını kırmaya çalışan birçok gemiye müdahale ettiğini biliyoruz. Gördüğümüz şey sadece bir tekrar ve İsrail’in cezasızlığının daha fazla kanıtı. Hiçbir devlet buna karşı gerçek bir duruş sergilemiyor.” değerlendirmesini yaptı.
Bastaki, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) Temmuz 2024’teki danışma görüşünde İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığının yasa dışı olduğunu ilan etmesinin ardından devletlerin yükümlülüklerini hatırlatarak “Devletlerin soykırımı önleme, uluslararası insancıl hukuk ihlallerini önleme yükümlülüğü var ancak çok az devletin bu yükümlülükleri ciddiye aldığını görüyoruz.” dedi.
Hind Rajab Vakfı Gemiye Saldıran İsrailliler Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu
Brüksel merkezli ve hukuki danışmanlık hizmeti veren Hind Rajab Vakfı, İngiliz bayraklı Madleen gemisine yönelik saldırı nedeniyle İngiltere Polisi Savaş Suçları Birimine savaş suçu sebebiyle şikayeti dilekçesi verdiğini açıkladı.
Hind Rajab Vakfından yapılan yazılı açıklamada, saldırıyı gerçekleştiren İsrail Donanmasından Tümamiral David Saar Salama ve Şayetet 13 timi hakkında, İngiliz bayraklı Madleen gemisine uluslararası sularda müdahale edilmesi sebebiyle olduğu belirtildi.
Açıklamada İsrailli askerler hakkındaki suçlamalar arasında, kimyasal madde kullanımı, 12 silahsız sivili zorla alıkoyma, yasal haklarını ve konsolosluk erişimini engelleme, insani yardım malzemelerine ve kişisel eşyaları el koyma, onur kırıcı ve insanlık dışı muamelenin yer aldığı kaydedildi.
Açıklamada olayın 2010 Mavi Marmara baskınıyla hukuki benzerlikler taşıdığını belirterek BM İnsan Hakları Konseyinin Mavi Marmara’ya yönelik saldırının hukuksuz olduğunu ortaya koyan raporuna atıfta bulundu.
Vakfın suç duyurusunda, İngiltere makamlarından, sorumlu İsrail deniz ve siyasi yetkilileri hakkında ceza davası açılması, Madleen yolcularından ifade alınması ve şüphelilerin tutuklanması için dosyanın savcılığa sevk edilmesi taleplerinin yer aldığı vurgulandı.
Ablukayı Delmek İsteyen Bir Diğer Aktivist Grubu Kahire’den Hareket Edecek
Gazze’deki Filistin halkıyla dayanışma göstermek için Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında barışçıl bir gösteri düzenlemeyi planlayan yüzlerce uluslararası aktivist, “Gazze’ye Küresel Yürüyüş” için Mısır’ın başkenti Kahire’de yarın buluşacak. Sivil toplum kuruluşları, diplomatlar ve insani yardım kuruluşlarıyla koordinasyon halinde 32 ülkeden binlerce aktivist, 15 Haziran’da Refah Sınır Kapısı’nda gösteri yapmayı planlıyor.
Aktivistler, 12 Haziran’da Mısır’ın başkenti Kahire’de toplanmayı, ertesi gün Gazze sınırındaki El-Ariş kentine gitmeyi ve buradan da 3 gün sürecek 50 kilometrelik bir yürüyüşle Refah Sınır Kapısı’na ulaşmayı hedefliyor. (AA/P)