'Dosya: "Gönüllülük"'

Gönüllü Gönüller

Artık Avrupa'nın sabit bir parçası olan Müslümanlar bugün gönüllü faaliyetlerde de farklı alanlarda olduğu gibi kendilerine yer edindiler. Avrupa'da gönüllü faaliyetlerde bulunan üç farklı insanın üç farklı alandaki tecrübelerinden ve gönüllülük motivasyonlarından bahsetmek istiyoruz.

@Shutterstock değişiklikler: Perspektif

Gönüllülük Kime ve Neye Yarar?

Manevi danışmanlık hattından Ayşe Hanım (anonim) ile görüştük. Kendisi gönüllülüğü şu şekilde tanımlıyor: “Gönüllülük, insanın manevi varlığının ifadesidir ve kalpte oluşan duyguların kaynağıdır. Diğer boyutuyla kişinin iç dünyasıdır.” Devamında ise gönüllülüğün kelime manasını “Alman dilinde gönüllük, ‘fahri’ anlamında ‘onursallık = ‘Ehrenamt’ olarak nitelendirilmekle beraber Türkçede ‘gönüllü’ ifadesiyle daha manevi bir anlam taşıyor.’ diye açıklıyor. Sosyal danışman ve ilahiyatçı Halit Pişmek (47) ise “Gönüllülük önce gönüllünün kendisine yani ruh dünyasına yarar ve ruhen hem olgunlaşmasını hem de huzurlu olmasını sağlar.” diyor. Kendisi birçok Afrika ve Uzak Doğu ülkesinde fahri çalışmalarda yer alıyor. Halis Kamiloğlu (58) ise eğitim, manevi destek ve mentörlük alanlarında fahri görevler üstleniyor. Halis Bey gönüllülüğün “mağduriyetlerin giderilmesine, insanların mutlu olmasına, gönül kazanılmasına, dönülmez sanılan hatalardan dönülmesine, kopmaz sağlam dostluklara ve hepimize lazım olacak ahiret azığına” vesile olduğunu belirtiyor.

Gönüllü Sorumluluklar Hayatın Renkleridir

İnsan sosyal bir varlıktır ve bu sebeple her daim sosyal bir çevre gözetir. Dolayısıyla sosyal çevremiz ve sosyalizasyonumuz kişisel gelişimimiz için büyük önem arz eder. İnsanlara karşı bakış açımız, onlara karşı duyarlılığımız ve empati yeteneğimiz çoğu zaman bunlarla bağlantılıdır. Aynı şekilde insanı diğer varlıklardan ayırt eden en önemli unsurlar düşünme yetimiz ve irademizin yanı sıra sorumluluk sahibi olabilmemizdir. Bu sorumluluğu hem kendimize hem de çevremize karşı gösterebilmemiz gerekir. Bilhassa Avrupa’daki Müslümanlar için fahri çalışmalar birlik ve beraberlik duygusunu yoğunlaştıran etkenlerdendir. Camide, okulda ve benzeri sosyal alanlarda Müslümanlar birbirlerinin dertlerine ortak olup, birlikte çözüm yolu aramaya çabalarlar. Okulda tercümanlıklar, resmî mektupları yazma ve okuma gibi çok basit durumlardan başlayıp, çok daha kompleks ve yardım ve dayanışma gerektiren durumlarda Müslümanlar birbirlerinin yardımına koşar. Avrupa’daki Müslümanların cemaat duygusunu çok güzel bir şekilde destekleyen unsurlardan bir tanesi de budur. Ayşe Hanım gönüllü bir şekilde sorumluluk almanın ne demek olduğunu şöyle açıklıyor: “Sorumluluk almak insan için yemek, içmek, kendini güvende hissetmek gibi temel ihtiyaçlardandır. Bizler nasıl havasız, susuz yaşayamazsak, varlığının bilincinde olan her insan da sorumluluklar üstlenerek toplumda yerini alır. Mutlak sorumluluğun yanında ‘gönüllü’ sorumluluklar ise kişinin hayatına kattığı renklerdir, mutluluktur, hakikattir ve yine kişinin yaşam gayesidir.”

Unutuldum Zannedenlerin Kapısını Çalanlar

Avrupa’da yaşayan Müslümanların birçoğu sosyal, sağlık, çevrecilik, hayvan hakları, akademi, eğitim vb. alanlarda hem Müslüman hem de yerel gayrimüslim kurumlar içerisinde aktif bir şekilde çeşitli fahri faaliyetlerde yer alıyorlar. Aynı şekilde uluslar arası arenada da yardımlarını esirgemeyen gönüllü Müslümanlar, nerede yardıma ihtiyaç varsa oraya koşmaya çalışıyorlar. Gönüllüler, bir yerlerde onları bekleyenlerin olduğu bilinciyle yola koyulurlar. Unutulduklarını zannedenlerin kapısını çalarlar. Gönüllere tekrar umut verirler. Umutsuzlara umut götürürler. Görülmeyenleri de görenlerdir aslında. Halit Bey, gönüllülük motivasyonunu artıran bir olayı şöyle anlatıyor: “Burkina Faso’da Hasene yardım derneği adına su kuyusu açılışında yanıma gelen ve yaşının 90 olduğunu söyleyen yaşlı bir kadının şu cümlesi beni çok etkilemişti: ‘Biz bu köye 100 yıl önce taşınmışız. O zamandan beri köyümüzde su kuyusu yoktu. 7 km ilerideki köyün su kuyusundan su taşıyorduk. Çocukluğum, gençliğim su taşımakla geçti. Sizin sayenizde şu kuyusuna kavuştuk.’ deyip dualar etti ve bize keçi hediye etti. Her ne kadar kabul etmek istemiyoruz dediysek de ısrarla o keçiyi bize verdi. Biz de o keçiyi yakınlarda bulunan bir yetimhaneye hediye ettik.”

Gönüllülük Bir Hobi Değildir, Hayat Felsefesidir

Fahri faaliyetlerde yer almak insanların gündelik hayatlarının yanı sıra biraz zaman ayırdıkları bir hobiden ziyade, bir hayat felsefesi hâline gelen bir yapıdır aslında. Yani “biraz gönüllü” olmak yeterli olmayacaktır. Çünkü fahri çalışmalar insanların sorunlarına çözüm üretmek, onlara yol göstermek ve elbette kreatif olmayı gerektirir. Bu durumlar karşısında onları kendi kişisel sınırlarına getirecek durumlarla da karşılaşmaları işin doğası gereğidir. Çünkü nerede insan varsa orada sorun da vardır. Fahri alanlarda çaba sarf eden insanlar ise ne kadar sorunla karşılaşırsa karşılaşsınlar, onlar için her insan yeni bir hikâye, yeni bir tecrübe demektir. Ayşe Hanım başından geçen bir olayı anlatıyor: “Gönüllü faaliyette karşılaştığım en ilginç olaylar, ağır psikolojik rahatsızlığı olan kişilerle edindiğim tecrübelerdir. Bazen saatlerce süren bu görüşmeler sabır gerektiriyor. Kontrollü bir şekilde görüşmeyi gerçekleştirip neticelendiriyoruz. Görüşmelerin ardından içimde acı bir burukluk oluşuyor. Bu görüşmeler benim için birer acı tecrübe niteliğindedir.”

Halis Bey onu kişisel olarak en çok etkileyen anılarından birini şu şekilde anlatıyor: “Palyatif koğuşunda tek yataklı bir odada kalan, 33 yaşında ve amansız bir hastalığa yakalandığını kısa bir süre önce öğrenen bir çocuk annesi, yüzünde tarif edemeyeceğim bir gülümse ile beni karşılamıştı. Kocası tarafından kötü muamele gören bu kadın, çocuğunun kocasının yanında olmasından endişe duyduğundan ve bu evliliği sonlandırmak istediğinden bahsetmişti. Lakin kadın bu kararını, kocasının çocuğunu bir daha göstermez endişesi ile gerçekleştiremediğini dile getirmişti. Gönüllü faaliyetlerde yer almak her daim kolay bir mesele değildir. İnsanın duygusal olarak kaldıramayacağı noktalar da olacaktır ve oluyor da. Biz bir nebze daha iyi insan olma çabasıyla beraber, dünyayı daha yaşanılır bir mekân hâline getirmek için uğraşıyoruz aslında. Dünyadaki adaletsizliğe, haksızlığa ve işkenceye karşı bir nebze umut olabilme isteği bu. Bir kurtarıcı olma isteği en başta belki de. Gönüllü faaliyetler bana acıma duygusuyla değil de sevgiyle bakabilmeyi ve samimi olmayı öğretti.”

Gönüllülerin Motivasyonu

Gönüllüler bir yandan manevi bir görevi yerine getirirken, bir yandan da yaşadıkları toplumlar içerisinde çok mühim bir rol üstleniyorlar. Onlar dünyayı bir nebze olsun daha güzel bir yere çeviriyorlar aslında. Siyah beyaz dünyalara renk katıp kendi tablolarını çiziyorlar. Peki, onları bu çalışmaları yapmaya teşvik eden motivasyon ne? Ayşe Hanım gönüllü faaliyetler içerisindeki motivasyon kaynağından şu sözlerle bahsediyor: “İnsan kelimesi yakınlık anlamına geliyor. İnsanın diğer insanlarla yakınlığı, insanlar arasındaki iletişimi geliştirirken aynı oranda Yaratıcısı arasındaki iletişimi de pekiştiriyor. Sanırım bu olgu gönüllü faaliyetlerde bulunmak için yeterli bir unsurdur. Ben bu olguyu susuzluğa karşı su içmekle eşdeğerde görüyorum.” Halit Bey ise motivasyon kaynağını şöyle açıklıyor: “Gönüllü faaliyetlerin içinde olmam noktasında beni motive eden en büyük unsur inancım ve bu inancımın bana yüklediği sorumluluk. Bunun yanında gönüllü faaliyetlerin bana verdiği iç huzur da çok önemli bir etken.”

Gönüllülük İnsana Ne Katar?

Fahri çalışmalarda yer alan kişiler insanlık için, dünya için, maneviyat için çabalasalar dahi aslında yaptıkları çalışmalar onların kişisel gelişimlerine, sorunlara karşı bakış açılarının sağlamlaşmasına da yol açmış. Sorunlar karşısında artık çok daha olgun tepki vermeye, belki daha sabırlı, daha anlayışlı ve hiçbir soruna çözülemeyecek gözüyle bakmayan insanlar hâline gelmişler. Ayşe Hanım, “Kısacası gönüllü faaliyet bana hayatı tanıttı ve yaşamayı öğretti. Hayatıma renk katarak yaşamayı öğretti. Zorluklar, güçlükler olmasaydı güzelliklerin ve huzurun farkında olamazdık.” diyor. Halit Bey ise şunları söylüyor: “Olgunlaşmamı sağladı. Organizasyon yeteneğimi geliştirdi. Yüreğimin daha genişlediğini hissediyorum ve en önemlisi daha duyarlı bir insan olduğumu görüyorum.” Halis Bey ise gönüllü faaliyetlerin ona kattıklarını şöyle özetliyor: “Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Güvenebileceğin birilerinin olması ve güvenilir olmam gerektiğini öğretti bana. Gönül yıkmamayı öğretti. Dinimi daha iyi anlamayı ve o cehd-ü gayret etmeyi öğretti.”

 

Hatice Çevik

Hochschule-Niederrhein’da yüksek lisans İletişim Tasarımı öğrencisi ve illüstratör olan Hatice Çevik Perspektif redaktörlerindendir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler