Gönüllü Hizmetler “Beyazlara” Has Mı?
Daha iyi bir dünya için omuz omuza çalışmak tüm gönüllü çalışanların ortak amacı. Ancak Batı toplumlarında gönüllü çalışmalara katılım hususunda birçok Müslüman zorluklarla karşılaşabiliyor. Sosyoloji Profesörü Constantin Wagner ile fırsatlar ve zorluklar hakkında konuştuk.
Fahri çalışmaların toplum üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri nelerdir?
Kendi menfaatleriniz veya başkalarının menfaatleri için organize olmanız ve çabalamanız insani bir durumdur ve ortak yaşamımızın temelini teşkil eder. Fahri çalışma sosyal etkileşimlerden ve temaslardan meydana gelir ve bundan (potansiyel olarak) herkes faydalanır. Bununla birlikte tüm sosyal etkileşimlerde olduğu gibi incinmeler de söz konusu olabilir. Bu nedenle (kurumsallaşmış) fahri çalışmalara profesyonel olarak eşlik edilmesi önem taşımaktadır.
Almanya’da/Avrupa’da fahri çalışmalarda yer almak Müslümanlar için zor mu? Eğer cevap evet ise, Müslümanları gönüllü çalışmalara katılım konusunda hangi zorluklar bekliyor?
Öncelikle Avrupa’da ve Almanya’da da birçok Müslüman’ın gönüllü olarak çalıştığını belirtmeliyiz. Bunu Prof. Dr. Halm ve Dr. Sauer’in “Alman İslam Konferansı’nda temsil edilen dinî çatı örgütlerinin ve cemaatlerinin sosyal hizmetleri” konulu araştırmaları gibi bilimsel araştırmalar da gösteriyor. Bu araştırma Müslüman cemaatler içinde ve çevresinde, çocuk ve gençlik hizmetleri, yaşlı bakım hizmetleri gibi birçok alanda gönüllülük esasına dayanan sosyal çalışmalar yürütüldüğünü ortaya koyuyor. Münster ve Hildesheim üniversitelerindeki meslektaşlarımız “Müslümanlar sponsorluğunda çocuk ve gençlik hizmetleri” araştırma projelerinde, yerel düzeyde Müslüman aktörler tarafından sıklıkla hizmetler sunulduğunu ancak bunların sahadaki diğer “oyuncular” tarafından değerlendirilmediğini tespit ettiler.
Müslümanların fahri çalışmaları, genellikle yerleşik hayır kurumlarından ayrı olarak gerçekleştirildiği için kamuoyunda çok fazla yer bulmuyor. Bu gerçek aynı zamanda merkezî bir sorunla ilişkili: Yerleşik hayır kurumlarının bünyesinde yürütülen fahri çalışmalar genellikle arka plandaki profesyonel yapılardan destek alabilir. Bu durum, ağ iletişimi, bilgilere ve maddi kaynaklara ulaşmak, erişilebilir olmak gibi imkânlar açısından çok önemlidir ve birçok Müslüman grup bir çatı örgütü olmadığı için bu imkânlardan mahrumdur. Sosyal Hizmetler İslami Yetkinlik Merkezi (Islamische Kompetenzzentrum für Wohlfahrtswesen) veya “Alman İslam Konferansı Dernekleri ile Hayır Kuruluşlarını Güçlendirme” projesi tarafından desteklenen inisiyatiflerle edinilen tecrübelerden, Müslümanların gönüllü olarak çalışmak istediklerinde sıklıkla güven sorunu ve ön yargılarla karşılaştığını da biliyoruz. Elbette bu çok sıkıntılı bir durum, zira motivasyonu düşürüyor. Fahri çalışmaların yaşam kaynağı ise motivasyondur.
“Fridays for Future” tartışmasında da görüldüğü üzere fahri çalışmaların ağırlıklı olarak “beyaz”lara açık olduğu gözlemleniyor. Fahri çalışmalarda “beyaz” olmanın nasıl bir belirleyiciliği var sizce?
Daha önce de belirttiğim gibi: Birçok Müslüman, gönüllü faaliyetler gerçekleştiriyor. Ancak ben de bu çalışmaların yeterince temsil edilmediği kanaatindeyim, tıpkı “Fridays for Future” hareketi gibi. Birçok alt kültür kendini farklılıklara açık olarak gördüğü ancak gerçekte durum pek de böyle olmadığı için bunu çok da şaşırtıcı bulmuyorum. Mesela sosyolog Anja Weiß “Rasismus wider Willen” (İstemsiz Irkçılık) adlı kitabında bu durumu ortaya koymuştur. Öğrenci konseyleri, sınır dışı ile mücadele inisiyatifleri gibi birçok oluşumun bünyesinde faaliyet gösteren Müslümanların veya (diğer) renkli insanların, kendilerinden cinsiyet eşitliğini kabul etmeleri, antisemitizmin karşısında yer almaları vb. birtakım taleplerde bulunulması gibi olumsuzluklar yaşadıklarına ilişkin sayısız bildirim mevcut. Bu da onların ilk etapta özverili vatandaşlar olarak değil, geri kalmış bir grubun temsilcileri olarak görüldüğünü gösteriyor. Ayrıca yeterince temsil edilemeyişlerinin yapısal nedenleri de olabilir: Fahri çalışmalar için “yeterli kaynağınız” olması gereklidir, yani aile ve iş hayatınızın yanı sıra bu çalışmalara ayıracak vaktiniz de olmalıdır. Kendi geçiminizi sağlam bir şekilde güvence altına almış olmanız gerekir ve biliyoruz ki yükselme olanakları ve zenginlik toplumumuzda eşit bir şekilde dağıtılmamakta.
Yapılar Müslümanların sorunsuz bir şekilde ve her yerde gönüllü çalışmalara katılmasına olanak tanıyor mu?
“Yapılar” birbirinden farklılık gösteriyor. Şu genel kanaati belirtebiliriz: Resmiyette bunlar herkese açık; gerçekte edinilen deneyimler ise pek de böyle değil ancak bu anlamda sahada da büyük farklılıklar olabilir, zira çok olumlu örnekler de mevcut. Aynı durum sosyal hizmetlerin kullanılması konusunda da geçerli. Gayrimüslim toplumla kıyaslandığında Müslüman topluma sosyal hizmet bağlamında daha az hizmet sunuluyor.
Fahri çalışmalar bağlamında da ırkçılığın bariz bir şekilde görüldüğü alanlar var (ör. Gönüllü İtfaiyeler, Avcılık Kulübü). Alanların düzenlenmesinde yeterli hassasiyetin gösterilmemesi büyük bir problem. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı konusunda genel olarak nasıl duyarlılık kazandırabiliriz?
Bu cevaplaması zor bir soru. Almanya’da nasyonal sosyalizm öncesi ve sonrası ırkçılıkla mücadele konusunda kayda değer bir gelenek yok ve dolayısıyla buna yönelik mekânların açılmasına yönelik toplumsal ve politik bir çaba mevcut değil. Bunun şimdi burada ayrıntılı olarak anlatamayacağım farklı sebepleri var. Ancak; ırkçılık konusunda toplum bazında geniş bir tartışma söz konusu olmadığı ve bu fenomene ilişkin sadece çok az anlayış ve bilgi mevcut olduğu için bu konu fahri çalışmalar yürütenlerin ele alması gereken bir konu gibi görünmüyor. Irkçılık Karşıtı Göç Pedagojisi Ağı BW (Netzwerk rassismuskritische Migrationspädagogik BW) 2016 yılında bir video ile („Unterstützungsarbeit – auf Augenhöhe mit Geflüchteten?!“) konuyu en azından sosyal destek hizmeti sunulanlar açısından ortaya koymaya çalıştı, ancak bu konuya karşı açık bir yaklaşımı olduğu düşünülen alanlarda bile zorluklar söz konusu.
Müslümanların önüne genellikle uğraşmaları ve kendilerini açıklamaları gereken meseleler sürülüyor. Müslümanlar kendi fahri çalışmalarını nasıl daha görünür ve etkili kılabilir? Ve bunu yapmalı mıdır?
Öncelikle; Müslümanların yaptığı iyi işlerin Müslüman karşıtı tutumların değişmesinde sadece çok az bir rolü olacağını düşünüyorum. Fakat yine de bu tutumlara bağlı zorluklara rağmen “ana akım” yapılara katılma ve böylece Müslümanların topluma katkı sağladığını gösterme gücüne sahipseniz bu çok iyi bir şeydir. Belki de durum endişe edildiği gibi değildir ve herkes bundan çeşitli şekillerde faydalanır. Ama eğer kişi kendinde bunu yapacak gücü veya isteği bulamıyorsa, bu da sorun değil. Topluma fahri çalışmalarla katkı sağlayıp sağlamayacağına ve bunu nasıl ve nerede yapacağına herkes kendi karar vermelidir ve kişilerin bu konudaki fikri hayatın içinde birçok kez değişebilir. Bununla beraber, şu ana kadar görülmeyen fahri çalışmaların daha iyi fark edilmesi için kendi faaliyetlerinizi tanıtmanız hem diğer aktörlerle iş birliği yapılması hem de karşılıklı bilgi aktarımının sağlanması ve sosyal devlet teşviklerinden pay alınması için mantıklı bir adım olacaktır.