'Almanya'

Almanya’da İslam’ın Tanınması: Zor ve Meşakkatli Bir Süreç

Almanya’da İslami cemaatler kamu tüzel kişiliğine sahip dinî cemaatler olarak tanınabilir mi? Prof. Dr. Riem Spielhaus tarafından Mediendienst Integration için hazırlanan rapora göre bu sorunun cevabını kısa sürede vermek mümkün değil. 

Fotoğraf: Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

Almanya’da entegrasyon ve göç konularında raporlar sunan Medya Entegrasyon Hizmeti Kurumu (Alm. “Mediendienst Integration”), geçtiğimiz günlerde Göttingen Üniversitesinden Prof. Dr. Riem Spielhaus tarafından hazırlanan bir raporu kamuoyuna sundu. Yedi sayfalık raporda Almanya’da İslam’ın kamu tüzel kişiliğine sahip bir dinî cemaat olarak tanınmasıyla ilgili sorunlar ele alınıyor.

Rapora göre Almanya’da çeşitli İslami kurumlar yıllardır Müslümanları ilgilendiren birçok konu hakkında taleplere sahip. Bu talepler içerisinde devlet okullarında inanca dayalı İslam din dersi sunmak, üniversitelerde İslam ilahiyatı fakültelerinin kurulması, İslami defin imkânları ve İslami bayramlarda okul ve işten tatil alınabilmesi, hastane, hapishane ve orduda İslami manevi rehberlik hizmetlerinin verilmesi, kamu yayınlarının meclislerinde Müslümanların temsili gibi konular var.

Eyaletlerde Tanınma Süreci

Almanya’da dinî cemaatlerin devlet ile bu tarz konularda işbirliği yapmaları için kamu tüzel kişiliğine sahip olmaları (Alm. “Körperschaft des öffentlichen Rechts”) her ne kadar şart koyulmuş olsa da, eyaletler bunun dışında da İslami kurumlarla çalışmanın bir yolunu bulmuş durumda. Alman devleti, Müslümanların taleplerinin hukuki düzenlemeler ya da belediye, eyalet ve federal düzeyde işbirlikleriyle çözülmesi için “tek bir” İslami temsil kurumuna ihtiyaç duyulduğunu söylese de, 2006 yılında başlayan Alman İslam Konferansı’yla birlikte okullarda İslam din dersi ve üniversitelerde İslam ilahiyatları ile ilgili ilk adımlar atılmaya başlandı.

Almanya’da “Ahmediye Cemaati” olarak bilinen Kadıyaniler, Hessen ve Hamburg eyaletlerinde kamu tüzel kişiliğine sahip dinî cemaat olarak kabul edilmiş durumda. Bremen ve Hamburg eyaletlerinde ise 2012 senesinin sonlarında kamu tüzel kişiliğine sahip olmayan DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği), Şura ve VIKZ (İslam Kültür Merkezleri Birliği) kurumlarıyla devlet anlaşması imzalandı. Bunun yanı sıra Hamburg’da Alevi toplumuyla da bir anlaşma sağlanmış durumda.

Raporda bu anlaşmaların hukuki açıdan “devlet anlaşması” olarak isimlendirilmesinin tartışmalı olduğu ifade edilse de, bu anlaşmalarla birlikte İslami kurumlara kamu tüzel kişiliğine sahip olmaksızın hukuki bir güvence sağlandığı vurgulanıyor. Ayrıca raporda bu sözleşmelerin devlet ve İslami kurumlar arasındaki iletişimi güçlendirdiği ve Müslümanların taleplerine katkı sağladığı belirtiliyor. Aşağı Saksonya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde de devlet anlaşması imzalanması planlamıştı, fakat DİTİB gibi bazı İslami kurumların siyasi bağımsızlığından şüphe edilmesi öne sürülerek bu süreç durdurulmuştu.

İslami Kurumlar Devletten Ne Talep Ediyor?

Almanya’da İslami cemaatlerin devletten talepleri arasında dinî bayramların Müslümanlar için tatil olarak kabul edilmesi var. 2010 yılından beri Berlin, Hamburg, Bremen ve Baden-Württemberg eyaletlerinde bu talep kabul görmekte. Bunun yanı sıra İslami kurumlar, Almanya’da defnedilmek isteyen Müslümanların İslam’a uygun bir şekilde; yani yıkanıp, kefenlenip ve tabutsuz hâlde toprağa verilebilmesini talep ediyor. Tabutsuz defin için gerekli kanunlar 2010 yılından beri Hessen, Berlin ve Baden-Württemberg eyaletlerinde yürürlüğe girmiş durumda, fakat Müslümanlar kamu tüzel kişiliğine sahip olmadığı için tamamen Müslümanlar tarafından işletilen bir mezarlık -Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti dışında- henüz söz konusu değil.

Raporda Müslümanların bir diğer dinî hassasiyeti olan erkeklerin sünneti de ele alınıyor. 2012 yılında Köln Eyalet Mahkemesi sünnetin “yaralama” olduğuna karar vermiş, fakat sonrasında doğan tartışmalar sonucunda Federal Meclis tıbbi gerekliliği olmayan sünnet için belirli yasal standartlar kararlaştırmıştı.

Güncel Tartışma Konuları ve Gelişmeler

Almanya’da başörtülü Müslüman kadınların hukuki mücadeleleri sonucunda, 2015 yılından beri Anayasadaki din özgürlüğü ilkesine dayanarak öğretmenlerin başörtülü olması kanunen sorun teşkil etmiyor. Tek istisna olarak geçen Berlin eyaletinde ise en son gelişme olarak öğretmenlere başörtüsü yasağı kaldırıldı. Bir diğer tartışma konusu olan peçe için birçok eyalette okul ve üniversite gibi kamusal alanlarda yasak girişimlerinde bulunuluyor. Temmuz ayında Baden-Württemberg eyaletinde Bakanlar Komisyonu öğrencilere yönelik peçe yasağını yürürlüğe koydu.

Güncel olarak tartışılan konulardan bir başkası ise rapora göre cami vergisi (Alm. “Moscheesteuer”). Müslüman toplumun ve İslami kurumların yurtdışından bağımsız hâle gelebilmeleri için bazı Alman siyasetçiler tarafından gerekli görülen cami vergisi, “kilise vergisi”ne benzer fonksiyona sahip olabilir. Buna karşılık Müslümanların büyük bir kısmı zekat ve bağışlarını kendi isteğine göre verebilme taraftarı ve cami vergisine raporda belirtildiği üzere sıcak bakmıyorlar.

Son olarak raporda, Alman hükûmetinin Müslüman düşmanlığını önlemek için belirli bir süre için “Demoratie leben” programı kapsamında desteklediği model projelere dikkat çekiliyor ve Müslümanların kamu tüzel kişiliğine sahip olmalarının gittikçe çoğalan farklı cemaatler yüzünden daha da zorlaştığının altı çiziliyor. Bunun bir diğer sebebi olarak ise Almanya’da giderek artan din düşmanı ve İslam karşıtı atmosfer gösteriliyor. (eby)

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler