Hacı-Halil Uslucan: “Almanya’daki Düğünlerde Güç Gösterisi Yapılıyor”
Avrupa’daki düğünler, abartılı düğün konvoyları ile sıkça gündeme geliyor. Psikolog ve göç araştırmacısı Prof. Dr. Hacı-Halil Uslucan ile Almanya’daki Türk düğünlerini konuştuk.
Avrupa’daki düğünler özellikle koronavirüs salgını öncesinde oldukça iddialı organizasyonlarla gerçekleşiyordu. Düğünlerin Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli toplum nezdinde nasıl bir yeri var sizce?
Düğün her aile için çok önemli bir olay. Sadece Türk aileler için değil, bütün toplumlarda doğum ve ölüm gibi düğünler de olağanüstü bir yere sahip. Almanya’da bu durum biraz değişebiliyor: Genelde ailenin tamamı burada olmadığı için düğünler Türkiye’ye kıyasla zaman açısından daha kısıtlı. Türkiye’de bazı yörelerde düğünler birkaç gün, hatta bir haftaya kadar sürerken, Almanya’da daha kısa bir zaman içerisinde yapılıyor. Yine ulusaşırı ilişkileri çok yoğun olan ailelerde, biri Almanya’da, diğeri Türkiye’de olmak üzere iki defa düğün yapılması sadece buraya has bir olay.
Almanya’da yapılan düğünlerde genel olarak bir güç gösterisi söz konusu. Fakat bu, genelde yanlış anlaşıldığı üzere Türkiye kökenlilerin “Almanlara” karşı bir güç gösterisi değil. Düğün, bir ailenin yeteri kadar maddi sermayeye sahip olduğunu gösterebildiği bir platform. Aynı zamanda davetli sayısıyla birlikte ailenin belli bir sosyal sermayeye sahip olduğu, örneğin ailenin ne kadar köklü ve saygıdeğer olduğu gösterilmiş oluyor. Düğünlerde 50 kişiyi mi, 500 kişiyi mi davet ettiğiniz arasında bu anlamda büyük fark var. Bu gösteriş, demin belirttiğim gibi Alman toplumuna değil; düğün sahibinin kendi çevresine yönelik. Sunulan yemek çeşidi, menü genişliği, salon seçimi, düğün programının bir organizasyon firması tarafından düzenlenmesi; bütün bunlarla o “iddia” kendisini gösterebiliyor. Düğünün “görkemli” olması, hafızadan çıkmaması amaçlanıyor. Ayrıca günümüzde sosyal medyada anında herkes paylaşımları görebiliyor. Bu durum da o gösterme çabasını arttırıyor.
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilere has bir “düğün anlayışı”ndan söz edilebilir mi? Varsa burada ne gibi hususiyetler göze çarpıyor?
İç Anadolu için söyleyecek olursak, Türkiye’deki düğünlere kıyasla en büyük farklılık Almanya’da düğünlerin sokaklarda olmayıp, daha organize bir şekilde salonlarda, özel alanlarda olması. Eşlerin farklı kültürlerden olması durumunda bir farklılık oluşabiliyor. Buradaki Alman toplumu ile Türkiye kökenli topluluk arasındaki bir farklılık ise “aile” anlayışıyla ilgili. Almanya’da “aile” denildiğinde genelde çekirdek aile anlaşılır. Türkiye kökenli toplulukta ise “aile” çok daha geniş bir anlama sahip. Bu durum kendisini davet edilenlerde bariz şekilde gösteriyor.
Türkiye kökenlilerin eğitim düzeyi ve sosyal statüsü yükseldikçe düğünlerdeki geleneksel öğelerin de yavaş yavaş ortadan kalkacağı söylenebilir mi?
Gelenekler her zaman değişir. Yurtdışında olmak veya nesiller arası geçişler bu anlamda farklı tablolar çıkartabilir. Fakat şu tespiti kabul etmek durumundayız: Gelenek dünyanın hiçbir yerinde sabit değil, değişmeyen bir gelenek yok. Sosyal statü ve ailenin maddi gücü, uygulanan geleneklerde büyük oranda etkili. Bence bu konuda biraz rahat da olmak gerek. Sanki yurt dışındaki Türkiye kökenli toplum geleneklerini kaybediyor gibi bir algı var. Oysa Türkiye’nin en doğusundaki ufak bir köyde de gelenek değişiyor, çokkültürlü bir Avrupa ülkesinde de. Sadece bu değişim, yurt dışında olduğunda daha açık bir şekilde gözlemlenebiliyor.
Avrupa’da birçok ülkede Türk düğünlerinde düğün konvoyu haberleri gündeme geliyor. Konvoydaki bazı araçların şehir trafiğinde drift attığı, ters yöne girerek trafiği engellediğine dair haberler okuyoruz. Türkiye’dekilere kıyasla daha “demonstratif” olan bu konvoylarla nasıl bir mesaj veriliyor sizce?
Otoban veya ana yolu kapatıp halay çekmek çirkin bir olay, çünkü bu davranışlarla başka insanların hayatı tehlikeye atılıyor. Bu davranışları eleştirmek lazım. Bu tarz yol kapatmalar Türkiye’de de yapılmıyor üstelik. Yani bazı ırkçı grupların öne sürdüğü gibi tipik bir “Türk geleneği” değil bu. Türkiye’de belki ufak mahallelerde, köylerde, yani insan hayatını tehlikeye atmayacak, risk olmayan bir ortamda düğünü herkese duyurmak için davul-zurna, havai fişek atılması gibi durumlar görülüyor. Ama otoban kapatılması Türkiye’de yok. Bu Türkiye kökenlilerin Almanya’da icat ettiği bir şey.
Spor şampiyonluklarında da yollar bloke ediliyor. Fakat bu belirlenmiş kısa bir süre içinde yapılıyor ve verilen mesaj anlaşılıyor. İnsanlar bu tarz durumlarda hangi takım taraftarının kutlama yaptığını anlıyor. Düğün konvoylarında Türk bayrağı sallanınca, Almanlar Türk milliyetçilerinin bir gösteri yaptığını düşünebiliyor. Oradaki seremoninin düğün olduğu anlaşılmıyor; yani verilen mesaj net değil. İnsanlar da bir anda tereddüde düştüğü için daha sert tepki veriyorlar.
Bu tarz sorunların mahallelerde olmaması için, örneğin polislerin düğünü “basmalarının” ve çevrede huzursuzluk oluşmasının engellenmesi için daha iyi iletişim kurmak şart. Örneğin düğün zamanlarında yoğunluk olabileceğine dair mahallenin bilgilendirilmesi, bir afişe tarih ve saatin yazılması, komşuların da duruma hazırlanması için doğru bir yöntem olur. Böylece yaşanabilecek aksilikler daha kabul edilebilir bir hâl alır.
Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında evlilik yaşının yükseldiğini söyleyebilir miyiz?
Evlilik yaşı dünyanın her yerinde yükseliyor. Bunun temel sebeplerinden biri eğitim sürecinin uzaması. Zira evlilik genelde eğitim bittikten sonra yapılıyor. Diğer bir sebep, modern toplumlarda insanların birlikte olmak için evlenmelerinin şart olmaması. İnsanların yaşadığı seküler toplum ve ahlak değerlerinin eskisi kadar büyük ehemmiyet taşımaması bu rahatlığı sunuyor. Böylece evlenmeyip birlikte yaşayan birçok çift var. Bu durum da evliliğin anlamını, değerini ve evlilik yaşını değiştiriyor. Bugün evliliğe artık bilinçli bir şekilde seçilmiş uzun vadeli beraberlik isteği olarak daha farklı bir anlam veriliyor.
Hızlı toplumsal değişimler göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki yüzyılda Avrupa’daki Türkiye kökenlilerin düğün anlayışında sizce ne gibi değişiklikler yaşanabilir?
Bir bilim insanı olarak geleceğe dair kahinlik yapmak aslında oldukça zor. Fakat şunu söyleyebilirim: Evlilikler klasik anlamda artık tek bir köken, millet, ulus arasında değil; çeşitli etnik kökenler arasında olacak, çift konstellasyonunda değişiklik yaşanacak, düğün ve düğün kültürü de böylece değişecek gibi görünüyor. Türklerde 200 kişilik bir düğün tabiri caizse “küçük” bir düğünken, Almanlarda bu kadar davetli sayısı çok “büyük” bir düğün için geçerli. Farklı kültürden iki insanın evlenmesi, düğün büyüklüğünü bu açıdan etkileyebilir. Çokkültürlü toplumlarda uzun vadede çokkültürlü evliliklerin ve düğünlerin de olacağını söyleyebiliriz.
Kübra Zorlu sordu.
Selamün aleyküm ,hocam yazilarinizi ilgiyle okuyorum sizi senelerdir tanidigim icin benim hayatima kattiklariniz icin size nekadar tesekkür etsem azdir. Ben birzamanlar Berlindeydim bir oglum var Ibrahim belki tanirsiniz ,sizin Sayenizde hayata baska türlü bakmayi ögrendim.