Birleşik Krallık’ta Kovid-19 Aşısı ve İmamların Seferberlik Çağrıları
Birleşik Krallık, şu ana kadar dünyada aşılanma sürecini en hızlı ilerleten ülkelerden biri. Diğer taraftan halk içinden büyük bir grubun aşı karşıtlığı, hükümetin yakından ilgilenmesi gereken sosyal bir mesele olarak ortaya çıkıyor.
Aralık ayında Kovid-19 virüsüne karşı aşılama sürecini başlatan Birleşik Krallık’ta şu ana kadar yaklaşık 10 milyon insan, birinci doz aşısını yaptırmış durumda. 500 binden fazla kişinin ise ikinci dozla aşılandığı belirtiliyor. Şubat ayı ortasına kadar 9 farklı öncelikli risk grubunun aşılanmasına devam edilecek. Aşı kampanyasının şu ana kadar ki gidişine bakıldığında Birleşik Kralık, dünyada aşılanma sürecini en hızlı ilerletecek ülkelerden biri olacağa benziyor. Fakat nüfus genelinde aşılanmaya geçildiğinde hükümetin çekindiği kötü ihtimallerden biriyse aşı karşıtlığı.
Kovid-19 virüsünün insan sağlığına oluşturduğu tehdit ve kullanım lisansı verilmiş aşılar hakkında yapılan dezenformasyonların, yaklaşık 5 milyon insanın kampanyaya güvenmemesine yol açtığı iddia ediliyor. Avrupa’da pandemiden en sert şekilde etkilenen ülkelerin başında gelen Birleşik Krallık, şu ana kadar aşılanmanın virüs yayılımınındaki düşüşü gösteren ilk göstergelerle umutlanırken, aşıların halk nezdinde güvenilirliği ve aşı karşıtlığı hükümetin yakından ilgilenmesi gereken bir sosyal mesele.
Azınlıklar ve Kovid-19 Aşısı
Sosyal bir mesele olarak aşılanma konusunda tıp hekimlerinin, halk sağlığı uzmanlarının ve hükümet çalışanlarının dikkat çektiği bir unsur ise azınlık gruplar. Azınlık gruplarının sosyo-ekonomik koşulları itibarıyla pandemiden gerek sağlık gerek ekonomik açıdan daha fazla etkilenmeleri, bir başka risk grubunu oluşturuyor. Bir risk grubu olarak öncelik verilme gerekliliğinin yanı sıra azınlık gruplarının aşılanmaya dair çekingenlikleri önem arz ediyor: Bu soruya cevap arayan bir anket çalışması, Bangladeş ve Pakistan etnik kökenliler, Siyahi Britanyalılar ve diğer azınlıklar arasında aşıya dair çekincenin yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Birleşik Krallık’ta yerel yetkililer ve topluluk liderleri, aşıya dair güvensizlik ve yanlış bilgilendirmeyle mücadele etmek için ülke genelinde farklı dillerde mesajlar yayınlıyorlar. Mesajların ortak teması ise aşıların kısa sürede geliştirilmelerine rağmen güvenli ve etkili olduğu. Azınlık gruplarının büyük kısmı, aşı ile ilgili kuşkucu davranmıyor, pandemi sürecinin daha fazla kayıp olmadan atlatılabilmesi için aşılanmak istiyor.
Müslüman Cemaatlerin Kovid-19 Aşılarına Bakışı
Birleşik Krallık’taki 3 milyon civarındaki Müslüman nüfusu düşündürebilecek bir başka husus ise aşıların İslamî açıdan bir sorun teşkil edip etmediği konusu. Aşıların dinen helal olup olmadığı konusundaki bilgi eksikliği, insanların zihinlerinde tereddüte yol açabilme ihtimaline sahip. Aşıların başarısının hâlen kanıtlanmamış olduğu Ekim ayında, kendisi de bir İslam alimi olan Endonezya Başkan Yardımcısı Ma’ruf Amin bu tereddütlü durumla ilgili kendisinin aşı olma taraftarı olduğunu ifade etmişti: Amin, dinen helal olmasa bile pandemi koşullarının acileyetinde aşılanmanın bir problem olmadığı yorumunda bulunmuştu.
Bu bilgilendirilme ihtiyacı doğrultusunda Birleşik Krallık genelinde, imamlar, tereddütleri azaltma ve dezenformasyonla mücadele etmek için aşılama kampanyasına destek oluyorlar. Ülke genelindeki (pandemi sebebiyle bir kısmı çevrimiçi yayınlanan) cuma hutbelerinde Müslümanların aşılara dair duyabileceği şüphelere hitap ediliyor.
MINAB (Camiler ve İmamlar Ulusal Danışma Kurulu) Başkanı Qari Asim, imamların aşı kampanyasına destek seferberliğinde öne çıkan topluluk liderlerinden biri. Asim, ülkede uygulanmakta olan Oxford AstraZeneca ve Pfizer aşılarının İslamî olarak problem teşkil etmediğini ve dinen helal olduğunu belirtiyor. Aşılanmaya teşvik ve aşılanmanın ahlaki bir sorumluluk olduğu mesajları başta Urduca olmak üzere Müslüman azınlıkların dillerindeki mesajlarla vurgulanmaya devam edecek.
Bu farkındalık çalışmalarına ilaveten camiler, mekan olarak aşılama kampanyası açısından değerlendiriliyor. Birmingham’daki Al-Abbas Islamic Center, ülkedeki açılan ilk aşı merkezlerinden biri olmuştu. Ülkenin en büyük ikinci camisindeki merkezde aşı olan imam Nuru Mohammed, bu anı canlı yayınlayıp cemaatini aşılanma konusunda teşvik etmişti. Qari Asim’in, bu seferberlikte hassasiyet duyduğu bir başka husus ise Müslüman azınlıkların aşılamada geri kalmasının kamuoyundaki yansımaları. Asim, böyle bir durumun gerçekleşmesinin İslamofobik söylemleri alevlendirebileceğinden ve Müslümanların pandeminin günah keçileri olarak ilan edilmesinden endişe duyduğunu belirtiyor. (bg)