'Ulusal İmamlar Konseyi'

“Fransa İslam’ını” Düzenleyen İlkeler Şartnamesi

Fransa’da Ulusal İmamlar Konseyi İlkeler Şartnamesi tartışmalara yol açtı. Şartname daha çok siyasi hesaplara dayanıyor.

Fotoğraf: Shutterstock.com/Andrzej Lisowski Travel

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2 Ekim’de Les Mureaux’da yaptığı konuşmadan bu yana Müslüman din görevlilerinin görevini çerçevelemesi gereken bir İlkeler Şartnamesi hazırlanması bekleniyordu. Sonunda şartname Fransa İslam Konseyi (CFCM) tarafından büyük tartışmalarla kamuoyuna açıklandı. Bu şartnamenin, cumhurbaşkanının talebine göre, özellikle imamların eğitiminden ve “sertifikalandırılmasından” sorumlu olan bir Ulusal İmamlar Konseyinin (CNI) kurulmasına eşlik etmesi isteniyor. Şartname kabul edilmediği takdirde imamların eğitimi ve sertifikalandırması da olmayacak. 

“İlkeler Şartnamesi” olarak yeniden adlandırılan tüzük on maddede, Fransa’daki her imamın benimsemek zorunda kalacağı cumhuriyetçi “on emri” ortaya koyuyor. “Vatandaşlık yükümlülüklerinden kaçınmak için hiçbir dinî inanç öne sürülemez” ifadesi, metnin önsözünde bulunan cümlelerden biri. Şartnamede kadın-erkek eşitliği, Müslüman inancının Cumhuriyet ile uyumluluğu, İslam’ın siyasi amaçlar için araçsallaştırılmasının ve yabancı devletlerin müdahalesinin reddi gibi konular yer alıyor. 

Basına sızan haberlere göre Macron, “İmzalayanlar ve imzalamayanlar olacak. Bundan öğreneceğimizi öğreniriz. Ya Cumhuriyet’le birliktesinizdir ya da değilsinizdir.” şeklinde ifadelerde bulundu. Tebliğ Cemaati, Fransa Millî Görüş İslam Konfederasyonu (CIMG), ve Fransa’daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesi (CCMTF) dâhil olmak üzere üç federasyon İlkeler Şartnamesi başlıklı metni imzalamadı. Konuyla alakalı CFCM Başkanı Faslı Muhammed Moussaoui, imzalamayan federasyonların yetkililerine danışmayı gerektiren küçük farklılıklar olduğunu belirtti. Aynı zamanda CFCM Başkan Yardımcısı olan CCMTF Sorumlusu İbrahim Alcı, metinde değişiklik talep ederek, “Bu mümkün olduğu takdirde imzalayacağız.” dedi. CIMG ve CCMTF’e göre metin, Müslümanlara olan güveni zayıflatma riski taşıyor. Federasyonların imzalamadığı ana anlaşmazlık noktaları, yabancı müdahalenin tanımı ve siyasal İslam’ın net tanımı gibi konuları kapsıyor.

İlkeler Şartnamesi ve Bir İmamın İfadeleri

T., Fransa’da doğup büyüyen bir Fransız imam. Kendisiyle mülakat yaptığımız sıralarda şartname henüz yayınlanmamıştı ancak basına sızan ilk taslağa dayanarak T. şartnameyi imzalamamaya karar vermişti. Aralık ayı ortasında Mediapart haber sitesinde yayınlanan taslakta, imamların Fransa’da devlet ırkçılığının olmadığını kabul etmeleri gerektiği yer alıyordu. Metne göre “Devlet İslamofobisi” ifadesinin kullanılması veya “ibadet yerinde siyasi açıklamalar yapılması” da yasak. 

Nihai şartnamenin 9. maddesinde Fransa’daki Müslümanların ve inanç sembollerinin çoğu zaman düşmanca eylemlerin hedefi olduğu hatırlatıldıktan sonra, bu eylemler “devlet veya Fransız halkıyla karıştırılmaması gereken aşırılık yanlısı bir azınlığa” atfediliyor. 

Bu nedenle metin şu sonuca varıyor: “Tüm mağduriyet duruşları gibi, iddia edilen devlet ırkçılığına yönelik suçlamalar da karalama kapsamındadır. Hem Müslüman karşıtı nefreti hem de Fransa nefretini besliyor ve şiddetlendiriyorlar.” Müslümanlara karşı belgelenen ayrımcılıkların bu şekilde reddedilmesi T.’yi kızdırıyor: “Devlet nasıl olur da ırkçılığı tanımayı veya tanımamayı bize dayatabilir? Bu ifade özgürlüğünün bir parçasıdır. Ayrıca bu, bir gerçeği reddetmek olur. Neticede devlet veya hükûmetten bazı insanlar sorunlu ifadeler kullanıyor.”

“Burada açıkça devlet müdahalesi var.” diye devam ediyor imam. Din işlerinde devletin müdahalesini yasaklayan 1905 Laiklik Yasasına atıfta bulunarak, “Neden diğer dinlere müdahale yok? Devletin din özgürlüğünü güvence altına alma görevi var, ancak dinlere müdahale etmeme görevi de var.” ifadelerini ekliyor. İmama göre, Fransa devleti ayrımcı eylemlere nasıl karşı koyacağını bilmiyor ve sadece gerekli olmayan yere vurarak tepki göstermeye çalışıyor.

Fransa’nın Sosyal Dokusuyla İçiçe Olmak

Her hâlükârda, T.’ye göre bu şartname, birlikte yaşama politikasından çok siyasi amaçlar çerçevesine giriyor. “Mayıs 2022’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerine birkaç ay kaldı. Aşırı sağın konuları hâlâ kullanılıyor. Ama bence bu tüzük boş iş. Sadece seçim öncesinde bir şey yapılıyormuş gibi görünmesine yarayacak.”

T., Fransa İslam’ı tartışmalarına da değiniyor ve camisine gelen cemaatin kökeninden bahsetmeyi reddediyor: “Onlar Fransız ve Müslümanlar” diye ısrar ediyor. Ona göre devlet Müslümanları aşağılık kitleler olarak görüyor. “Araplar olarak görülüyoruz. Fransız olarak görülmüyoruz. Fransa’da doğmuş, Fransa’da büyümüş, Fransızlarla evli olarak görülüyoruz. Oysa Fransa’daki bir Müslüman Fransız’dır. Neden damgalansınlar ki? Hükûmet hâlâ sömürü günlerinde olduğunu mu düşünüyor?”

T., İslam etrafındaki aralıksız tartışmaların Müslüman cemaati yorduğunu söylüyor. Bununla birlikte, imamlar için bir şartname oluşturma ve imamlara Fransız bağlamına uyarlanmış bir eğitim sağlama ihtiyacına hiçbir şekilde itiraz etmiyor. 

Yerel Düzeyde Sorunlar Daha Kolay Çözülüyor

Macron, neyi kapsayabileceğini açıkça tanımlamadan birkaç kez “Aydınlanmış İslam’ın” oluşturulması için çağrısında bulunmuştu. Fransa’da Galikanizm kavramıyla Fransa Katolikliğini Papa’nın etkisinden kaldırarak örgütlemek şeklinde bir gelenek var. Öte yandan Fransa İslam’ının çerçevelendirilmesinin tam olarak kim için ve kime karşı yapıldığını insan merak ediyor. Çünkü İslam’ın Cumhuriyet değerlerine uygun olup olmadığı üzerine dramatize edilmiş tartışmalardan çıktığımızda, gözlemciler yerel düzeyde barışçıl ve Fransız sosyal dokusuyla iç içe bir uygulamanın varlığına işaret ediyor.

T., günlük hayatta herhangi bir özel endişe yaşanmadığını bildiriyor. “Yerel olarak her şey yolunda gidiyor, özellikle belediye başkanları ile. Sorun medyada ve bakanlarda.” Aynı şey, sosyo-tarihsel bir perspektiften devlet ve İslam arasındaki ilişkiler üzerinde çalışan siyaset bilimci Raberh Achi için de geçerli. Yerel düzeyde Müslüman cemaatle ilişkilerin gayet normal olduğuna dikkat çekiyor: “En ilgililer il yetkilileri oluyor. Bölgesel ve ulusal düzeyde durum daha zorlaşabiliyor. Bunun açıklaması oldukça basit, zira asıl mevzu öncelikle yerel düzeyde. Ulusal makamlardan gelen herhangi bir şeye karşı, hele de devletle ilgiliyse, bir güvensizlik var ve direniş oluşuyor.”

Raberh Achi, bu nedenle yerel meselelerin hararetli soru ve tartışmalardan çok uzak olduğuna inanıyor çünkü bu düzeyde, belediyelerin öncelikli düşünceleri pragmatik ve çözümler hukuka ve devlet tarafsızlığına uygun olarak uygulanıyor. “Bütün bunlara ulusal düzeyde, özellikle de medya tarafından yaklaşma biçimi ile yerel düzeyde umursamaz oluş arasında bir kopukluk var, çünkü endişeler çok daha somut. Örneğin vatandaşlar bir ibadet yeri istiyor. Peki bu, hukuka uygun nasıl gerçekleştirilebilir?” Fransız devletinin piramitvari merkezileştirme çabası, sessizce ortaya çıkan kendine özgü bir İslam’ın gerçekten taşıyıcıları olan bu yerel girişimleri paradoksal olarak ne ölçüde bastırabileceği veya altüst edebileceği merak konusu. 

CFCM’in Temsil Gücü

Bir diğer nokta da Fransa İslam Konseyinin temsil gücünün olmaması ve İçişleri Bakanlığı himayesi altında bulunan bu kurumun oynadığı tek muhataplık rolü. 2003 yılında Müslümanların devlet yetkilileri önünde temsil edilmesi için dönemin İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy tarafından oluşturulan CFCM’nin işleyişinden dolayı, Fransa İslam’ının bütün kesimleri temel olarak temsil edilmiyor ve dolayısıyla kendilerine danışılmıyor. “Bölgesel İslam Konseyinin [CFCM’nin yerel organları] bir parçası olmak için her şey caminin metrekare sayısına bağlı. Söz hakkı almak için katılmak istediğimizde bile başvurularımız kabul edilmiyor ”diye yakınıyor imam. “CFCM yalnızca kendisini temsil ediyor. Bunun tek gerekçesi devletin muhatabı olması. Paris Büyük Camii, Müslümanlar tarafından ancak Ramazan veya bayram gününün belirlenmesi söz konusu olduğunda dinleniyor.” 

Sciences Po Lyon’da profesör olan Haoues Seniguer de aynı fikirde. “CFCM’nin temsili var ama temsil gücü yok. Devlet, [bir dini] Fransız Müslümanlar tarafından tanınmayan ve hatta bilinmeyen kurumlar aracılığıyla örgütlemeye çalışıyor. Bu nedenle Fransız Müslüman sahasında yapısal nedenlerden dolayı bir kontrolden çıkma var.” diye belirtiyor. 

Bu proje, Fransa’da İslam’ı birleştirmek yerine, tüzüğü imzalamayı reddedenler ile imzalayacak olanlar arasında yeni bölünmeler yaratma riskini taşıyor. Ama aynı zamanda, kurumsallaşmış Müslüman yapılar ile CFCM içinde bulunmayan yerel dinî dernekler arasında da bölünmelere sebep olabilir. “Sorunun parçası bir nevi dinî aktörler. Ulusal dinî aktörler arasında öyle bir rekabet yaratıldı ki bu durum sorunu besledi. Kamu otoriteleri tarafından tanınma, onaylanma arzusu var ve bunun nedeni, bu müdahaleci sistemin çalışabileceği arzusunun olmasıdır.” diyor Raberh Achi. 

Nitekim bu durumun ortaya koyduğu üzere, Fransa Camileri Kolektifi (CMF) tarafından “Ulusal İmamlar Konseyi Değerler Şartı” olarak adlandırılan rakip bir metin önerildi. Aralık sonunda ise Paris Büyük Camii rektörü Chems-Eddine Hafiz Ulusal İmamlar Konseyi projesinden çekildiğini belirtti. Hafiz, “Fransa’ya düşman olan yabancı rejimlerle bağlantılı olan CFCM içindeki İslamcı bileşenler, şartnamenin bazı önemli kısımlarını neredeyse sistematik bir şekilde sorgulayarak müzakereleri sinsice engellemiştir.” diye yazdı. Bu “bileşen” veya bu “rejimler” hakkında ise hiçbir ayrıntı vermedi. Ancak CFCM’nin dokuz üye federasyonundan altısı, büyük rektörün bu suçlamalarına sert tepki göstererek, bundan üzüldüklerini belirtti ve CNI’nin oluşturulması için çalışmaya devam etmek istediklerini vurguladı. Şartnamenin akıbetinin ne olacağını zaman gösterecek. 

Hassina Mechaï

Cezayir kökenli Fransız gazeteci Mechaï, hukuk yüksek lisansı yapmış ve uluslararası ilişkiler ile Afrika ve Orta Doğu ilişkileri konusunda uzmanlaşmıştır.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler