Fatma Özay: “Dünyayı Resimlerimde Arıyorum”
Almanya’nın Dortmund şehrinde yaşayan Fatma Özay, bir ressam ve heykeltıraş. Kültür Perspektifi Serisi'nin dördüncü söyleşisinde, ebru ve hat sanatıyla da ilgilenen ve eserlerinde İslami motifler kullanan Fatma ile sanatta birleşen sanat geleneklerini konuştuk.
Fatma Özay Dortmund‘da yaşıyor. Essen Üniversitesinde sanat eğitimi alan Fatma, resim, heykel, hat ve ebru sanatlarıyla ilgileniyor. Instagram: https://www.instagram.com/ftm.zy/
Fatma, sanat bölümü öğrencisisin. Resme ilgin nasıl başladı?
Bu uzun bir süreç oldu. Sanat eğitimimin başlangıcından beri desenler beni çok meşgul etti. Zamanla desenler benim sanatımda daha seçici hâle geldiler. Sonunda kendi tekniğimi ve tarzımı buldum. Ben resimle ilgileniyorum. Resimlerimde desenler ve yazı önemli rol oynuyor ve boyama aşamasında birleşiyorlar. Bir camide bulacağınız motiflere benzer, üzerinizde trans etkisi yaratan desenlerle ilgileniyorum. Resim ve heykeltıraşlığı genelde Arapça veya Osmanlıca yazı ve kaligrafi ile birleştiriyorum. Son zamanlarda öğrenmesi uzun zaman alan geleneksel sanatlara ilgi duymaya başladım.
Yaptığın sanatla nasıl bir kitleye ulaşıyorsun sence?
Çalışmalarımda öne çıkan şey “resimlerdeki resimler”. Çoğunlukla resimlerimde görülecek çok şey var, ancak daha yakından bakıldığında görmek mümkün. Yaptığım sanatın çok spesifik olduğunun ve herkese hitap etmediğinin farkındayım. Sanatımı daha soyut yapıp kültüre özgü motifleri ortadan kaldırsaydım daha çok kitleye erişirdi. Bu hâliyle sanatım yalnızca bu alana ilgi duyan özel bir gruba ulaşıyor.
Sanatın bir sohbet için temel oluşturmasına bayılıyorum. Bir fikir alışverişi gerçekleşiyor ve günün sonunda kendi resminiz için bakış açınız da genişliyor. Her şeyi daha zor ve üzücü yapan şey ise reddedilmeler. Kendini tekrar tekrar toparlamak ve sanat yapmak çok güç ve disiplin gerektiriyor.
Avrupa’da birçoğu göçmen kökenli olan Müslüman sanatçı ve zanaatkarlar, klasik İslam sanatlarından başlayıp çağdaş sanata gelen geniş bir yelpazede eserlerini üretiyorlar. Peki, onları ve eserlerini ne kadar tanıyoruz? Kültür Perspektifi Serisi’nde sanat ve yaşama dair soruları muhataplarına soruyoruz. Söyleşilere buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLAResmi geleneksel motiflerle ve kendine has tarzda Almanya’da icra etmenin avantajları ve dezavantajları neler sana göre?
Ben tüm sosyalizasyonumu Avrupa’da gerçekleştirdim ve Avrupa’da yaygın olan sanatı öğrendim. Geleneksel sanat akımlarına da çok ilgim olduğu için bilgimi kitaplar, forumlar ve çeşitli teknikleri deneyimleyerek zamanla genişlettim. Ancak daha sonra bilgilerimi derinleştirmek için İstanbul’da özel ders aldım. Avrupa’da yaşayan bir sanatçı olmanın dezavantajı, her şeyi tek bir yerde öğrenemiyor olmanız, ama bu Avrupa’ya özel bir şey değil. Benim avantajım ise her iki bölgesel geleneği nasıl birleştireceğimi anlamış olmam.
Kendini nasıl bir sanatçı olarak tanımlarsın? Türk-Müslüman-Alman sanatçı?
Ben bir sanatçıyım, ne eksik ne fazla.
Kimliğin yaptığın sanatta nasıl bir rol oynuyor?
Tabii ki nerede büyüdüğüm ve hangi dilleri konuştuğum önemli. Hepimiz birçok parçacıktan oluşuyoruz ve dünyamızı kendi görsel deneyimimizle açıklıyoruz. Bu durum bende de farklı değil. Ben dünyayı resimlerimde arıyorum.
Sanatını ve kendi geleceğini Avrupa’da nasıl değerlendiriyorsun?
İnsanlarla iletişime daha fazla yoğunlaşmak istiyorum. Görünür olmak, sanatımla toplumda yerimi almak istiyorum. Bence heterojenlik ve toplumdaki tüm insanların temsili çok önemli. Ben bunu sanat yoluyla yapıyorum.
Sanatla ilgilenmek isteyen kimselere neler tavsiye edersin?
Her şeyden önce sabır! Sanat birkaç günde olmuyor. Özellikle kendi tarzınızı veya malzemelerinizi bulmak söz konusu olduğunda. Fikir alışverişinde bulunun, benzer ilgi alanlarına sahip insanları bulun ve bakış açılarınızı güçlendiren bağlantılar kurun.
