Yılbaşı Olayları: “Şiddetin Gerçek Nedenlerini Tartışmak Gerekiyor”
Almanya’da yılbaşı gecesi çıkan olayların ardından göçmenlerin ülkeye uyumu gündeme geldi. Olayların bu eksende tartışılmasını eleştirenler, yabancı düşmanlığı oluşturulmak istendiğini düşünüyor.
Başkent Berlin başta olmak üzere Almanya’nın birçok şehrinde yılbaşı gecesi yaşanan şiddet olayları, entegrasyon tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Yılbaşı gecesi Berlin’deki polis ve itfaiye ekiplerine yönelik saldırıların ardından faillerin kimliği kamuoyu tartışmalarının odağına yerleşti. Almanya’nın ana muhalefet partisi konumundaki Hristiyan Demokratlar Birliği (CDU), yılbaşı gecesi yaşanan olaylarda göçmenlerin ve göç kökenlilerin sorumlu olduğunu söyledi. CDU’nun faillerin kökenine odaklanmasının, tartışmaları amacından uzaklaştırdığı söyleniyor.
Gözaltına Alınanların Kökenleri Açıklandı
Berlin Emniyet Müdürlüğünün yaptığı açıklamaya göre başkentte yılbaşı gecesi gözaltına alınan 145 kişinin tamamı, haklarında yapılan işlemlerin ardından serbest bırakıldı. Geçici olarak gözaltına alınan 145 kişi kundaklama, patlayıcı madde yasasını ihlal etme, huzur ve sükûnu bozma ve güvenlik görevlilerine saldırı suçlarıyla itham ediliyor.
Polis 3 Ocak’taki açıklamasında gözaltına alınanların uyrukları hakkında da bilgi verdi. Gözaltına alınanların 18 farklı milliyetten olduğunu belirten polis sözcüsü, şüphelilerin 45’inin Alman, 27’sinin Afgan ve 21’inin Suriye kökenli olduğunu belirtti.
CDU’lu Siyasetçiler Kabahati Göçmenlerde Buldu
Yılbaşı gecesinden kısa bir süre sonra havai fişeklerin genel olarak yasaklanması yönünde çağrılar yapıldı. CDU/CSU Meclis Grubu Başkan Yardımcısı ve bir önceki Sağlık Bakanı Jens Spahn (CDU) buna karşı çıktı: “Bazı semtlerde ya da meydanlarda çıkan isyanlarla ülke çapında bir havai fişek yasağıyla mücadele edemezsiniz. Bu havai fişeklerden ziyade düzensiz göç, başarısız entegrasyon ve devlete saygı eksikliği ile ilgilidir.” açıklamasında bulundu.
CDU Lideri Friedrich Merz ise, Münchner Merkur’a verdiği demeçte, ayaklanmalardan kısmen Berlin eyalet hükûmetini sorumlu tuttu ve yaşananları devlet otoritesine itaatsizlikle ilişkilendirdi: “Çoğu göçmen kökenli olan kaotik insanlar hor gördükleri devlete meydan okuyorlar. Ancak Berlin eyaleti bu durumla başa çıkamıyor.”
CDU üyesi parlamenter Christoph de Vries’in faillerin dış görüşüne dikkat çeken Twitter paylaşımı oldukça eleştiri topladı ve ırkçılıkla suçlandı. “Büyük şehirlerimizdeki ayaklanmalarla, devlete yönelik saygısızlıkla ve polislere ve itfaiyecilere yönelik saldırılarla gerçekten mücadele etmek istiyorsak insanların rolü hakkında da konuşmalıyız. Fenotip: Batı Asyalı, daha koyu ten tipi.” Gelen eleştiriler sonrasında De Vries, “Batı Asyalı” terimini Eyalet Kriminal Polis Bürosunun (LKA) “Ayrımcılığa Duyarlı Dil Kullanımı” kılavuzundan aldığını belirterek kendini savundu.
“Şiddetin Gerçek Nedenlerini Tartışmak Gerek”
Koalisyon hükûmetinin İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD), 2021 boyunca polis unsurlarına saldıranların yaklaşık yüzde 70’inin Alman kökenli vatandaşlar olduğuna da dikkat çekti. Faeser olay çıkaranlara kolluk kuvvetlerince anında cevap verilmesini talep ederken tartışmaların ırkçılığı çağrıştıran tonuna yönelik uyarıda bulundu: “Polis olay mahalline girme konusunda daha tutarlı olmalı. Şiddete başvuran genç failler, eylemlerine karşı hızlı ve net cezai sonuçlarla karşı karşıya kalmalı. Olay anında cezalandırılmaları anayasal devletimize saygı duyulmasını sağlar. Şehirlerimizde entegrasyonu reddeden ve şiddet kullanmaya hazır olanlara sınırların ne olduğunu net bir şekilde göstermeliyiz. Sert ve açık bir dille. Ama bunu ırkçılığa varan öfke hissini kışkırtmadan yapmalıyız.”
Federal Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Reem Alabali-Radovan (SPD), Funke’ye verdiği demeçte göçmenlere karşı genel bir kuşku duygusuyla yaklaşılmaması gerektiğini ifade etti: “Failleri bazılarının şu anda yaptığı gibi varsayılan kökenlerine göre değil, eylemlerine göre yargılamalıyız. Göçmenlik geçmişi olan insanlara karşı genel bir şüpheyle yaklaşanlar, sorunun sosyal nedenleriyle mücadele etmek yerine toplumumuzun daha da damgalanmasına ve bölünmesine katkıda bulunuyorlar.”
Bielefeld Üniversitesi Çatışma ve Şiddet Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Andreas Zick de Redaktionsnetzwerk Deutschland’a (RND) konuştu ve şiddete sevk eden gerçek nedenlere bakmak gerektiğini söyledi: “Yılbaşı gecesinin bu kadar şiddet dolu geçmesi, toplum genelinde şiddetin artmasının bir parçasıdır. Şimdi göçmenler gibi farz edilen gruplara ilişkin ön yargılar üzerinden şiddeti ele almak, söz konusu gençlerin değirmenine su taşıyor. Üstelik bu durum kendilerini göçmen olarak gören milyonlarca insanı rencide ediyor.”
“Göç Geçmişi Olan İnsanları Zan Altında Bırakmak Çok Tehlikeli”
Berlin eyaletinin Uyum ve Göç Sorumlusu Kataraina Niewiedzial da yaptığı açıklamada, başkentte yeni yıl kutlamaları sırasında görev başındaki polise ve itfaiye erlerine saldırıların gerçekleştirilmesinin ardından ülkede başlayan entegrasyon tartışmasına tepki göstererek bu tür şiddet olaylarının ardından bunların neden meydana geldiğini, kimin yaptığını ve olayların arkasında nelerin yattığına ilişkin soruların sorulması gerektiğini söyledi.
Niewiedzial, söz konusu şiddet olaylarını kınadığını ve faillerin hesap vermesi gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Bu tartışmayı ‘Bunlar göçmen kökenli insanlar ve Almanya’da bir sorunumuz var’ diye sınırlamamamız gerekiyor. Bunları (olayları) daha yakından ele almamız lazım. Göç geçmişi olan 1 milyon 400 bin insana sahip olduğumuz Berlin gibi bir şehirde hepsini genel olarak zan altında bırakırsak ve hepsini suçlu gibi gösterirsek burada tam da bu insanlara haksızlık yapmış olacağımızı düşünüyorum. Bu çok tehlikeli.”
Kargaşa çıkaranların sayısının daha fazla artmaması için konunun sosyal ve pedagojik çalışmalarla ve eğitim politikasıyla ele alınması gerektiğini vurgulayan Niewidzial, “Gençlere perspektif sunmamız ve özellikle bu gençleri bizim gençlerimiz olarak kabul etmemiz lazım. Bunlar yabancı değil. Her zaman ‘siz buraya aitsiniz’ sinyali vermemiz lazım. Onları damgalarsak ve yabancılaştırırsak bu duyguyu pekiştirmiş oluruz ve bu grubun büyüme tehlikesi artar.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yabancı Düşmanlığı Gündemi Oluşturulmak İsteniyor”
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Gençlik Kolları Başkanı Furkan Kahraman, umre ziyareti için bulunduğu Mekke’den konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Olaylardan etkilenen ve mağdur olanlara geçmiş olsun dileklerini ileten Kahraman, olayların kabul edilemez olduğunu dile getirdi ve yabancı düşmanlığı yapılmasını eleştirdi: “IGMG gençliği olarak yaralılara acil şifalar diliyoruz. Aynı zamanda, bu üzücü olayların yabancı düşmanlığı gündemi oluşturmak için araçsallaştırılmasını endişe verici buluyoruz.
Bizim için açık olan şudur: Suç teşkil eden eylemler cezalandırılmalı ve bu tür davranışların arka planı analiz edilmelidir. Hatalı davranışlar, insanların DNA’larıyla ilgili değildir. Vandalizm ve şiddetin toplumumuzda yeri olmadığı gibi ırkçılık ve düşman imajı yaratan dil ve haberciliğin de aynı şekilde toplumumuzda yeri olamaz.” (P)