'Türkiye'de Deprem'

Afet Bölgesindeki Doktorlar: “Ben Ne Yaptım ki, Allah Dünyanın Bir Ucundan Sizi Gönderdi”

Türkiye’deki deprem bölgesine yurt dışından giden doktorlar büyük bir adanmışlık ortaya koydu. O doktorlardan biri de Almanya'nın Kassel şehrinde yaşayan damar cerrahı Dr. Caner Curuk'tu. Caner Bey, Kahramanmaraş’ta 12 gün süren sağlık hizmetlerini anlatıyor.

Kahramanmaraş'ta afet sonrası kurulan Mobil Klinik'te 23 kişilik sağlık ekibi depremzedelere sağlık hizmeti sundu.

Dr. Caner Curuk, Almanya’nın Kassel şehrinde görev yapan bir damar cerrahı. Diğer doktorlarla birlikte Almanya’da kendi muayenehanesi olan Curuk, Kahramanmaraş merkezli ilk depremin sabahında afet bölgesine ulaşmak için girişimlerde bulunmuş. İlk günkü telaşını şöyle anlatıyor Curuk: “Afeti haber alır almaz, ‘Mutlaka bize de ihtiyaç vardır’ diyerek resmî ve sivil kuruluşlar üzerinden gidebileceğimizi bildirdik. Ben daha öncesinde Hasene Derneği aracılığıyla da Etiyopya’da görev yapmıştım. Hasene’den davet gelince hızlıca hazırlandık. Hızlıca bölgeye ulaşıp insanlara yardım etmekten başka bir düşüncemiz yoktu.” 

Afet bölgesine ulaşım öncesindeki hazırlıklar da yoğun olmuş. Öncelikle bölgede sağlık çalışmaları için gerekli malzemelerin tespiti yapılmış. Bu anlamda Caner Bey, iyi bir organizasyonla sahada görev yapmanın hayati önemi olduğunu vurguluyor:

“Tek başına giden gönüllüler orada görev yaparken arama kurtarma çalışmalarına engel olabiliyor ya da başıboş dolaşabiliyorlar. İyi bir ekipman, lojistik, depo, araç, sedye ve tüm ilaç stoğunuzla afet bölgesinde olabilmeniz için iyi bir koordinasyon gerek. Çok şükür biz doktor ekibi olarak sahaya inmeden önce mobil kliniğimizle bu koordinasyonu gerçekleştirdik. Bazı malzemeleri Almanya’dan, diğerlerini ise İstanbul’dan tedarik ederek tam teşekküllü bir klinik kurduk. Serumundan pansumanına, dikişinden şeker ölçümüne, yara bakımından tansiyona kadar çok geniş bir spektrumda hasta bakmamız gerekti. O imkâna sahip olmamız, afetzedelere iyi bir hizmet sunabilmemize çok şükür vesile oldu.”

“O Yavrunun Yüzündeki Masumiyet Size Ümit Veriyor”

Caner Bey, depremi haber alıp sahaya ulaşana kadar geçen 5 günlük sürede doktor ekibini Almanya’da uyku tutmadığını söylüyor: “Orada hangi zorlu şartlarla karşılaşırız sorusunu aklımıza hiç getirmedik. Yanımıza uyku tulumlarımızı alıp yola çıktık. En kötü ihtimalle yağmurdan korunmak için Mobil Klinik’in altına uyku tulumlarımızı serip uyuruz dedik. Bütün şartlara hazırdık. Geceleri koridorda yerde yatıp birkaç saat dinlenmek bize yetiyordu.”

Depremden sonra 12 gün boyunca Mobil Klinik 23 kişilik bir ekip ve tam teşekküllü malzemelerle afetzedelere destek olmuş. Kahramanmaraş’ta Oniki Şubat Belediye Binası’nın önünde kurulun Mobil Klinik, aynı zamanda çok duygusal karşılaşmalara da sahne olmuş. 

Birçok insanın ilk günlerde soğukta kaldığına tanık olan Caner Bey, bir hekim olarak bu durumun onu zorladığından da bahsediyor: “Muayene ettiğiniz bir çocuğun buz gibi ayaklarını ellerinizle hissediyorsunuz. Bir hekim ve bir baba olarak yaşadığınız duygu tarif edilemez. Diğer yanda ümidi de görüyorsunuz. 26 günlük bir bebeği muayene ettim. O yavrunun yüzündeki parlaklık, masumiyet, o bölgenin geleceğiyle ilgili de size ümit veriyor.”

Duygu Terazisinde Bir Sağa, Bir Sola…

Caner Bey, afet bölgesindeki insanların metanetinin tarif edilemez bir boyutta olduğunu da ekliyor. Çaresiz olan insanlarla yaptıkları konuşmaların “Rabbim bunu bize takdir etti. Biz de bu felaketten metanetle çıkacak, gayret edip bu şehri yeniden inşa edeceğiz.” kararlılığıyla bittiğinden bahsediyor: “Afetzede insanımızın kalbi çok geniş. Biz onları teselli etmeye çalışırken onlar güçleriyle bizleri hayrete düşürdüler.”

Mobil Klinik yalnızca hasta bakılan bir yer de olmamış. Aynı zamanda yanlarında getirdikleri oyuncaklarla çocuklara psikolojik ilkyardımın sunulduğu bir mekâna dönüşmüş. Çocuklarla birlikte oyunlar oynamışlar. Soğuklarda onları ısıtmak için mobil klinikte ağırlamışlar:

“Bir terazi düşünün. Bir tarafta yoğun bir üzüntü, diğer tarafta ümit. Bir tarafta çok derin bir sıkıntı, diğer tarafta sükunet… Doktorlar olarak görev yaparken duygu terazimiz bir sağa bir sola oynadı. Karşımızda pijamalarıyla sokakta olan insanlar vardı. Yalınayak çocukların soğukta dolaştığını gördükçe burnumuzun direği sızladı. O çocukları türlü bahanelerle muayenehaneye alıp ısıttık: ‘Gel biraz ayağındaki yaraya bakalım. Ellerin acımış, biraz merhem sürelim.’ diyerek mobil kliniğimizde 10 dakika da olsa sıcak bir barınak sunduk.”

“Göreve Her An Hazırız”

Afet bölgesinde “kriz” durumundaki sağlık çalışmalarının yine de profesyonellik gerektirdiğini belirtiyor Caner Bey: “Hastalarımızın kaydını sistemli bir şekilde tuttuk. Kim ne zaman geldi, hangi sıkıntısı vardı, nasıl bir tedavi uygulandı? Mobil doktor ekiplerimiz hangi saatte hangi köye hangi ihtiyaç üzerine gittiler? Oralarda nasıl bir tedavi uygulandı? Vardiya planımız nasıl gerçekleşecek? Bütün bunlarla ilgili klinikte her gün toplantılarımızı ve planlamamızı yaptık. Böylece sistemimiz eksiksizce yürüdü.”

Hasene Mobil Kliniği deprem bölgesinde 12 günlük çalışmasını, Sağlık Bakanlığı ve İl Sağlık Müdürlüğü ile iletişim hâlinde gerçekleştirmiş. Akut sağlık hizmetlerinin düzene girmesiyle de hizmetlerine ara vermiş. Hâlihazırda afet bölgesinde sağlık ekiplerinin köylere kadar erişebildiğini belirten Caner Bey, “Biz gittiğimizde durum farklıydı. İhtiyaçlar saatlik değişiyordu. Şu an ise bölgede sağlık alanında iyi bir koordinasyon söz konusu. Yeniden ihtiyaç olması durumunda mobil kliniğimizde hizmet vermeye her an hazırız.” diyor. Konteyner kentlerin tamamlanmasıyla tıbbi ekibe ihtiyaç duyulabileceğini belirten Caner Bey, o durum için de görev davetine her an hazır olduklarını ekliyor.

“Ben Ne Yaptım da Dünyanın Öbür Ucundan Yardımıma Gelen Var” 

Caner Bey, özellikle yurt dışından bu çalışmaların gerçekleşmesini sağlayan insanlara da sesleniyor: “Bu çalışmanın gerçekleşmesi için zerre miktarı bile olsa katkı sunan insanlar çok dua aldılar. İnsanlar şimdi bizi arayıp orada sağlık hizmeti verdiğimiz için teşekkür ediyor. Ama bu bizim görevimiz. Asıl o hizmeti sağlayan, bağış yapan insanlara teşekkür etmek gerek. İnsanlara faydalı olmazsak bunun hesabını veremeyiz.”

Almanya’ya döndükten sonra muayenehanesinde çalışmaya geçmeden önce yaşadıklarını süzgeçten geçirmek için zamana ihtiyaç duyduğunu ekliyor Caner Bey. Onun hafızasından çıkmayan bir konuşmayı da şöyle paylaşıyor:

“Kahramanmaraş’ta çok gözyaşı döktük. Çok da dua aldık. Bir teyzemiz geldi. Bana, ‘Nereden geldin evladım sen?’ diye sordu. ‘Almanya’dan geldik teyzeciğim.’ dedim. ‘Evladım, senin çoluğun çocuğun yok mu?’ dedi. ‘Var teyze’ dedim. Bu sefer teyzemiz, ‘Evladım sen buraya sırf benim için mi geldin?’ deyince, hepimiz, ‘Evet teyze, buraya sadece senin için geldik.’ dedik. O zaman teyzemiz ağlayarak şöyle dedi: ‘Ya Rabbi! Ben ne yaptım da dünyanın öbür ucundan benim yardımıma gelen insanlarım var?’ Biz bu dayanışmayı sonuna kadar yaşadık.”  

admin

Lisans eğitimini Münster Üniversitesinde Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümlerinde çift anadal olarak tamamlayan Kandemir, Duisburg-Essen Üniversitesinde sosyoloji yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir. Ağırlıklı çalışma alanları göç sosyolojisi ve ulusaşırı Türk toplulukları olan Kandemir Perspektif dergisi editörüdür.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler