'Fırsat Eşitliği'

“Engelli Göçmenler, Daha Dezavantajlı Durumda”

Almanya'nın Hessen eyaletinde yapılan bir araştırma, göçmen kökenli ve engelli olma faktörleri arasındaki ilişkiye dair önemli bulgular sunuyor.

Fotoğraf: Sinuswelle - Shutterstock.

İkamet durumu, yaşanılan ülkenin diline hakimiyet sorunu, sosyal fobiler, bilgi eksikliği gibi nedenler engelli ve göçmen kökenli kişilerin hayatlarında daha fazla sıkıntı yaşamasına yol açıyor. Şimdiye kadar engele sahip olma ve göçmen kökenli olma faktörleri arasındaki karşılıklı ilişkiye dair net bilgiler mevcut değildi. Almanya’nın Hessen eyaletinde gerçekleştirilen Göç ve Engellilik Kesişimindeki İnsanların Katılımının İyileştirilmesi (MiBeH) başlıklı araştırma projesi bu konuda hakkında detaylı bilgiler sunuyor. Projede Hessen Eyalet Hükûmeti Engelliler Komiserliği, Hessen Sosyal İşler Bakanlığı ve Kassel Üniversitesi tarafından 2017-2022 yılları arasında birlikte yürütüldü. Araştırmanın bulguları, 2 Haziran’da kamuoyuyla paylaşıldı.

Öne Çıkan Öneri: Çok Dillilik

Kassel Üniversitesi’nde göç ve kültürlerarası eğitim ve sosyalleşme üzerine çalışmalar yapan Prof. Manuela Westphal’in bilimsel direktörlüğünde gerçekleştirilen ampirik çalışma için farklı göç deneyimleri ve engeli olan 30 kişiyle görüşüldü. Araştırmada göç geçmişi olan engelli kişilerin sosyal ve mesleki yaşama katılımları için nasıl daha iyi fırsatlar verilebileceği sorusuna odaklanıldı. Araştırma ekibi, yapılan görüşmelere binaen çeşitli eylem önerileri hazırladı.

Araştırma ekibinden Olezia Boga, erişilebilir irtibat noktalarının oluşturulması ve bunların aracılığıyla bilgilendirme ve eğitimlerin düzenlenmesinin gerekli olduğunu belirtti. Dolaşımdaki bilgi(ler), genellikle engellere sahip insanlara daha geç ve tesadüfi bir şekilde ulaşıyor. Engelli insanlara yönelik özel hizmet, teklif ve destekler mevcut olsa da bunlara erişim yine de kolay değil. Boga, “Göçmenlik deneyimleri ve dile hakimiyetteki sorunlar nedeniyle bu durum daha da derinleşebiliyor.” tespitini yaptı. Hizmet ve yardımların daha sıkı bir ağa bağlanması ve bir araya getirilmesi gerektiğini de belirtti. Ulaşılması kolay ve insanların evlerine yakın, engelsiz irtibat noktalarına dair büyük bir ihtiyaç olduğu vurgulandı.

Boga, ayrıca, danışmanlık, bakım ve yardımda çok dilliliğe ve anlaşılabilirliğe ihtiyaç duyulduğunu aktardı: Çok dilli hizmetlerin eksikliği, engelli insanların günlük ve kurumsal ayrımcılığa uğraması anlamına geliyor ve toplumsal katılımı engelliyor. Ayrımcılık üzerine düşünmek ve ayrımcılığı azaltmak, örneğin ayrımcılık karşıtı içeriği okul, akademik ve mesleki eğitim ve ileri eğitime entegre etmek, araştırmacılar tarafından yapılan bir diğer eylem önerisi. Boga, kurumsal yapılardaki zihniyet değişikliğinin gerekli olduğuna dikkat çekti:

“Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yapılarda ve kurumlarda köklü bir değişim. Tüm insanların çeşitliliğine ve farklılığına değer veren kapsayıcı bir toplum yaratmamız gerekiyor.”

Eğitim ve Çalışma Hayatındaki Durum

Araştırma ekibine göre, sosyal hayattaki sorunların çözümü için daha fazla aracılık edilmesi gerekiyor. Aile ilişkileri, engelleri insanların sosyal hayattan dışlanmaları sürecinin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir olsa da bu rol genellikle yerine getirilemiyor. Bu tespiti yapan araştırma ekibi, aile destek hizmetlerinin yeterince bilinmediğine ve bunlara erişimin iyileştirilmesi gerektiğini hatırlattı.

Yapılan bir diğer eylem önerisi de eğitim ve çalışma hayatına katılımın yaygınlaştırılmasına dayanıyor. Boga, göç deneyimi olan öğrencilerin özel okul tavsiyesi alma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ve bunun da yaşamları için belirleyici sonuçlar doğurduğunu ifade etti: “Örgün eğitim sistemine erişim ve bu sistemde kalma birçokları için ulaşılamaz bir konumda.” Engellilik ve göç deneyimi ise, bu sorunlu durumu pekiştirici bir etkiye sahip ve bu da engelli öğrencilerin genellikle okullarını mezun olmaksızın terk etmesine yol açıyor.

Göçmen Kuruluşlarının Katkı Sunabileceği Alanlar

Son olarak araştırmacılar, göçmen örgütleri ve engellilere yönelik yardım kuruluşları arasında bağlantılar tesis edilmesini ve bu kuruluşların sürece dahil edilmesini önerdi. Buna ek olarak, göç ve engelliliğin kesişim noktasındaki insanların siyasi karar alma organlarında daha güçlü bir şekilde temsil edilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Hessen Sosyal İşler ve Entegrasyon Bakanlığı Devlet Sekreteri Anne Janz, raporun bilim, siyaset ve engellilerin yanı sıra göç geçmişi olan insanların sivil toplum örgütleri için önemli bir teşvik olduğunu söyledi. Hessen Eyalet Hükûmeti Engelliler Komiseri Rika Esser ise, göç ve engellilik faktörlerinin artık birbirinden ayrı düşünülmemesi gerektiğini vurguladı:

“Şimdiye kadar göç ve engellilik konuları ayrı ayrı ele alındı. Ancak bu gruptaki insanların topluma tam katılımını sağlamak için bunları birlikte düşünmeliyiz.” (P)

bgucin

Galatasaray Üniversitesi’nde Sosyoloji programından mezun olan Burak Gücin, sonrasında Heidelberg Üniversitesi’nde Kültürel Çalışmalar alanında yüksek lisansını tamamlamıştır. Ağırlıklı olarak ideoloji, kültür ve göç üzerine çalışan Gücin, Perspektif redaksiyon ekibinin üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler