'Dosya: "Avrupa'da Çocuk Yayıncılığı"'

Çocuk Gelişiminde Kitapların Rolü ve Okumanın Etkisi

Okumanın çocuk gelişimindeki etkisi herkes tarafından malum. Bir çocuğa yüksek sesle kitap okumakla çocuğun videodan kitap dinlemesi arasında ise büyük fark var. 

Fotoğraf: Marish - Shutterstock.

Bir insanın gelişimini ve kişiliğini etkileyen birçok faktör mevcuttur: Aile, arkadaşlar ve okul (öğretmenler) gibi. Fakat bir unsur daha vardır ki; insana tüm hayat yolculuğunda eşlik eder. Bu Allah’ın bizlere “Oku” emridir.

Pasif bir konumda başlayan bu okuma serüveni bize sunulan imkânlar ve kazandığımız tüm yetiler doğrultusunda insanın hem iç hem de dış dünyası ile olan iletişimini etkiler. Bilimsel araştırmalar okumanın dil, bilişsel, zihinsel, sosyal ve kişilik gelişimi üzerindeki etkisini birçok kez ispatlamıştır.

Özellikle dil gelişimini incelediğimizde; bir çocuğun eğitim hayatı ile mesleki kariyerinin başarılı geçmesindeki ana faktörlerden birisinin erken yaşta okuma alışkanlığı kazanmış olması olduğunu görürüz. Kitaplar ile olan ilişkinin temelinin küçük yaşlarda atılmış olması mühimdir.

Nasıl ki bir çocuğun gelişimi için gerekli fizyolojik ihtiyaçların ihmal edilmemesi gerekiyorsa, ruhsal gelişimini besleyen okumayı da bir psikolojik ihtiyaç olarak kabul edip eksik etmemek önemlidir. Bu mahrumiyet çocuğa karşı bir ihmalkârlık olarak betimlenebilir.

İnsanı Anlama Yolculuğunda Kitapların Rolü

Bebeklikte duyduğumuz hikâye, öykü ve duaların, büyüdükçe hayatımıza dâhil olan masal ve romanların her birinin hem alıcı hem de ifade edici dil üzerindeki etkileri büyüktür. Çocuk dil kurallarını dinleyerek benimser, yeni kavramlar öğrenir ve dil becerisi artar. Dil becerisi arttıkça da düşünce ve duygu dünyasını daha kolay ve etkili bir şekilde ifade edebilir.

Kendini anlatabilen, doğru ve etkili bir ifade şekline sahip olan bir birey toplumsal ve sosyal açıdan baktığımızda güçlü ve her alanda mutlak avantaj sahibidir.

Bilişsel gelişim açısından küçük yaştaki çocuklar için oluşturulan kitaplarda bulunan renkli görseller ve farklı dokular çocukların özellikle duyusal algılarını etkiler.

İleriki yaşlarda çocuk dinlediği ve okuduğu tüm hikâyeler ile soyut ve somut kavramların farkını anlamaya başlar. Tanıştığı her yeni kitap kahramanı ile farklı bir maceraya adım atar. Bu şekilde her kitapta başka bir sorunla karşılaşır ve problem çözme yetisi kazanır.

Psikolog Jerome Singer çocuğun hayal gücünü ve bunun gelişimi üzerindeki etkisini ayrıntılı bir şekilde araştırmıştır. Çocukluğunda kitap okunan genç ve yetişkinlerin sadece dil, zihinsel ve algı yönünden avantajlı olmadıkları, aynı zamanda empati sahibi ve hayal gücü açısından da birçok fayda elde ettikleri sonucuna varmıştır.

Hikâyeler ile büyüyenlerin mekân ve zaman içerisinde yolculuk yapma, geçmişi hatırlama ve aklından birçok senaryo geçirme yetisi kazandıklarını belirtmiştir.

Okudukları kitaplarda farklı kültür ve coğrafyalardan tanıştıkları figürler ile çocukların hayata ve dünyaya bakış açısı genişler ve insanı anlama yolculuğunda temel taşlar yerine oturmaya başlar. Çocuk okuduğu hikâyelerde yer alan tüm karakterlerin duygu dünyasına yakından şahitlik eder ve onlar ile hemhal olup kendini özdeşleştirir.

Tam da burada çocuk edebiyatında dînî kavramlar ve İslami çocuk kitaplarının öneminden bahsedebiliriz.

Dil ve din insan hayatında birbirinden kopması mümkün olmayan iki ana unsurdur.  Çocuk edebiyatında bilhassa dînî içeriklerin var olması büyük bir elzemdir.

Kitaplar çocuğun dinî, ahlaki ve kültürel değerlerini tanıması ve benimsemesi adına önemli bir kaynaktır. Okuduğu hikâyelerde köklerinin bulunduğu ve yaşadığı toplumun değerleri arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları keşfeder.

Okuma Alışkanlığı Çocuklara Nasıl Kazandırılır?

Çocuğa bir kitap seçmeden önce kendisini, özel gereksinime ihtiyaç duyduğu konuları ve okumaktan hoşlandığı kitap türlerini tanımak gerekir. Doğru kitabı seçmek için ilk önce çocuğu tanıyıp anlamalı ve dünyaya onun gözünden bakılmalıdır.

En ideali kitap alışverişine çocukla birlikte gitmek ve bunu bir seremoni hâline getirmektir. Yaşına uygun olan kitaplar arasından çocuğun okuyacağı eseri kendi seçmesi elbette okuma motivasyonunu arttıracaktır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise çocuğun seçimine karşı anlayışlı ve saygılı olmaktır. Seçimine dair yargılayıcı bir tavır ya da alaycı bir dil kullanmak çocuğun hevesini kırıp okumaya karşı tavır almasına sebebiyet verebilir.

Evin içerisinde bir aile kütüphanesi oluşturup çocuk kitaplarının mümkün oldukça ulaşılabilir bir şekilde konumlandırılması kitaplara ulaşımı kolaylaştıracaktır.

Ayrıca aile etkinliği olarak toplu okuma saatleri belirlenebilir. Rutinler oluşturmak ebeveyn ve çocuk arasındaki bağın güçlenmesini sağlar. Böylece çocuk ufak yaşlardan başlayarak okumayı günlük alışkanlıklarının arasına katmış olur.

Birlikte kitap fuarlarına katılmak, kütüphaneleri gezmek ya da okuma hedefleri belirlemek çocuğun kitap ile olan ilişkisini olumlu yönde etkileyecektir.

Geleneksel hâle gelmiş olan okuma-dinleme yöntemi karşısında pek bilinmeyen fakat dil ve kişilik gelişimi açısından faydası defalarca ispatlanmış Etkileşimli Kitap Okuma (EKO, Dialogical Reading) isimli bir okuma tekniği mevcuttur. New York Üniversitesinde bir dönem Psikoloji profesörü olan Grover Whitehurst daha sonra eğitim içerikleri hakkında bilimsel araştırmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sırasında bilhassa sosyoekonomik düzeyi düşük ve gelişimsel olarak desteğe ihtiyaç duyan çocuklar için oldukça faydalı bir destek programı oluşturmuştur. Yöntem ve teknik açısından uygulanması gayet kolay olan bu Etkileşimli Kitap Okuma programı 8-12 haftalık bir sürenin ardından dil gelişimi, kelime sayısı ve özgüven açısından çocuklara büyük katkı sağlamıştır.

En fazla dört çocuk ile haftada bir iki gün interaktif bir okuma saati gerçekleştirilir.

Birlikte okunacak kitabın eğitimci tarafından daha önce okunmuş ve içerik hakkında sorular hazırlanmış olması oturumun daha akıcı geçmesini sağlar. Çocukların kitap hakkında soru sormaları ve sohbet etmeleri sağlanır. Bu yöntem ile çocuk pasif dinleyici rolünden aktif konuşmacı rolüne geçiş yapar. Yetişkin ise kendini arka planda tutarak çocukların önderlik yapmalarına müsaade eder. Bu şekilde hem iletişim kurallarını içselleştirmiş olurlar hem de söylediklerinin dinlenmesi onlarda cesaret ve öz değeri arttırır. Aldıkları olumlu ve destekleyici geri dönüşler ile özgüven kazanırlar. Kitap sohbetine mümkün oldukça sadece çocuklar katılır. Günümüzde belki de en çok ihtiyaç duyulan iyi bir dinleyici olma yetisine küçük yaşlarda ulaşmış olurlar. Bu kazanımlar çocukların tüm eğitim hayatlarını ve bilhassa kitaplar ile olan ilişkilerini bir ömür etkiliyor.

“Dialogical Reading” tekniği ile “Emergent Literacy” terimi bağdaştırılır. Bu terim erken yaşlarda kitap, anlatım ve yazı kültürüne sahip olmayı tanımlar. Erken yaşlarda yazma, mantık yürütme ve her türlü dil becerisi kazanmanın okul hayatını kolaylaştırdığı gözlemlenir.

Farklı nedenlerden dolayı dil gelişiminde sorun yaşayan bir grup çocuk ile günde on dakika olmak üzere etkileşimli okuma yapılır. Bu çocuklar 6-8 hafta gibi kısa bir zaman diliminde, kontrol grubunda yer alan çocuklar ile aynı dil becerilerine ulaşmışlardır.

Dialogical Reading tekniğini yakından incelemiş olan Karoline Kraus makalesinde bu yöntemin diğer okuma tekniklerinin yerini almayacağını, bilakis her birinin farklı açıdan önemli olduğunu vurgulamaktadır. Hangi yöntemin uygulanacağına ihtiyaca göre ebeveyn veya eğitimcinin karar vermesi gerekmektedir. Organizasyon ve etki açısından bakıldığında, böylesi kolay fakat bir o kadar faydalı bu metotların her türlü eğitim müfredatında sabit bir yeri olmalıdır.

Dijital Çağda Kitap Okuma Alışkanlığı ve Kitaplar ile Olan Bağ

Kitaplar ile olan bağımıza en büyük engel tartışmasız ekrandır. Burada çocuklardan önce bilhassa ebeveynlerin kendi ekran süre ve ilişkilerini gözden geçirmeleri gerekir.

Çocuklar sözlü komutlardan ziyade gördüklerini taklit ederek öğrenirler.

Japonya’da yapılan bir araştırmada annelerinden ve video aracılığıyla öykü dinleyen bebeklerin nöral (beyin) aktivasyonları karşılaştırılmıştır. Dikkat, odaklanma, hafıza, sosyo-duygusal gelişim ve dilden sorumlu olan beyindeki frontal bölgedir. Annelerini dinleyen bebeklerde bu alandaki nöral aktivitenin daha yoğun olduğu tespit edilmiştir. Bebek ve çocuklara kitap okurken ses tonu, yorumlar ve sorular bu aktiviteyi çoğaltmaktadır. Bu da bilişsel becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlamaktadır.

Okul öncesi çocuklar ile çalışmış bir eğitimci olarak bilhassa ekran ilişkisi yoğun olan çocukların anlatılan veya okunan hikâyeye odaklanma zorluğu yaşadıklarını görüyorum. Çocukların sürekli hareket hâlinde olan görsellere alışkın beyinlerini sabit ve yavaş bir görselle tatmin etmek oldukça zor.

Sonuç olarak kitap çocukların iç dünyasını zenginleştiren büyük bir artıdır.

Küçük yaşlarda okuma alışkanlığı kazanmış kişiler özgüvenli, psikolojik olarak daha dayanıklı, çevrelerine duyarlı, farkındalıkları yüksek, empati duyguları güçlü ve depresyona karşı direnç sahibi kişiliklerdir. Daha da önemlisi kul olarak gelişirler. Bütün bu verilerden yola çıkarak yapılması gereken tek bir şey vardır: Bir Okuma Seferberliği başlatmak!

 

Kaynaklar

Becker, Maria. Wie Vorlesen wirkt Bildung durch Sprache und Schrift. Komm, wir erzählen uns eine Geschichte!

Demirdöğen, Melek; Farsakoğlu Eroğlu, Ayşe. İslami Çocuk Edebiyatı

Der Bundesweite Vorlesetag. Kitas als Schlüsselakteure in der Leseförderung

Ehmig, C. Simone; Reuter, Timo. Vorlesen im Kinderalltag

Ergül, Cevriye; Sarıca, Ayşe Dolunay; Akoğlu, Gözde. Etkileşimli Kitap Okuma: Dil ve Erken Okuryazarlık Becerilerinin Geliştirilmesinde Etkili Bir Yöntem

Kraus, Karoline. Dialogisches Lesen – neue Wege der Sprachförderung in Kindergarten und Familie

Maboçoğlu, Firdevs. Duygusal Zeka Ve Duygusal Zekanın Gelişiminde Katkıda Bulunan Etkenler

Şirin, Mustafa Ruhi. 99 Soruda Çocuk Edebiyatı

Şirin, Mustafa Ruhi (2016). Çocuk, Çocukluk ve Çocuk Edebiyatı. Uçan At Yayınları. İstanbul

Tercanlı Metin, Güntülü; Gökçay, Gülbin. Bebeklik ve Erken Çocukluk Döneminde Kitap Okuma: Çocuk Sağlığı İzlenimlerinde Etkili Bir Gelişim Önerisi

Wendland, Marlen. Basiswissen: Dialogisches Lesen

Emine Türkmen

Germanist ve İslam bilimci olan Türkmen, Duisburg-Essen Üniversitesinde Pedagoji eğitimi görmektedir. Güncel araştırma alanı “Küçük Çocuk Yaşlarında Resilience ve Oyun Terapisi” başlığını taşımaktadır. 

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler