'Fransa-İsrail'

Gazze’deki Savaşın Birinci Yılında Macron’un Pozisyonu Değişiyor mu?

Fransa 7 Ekim'den beri İsrail'e koşulsuz destek veren Avrupa ülkelerinden biri. Bu nedenle bir Fransız sivil toplum kuruluşu İsrail'in savaş suçlarına ortak olma suçuyla Macron hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayette bile bulundu. Öte yandan Macron'un son günlerdeki İsrail karşıtı çıkışları iki ülke arasında gerilime neden oldu. Peki bir yıl boyunca İsrail'e koşulsuz destek veren Fransa'nın pozisyonu değişiyor mu?

Fotoğraf: Israeli Ministry of Foreign Affairs/Flickr

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un müttefiki Benjamin Netanyahu ile arası açılmaya başlamışken Fransız bir sivil toplum kuruluşu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron hakkında İsrail’in Gazze’deki savaş suçlarına ortak olduğu gerekçesiyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikayette bulundu.

Fransız sivil toplum kuruluşu EuroPalestine , İsrail’in “savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçlarına” ortak olduğu gerekçesiyle Fransız Cumhurbaşkanı hakkında BM’nin en üst mahkemesine şikayette bulundu. EuroPalestine, X sosyal medya hesabı üzerinden STK’nın kurucusu aktivist Olivia Zemor’un attıkları adımları açıkladığı bir video paylaştı.

STK, İsrail’in Gazze’deki “savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçlarına” ortak olduğu gerekçesiyle Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, eski Dışişleri Bakanı Stephane Sejourné ve eski Başbakan Gabriel Attal hakkında bir dosya hazırlayarak mahkemeye sundu. Mahkemeye iletilen dosyada Fransız yetkililerin, Ekim 2023’ten bu yana İsrail hükûmetine askeri, diplomatik ve ekonomik düzeylerde koşulsuz destek vererek suç ortağı oldukları belirtildi. EuroPalestine, Mahkemeye 27 sayfalık bir dosya sunarak, söz konusu Fransız yetkililerin İsrail yetkililerinin işlediği bu suçları engellemediği gibi, aynı zamanda teşvik ettiğini kaydetti.

“Fransa, İsrail İşgaline Ortaklık Ediyor”

EuroPalestine kurucularından Olivia Zemor’a göre, Ekim 2023’ten bu yana Fransa diplomatik, askerî ve ekonomik desteğiyle İsrail işgaline ortaklık ediyor. Dahası, Fransız hükûmeti, İsrail işgal güçlerinde görev yapan Fransız vatandaşlarının “muhtemelen savaş suçlarının işlendiği” Gazze ve Lübnan’da savaştıkları için kovuşturulmayacağını da sürekli tekrarladı.

Macron yakın zamanda Fransa’nın İsrail’eGazze’de kullanılan silahları  tedarik ettiğini reddetti. Ancak EuroPalestine ve diğer sivil toplum örgütleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin derhal ateşkes talep etmesine rağmen, Fransız hükûmeti ve diğer Batılı ülkelerin Gazze’deki savaşı durdurma konusundaki eylemsizliklerini ve ihmallerini eleştirmeye devam ediyor.

Fransa Siyasetinde Filistin’in Yeri


Fransa’nın Filistin konusundaki geleneksel pozisyonu iki devletli çözümü desteklemek üzere kurulu. Ancak 7 Ekim sonrasındaki İsrail’in sivil katliamları yaptığı süreçte Macron hükûmeti İsrail’e koşulsuz bir destek vermeyi tercih etti. Öyle ki, Fransa’da Filistinli siviller için eylem yapmak dahi bir süre yasaklanmıştı.

Fransız siyaseti Filistin meselesinde açıkça ikiye bölünmüş durumda. Siyasi yelpazenin sol kanadında kalan bazı partiler ve gruplar Gazze’de yaşananları “soykırım” olarak nitelendiriyor. Hatta temmuz ayı başında gerçekleşen yasama seçimlerinin önemli gündem maddelerinden birisi sol partiler için Filistin meselesiydi. Seçimlerde Macron ve hükûmet koalisyonunu yenen sol ittifak Yeni Halk Cephesi Filistin’in devlet olarak tanınmasını programlarına alırken, Emmanuel Macron bu ittifaka hükûmet kurma görevi vermemişti.

Fransa’da solun Filistin meselesindeki hassasiyeti sağ kanattan gelen asılsız “anti-semitizm” suçlamalarına da hedef oluyor. Bu bağlamda, EuroPalestine kurucularından Shahshahani, “Filistin sorunu bir dünya sorunudur. Evrenseldir ve bazı siyasi partilerin, örneğin Mélenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa’sının, Filistin halkının haklarını savunmak için mümkün olan her yerde, yani Fransız Parlamentosu’nun içinde ısrar etmesi mantıklıdır.” diyor.

Boyun Eğmeyen Fransa Partisi, İsrail’in Gazze Şeridindeki Filistinlilere yönelik katliamlarını tanımlamak için bilinçli olarak “soykırım” kelimesini kullanıyor. STK’lar, muhalefet partileri ve politikacılar Gazze’de soykırım yaşandığını belirtip Filistin devletinin tanınmasını, ve İsrail’e yaptırım uygulanmasını savunsalar da, bir kaç hafta öncesine kadar Macron bu taleplere kulaklarını tıkayarak İsrail ile sarsılmaz ittifakını sürdürmeyi tercih ediyordu. Son haftalarda yaşanan gelişmeler “bu ittifakın sonu mu geldi” sorusunu akıllara getirse de Macron’un İsrail’e karşı açıklamalarının söz düzeyini geçmeyeceği düşünülüyor.

Macron’un “İsrail Yanlısı” Tutumuna “Diplomatik İsyan”

Kasım 2023’te, Arap ülkelerinde görev yapan bazı Fransız diplomatlardan oluşan bir grup, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığına Fransa’nın 7 ekim 2023’ten bu yana İsrail yanlısı bir politika yürütmesinden üzüntü duyduklarını ve bu durumun Fransa’nın meseleye dair geleneksel pozisyonları ile çeliştiğini belirttikleri bir mektup göndermişlerdi. Diplomatların bu girişimi “Dışişlerinde isyan” olarak medyada yer almıştı.

Yaklaşık 10 Fransız büyükelçinin imzaladığı metin, Macron’un “Fransa’nın İsrail-Filistin mücadelesine ilişkin tarihsel olarak dengeli duruşundan” ayrılmasını eleştiriyordu. Büyükelçiler bu sapmayı, modern Fransız diplomasi tarihinde benzeri görülmemiş bir durum olduğunu vurgulayarak Fransa’nın Arap dünyasında böylesine destek kaybettiği bir dönem olmadığını dile getirmişlerdi.

Büyükelçilerin bu girişimi, Macron’un İsrail işgaline sarsılmaz desteğini göstermesi ve Tel Aviv’e yaptığı bir ziyarette ve tek bir İsrail katliamından veya savaş suçundan bahsetmeden, “Yahudi devletinin kendini savunma hakkı” ile ilgili açıklamalarını yinelemesinin ardından gelmişti.

Mevcut konjonktürde Lübnan ve Gazze’de ateşkes çağrısında bulunan Fransa bir yıl boyunca İsrail’in Gazze veya Lübnan’a yönelik saldırılarını durdurmak için önemli bir çaba göstermedi.

Macron’un İkircikli Pozisyonu ve Netanyahu ile Yaşanan Gerginlik

Ancak savaşın birinci yılında Avrupa ülkelerinde Filistin yanlısı protestolar artarken, yurt içindeki kamuoyu baskısı ve uluslararası kurumların yinelenen çağrıları bazı hükûmetleri de harekete geçmek zorunda bıraktı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron sonunda Gazze’de siyasi bir çözüm ve İsrail’e silah teslimatlarının durdurulması çağrısına kulak vermiş görünüyor.

Macron’un İsrail’e silah sevkiyatını durdurma açıklaması İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile aralarında bir gerginliğin doğmasına sebep oldu. Netanyahu yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Macron ve diğer batılı liderler şimdi İsrail’e karşı silah ambargosu çağrısında bulunuyorlar. Yazıklar olsun.” cümlelerini kullandı.

Ancak iki lider arasındaki gerginlik bununla sınırlı kalmadı. Silah satışlarının durdurulması çağrısının ardından Macron bu kez de İsrail’in kuruluşunun da bir BM kararı olduğunu hatırlatarak Netanyahu’yu BM kararlarına riayet etmeye davet etti. Macron ayrıca, İsrail’in Lübnandaki BM Barış Misyonunu hedef alması üzerine “Bunu kınıyoruz. Buna tolerans göstermiyoruz ve bunun bir daha olmasına tolerans göstermeyeceğiz.” şeklinde de bir açıklamada bulundu. Kasım 1947’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin’in bir Yahudi devleti ile bir Arap devleti arasında Taksim Planına ilişkin yapılan oylamaya atıfta bulunan Macron, “Netanyahu ülkesinin BM kararıyla kurulduğunu  unutmamalı” dedi. Netanyahu ise buna karşılık olarak “Fransa Cumhurbaşkanı’na bir hatırlatma: İsrail Devleti’ni kuran BM kararı değil,  çoğu Holokost’tan sağ kurtulan kahraman savaşçıların kanıyla Bağımsızlık Savaşı’nda elde edilen zaferdi” diye cevap verdi.

Fransız devlet başkanının bu açıklaması, Benyamin Netanyahu’nun Lübnan’da 700’ü Fransız olmak üzere 10 bin kişiden oluşan BM Barış Misyonunun (UNIFIL) personeline bölgeyi terk etmelerini söylediği ve Hizbullah’ı “UNIFIL pozisyonlarını” kullanmakla suçladığı bir bağlamda geldi. İsrail ordusu Lübnan’da Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü tesislerindeki bir gözlem kulesini hedef almış ve iki barış gücü askerini yaralamıştı. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı, güney Lübnan’da yalnızca Lübnan ordusunun ve BM barış misyonunun konuşlandırılması gerektiğini doğruluyor ve sınırın her iki tarafında düşmanlıkların durdurulmasını şart koşuyor.

Macron’un Tavır Değişikliğinin Sebebi Ne?

Fransa Cumhurbaşkanının aniden İsrail’in BM kararlarını göz ardı etmesinden endişe etmeye başlama sebebinin Israil’in Lübnan’ı da savaşın içine çekmesi olduğu düşünülüyor. İsrail’in bir yıl boyunca Gazze ile ilgili tüm BM kararlarını ve ateşkes taleplerini göz ardı etmesi ve Fransa’nın bu süre zarfında sessiz kalması göz önüne alındığında, bu hipotez doğrulanıyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot da Ulusal Meclis önünde UNIFIL askerlerine yönelik saldırının ardından İsrail’in “uluslararası hukuku açıkça ihlal ettiğini” dile getirmesi de bu perspektiften okunabilir. Ancak Gazze’de okulların, hastanelerin yıkılması ya da İsrail’in kendini savunma hakkı adına her zaman bahane edilen sivillerin ölümü konusunda Fransız Dışişleri Bakanlığından herhangi bir kınama gelmemişti.

Lübnan, Fransa için özel bir öneme sahip. Lübnan’da 23.000 Fransızın yaşadığı, Fransa’da ise 150.000’den fazla Lübnanlının yaşadığı biliniyor. Tarihsel olarak da bir dönem Fransız mandası olan Lübnan’da BM’nin müdahale gücü UNIFIL’in bir parçası olarak 700’den fazla Fransız askeri görev yapıyor.

Fransa’nın tarihte de Lübnan Hristiyanlarının koruyucusu rolünü kendisine biçtiğini unutmamak gerekir. Ancak bugün Lübnan’daki nüfuzunu kaybetmek üzere olan Fransa bölgedeki varlığını sürdürmeye çalışıyor. Emmanuel Macron’un İsrail’e koşulsuz destek politikası Fransız diplomasisinin bölgede puan kaybetmesine neden olmuştu.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler