'Siyaset'

Hükûmet Krizindeki Fransa’da Çıkış Yolu Aranıyor

1962'den beri ilk defa bir hükûmetin düşürüldüğü Fransa'da siyasi belirsizlik daha da artacağa benziyor. Yeni bir Başbakan ataması beklenen Cumhurbaşkanı Macron'a karşı güvensizlik büyürken, 2027'e kadar görevde kalacağı süre de tartışmaya açıldı.

Fotoğraf: NeydtStock - Shutterstock.

Fransa’yı saran hükûmet krizi, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un liderlik ettiği üçlü koalisyonun çökerek AB’nin en güçlü ülkesini belirsizlik içinde bırakmasından sadece haftalar sonra geldi. Ama bu geliş, aslında bir sürpriz değil ve önceden tahmin edilmiş bir ihtimaldi. 5 Eylül’de göreve başlayan Başbakan Michel Barnier’nin aralık ayında yapılacak bütçe görüşmelerinde sorun yaşayacağı ve 2025 bütçesini parlamento onayına sunmadan anayasadaki bir maddeye dayanarak geçirmeyi denemesi hâlinde bu durumla karşılacağı Fransız basınında zaten ifade ediliyordu.

Fransa’da Başbakan Michel Barnier hükûmetinin 4 Aralık akşamı Ulusal Mecliste oylanan gensoru önergesi ile düşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un istifa etmeyerek görevini sürdüreceğini açıklaması tepki topladı. Muhalefet çalışmaları, ülkedeki siyasi krizden sorumlu tuttukları Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un istifa etmesi konusunda ısrarlı tutumunu sürdürüyor.

Barnier hükûmetinin düşmesine katkı sağlayan sol partilerin ittifakı Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) ana ortaklarından aşırı solcu Boyun Eğmeyen Fransa Partili (LFI) Milletvekili Eric Coquerel, konuk olduğu BFMTV kanalında, Macron’un görevde kalacağını söylediği konuşmanın onu istifaya itme isteğini artırdığını ifade etti.

Mélenchon: “Güvensizlik Oyu Verilen Barnier Değil, Macron’dur”

LFI Milletvekili Alma Dufour, sosyal medya paylaşımında, “Macron, her zamanki gibi Fransızların yaşadığı krizdeki rolünü kabul etmeyi reddediyor ve kemer sıkma bütçesini reddeden milletvekillerini suçluyor.” ifadelerini kullandı. Dufour, Macron’un birkaç gün içinde yeni bir başbakan atayacağını duyurduğunu hatırlatarak, “Bir sonraki hükûmet düşüşünde görüşürüz.” yorumunu yaptı.

LFI’nin kurucu lideri Jean-Luc Mélenchon, X hesabından yaptığı açıklamada, “Güvensizlik oyu verilen Macron’dur, Barnier değil.” ifadesini kullandı. Ülkenin yeniden sandığa gitmesi için Macron’un istifa etmesi gerektiğini vurgulayan Melenchon, cumhurbaşkanını “ülkede olup bitenleri anlamamakla” suçladı. Mélenchon, hükûmete karşı sunulan gensoru önergesinin, Barnier’nin kendisine yasaları parlamentoda oylanmadan geçirme yetkisi veren anayasanın 49. maddesinin 3. fıkrasını işletmesine yönelik “bir tepki” olduğunu dile getirdi.

NFP üyesi Yeşiller Partisi Genel Sekreteri Marine Tondelier ise Macron’un istifa etmeyeceğini duyurması üzerine X hesabından yaptığı paylaşımda, “Çözümün Cumhurbaşkanından gelmeyeceği açık. Parti liderleri hiç olmadığı kadar müzakere içinde olmalı.” ifadesini kullandı.

Ulusal Birlik’in Macron’a Tavrı Daha Sakin

Hükûmeti düşüren güvensizlik oylamasına destek veren aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi (RN) Genel Başkanı Jordan Bardella ise France 2 kanalına yaptığı açıklamada, Macron’u yeni siyasi realiteyi görmezden gelmekle” suçladı.

RN’nin lideri konumundaki Marine Le Pen ise, X hesabından yaptığı açıklamada, hükûmeti düşürmenin, cumhuriyet karşıtlığıyla bağdaştırılamayacağını ve bunun anayasal dayanağının bulunduğunu savundu. Televizyon kanalı TF1’e verdiği mülakattaki ciddi tonu dikkat çekti. “Başka bir çözüm yoktu,” diyen Le Pen, oylama sonucunu “bir zafer” olarak görmediğini iddia etti. Macron’un istifa etmesi gerekip gerekmediği sorulduğunda Marine Le Pen, erken cumhurbaşkanlığı seçimleri çağrısında bulunmadığını vurguladı ve “Bu kararı kendisi verecektir.” diye ekledi.

Öte yandan Marine Le Pen, Bloomberg’den Francine Lacqua’ya verdiği mülakatta bir sonraki başbakanın bütçe açığını daha yavaş azaltmaya hazır olması koşuluyla, Fransa’nın hükûmetin çöküşünün üstesinden gelerek “birkaç hafta içinde” bir bütçe sunabileceğini söyledi: “Siyasi bir kriz ya da kurumsal bir kriz ortaya çıktığında, Cumhurbaşkanı’nın istifasından başka bir çözüm olamaz. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil.” Le Pen, partisinin önceliğinin Macron’un temmuz ayından sonra yapılabileceği olası erken seçimlerde parlamentoda çoğunluğu sağlayabilecek yeni bir strateji bulmak olduğunu söyledi.

Macron, Barnier Hükûmetini Savundu ve Muhalefeti Suçladı

Barnier hükûmetinin istifasını 5 Aralık’ta kabul etmesinin ardından Macron, halka seslendi. Seçimlerin oluşturduğu parçalı Meclis tablosu karşısında “en kapsamlı çoğunluğu” etrafında toplama ihtimali olan Barnier’yi başbakan olarak atadığını söyleyen Macron, Barnier’nin uzlaşı için Meclis’teki tüm siyasi partilere karşı taviz verdiğini belirtti. Macron, aşırı sağcıların ve solcuların birleşerek Barnier hükümetini düşürdüğünü, aşırı sağcı Ulusal Birlik partisinin de gensoru önergesine destek vererek “basitçe düzensizliği” seçtiğini dile getirdi.

Muhalefetin düşündüğü tek şeyin ülkeyi erken cumhurbaşkanlığı seçimlerine götürmek olduğunu savunan Macron, ülkedeki siyasi krizden çıkmak için kendisine yöneltilen istifa çağrılarına olumsuz cevap verdi. Macron, “Demokratik bir şekilde bana verdiğiniz görev 5 yıllık bir görev ve sonuna kadar da bu görevi eksiksiz olarak yerine getireceğim.” diyerek görevden istifa etmeyeceğini bildirdi.

1962’den Beri İlk Defa Hükûmetin Düşürüldüğü Fransa’da Başbakan Arayışı

Barnier hükümetine karşı dün Mecliste yapılan gensoru oylamasına 331 milletvekili destek vermiş böylece hükûmetin düşmesi için gerekli milletvekili sayısı olan 288 aşılmıştı. Fransa’da 1962’den bu yana ilk kez bir hükûmet gensoru önergesi ile düşürülmüştü.

Macron, hükûmetin düşürülmesi üzerine yaptığı ilk konuşmada, istifa etmeyeceğini ve görev süresini tamamlayacağını açıklamıştı. Fransız Anayasasına göre dilediği kişiyi başbakan atama yetkisi bulanan Macron’un gelecek günlerde Barnier’nin koltuğuna yeni bir isim getirmesi bekleniyor. Macron’un atayacağı yeni Başbakan’ın da ileride benzer bir gensoru oylaması yaşaması olası senaryolar arasında.

Macron Barnier’nin yerine atayacağı kişinin adını henüz vermemiş olsa da Fransız basınında yer alan haberlere göre Barnier’den dört ay daha genç olan 73 yaşındaki deneyimli merkezci siyasetçi François Bayrou’yu seçmesi bekleniyor. Daha önce Millî Eğitim Bakanı olarak görev yapmış olan Bayrou, Macron’u destekleyen partilerden merkez sağ ve liberal çizgideki MoDem’in Genel Başkanı. Bayrou ile aynı yaşta olan Michel Barnier, hem göreve gelen en yaşlı Başbakan hem de görevde en kısa kalan kişi olmuş durumda.

Sosyalistler: “Başbakan Soldan Olursa Hükûmete Katılırız”

Emmanuel Macron önümüzdeki birkaç gün içinde atayacağı ve “kamu menfaati” açısından uygun görülecek Başbakan’ı bulmak için bazı siyasi gruplar ile görüşme yapmaya başladı. Macron tarafından davet edilenler arasında Sosyalist Parti yöneticileri de var. Seçimlerde Boyun Eğmeyen Fransa, Yeşiller ve diğer sol gruplar ile birlikte Yeni Halk Cephesi olarak giren Sosyalist Partinin (PS) lideri Olivier Faure, 6 Aralık sabahı Elysée Sarayı’na girmeden önce yaptığı açıklamada “Sol görüşlü bir Başbakan tarafından yönetilmeyecek bir hükûmete katılmayı kabul etmeyeceğiz.” dedi.

Bununla beraber Yeni Halk Cephesi’nin diğer bileşenlerinden Sosyalist Partinin Macron’un davetini kabul etmesine yönelik eleştiriler de geldi. Yeni Halk Cephesi’nin en büyük partisi Boyun Eğmeyen Fransa’nın lideri Jean-Luc Mélenchon X sosyal medya platformunda yaptığı açıklamada “Olivier Faure’nin ne bu toplantıya yalnız gitmesi ne de bir anlaşma yapması amacıyla Macron’a “karşılıklı tavizler” vermesi konusunda herhangi bir yetki vermedik. Söylediği veya yaptığı hiçbir şey bizim adımıza, yani Yeni Halk Cephesi’nin adına değildir.” dedi.

Macron’un Çöken Merkez Siyaset Projesi

2017’de göreve başladıktan sonra merkezciliği güçlü bir Avrupa taraftarı partiler üstü platformuna dönüştürmeyi hedef alan, sağdan ve soldan fikirler ödünç alan Macron, merkez partileri istikrarlı bir hükûmetin dayanağı hâline getirmeye girişti. Bu süreçte aşırı sağ siyasetin lideri Le Pen’i iki defa cumhurbaşkanlığı seçiminde yenmesine rağmen siyasi analistlere göre Macron’un merkezci siyaset projesi daha zayıflamış durumda.

Macron 2022’de ikinci defa seçilmiş olsa da kendisini destekleyen partiler ittifakı, parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Geçtiğimiz haziran ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Ulusal Birlik’in yükselişinden sonra ülkeyi erken genel seçimleri götürdü. Temmuz 2024’teki erken genel seçimlere iyi hazırlanamayan Ulusal Birlik oy artışını sürdürememiş olsa da Macron cephesi, oy kaybını sürdürdü. Ülke anayasası ise, Macron’un üçüncü bir dönem için aday olmasını engelliyor.

Macron cephesinin sıradaki seçimdeki cumhurbaşkanı adayı henüz belli olmuş değil ve merkezci hareket, liderlik ve fikir eksikliğiyle karşı karşıya. Marine Le Pen, yargı problemlerine rağmen, anketlerdeki oy artışını sürdürüyor. 31 Mart 2o25 tarihinde karara bağlanacak olan kamu fonlarının kötüye kullanımına ilişkin bir davada mahkeme, Marine Le Pen’i beş yıl süreyle kamu görevinden men edebilir. Anketler, Le Pen’in siyaset yasağı almaması durumunda, 2027’deki cumhurbaşkanlığı seçimindeki şansının artacağını tahmin ediyor. (AA/P)

Perspektif’le Avrupa gündemini günlük takip etmek ister misiniz? Perspektif bültenine kaydolun, Avrupa'daki gelişmeler e-posta kutunuza gelsin.

 

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler