'Dosya: "Tatil ve İzin"'

Türkiye Artık İzin İçin Tek Alternatif Değil (mi?)

“Bu sene izine gitmedik” cümlesi, Almanya’daki üçüncü kuşak Türkiye kökenli göçmenler arasında gittikçe sıradanlaşıyor. Bir zamanlar neredeyse otomatikleşmiş, sene başında alınan izinlerle garantilenmiş “memleket tatili”, artık erteleniyor, yeniden değerlendiriliyor, bazen ise tamamen terk ediliyor. Peki “gurbetçiler” arasında Türkiye’de izin yapmak ya da yapmamak hangi faktörlerle belirleniyor?

Fotoğraf: shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

Bir zamanlar “gurbetçi ailelerin yaz tatili” denince akla ilk gelen, arabaya doluşup memlekete gitmekti. İlk kuşak göçmenler için Türkiye’yi ziyaret etmenin temel sebebi vatan hasretiydi. Güneş altında memleket toprağının tadını çıkarmak ve akraba ziyareti âdeta bir görevdi.

Üçüncü ve dördüncü neslin tatil alışkanlıkları hakkında Sedat Değişsel’in 2024 tarihli araştırmasına göre Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin yüzde 70’i her yıl Türkiye’de tatil yapmıyor. Dahası, katılımcıların yüzde 95’i Almanya içinde veya diğer ülkelere seyahat ediyor; Türkiye seyahatleri dışında Avrupa’daki farklı destinasyonları da keşfediyorlar. Yani “her yaz memlekete gitme” alışkanlığı yerini, alternatif tatil planlarına bırakmaya başlamış durumda.

Peki bu değişimin ardında hangi nedenler yatıyor? Üçüncü kuşağın Türkiye ile bağı nasıl dönüşüyor? Aile büyüklerinin vefatı, ekonomik koşullar ve kimlik meseleleri bu kararı nasıl etkiliyor? Beş farklı hayat hikâyesine kulak vererek bu sorulara yanıt aradık.

Aile Büyükleri Vefat Edince Görev Bitti mi?

Almanya doğumlu üçüncü kuşak için Türkiye’ye gitme motivasyonlarından biri, aile büyüklerini ziyaret etme geleneğiydi. Ancak aile büyüklerinin vefatı, birçok ailede yaz tatillerinin rotasını temelden etkiliyor. 36 yaşındaki beş çocuk annesi ev hanımı Özlem Aras, çocukluğundan beri her yaz yaptıkları Türkiye seyahatlerinin aile büyüklerini görme üzerine kurulu olduğunu söylüyor: “Türkiye’deki bütün büyüklerimiz ahirete göçtükten sonra hâlâ Türkiye’ye gider miyiz, bu bizim için tartışma konusu. Bağımızı tamamen koparacağımızı düşünmüyorum. Yılda bir kısa tatil için de olsa gitmeye devam ederiz.”

Bazıları için ise büyüklerin varlığı da Türkiye’ye gitme zorunluluğunun bitmesine engel olamıyor. 37 yaşındaki öğretmen Fatma Ceylan, aile büyükleri hâlen hayatta olsa da artık tatillerini Türkiye’de geçirmeme kararı almış. Eskiden sırf onları görmek için can attığı Türkiye tatillerini artık bir zorunluluk olarak görmüyor. Ceylan, “Aile büyüklerim yaşıyor ama artık farklı şekilde, teknolojik imkanlar sayesinde iletişim kuruyoruz. Türkiye’ye köken olarak çok bağım yok, sadece tatil için gidiyordum. Bu kararı aldıktan sonra tatilimi gerçekten tatil gibi yaşıyorum.” diyerek bir yükün kalktığını anlatıyor.

Öte yandan, aile büyüklerinin yokluğu herkeste aynı etkiyi yaratmıyor. 32 yaşındaki uçak mühendisi Azra Çalışkan, anneannesini ve dedesini kaybettikten sonra Türkiye’de bir şeylerin eksildiğini hissedenlerden. “Onların artık hayatta olmayışı bir boşluk oluşturuyor” diyen Azra Hanım, yine de bu boşluğu gidermek için farklı bir yol bulmuş: “İnsan büyüklerinin mezarlarını ziyaret ederek onlarla bağını koruyor” sözleriyle, vefat eden yakınlarının kabrini ziyaret etmenin kendisi için hâlâ önemli olduğunu belirtiyor.

Benzer şekilde, 28 yaşındaki anaokulu öğretmeni Feriha Özmen de dede ve ninelere karşı sorumluluğun azalmasının rotasını değiştirmediğini vurguluyor: “Türkiye’ye gitmek konusundaki en itici güç büyüklerim olsa da gitmemin tek sebebi onlar değil. Türkiye’ye bağım kimliğimle alakalı.”

Bazıları da Türkiye’ye gitmeyi bir görevden ziyade içten gelen bir sorumluluk olarak görüyor. 36 yaşındaki taksi şoförü Ahmet Kaş, üçüncü nesil göç kökenli. Dedesi 1960’larda Almanya’ya göçmüş olsa da Ahmet Bey kendini “Hem Almanya’nın yerlisiyiz hem de Türk’üz” sözleriyle tanımlıyor. Büyüklerinin vefatı onu Türkiye’den koparmamış, tam aksine Türkiye’ye gidiş manevi bir vefa duygusuna dönüşmüş: “Büyüklerimiz vefat etti ama mezarları hâlâ orada. O topraklar için çok çaba sarf eden şehitlerimiz de orada. Bize emanet ettikleri topraklara saygı duymamız gerekir.” sözleri, onun gözünde Türkiye’ye gitmenin bir bağlılık göstergesi olmaktan çıkmadığını gösteriyor.

Ekonomik Gerekçeler: Bahane mi Gerçek mi?

Son yıllarda Türkiye ekonomisindeki dalgalanmalar, döviz kurlarındaki değişimler ve Avrupa’da artan hayat pahalılığı, gurbetçilerin tatil bütçelerini de etkilemiş durumda. Türkiye’de tatil yapmanın eskisine göre daha masraflı hâle gelmesi, üçüncü kuşağın kararlarını etkiliyor. Özellikle kalabalık aileler için uçak biletlerinden konaklamaya kadar maliyetler katlanıyor.

Münih’te yaşayan Özlem Aras, beş çocuğuyla Türkiye’ye gitmenin ciddi bir bütçe gerektirdiğini belirtiyor: “Türkiye çok pahalı, ailemiz büyük. Bu yüzden aynı meblağ ile farklı destinasyonlara gitmeyi tercih ediyoruz.”
Benzer bir bakış açısını Azra Hanım da paylaşıyor. Genç mühendise göre bütçe meselesi çok etkin: “Avrupa’da yaptığım bir tatil ile Türkiye’de yaptığım tatil arasında masraf farkı olmayınca destinasyon tercihini daha fazla sorguluyorsun” diyerek birçok insanın her sene Türkiye’ye gitmek yerine farklı kültürler deneyimlemeyi yeğlediğini söylüyor.

Öte yandan, bazıları için ekonomi sadece bir detay. Fatma Hanım, “Bence tercihlerle alakalı bir konu ve ekonomi bu konuda bağlayıcı değil. Çünkü insan isterse ekonomik imkânları zorlar” diyerek meselenin para değil öncelik meselesi olduğunu savunuyor.

Ahmet Bey, ekonomik dalgalanmalardan çok etkilenmeyenlerden. Türkiye’de tatil beldelerine para harcamak yerine memleketi Sakarya’da ev satın almış. “Ailemle birlikte tüm Türkiye’yi gezsek de dönüp dolaşıp geldiğimiz yer Sakarya. Biz vatanımızın her köşesini seviyoruz, bu sevgiyi göstermek için de karış karış geziyoruz” diyen Ahmet Bey şöyle devam ediyor: “Ekonomi daha iyiyken evimi aldığım için çok şanslıyım. Şimdiki ekonomik durumda bu kesinlikle mümkün olmazdı.”

Üçüncü kuşak Türkiye kökenliler için en kritik soru, Almanya’da doğup büyüyen gençlerin, ebeveynlerinin memleketiyle kuracağı ilişkiye dair. Görüşmeler, bu soruya tek bir cevap olmadığını gösteriyor. Kimisi için Türkiye hâlâ kimliğin ayrılmaz bir parçası; kimisi için ise uzaktan sevilen bir kültür veya yalnızca bir tatil destinasyonu.

Feriha Hanım, “Türk kültürü benim kimliğimin bir parçası. O yüzden dolu dolu yaşamaya çalışıyorum. Çocuklarıma da bu kültürü aktarıyorum.” diyerek aile içinde Türkiye bağlantısını koparmamaya gayret ettiğini anlatıyor.
Ahmet Bey de çocuklarının Türkiye’ye gitseler de gitmeseler de kültürel bağlarını kaybetmelerini istemediğini söylüyor: “Çocuklarım nerede olurlarsa olsunlar iyi insan olsunlar. Ancak gönlünün bir köşesinde Türkiye’yi de unutmasınlar.”

Türkiye Yerine Alternatif Rotalar ve Aidiyet Arayışı

Üçüncü kuşak, yaz tatili için sadece Türkiye’yi seçenek olmaktan çıkarınca, rotalar çeşitlendi. Peki Türkiye yerine nereye gidiliyor, oralarda ne bulunuyor? Kimi gençler için cevap basit: Dünya çok büyük ve görülmesi gereken sayısız yer var. Azra Hanım, “Hiç görmediğim yerleri ziyaret etmek istiyorum. Görebildiğim kadar yer görmek arzumu, merakım tetikliyor” diyerek turistik merakın peşinden gittiğini söylüyor. Onun için yeni bir ülkeye gitmek, farklı bir deneyim yaşamak başlı başına tatmin edici ve Türkiye bu listede seçeneklerden sadece birisi.

Feriha Hanım ise, yeni yerler görmeyi ama gittiği yerde kendinden bir parça bulmayı önemsiyor. Örneğin Balkan coğrafyasına yaptığı seyahatlerde, özellikle Bosna’da, bir yakınlık hissetmiş: “Bosna gibi İslam kültürü sebebiyle benim kültürümü yansıtan yerlerde kök ve aidiyet bulmak benim için çok kolay.”

Fatma Hanım, yoğun okul döneminin ardından tatillerde uzaklara gitmek yerine Almanya içinde ailesinin yanına, kırsal bölgeye gitmeyi tercih edenlerden. “Ülke dışında tatil yapma şansım yok çünkü ailemden uzakta büyükşehirde yaşıyorum. Tatilleri, Almanya’da doğduğum köye giderek yaşıyorum. Benim için dinlenmek, büyüdüğüm Alman kasabasına dönmek, yeğenlerimle vakit geçirmek, anne babamla olmak demek.” Fatma Hanım, 2019 yılında yaptığı son Türkiye tatilinde akrabalara hizmet etmekten bayılıp hastanelik olduğunu anlatıyor. Böylece tatilini gerçekten tatil gibi yaşadığını düşünüyor, çünkü Türkiye’de onu bekleyen kalabalık aile buluşmalarının hizmet yükünden kurtulmuş durumda.

Elbette bu değişim, Türkiye’nin üçüncü kuşak nezdindeki öneminin tamamen bittiği anlamına gelmiyor. Birçok aile, Türkiye’ye gitmeyi tamamen bırakmak yerine seyrekleştiriyor veya amacı değiştiriyor. Örneğin bazıları yılda bir kez kısa da olsa Türkiye’ye uğramaya devam ediyor. Özlem Hanım, farklı ülkelere keşif yapsalar bile memleketle bağlarını tamamen koparmayacaklarını dile getiriyor. Bu da gösteriyor ki Türkiye, üçüncü kuşak için artık eskisi gibi her yaz gidilen yegâne tatil yeri olmasa da duygusal anlam taşıyan özel bir destinasyon. Kimileri için düğün, cenaze, akraba ziyareti gibi özel sebeplerle gidilen; kimileri için de nostaljik bir yaz kaçamağı olarak kalan Türkiye seyahatleri, azalsa da bitmeyen bir olgu.

Almanya’daki üçüncü nesil Türkiye kökenlilerin yaz tatili tercihleri hem bireysel deneyimlerin etkisiyle hem de toplumsal koşulların değişimiyle yeni bir yörüngeye oturuyor. Kimi için Türkiye’ye gitmemek kuşaklar arası bir kopuş gibi görünse de aslında bu bir dönüşüm süreci. Görev duygusu yerini tercihe bırakıyor; bağlar kopmasa da esneyerek yeni formlara bürünüyor.

Alternatif tatil rotaları, üçüncü kuşağa yeni aidiyet alanları da sunuyor. Artık Antalya’nın plajları kadar, Saraybosna’nın köprüleri de “bizden bir parça” hissi uyandırabiliyor veya hiç de bizden olmayan Uzakdoğu kültürleri bambaşka ufuklar açabiliyor. Bu çeşitlilik, aslında Almanya’daki Türk kökenli topluluğun ne kadar çeşitlendiğinin de bir göstergesi.

*Röportaj veren kişilerin isteği üzerine isimler anonimleştirilmiştir.

Elif Kılıç

Ludwig-Maximilians Üniversitesinde sosyoloji alanında yüksek lisans yapmakta olan Elif Kılıç, çalışmalarında sosyolojik teoriye odaklanmakta ve Almanya’daki Müslüman bireylerin ötekileştirme deneyimleri ile kimlik müzakerelerine yönelik niteliksel araştırmalar yürütmektedir. Kılıç, aynı zamanda Perspektif’in yayın kurulu üyesidir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Diğer Gündem Yazıları

Son Yüklenenler