Mehmet Turgut: NSU Terör Örgütünün Beşinci Kurbanı
Mehmet Turgut, NSU Yeraltı Örgütü tarafından 25 Şubat 2004’te katledildiğinde sadece 25 yaşındaydı. Almanya'ya iltica edip burada yeni bir hayat kurmak istemiş, hayalleri bir döner büfesinde ırkçıların infazıyla sona ermişti.
Mehmet Turgut, 2 Mayıs, 1977’de Elazığ’ın Kovancılar ilçesine bağlı Kayalık köyünde Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Berivan ve Mehmet Hanifi çiftinin çocuğu olan Mehmet çocukluk ve gençlik yıllarını da yine bu köyde geçirir. Babaları, Mehmet ve kardeşi Yunus Turgut’a kimlik çıkartmak için nüfus dairesine gittiğinde, nüfus memuru, bu iki kardeşin doğum yılını yanlış yazınca Mehmet, 1979 doğumlu olarak, kardeşi Yunus ise 1977 doğumlu olarak nüfusa kayıt edilir. Mehmet ve Yunus, büyüdüklerinde ise, kimlikleri değiştirip, değiştirdikleri kimliklere kendi fotoğraflarını yapıştırsa da kimlikte Mehmet Turgut kütükte Yunus Turgut, Yunus Turgut ise Mehmet Turgut olarak kalır.
Ailesinin geçim sıkıntıları sebebiyle Almanya’ya gitmeyi kafasına koyan Mehmet Turgut, babasının bulduğu borç parayla, ilk kez 1994’te Almanya’ya giderek iltica eder. İltica başvurusu reddedilen Turgut, bir sene sonra Türkiye’ye geri gönderilir. 1998’de tekrar Almanya’nın Hamburg şehrine giden Mehmet’in iltica başvurusu yine reddedilir ve 2000’de bir döner dükkanında sahte bir kimlikle kaçak olarak çalışırken polis tarafından yakalanarak 2. kez Türkiye’ye gönderilir. Mehmet, pes etmez ve bu sefer farklı bir yola başvurur. 2003’te önce Ukrayna’nın Charkow şehrine gider ve akabinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da iltica talebinde bulunur. Mehmet Avusturya’dan da olumlu cevap alamayınca 3. kez kaçak olarak Almanya’nın kuzeyinde bulunan Stralsund şehrine girmeyi başarır. Burada dönercilerde ve elma bahçelerinde çalışan Mehmet, oturma izni olmadan Almanya’da yaşadığı ve çalıştığı için 6 hafta hapis cezasına çarptırılır. Cezasını çektikten sonra ise, Hamburg’daki sığınmacılar kampına gönderilen Mehmet daha sonra Mecklenburg-Vorpommern eyaletinde bulunan Rostock-Totenwinkel şehrinde, Neudierkower Weg 2 sokağında köylüsü Haydar Ay tarafından işletilen “Mr. Kebab Grill” döner dükkanında kaçak olarak çalışmaya başlar.
Cinayet Günü
2004 yılının 25 Şubat’ında Mehmet 9.30-10.00 arası kahve yapar, döneri hazır eder ve döner fırınını ısınması için açar. Sıkça dükkana uğrayan müşterilerden biri olan ve daha sonra duruşmada şahit de olacak Kel.’e kahvesini verir. Müşteri kahvesini içtikten sonra özel bir durum farketmeden saat 10 civarından dükkandan ayrılır. Yaklaşık 10 dakika sonra 10.10 sularında ise müşterilerin kullanma izni olmayan, karavanın yan girişinden birisi içeri girer. Mehmet Turgut yüzünü o yöne çevirdiğinde ise kendisine doğrultulan silah ile karşılaşır. Saldırgan Mehmet’i yere yatırır, Mehmet yattığı o yerden bir daha kalkamayacaktır. Bu esnada içeri bir kişi daha girer, yerde yatan Mehmet’e Ceska 83 tipi silah ile 4 el ateş açarlar. Mehmet’in sağ kalma şansı yoktur. Kurşunun biri kafasına, bir diğeri ensesine, üçüncü kurşun ise boğazına isabet eder. Bir kurşun ise Mehmet’i ıskalar.
Karavanın İçerisinde Kanlar İçinde Yatarken Buldu
Mehmet Turgut, köylüsü olan, kendisinden 19 yaş büyük olan Haydar Ay’ın döner dükkanında çalışıyordu. Ay, dükkanı normal şartlarda her gün kendisi açıyordu. O gün de dükkanı kendisi açacakken işleri sebebiyle gecikmişti. Haydar Ay, 23 Ekim 2013’te gerçekleşen 49. duruşma gününde; Mehmet’e kendisi gelmeden dükkanı açmaması gerektiğini söylediğini, aslında saat 10’da dükkanı kendisinin açmayı planladığını dile getirmişti. Lakin, Dierkhofer Höhe sokağında yoğun trafiğe yakalandığını ve bu sebepten dolayı saat 10.15’te dükkana varabildiğini ekledi. Vardığında ise, bir karavandan oluşan dükkanın tezgahının dışa doğru açık ve kapısının kapalı olduğunu fark ettiğini söyleyen Ay, sonra arabasını park edip üç-dört defa Mehmet’e araçtaki malzemeleri taşımak için seslendiğini belirtti. Cevap gelmemesi üzerine Mehmet’in gazete okuyup kahve içtiğini düşünen Ay, karavanın kapısını açtığında ise Mehmet’i ayakları kapıya doğru yerde yatılı bir vaziyette hatırladığını dile getirmişti. Mehmet’in kaldırıp ne olduğunu öğrenmeye çalışırken, boğazında kan fark ettiğini ve akabinde imdat çağrısına yetişen bir Alman’a telefonunu ambulans ve polisi çağırabilmesi için attığını açıklamıştı.
Sanık Muamelesi Yaptılar
Cinayet sonrası Haydar Ay ve yakınları ise polis tarafından baskı altına alınır. Birçok kez ifadeye çağrılan Ay, Mehmet, yani onların deyimiyle Yunus’u nereden tanıdığı ile ilgili sorulara muhatap olur. Öyle ki bir defasında, Nürnberg’den yanına gelen biri tarafından 10-13 saat arası sorgulanan Ay, adeta bir sanık muamelesi görür . Kısa bir süre sonra Haydar Ay, yakınları ve köylüleri tarafından da bir suçlu gibi karşılanır ve öldürülmek istenen aslında kendisi olduğu ve kazara Mehmet Turgut’un katledildiği konuşulmaya başlar. Netice itibari ile, polis ve çevre baskıları sonucu olarak, Haydar Ay 2007 yılında dükkanını kapatıp Rostock şehrini terk eder.
Mehmet Turgut Nasıl Biriydi?
Babasının adını taşıyordu Mehmet. Fatma, Cihan, Mustafa, Yunus ve Ahmet Turgut’un abisiydi. Ailesini herşeyden çok seven, iyi bir insandı. Sakin ama düşünceli, neşeli ve sevecen bir kişilikti Mehmet Turgut. Sporu seven ve sıkça futbol oynayan bir gençti. Almanya’ya bir umut ile gelen Mehmet Turgut, 3. kez Almanya’ya girmeyi başardığında, bu ülkede kalmayı da başarmıştı. Evlenmeyi, bir yuva kurmayı ve çocuk sahibi olmayı hayal ediyordu. Babasının “Oğlum gitme Almanya’ya, burada kal. Burada evlen.” demesine karşılık olarak “Baba, burada ne ile yaşayacağız? Bize bakıyor, karnımızı doyuruyorsun ama ne zamana kadar senin kazandığın parayla yaşayacağız? Ben kendi işimi kurmak istiyorum. Ben Almanya’ya gitmek istiyorum.” demişti. Nihayetinde babası da oğlunu ikna etme çabalarından vazgeçmişti. Mehmet Turgut ailesine yük olmak istememiş ve hayalleri ile birlikte Almanya’nın yolunu tutmuştu.
Mehmet Turgut’un Ailesi Ne Durumda?
Yunus Turgut
Mehmet’in kardeşi Yunus Turgut da Rostock şehrinde belli bir süre kalmuş ve Mehmet’in ölümünden birkaç ay önce Türkiye’ye geri dönmüştü. Yunus Turgut için Ankara’ya gelen Alman polisi, saatlerce ifade aldı ve düşmanların kim olduğunu sordu. Yunus Turgut polisin kendisine, “Aslında seni öldüreceklerdi, isim yanlışlığından ötürü Mehmet suikastçiler tarafından öldürüldü” dediğinin altını çizmişti.
Eşi Songül ile Kayalık köyünde yaşayan ve çiftçilik yapan Yunus, abisini toprağa verdikten kısa bir süre sonra anne ve babasının köyden ayrıldığını, babası Hanifi’nin abisinin vefatı sonrası parkinson ve şeker hastalığına yakalandığını, annesinin ise bir deri bir kemikten ibaret kaldığını söylüyor.
Mustafa Turgut
Mehmet Turgut’un kardeşi olan Mustafa Turgut, abisine “Memo” diye hitap ettiğini ve onu “Memo” olarak hatırlayacağını söylüyor. Abisinin vefatı esnasında 12 yaşında olduğunu ve Almanya’nın Mehmet Turgut için bir umut olduğunu sözlerine ekliyor. Mehmet’i tabutun içinde memleketine getirdiklerinde babasının naaşını son kez görmek istediğini ve oğlu Mehmet’i alnından öptükten sonra, “şimdi defnedebilirsiniz” dediğini belirtiyor.
Annesinin her gün Mehmet’in mezarına gittiğini söyleyen Mustafa, babasının ise sakin kaldığını ve sabırlı olduğunu cümlelerine ekliyor. Cinayetten sonraki süreci de “kabus” olarak nitelendiren Mustafa, köyde abisinin ölümüyle ilgili dedikoduların yayıldığını söylüyor. Mehmet Turgut hakkında “Oğlun Almanya’da kesin uyuşturucu satıyordu” diyenlerin olduğu gibi, “Haydar’ın suçuydu” diyenlerin de olduğunu ekliyor. Mustafa, bazılarının “Siz oğlunuzu kendiniz öldürdünüz” dediğini bile belirtiyor. Kısa bir süre sonra babasının köyden ayrılmaya karar verdiğini ve annesi ile birlikte Elazığ’a taşındığını sözlerine ekliyor Mustafa Turgut.
Mehmet Turgut’u Öldürenler Kimdi?
Mehmet Turgut’u öldürenler 4 Kasım 2011 tarihinde Eisenach şehrinde bir karavanda ölü olarak bulunan ve “NSU-Üçlüsü” olarak adlandırılan terörist grubundan iki kişi, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’tı. Turgut NSU’nun öldürdüğü Enver Şimşek ( 9 Eylül 2001/ Nürnberg), Abdurrahim Özüdoğru (13 Haziran 2001/ Nürnberg), Süleyman Taşköprü ( 27 Haziran 2001/ Hamburg) ve Habil Kılıç ( 29 Ağustos 2001/ Münih) sonrası bu terör örgütünün 5. kurbanı olarak kayıtlara geçti.
Federal Kriminal Dairesi adli tıp raporuna göre, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt intihar etti. 4 Kasım 2011 tarihinde Eisenach devriye ekiplerinden polis Frank M. ve Uwe S.’ye karakoldan şüpheli bir karavanı incelemek üzere anons geçildi. Frank M.’nin NSU davası ile ilgilenen Münih mahkemesinde yaptığı açıklamada, devriye arabası ile içinde iki banka soyguncusunun olduğu tahmin ettikleri karavana yaklaşmak üzereyken, ateş açıldığını duyduklarını ifade etti. Adli tıp raporuna göre, önce Mundlos, Böhnhardt’ı öldürdü ve sonrasında intihar etti. Polis vardığında ise, her ikisi ölü olarak ele geçirildi.
NSU terör örgütünün kurbanlarından Mehmet Turgut’u rahmetle anıyoruz.