"Almanya"

İmparatorluk Vatandaşı Hareketi Nedir?

İmparatorluk Vatandaşı Hareketi, çok yaygın olmamakla birlikte Almanya’da zaman zaman kurumları ve gündemi aykırı söylem ve eylemleriyle meşgul eden aşırı sağcı bir hareket. Perspektif Anatomi serisi, İmparatorluk Vatandaşı Hareketi'ni inceliyor.

Fotoğraf: Juergen Nowak @Shutterstock.com | Değişiklikler: Perspektif

“İmparatorluk Vatandaşı” (Reichsbürger) veya bazen de “İmparatorluk Vatandaşı Hareketi” (Reichsbürgerbewegung) olarak adlandırılan olgu; Almanya’da çok yaygın olmamakla birlikte ilgili kurumları ve zaman zaman da gündemi aykırı fikir, söylem ve eylemleriyle meşgul eden aşırı sağcı ve komplo teorisyeni sosyal grupları ifade etmektedir.

Kavram; organizasyon ve ideoloji açısından heterojen görünüm arz eden genellikle tekil bireylerin, nadiren de mezhep benzeri küçük grupların ortak adlandırılmasında kullanılmaktadır. Bu gruplar kendilerini tanımlarken “imparatorluk vatandaşı” ya da “imparatorluk hükümetleri” (Reichsregierungen), “kendi kendini yönetenler” (Selbstverwalter) veya “gerçek kişiler” (natürliche Personen) şeklinde tanımlamaktadırlar. Dışarıdan ise daha ziyade “imparatorluk vatandaşı oluşumu” (Reichsbürger- Szene), “imparatorluk ideolojisinin bağlıları” (Anhänger der Reichsideologie) veya “imparatorluk ideologları” (Reichsideologen) olarak adlandırmaktadırlar. Temel ideolojileri; politik ve toplumsal olarak kabul gören genel tarih tasavvurunun revizyonunu (Geschichtsrevisionismus) ve monarşi taraftarlığı, demokrasi karşıtlığı ve antisemitizm oluşturmaktadır. İmparatorluk vatandaşları Yahudi soykırımını (Holocaust) reddetmektedir. Güvenlik birimlerine göre bu eğilimlerin genel adı “imparatorluk vatandaşları ve kendi kendini yönetenler”dir.

İmparatorluk Vatandaşları, Anayasa’nın “Alman İmparatorluğuna karşı yürütülen savaşın devamının” bir göstergesi, federal hükümetin ise “Batılı muzaffer güçler tarafından Alman halkına dayatılan yabancı yönetimi tüzüğü”nün yansıması olduğunu iddia etmektedir. Onların genel amacı “Federal Almanya Cumhuriyeti’nin gayri meşrulaştırılması ve kafa karışıklığı yaratmaktır.” Alman yasalarını tanımayan imparatorlukçular vergi ödemeyi de reddetmektedir. Bazıları hayal dünyaları doğrultusunda kendi pasaportlarını ve sürücü belgelerini üretmekte, kendilerini hayali imparatorluk hükümetinin bakanları olarak atamaktadır.

İmparatorluk vatandaşları kısmen birbirleriyle çelişen, homojen olmayan gruplardan oluşmaktadır. Bazıları Nasyonal Sosyalizmi geri getirmeyi amaçlayan sadık neo-naziler iken, bazıları yayılmacı demokratik toplum propagandası yapmakla birlikte “Alman İmparatorluğu” için kral atamak isteyen içe kapalı, yarı mistik grup özelliği göstermektedir. Yine bazıları da Adolf Hitler’in yakın adamlarıyla Nasyonal Sosyalizmin sona ermesiyle UFO’ları (Reichsflugplatten) kullanarak Antarktika’ya kaçtığına ve bugüne kadar orada yaşadığına inanmaktadır. Meşhur imparatorlukçular arasında, eski Kızıl Ordu Cephesi (RAF) teröristi ve aşırı sağcı Horst Mahler ve onun eski ortağı Avukat Sylvia Stolz yer almaktadır (Speit, 2017).

İmparatorlukçu oluşum ve ideolojiler 1980’lerde ortaya çıkmış, 2010’dan itibaren her geçen yıl artış göstermiştir. Bireysel aktörlerin şiddet içeren militanca tavır ve eylemleri ise 2013’ten itibaren yaygınlık kazanmıştır. Federal Anayasayı Koruma Dairesi (BfV), kategoride yer alan oluşumların üye sayılarının 2020 itibariyle 20.000’den fazla olduğunu belirtmektedir. Bu sayının en az 1000 kadarı aşırı sağcı, 2000 kadarı şiddet eğilimli olarak nitelenmektedir. 2016’dan itibaren 880’inin silah ruhsatı iptal edilmiş olmasına rağmen 550 imparatorlukçu halen yasal olarak silah bulundurmaktadır (BfV, 2021: 113, 53; bmi. bund, 2020). Federal Kriminal Polis Dairesi 2018 yılında 866, 2019 yılında 673 politik motivasyonlu suçun imparatorlukçular tarafından işlendiğini belirtmektedir (BKA, 2020: 9).

Liberalizm, laiklik, ulus-devlet gibi sıkça kullanılan kavramları Anatomi Serisi’nde açıklıyoruz. Anatomi Serisi’nin diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
TIKLA

Son yıllarda propagandalarını yaygınlaştıran imparatorlukçular, Ekim 2016’da Nürnberg yakınlarında yaşanan bir hadiseyle federal çapta gündem oluşturdular. Bir imparatorlukçu, bir baskın sırasında özel görev gücünden polis memurlarına ateş açtı, bir memur öldü ve biri ağır olmak üzere üç memur yaralandı. Haftalarca gündemi meşgul eden bu olay üzerine Kasım 2016’da Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, İmparatorluk Vatandaşı Hareketi’nin anayasanın korunması amacıyla ülke çapında izlenmeye başlanacağını açıkladı. Bu doğrultuda Ocak 2017’de aktif olan bir grup imparatorlukçunun evleri arandı. Federal Savcılığa göre yedi sanık “polis memurlarına, sığınmacılara ve Yahudi cemaatine silahlı saldırılar” planlamıştı. Bu sanıklar terör örgütü kurmakla suçlandı (bpb, 2014).

İmparatorlukçu İdeoloji (Reichsideologie)

Almanya genelinde imparatorluk ideolojisine sahip olanların tam sayısı verilememektedir. İdeoloji birçok farklı birey ve grup tarafından temsil edilmektedir. 2010’lu yıllara kadar devlet kurumlarının bu ideolojik eğilimlere yönelik bir kayıt tutmadığı bilinmektedir. Yine bu döneme kadar ideoloji hakkında yeterince araştırma yapılmamış olmasından dolayı bu eğilimde olanların tam bir sınıflandırması yapılamamıştır. Bununla birlikte Anayasayı Koruma Daireleri tarafından 2012’den beri başlangıç seviyesinde eğitim kursları düzenlenmektedir.

2012 yılından itibaren imparatorlukçuların bazı eylemleri ulusal medyada yer aldı ve kamuoyunun gündemini meşgul etti. Diğer taraftan Yahudi ve Müslüman dini cemaatlerin üyeleri, vergi dairelerinin çalışanları, okul müdürleri gibi aktörler imparatorluk vatandaşları ya da onların ideolojik argümanlarıyla yıllarca karşılaştılar. Nihayet Eyalet ve Federal Meclis üyeleri de imparatorluk vatandaşları hakkında sorular sormaya başladı. Zira “imparatorluk ideologları” ideolojilerini anlatan sayfalarca mektubu devlet kurumlarına gönderdiler. Kendilerini hiçbir meşru kuruma bağlı görmeyen, birçok devlet görevlisine karşı bireysel olarak mücadele vermeye azmetmiş olan imparatorlukçulara göre vergi veya para cezası ödemeye gerek yok. Onların etkinlikleri söylem geliştirmek ve propaganda yapmaktan ibaret değil. Zira son yıllarda birçok defa ölümle tehdit ettiler, çeşitli saldırılar gerçekleştirdiler (Rathje, 2014: 4).

Alman İmparatorluğu’nun Almanların meşru devleti olduğu inancı, Nasyonal Sosyalizmin yenilgisinden ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da devam etmiştir.  Siyaset bilimci Richard Stöss’e göre aşırı sağcılar 1945’ten bu yana Alman İmparatorluğunu restore etmek amacı doğrultusunda söylemler geliştirmektedir. Bu söylemler, Federal Almanya Cumhuriyeti’nin meşru olmadığı ve Alman İmparatorluğunun varlığını sürdürdüğü temel varsayımına dayanmaktadır. “İmparatorlukçuluk” 1980’lerden bu yana örgütlü aşırı sağcılık içinde genel bir eğilim olarak belirmektedir. Bu süreçte bağlılarını imparatorluk hükümeti kurmaya, muzaffer müttefik güçlerine mektup yazmaya ve vergi gibi düzenleyici ödemeleri reddetmeye teşvik eden imparatorlukçu ideolojinin güncel bir formu şekillenmiştir (Rathje, 2017: 38-39).

İmparatorlukçu ideolojinin merkezinde Alman İmparatorluğu’nu tarihsel sınırlar içinde restore etme fikri bulunmaktadır. İmparatorlukçulara göre ilgili ulusal bölge, uluslararası hukuka göre bağlayıcı olan Federal Almanya Cumhuriyeti sınırlarını değil; 1871, 1914, 1937 ve daha az sıklıkta da olsa 1939 sınırlarıdır. Özünde aşırı sağcı olan bu ideoloji, imparatorluğun “doğal” sınırlarına ulaşabilmek amacıyla Almanya’nın bugünkü sınırları dışındaki ilgili bölgelere el konulmasını savunmaktadır. İmparatorlukçular uluslararası sözleşmeleri geçersiz saymakta ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin egemenliğini inkâr etmektedirler. Açık ve çoğulcu toplumu reddeden imparatorlukçu ideoloji, Almanya’ya has bir fenomen olmakla birlikte Avusturya’dan da taraftarlara sahiptir.

İmparatorluk ideolojisi; Alman İmparatorluğu’nun varlığını sürdürdüğüne inanmak gibi mantıksız inançlara sahip olmak açısından sağcı ezoterizm, tüm dünyayı Yahudilerin yönettiğini savunmak gibi komplo teorisi, küreselleşmiş bir toplumun karmaşık sorunlarına basit çözümler sunan tavrıyla anarşist bir görünüm arz etmektedir.

İmparatorlukçuların Sosyo-Demografik Özellikler

Tek tip bir “imparatorlukçu hareket” yoktur. Bilakis bu hareket; farklı motivasyonlara sahip bireylerden küçük ve sahte gruplara, binlerce web sitesine ve adalet kurbanları için sözde yardımcı topluluklara, nispeten az sayıda üyeye sahip mezhep benzeri, ezoterik örgütlere kadar uzanan yapıların toplamından oluşmaktadır. Bütün bu oluşumlar için; tek bir isimlendirme altında toplanmayı mümkün kılan benzerliklerine rağmen, tek tip yaklaşımdan, sıkı örgütsel bağlardan ya da baskın bir gruptan söz edilememektedir. Oluşumların kendi içinde yaşadıkları tartışma ve parçalanmalar, öne çıkan aktörlerin sık sık değişmesi imparatorlukçu hareket üzerine yapılan araştırmaları güçleştirmektedir. Bununla birlikte hareket içinde sempatizanlara ek olarak “kötü şöhretli baş belaları”, psikolojik sorunları olanlar, “istikrarlı kahramanlar” ve “istismarcılar”dan bahsedilmektedir. Örneğin bu sonuncu grup “imparatorluk kimliğini” (Reichsausweis), ideolojik fantezilerinden oluşan makalelerini ve seminerlerini ücret karşılığında sunmaktadır.

Savundukları ideolojiler doğrultusunda imparatorlukçuların aslında belli bir yaşın üstünde marjinal kimseler oldukları söylenebilir. Mesela yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip Rheinland-Pfalz’da, 2020’nin sonunda büyük ölçüde sıkı bir örgütlenmeye sahip olmayan yaklaşık 700 kişi imparatorlukçu olarak kayıtlara geçmiştir. Bunlardan 100 kişinin şiddet odaklı olduğu belirtilmektedir. Örgütlü olanlar, “Bavyera Halk Devleti” ve “Özgür Prusya Devleti” gruplarına üyedirler ve sözde “Alman İmparatorluğu Devletler Birliği”nde (Staatenbund Deutsches Reich) bir araya gelmektedirler. Eyaletteki imparatorlukçuların yaklaşık üçte ikisi erkek, %63’ü 50 yaş üstünde, %29’u da 30 ila 50 yaş aralığındadır (mdi.rlp, 2021).

Sonuç Yerine

İmparatorlukçu ideolojinin sosyo-psikolojik bir analizi bu hastalıklı olgunun tarihi, kültürel ve sosyal arka planının anlaşılması için büyük önem taşımaktadır. Bu tür ideolojilerle mücadelede resmî kurumların yanında sivil topluma da önemli görevler düşmektedir. Son on yılda imparatorlukçulara ve onların ideolojisine dair kapsamlı bilgiler ortaya çıkmıştır. İmparatorlukçular ajitasyonları, komplo teorileri ve yalanları için her türlü fırsattan yararlanmaktadır. Corona salgını sürecinde yapılan protestolarda imparatorlukçuların söylemleri ile paralellik arz eden yaklaşımlara rastlanmaktadır.

Devlet ve toplum uzun süre imparatorlukçu ideoloji tehlikesini görmezden gelmiştir. Son dönemde imparatorlukçulara karşı ilk önlemler alınmaya başlanmıştır. Ancak bunlar, harekete katılanların her geçen yıl artan sayıları dikkate alınırsa yeterli görünmemektedir. Bu potansiyel tehlikeye karşı resmi ve sivil inisiyatiflerin daha kararlı olması gerekmektedir. Her şeyden önce toplumda bu tehlikeye karşı farkındalığın artırılmasına yönelik yaygın çalışmalar yapılmalıdır. Böylece özellikle gençlerin komplo teorilerine karşı eleştirel düşünme yetenekleri desteklenmiş olacaktır.

İmparatorlukçu ideolojinin ırkçılık, yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtı ırkçılık ve antisemitizmle ilişkisi bilimsel araştırmalarla ortaya konmalı; bu fenomenin uluslar üstü tarafları da aydınlatılmalıdır. Diğer taraftan imparatorlukçuların patlamaya hazır, tam olarak keşfedilmemiş, ortaya çıktıklarında etkileri hesaplanamayacak potansiyel bir tehlike olmaları dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Kaynaklar

bpb (2014). “Reichsbürgerbewegung”, Erişim: 14.10.2021.
BfV (2021).Verfassungsschutzbericht 2020” , Erişim: 15.10.2021.
BKA (2020). “Politisch motivierte Kriminalität im Jahr 2019”, Erişim: 15.10.2021.
bmi (2020). “Reichsbürger” und “Selbstverwalter“, Erişim: 15.10.2021.
mdi.rlp (2021). “Reich Vatandaşları” ve “Kendi Kendini Yönetenler“, Erişim: 13.10.2021.
Rathje, J. (2014). Wir sind wieder da. Die “Reichsbürger”: Überzeugungen, Gefahren und Handlungsstrategien. Amadeu-Antonio-Stiftung.
Rathje, J. (2017). “Reichsbürger. Verschwörungsideologie mit deutscher Spezifik”, in: Wissen schafft Demokratie. Schriftenreihe des Instituts für Demokratie und Zivilgesellschaft (IDZ), Jena, 1 (2017), 238-249.
Speit, A. (Ed.) (2017). Reichsbürger: die unterschätzte Gefahr. Ch. Links Verlag.

Ahmet Aslan

Bir dönem Almanya’da ikamet etmiş olan Ahmet Aslan, Din Sosyolojisi alanında doktorasını tamamlamış olup gençlik, değerler ve göç sosyolojisi alanlarında araştırmalarını sürdürmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler