'Birleşik Krallık'

MCB Dosyası ve Birleşik Krallık Siyasetinde İslamofobi

İngiltere Müslüman Konseyi’nin hazırladığı İslamofobi dosyası Birleşik Krallık siyasetindeki İslamofobik düşünceleri ortaya koyuyor. Ülkede iki siyasi parti, İslamofobi iddialarıyla karşı karşıya.

İslamofobi Birleşik Krallık siyasetinde kendini bir kez daha gösterirken, ülkedeki iki ana siyasi parti de İslomofobi iddialarına karışmış durumda. İngiltere Müslüman Konseyi (MCB),  Muhafazakar  Partililere yönelik 300’den fazla  İslamofobi suçlamasını içeren bir inceleme yayınladı. Öte yandan muhalefetteki İşçi Partisi de mercek altında: İşçi Partisinde ırkçılık karşıtlığı ile bilinen ve aynı zamanda Irk Eşitliği Komisyonu ile Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu’nun eski başkanı olan Trevor Phillips’in İslamofobik söylemler nedeniyle görevden alınmasıyla, İşçi Partisi de topun ağzında. Birbirinden ayrık gibi görünse de bu iki vaka arasındaki yakın ilişki İslamofobinin Birleşik Krallık siyasetinde nasıl görüldüğünü ve tutarlı bir yanıt arama çabasındaki zorlukları anlamak için eşsiz bir fırsat. 

İngiltere Müslüman Konseyi’nin İslamofobi Dosyası

Muhafazakar Parti’deki İslamofobi iddiaları yeni değil. MCB iki yıldır buna benzer kanıt dosyaları ortaya koyuyor. En son dosya raporu ise, parti tabanından Başbakan’a yakın isimlere kadar Muhafazakar Parti’nin her kademesinden insanın çeşitli İslamofobik yorum ve faaliyetlerini ortaya koyuyor. Bu siyasilerin arasında, Muhafazakar Parti’nin geçtiğimiz aralık ayındaki genel seçimlerdeki ezici zaferinin ardından mevcut hükûmette görev yapanlar da var:  Sally-Ann Hart bir Twitter paylaşımında, Kadın Yürüyüşü’nün, İhvan örgütü tarafından “gizli niyetler” doğrultusunda sabote edildiğini iddia etmişti. Ayrıca Karl McCartney de İngiliz Savunma Ligi (İng. “The English Defence League”) eski lideri Tommy Robinson ile radikal sağcı ünlülerden Katie Hopkins’in paylaşımlarını retweet etmişti. Parti tabanından, eski bir yerel meclis adayı ise Müslüman bir esnafın ölüm haberinin ardından, “1’i gitti, kaldı geriye 1.6 milyon” paylaşımı yaparken; diğer bir meclis üyesi, “Uyan artık İngiltere, yoksa iş işten geçmiş olacak; yoksa bir gün HEPİMİZ Müslüman olacağız.” mesajını paylaşmıştı. 

MCB’nin İslamofobi Dosyasında Neler Var?

MCB’nin İslamofobiyle ilgili son inceleme dosyası, İngiltere, İskoçya ve Galler’de eşitlik ve adalet yasalarını teşvik etme ve uygulatmadan sorumlu Birleşik Krallık’ın izleme örgütü olan Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu’na (EHRC) gönderilen ikinci dosya. Komisyon’a bir yıl önce gönderilen ilk dosyada ise 150 İslamofobi iddiası bulunuyordu. Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu’nun (EHRC) faaliyet tanımı içerisinde, din ve inanç temelinde ayrımcılığa karşı koruma sağlamak da yer alıyor. Bu nedenle MCB, sunmuş olduğu belgelerin, Muhafazakar Parti’ye yönelik bir soruşturmanın başlatılması için yeterli olduğunu öne sürüyor. İzleme örgütünün sorumluluklarından kaçtığını iddia eden MCB’den Harun Khan,  “Komisyonun (dosyamıza) cevap vermede başarısız olması ilginçtir. Kaldı ki herhangi bir eyleme geçilip geçilmeyeceğine dair ne bizi ne de Britanyalı Müslümanları bilgilendirdiler.” Şu ana kadar soruşturmaya dair herhangi bir açıklama yapılmadı.

Trevor Phillips: Hem Irkçılık Karşıtı Hem de İslamofobik Mi?

MCB İslamofobi dosyasını yayınladığı sıralarda, İşçi Partisi İslamofobi iddiaları nedeniyle Trevor Phillips’in üyeliğini askıya aldıklarını açıkladı. Phillips’in parti adına yaptığı basın açıklamasında yer alan, Trevor’a isnat edilen İslamofobik söylem listesinde , “Britanyalı  Müslümanlar millet içinde millettir”, sözlerinin yanı sıra, Ulusal Anma gününün hemen öncesinde gelincik çiçeği taşıyan pek az Müslüman olduğuna ve Pakistan kökenli Müslümanların çocuk istismarına dair yorumları yer aldı. Kendine yöneltilen suçlamaları ısrarla reddeden Phillips, dikkatleri tekrar Parti’ye çevirerek Jeremy Corbyn’i eleştirdi. Bu, Phillips’in kendisinin de üyesi olduğu Parti’ye yönlendirdiği ilk sert eleştirisi değil. Kendisi Parti’nin Antisemitizmle bağlantılı olduğunu iddia eden ve bu nedenle İşçi Partisi’ne oy vermeyeceklerini açıklayan 24 kamu figüründen biriydi.  

1950’lerde İngiltere sömürgesi Guyana’dan gelen bir ailenin evladı olarak Londra’da doğan Phillips, eski Başbakan Tony Blair ile tanışıp, 1996’da İşçi Partisi’ne katılmadan önce yazarlık ve yayıncılık yapıyordu. İşçi Partisi’nin Londra Belediye Başkanı adayı olarak seçimleri kaybeden Phillips, Irk Eşitliği Komisyonu’nun başına geçti. 2006 yılında ise EHRC’ye başkan olarak atandı. Bu komisyonun faaliyet alanı, din temelli ayrımcılıkla mücadele gibi daha yaygın bir eşitlik tanımını içeriyor. Bu böyle iken, Phillips uzun bir süre tartışmalı bir figür olmaya devam etti. Bu hususu Muhafazakar Partili Sayeeda Warsi de dile getirerek, “Irkçılık karşıtları hâlâ Phillips’in sözlerine şaşıp kalıyorlar.” dedi. Warsi, Phillips’in  devleti çokkültürlülüğü rafa kaldırma çağrısı ve 2015 tarihli, tepkilere neden olan, “Irk Hakkında Dile Getirmediğimiz Hakikatler” adlı belgeselini, İngiliz toplumundaki popülist ve ulusalcı unsurlara hizmet ettiği gerekçesiyle eleştirdi. 

Birleşik Krallık Siyasetinde İslamofobi

Bu iki olay, İslamofobinin İngiltere’nin siyasi alanlarında hâlâ somut ve ciddi bir sorun olduğunu gösterirken, aynı zamanda birkaç hususu ortaya koyuyor. 

Bunlardan ilki şu: İslamofobi kurbanları, yani günümüz Britanyasında yaşayan, gündelik yaşamlarına devam eden ortalama Müslümanlar, siyasi alanda görünürlüğe sahip değiller. MCB’nin İslamofobi dosyasına ya da Phillips’e yöneltilen suçlamalara karşı resmî işlemin başlatılmaması, tüm ilginin İslamofobi kurbanları yerine İslamofobi faillerine yöneldiğini ortaya koyuyor. Buna karşılık Müslümanlar, ancak bir suçun faili olduğunda ya da suçla ilişkilendirildiklerinde görünürlük kazanıyor. 

İkinci husus ise şu: İslamofobinin tanımlanması gerekliliği, tüm siyasi adımların ve bunları izleyen kanuni prosedürlerin önünde engel oluşturmaya devam ediyor. Uzun zamandır devam eden bu gereklilik için birçok tanım geliştirilse de, Birleşik Krallık’ta birbiri ardına gelen muhafazakar hükûmetler, bir yandan bu tanımları öne sürmüş, hemen ardından da reddetmiştir. Böylelikle İslamofobiye karşı gerekli siyasi ve idari atımlar atılmadı. İronik de olsa, bu durum muhafazakarların işine geliyor. Kendilerine karşı bunca İslamofobi iddiasına rağmen Muhafazakar Parti suç unsuru olarak neyi incelemeleri gerektiğini tam olarak anlayana kadar, soruşturmanın mümkün olmadığını bahane ederek konuyu kapatmaya yelteniyor. Bir İslamofobi tanımı üzerinde uzlaşmamaları, soruşturmaya ve de harekete geçmeye niyetli olmadıklarını gösteriyor. 

Bu da bizi üçüncü hususa, yani EHRC’nin beceriksizliğine getiriyor. Dinî ayrımcılığa karşı koruma sağlama vazifesine rağmen, Komisyon uzun zamandır İslamofobiyi ciddiye almada isteksiz. Bunda Phillips’in komisyondaki yönetim becerisi mi yoksa kendisinin İslamofobinin “gerçek boyutu” hakkındaki şüpheleri mi etkili belirsiz. Görevden uzaklaştırılmasının ardından çıkan tartışmalarda da görüldüğü gibi Phillips, Müslümanlara yönelik yaptığı klişe genellemelerin, siyahi ya da Asya kökenli insanlara yapılan klişe genellemelerle eşit şekilde yanlış olduğunu düşünmüyor. Ona göre, belki de Komisyon da aynı görüşte, ortada bir ayrımcılık hiyerarşisi var ve İslamofobi listenin en alt sıralarında.

Siyahiler Irkçı Olabilir Mi?

Dördüncü husus ise, devletin beyaz olmayan toplulukları ne dereceye kadar ırkçı kabul ettiği ile alakalı. Bu sorunun en kestirme cevabı, kategorik olarak yalnızca beyazların ırkçı olduğunu söylemektir; ki bu da aşırı sağın, nüfustaki çeşitliliğin ve çokkültürlülüğünün bir sonucu olarak, beyazların hem suçlandığı ve aynı zamanda mağdur edildiği algısını yaymak için kullandığı bir söylem. Dolayısıyla İslamofobinin ırkçılıkla eşdeğer olup olmadığı ya da salt ona benzer bir işlev gösterip göstermediği konusundaki tartışmalar da bu amaca hizmet ediyor. Konuyu layıkıyla irdelemek için daha fazla satıra ihtiyaç duyulsa da, bazı ırkçılık karşıtlarından gelen mesajlar gayet açık: Hem siyahi hem de ırkçı olabilirsiniz, bunda şüphe yok. 

Konu ile ilgili son husus, İslamofobinin tamamen nasıl siyasileştirildiği ve keyfî olarak siyasi malzeme hâline getirildiğiyle alakalı. Birleşik Krallık’ta muhafazakarlar – ve dolayısıyla, ana akım medyasındaki destekçileri- söz konusu iddiaların, ortada kesin bir İslamofobi tanımı olmaması nedeniyle soruşturulamayacağını öne sürmeye devam ettiler. Ancak Phillips açığa alınır alınmaz, aynı siyasi isim ve medya figürleri,  Phillips hakkındaki suçlamaların İslamofobi kapsamında olmadığına hükmetti. Görünen o ki Phillips’i savunanlar, İslamofobinin ne anlama geldiğini aslında gayet iyi biliyor. Aynı şekilde İslamofobi, rakiplere karşı puan kazanmak için kullanıldığı zaman, -Jeremy Corbyn ve İşçi Partisi örneğinde olduğu gibi – Muhafazakar Parti ve medyadaki taraftarları, İslamofobiyi tanıma, içeriğini bilme ve daha da önemlisi kamusal ve siyasi tartışmalara katılma konusunda fazla istekliler.  

Çelişkili ve oldukça ironik bir süreç olmasına rağmen İslamofobi, İngiltere’nin siyasetini meşgul etmeye devam edecek gibi görünürken, siyasi oyunun kuralları daha açık hâle gelmeye başlıyor.

Chris Allen

Leichester Üniversitesi Kriminoloji Bölümü Nefret Araştırmaları Merkezi’nde öğretim üyesi olan Dr. Chris Allen İslamofobi ve İslamofobik nefret suçları konularında çalışmalar yürütmektedir.

Yazarın diğer yazıları
Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler