'Avusturya'

ECRI Avusturya Raporu: İslamofobi Yükselişte

Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI) geçtiğimiz ay altıncı raporunu yayımladı. Raporda 2015 yılından bu yana Avusturya’da nefret söylemi ve ayrımcılıkla mücadele alanında bazı kayda değer gelişmeler olmakla birlikte, İslamofobinin yükselişe geçtiği belirtiliyor.

Fotoğraf: Shutterstock.com

ECRI’nin yayımladığı rapor Avusturya’da nefret söylemiyle mücadele alanında yeni bir takım inisiyatiflerin hayata geçirildiğini ortaya koyuyor. Bu inisiyatiflerin özellikle internet ortamındaki nefret suçlarını ortaya çıkarmak, kayıt altına almak ve mağdurlara sunulan yardım hizmetleri alanında olduğu belirtiliyor. 2016 yılından itibaren siber zorbalığın bir suç unsuru olarak tanımlanması da bu gelişmelere örnek olarak veriliyor.

ECRI ayrıca, müspet bir gelişme olarak 2017 yılında yürürlüğe giren ve bir çok tartışmalara yol açan entegrasyon yasasına da atıfta bulunuyor. Bu yasadan, göçmenlerin hızlı bir şekilde entegre edilmesi için sarf edilen çaba ve özellikle dil edinimi ve uzun vadede iş hayatına katılımlarının gerçekleşmesi adına yapılan yatırımlar bağlamında bahsediliyor.  

İlkokullardaki Başörtüsü Yasağı Endişe Verici

Endişeye sebebiyet veren konular arasında ise ilkokulda kız çocuklarına yönelik getirilen başörtüsü yasağının doğurduğu tartışmalar zikrediliyor. Yahudilerin taktıkları kipa ve Sihlerin kullandıkları patkanın bu yasanın kapsamı dışında bırakılmasının, yasa ile sadece bir grubun hedef alındığını ortaya koyduğu belirtiliyor. Bu durumun ise, Müslümanların toplumda eşit olarak varlık gösterememeleri ve özellikle Müslüman kız çocuklarının eğitime ulaşamama gibi riskleri barındırdığı vurgulanıyor.

Eğitimde Ayrımcılık Karşıtı Eşitlik Derneği (IDB) adlı kurumun aktardığı verilere göre ayrımcılık vakaları Avusturya’daki eğitim kurumlarında ciddi bir artış gösterdi. Ayrımcılık sebebi olarak en çok din ve dünya görüşü (48%), ırk (45%) engellilik (5%) ve cinsiyet ayrımcılığı (2%) öne çıkıyor. Sahra-altı Afrika (53%) ve Türkiye kökenli (36%) öğrenciler ise en çok ayrımcılığa maruz kalan gruplar arasında yer alıyor.

İslamofobi Yükselişte, Irkçı Fişleme Yaygın

Raporda ayrıca Avusturya’da İslamofobinin ciddi anlamda arttığının ve toplumda yabancı düşmanı söylemlerin rağbet kazandığının gözlemlendiği ifade ediliyor. Siyasetin de özellikle Müslümanlar ve mültecilere karşı ayrıştırıcı bir dil kullandığının altı çiziliyor. Buna karşılık, nefret söylemleri ve bunların bir sonucu olan şiddet eylemlerinin yeterince kayda geçirilmediği belirtiliyor.  

Son günlerde dünya gündemini meşgul eden polis tarafından uygulanan ırkçı fişleme uygulamasının (Racial Profiling) Avusturya’da da ekseriyetle esmer tenli ve Müslüman vatandaşları hedef aldığının gözlemlendiği belirtiliyor. Yapılan bir ankette, son 5 yılda Sahra-altı Afrika kökenli vatandaşların %66’sı polis tarafından durdurulduklarını ve bunlardan %37’si bunu ırkçı fişleme olarak algıladıklarını belirtiyor. Avusturya’da ırkçı fişleme yasa dışı olmasına rağmen Avrupa’da bu uygulamayı en çok yapan ülke olarak kayıtlara geçti.   

Tavsiye ve Öneriler

 Raporun öneriler kısmında Avrupa Komisyonu ilkokullarda getirilen başörtü yasağının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ve bunun tarafsızlık ilkesi göz önünde bulundurularak hiçbir şekilde belirli bir grubu hedef almaması gerektiği ifade ediliyor.

 Siyasilerin ve devlet yöneticilerinin her türlü ırkçı ve nefret söylemine kararlı bir şekilde karşı durması gerektiği belirtiliyor. Buna yönelik olarak siyasi partilerin nefret söylemlerini yasaklayan etik prensipleri yasalaştırmaları tavsiye ediliyor. Ancak henüz birkaç gün önce aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) Genel Başkanı Norbert Hofer’in ‘’Kur’an Korona’dan daha tehlikelidir’’ söylemi ve diğer partilerin buna sessiz kaldığı hatırlanacak olursa, Avusturya’daki mevcut siyasi ortamın bu tarz bir etik yaklaşımın henüz çok uzağında olduğu görülüyor.  

Raporda ırkçı vb. nefret söylemlerinin geniş ve kategorik bir veri tabanında toplanması ve hukuki süreçlerin takibatının yapılmasının Avrupa Komisyonu için elzem olduğu gözlemleniyor. Bu tür veriler halihazırda Avusturya’da resmî olmayan sivil toplum örgütleri tarafından toplanıyor. Bunların arasında Irkçılık Karşıtı Çalışma ve Sivil Tepki (ZARA) derneği ve Avusturya Müslümanlar için Dokümantasyon ve Danışmanlık Merkezi (Dokustelle für Muslime) kurumunu saymak mümkün. ECRI raporu da bu sivil toplum örgütlerinin verilerine başvuruyor.

ZARA kurumunun verilerine göre ırkçı saldırıların en büyük hedef grubunu Müslümanlar, mülteciler ve göçmenler teşkil ediyor. Raporda nefret ve ayrıştırıcı söylemlerin özellikle seçim zamanı çoğaldığı ve Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) söylemlerinin Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) siyasi diline de etki ederek, ırkçı söylemlerin meşrulaştırıldığı belirtiliyor. Bir çok araştırmanın sonuçlarına dayanarak ECRI toplumda Müslümanlara karşı artan nefretin özellikle İslam yasası (2015) ve peçe takma yasasından (2017) sonra arttığını vurguluyor.

IGGÖ: “Hükûmet Önerileri Dikkate Almalı”

Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) yayımladıkları bir basın açıklamasıyla Avusturya hükûmetinin ECRI raporunu yeterince ciddiye almadığına dair bir eleştiride bulundu. IGGÖ Başkanı Ümit Vural, özellikle başörtüsü yasağının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ve –Müslümanlara, Yahudilere ve farklı azınlıklara karşı– var olan ırkçı ve ayrıştırıcı ortamın ortadan kaldırılması için raporda belirtilen önerilerin hükûmet tarafından dikkate alınması gerektiğini ifade etti.

Buna karşılık Avusturya Entegrasyon Bakanı Susanne Raab bir röportajında başörtüsü yasağını savundu. “Hedefimiz genç kızları gelişimlerinde özgür kararlar almalarına teşvik etmek” diyen Raab, “başörtüsü buna kesinlikle engel teşkil ediyor. Bu yüzden ilkokullardaki başörtüsü yasağı kızlara yardımcı olan doğru bir önlemdir” sözleri ile yasağı savundu.

ECRI Raporları

Bağımsız bir heyetten oluşan ECRI, 5 yılda bir Avrupa Birliği üyesi olan ülkeler için ayrı ayrı raporlar yayımlamakta ve bu ülkelerin ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı mevcut durumlarını değerlendirmektedir. Ayrıca ilgili ülkelere, tespit edilen sorunlarla mücadele kapsamında öneriler sunulmaktadır. ECRI raporları, arazideki tanık ifadeleriyle verilere ulaşmaktan ziyade, farklı ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütlerinin verilerine başvurur ve bunun yanı sıra söz konusu ülkelerin yetkili mercileri ile bire bir görüşmeler gerçekleştirir.

Son ECRI raporu, bizlere günlük hayatta, iş yerinde, okulda veya üniversitede karşılaştığımız ırkçı ve ayrıştırıcı saldırıları yetkili sivil toplum örgütlerine bildirmenin önemini tekrar hatırlatıyor. ECRI uzmanlarının da eleştirdiği gibi şu an Avusturya’da bu tür verileri toplayan bir devlet kurumu mevcut değil. Bu nedenle gerek hukuki destek alabilmek, gerekse nefret söylemlerinin sadece “bir defaya mahsus kötü tecrübeden ibaret” olmadığını gösterebilmek için, bu kurumlara başvurmak ve yaşananları kayda geçirmek büyük önem arz ediyor.

Bu yazıyla ilgili yorumunuzu paylaşabilirsiniz. Bunu yaparken Yorum Kurallarımızı dikkate alın lütfen.
Yorum adedi#0

*Tüm alanları doldurunuz

Son Yüklenenler