Berlin’de İslam ve Müslümanlar: Kozmopolit Bir Şehirde Müslüman Olmak
Şehrin Müslümanları serisinin bu yazısında, M. Mustafa İyi Berlin'de Müslümanların ve İslam'ın izlerini sürüyor.
Berlin’in merkezi sayılan Alexanderplatz her gün farklı bir eylemin sahnesi gibi. Bu defa meydan, İsrail’in Gazze’deki zulmünü protesto eden bir grup insanın eylemine şahit. Emine Hanım ile burada sözleşiyoruz. Kendisiyle buluşur buluşmaz birkaç yıl önce meydanın hemen yakınında yer alan pastanede yaşadıklarını anlatmaya başlıyor. Emine Hanım, o gün üzerinde siyah bir şalı ile siyah hafif çiçekli bir elbisesi olduğunu ve yaşlı Alman bir kadının imalı bir şekilde “Sizin keyfiniz çok yerinde” gibi bir cümle kurduğunu anlatıyor. Emine Hanım, muhtemelen kendisinin Suriyeli mülteci zannedildiğini söylüyor ve ekliyor: “Tahammül edemedim ve alaycı bir tavırda kadına kısa bir cevap verdim.”
Berlin Kreuzberg Örneği
Irkçı sataşmalar, ne yazık ki çoğu zaman gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası gibi görünse de, Berlin, Almanya’daki çok kültürlü şehirlerin başında gelir. Bir araştırmaya göre Berlin’de mahalle içerisinde var olan değer çeşitliliğinin insanlar ve kültürler arasında bir çatışmayı tetiklemediği, aksine hem Müslüman hem de Müslüman olmayanların bir arada yaşamasını olumlu etkilediği belirtiliyor.
Müslümanların birçoğu için Berlin’deki Kreuzberg semti, sadece güvenlik değil, aynı zamanda bir tür sığınak olma özelliğine sahip. Zira Müslümanlar başta Berlin’in diğer bazı mahallerinde ve genel olarak Almanya’da kendilerini dışlanmış hissetse de Kreuzberg’de durumlar farklı. Berlin’in diğer ilçelerinden farklı olarak, buradaki Müslüman kuruluşlar çeşitli siyasi organlarda güçlü bir varlığa sahipler.
Kamu fonları Müslüman gruplara da tahsis ediliyor ve bölge politikacıları yerel projelerde dinî Müslüman derneklerle iş birliği yapıyor. Bu uygulama, Almanya’daki pek çok Müslüman dernek ve kuruluşa yönelik yaygın olarak algılanan damgalama ve marjinalleştirme göz önüne alındığında oldukça önemli.
Kreuzberg örneğinde, yerel iş birliği ile Müslümanların şehre olan aidiyeti de olumlu etkileniyor. Berlin İslam Federasyonu eski Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Kesici, Kreuzberg’te vatandaşların karar alma sürecine dâhil olmaları için fırsatlar yaratılmasını ve Müslüman kuruluşları siyasi katılıma dahil etme girişimini takdir ettiğini, ancak Müslüman kuruluşların katılım ve angajman düzeylerinin düşük olduğunu belirtiyor.
Berlin’de Kaç Müslüman Var?
2011 yılında Berlin’in nüfusundaki Müslümanların oranı yüzde 7,6 ile yaklaşık 249.200 kişiydi. 2018 yılındaki araştırmalara göre ise Berlin’de nüfusun yüzde 7-9’unun, yani şehirde 250.000 ila 300.000 Müslüman’ın yaşadığı tahmin ediliyor. Berlin’deki Müslümanların çoğunluğu ise Türkiye kökenli.
2018 yılında Berlin’de en fazla üyeye sahip İslami çatı kuruluş, 17 camisiyle Berlin İslam Federasyonu (IFB) idi. Bunu 15 cemaatle Almanya’daki Şii Cemaatler İslam Birliği (IGS) takip ediyordu. Bunun yanında DİTİB, VIKZ ve Müslüman Merkez Konseyi (ZMD) de önemli bir cemaate sahip. Kasım 2005’te kurulan Berlin İslam Forumu, İslami kuruluşların temsilcilerine, Berlin yönetimi ve sivil toplumun üst düzey temsilcileriyle düzenli olarak doğrudan tartışmalara katılma fırsatı veriyor. Özellikle üst düzey bürokratların da forumda yer alması Müslümanların şehir hayatını birlikte inşa etmeleri ve şehir hayatına katılımını olumlu destekleyebiliyor.
Berlin Şehitlik Camii’nin Tarihi
Emine Hanım’la Berlin’de Müslümanların önemli bir simgesi olan Berlin Şehitlik Camisi’ne gidiyoruz. Emine Hanım birkaç yıl bu caminin gençlik yönetiminde gönüllü görev aldığını söylüyor. Hatta camide Ramazan ayında genç Almanları iftara davet ettiklerini ve birlikte iftar yapmalarını hâlâ hatırladığını ekliyor. 1983 yılında Neukölln’de inşa edilen Şehitlik Camii, bir ibadethane olmanın yanında bir kültür merkezi olarak da hizmet veriyor.
1.500 kişi kapasiteli Şehitlik Camisi, Berlin’deki en büyük cami. Bu cami aynı zamanda Berlin’de ilk İslam mimari eseri olarak da görülebilir. 29 Ekim 1798 tarihinde Prusya Kralı, Hasenheide Bleicherstrasse’de bir mezarlık yeri satın alır ve Osmanlı elçisinin naaşı 1798 yılı sonbaharında buraya defnedilir. Daha sonra burada bir Türk mezarlığı gelişir. Birkaç yıl sonra bu kez ikinci elçi de vefat edince buraya defnedilir. Birinci Dünya Savaşı’nda tedavi için Berlin’e getirilen Türk askerlerden ölenler de buraya defnedilince mezarlık “Türk Şehitliği” adını alır ve şehirdeki Müslümanların önemli izini taşır. Sonraki yıllarda, Berlin’de vefat eden farklı milliyete mensup Müslümanlar bu mezarlığa defnedilir ve şehirde Müslümanların İslami mimarisi kurumsallaşır.
Berlin Wünsdorf Camii
Emine Hanım Berlin’de birçok farklı caminin daha olduğunu hatırlatıyor. Bunlardan biri Wünsdorf’taki cami. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya ve Fransız ordusunda savaşa katılan Müslümanların Almanlara esir düşmesi ile Berlin yakınlarında 1914’te bir esir kampı yapılır. Esirlerin büyük çoğunluğu Müslüman Tatarlardan oluşmaktadır. Müslüman esirlerin talebi üzerine esir kampının ön avlusu içine, beş hafta içinde tamamen ahşap malzemeden oluşan Wünsdorf Camii yapılır.
13 Temmuz 1915’te, Ramazan ayı başında, büyük bir törenle Osmanlı Devleti’nin Berlin Elçisi İbrahim Hakkı Paşa tarafından hizmete açılan cami, savaştan sonra esirlerin çoğunun o bölgeden ayrılması ile önemini yitirir ve 1930’da yıkılır. Bu camiyle ilgili önemli bir husus da Wünsdorf Camii’nde, esirler üzerinde kafatası incelemesi gibi birçok araştırma yapılmış olmasıdır. Bilimsel nesnelere indirgenen esirler Alman etnologlar tarafından saha araştırmaları için kullanılmıştır. Bu araştırmalar daha sonra Nasyonal Sosyalizm döneminde yürütülen “ırk araştırmalarına” aktarılmıştır. Araştırmalar esnasında yapılan ses kayıtları hâlen Berlin Humboldt Üniversitesi’nin arşivinde saklanıyor.
Berlin’in En Eski Camisi: Wilmersdorf Camii
Wünsdorf yıkıldıktan sonra, Berlin’deki Müslüman grupları tek bir çatı altında toplamak için, Berlin’de merkezî bir caminin yapımı gündeme gelir. Berlin Wilmersdorf Camii veya diğer bir adıyla Berlin Camii ülkede inşa edilen ve hâlen cami olarak işlev gören en eski camidir. 23 Nisan 1928 tarihinde ibadete açılan caminin açılış törenine, Türkiye, İran ve Afganistan’ın Berlin elçileri de katılmıştır. Küçük bir mezarlıkla başlayan, cami ile devam eden Berlin’deki İslam mimari etkinliği günümüzde Türk mezarlığı içine yapılmış sekiz dayanaklı ve tek kubbeli klasik Osmanlı Camii ile yeni bir boyut kazanmıştır.
Berlin Tarafsızlık Yasası
Almanya’nın genelinde olduğu gibi Berlin’de de Emine Hanım’ın başta bahsettiği gibi ayrımcılık, dışlanma ve ırkçılık Müslümanların gündelik hayatlarının acı bir parçası. Berlin’de Almanya genelinden farklı olarak Müslümanlara yönelik artan ayrımcılık ve düşmanlık, özellikle eğitim ve istihdam alanlarında dikkat çekiyor.
Ocak 2005’te Berlin’de kabul edilen Tarafsızlık Yasası, devlet okulundaki öğretmenlere, polis memurlarına ve diğer kamu sektörü çalışanlarına görünür tüm dinî işaret, sembol ve kıyafetleri giymeyi yasaklıyordu. Bu durum özellikle başörtüsü takmayı tercih eden genç Müslüman kadınlar üzerinde olumsuz bir etki yaratıyordu.
Emine Hanım, öğretmenlik bölümünde okuyan yakın arkadaşlarından birisinin bu yasa nedeniyle bir süre Almanya’ya aidiyetini sorguladığını belirtiyor. Birçok arkadaşı öğretmenlere yönelik başörtüsü yasağı nedeniyle Türkiye’ye dönmeyi bile düşünmüş.
Fakat daha sonra Tarafsızlık Yasası’nın başörtüsü yasağına yol açamayacağına karar verilmesiyle rahatladıklarını ekliyor. 2023 yılında Federal Anayasa Mahkemesi, başörtüsü takmanın genel olarak yasaklanmaması gerektiğine karar verdi. Böylece Federal Anayasa Mahkemesi, öğretmenlerin başörtü takmasının, devletin tarafsızlık yükümlülüğünü zedelemediğini ortaya koymuş oldu.
Berlin’de Yükselen Aşırı Sağ Düşünceler
Berlin’de Müslümanların birlikte yaşamasını engelleyen bir diğer husus ise Almanya genelinde yükselişte olan aşırı sağ düşüncenin Berlin’e yansımaları. 18 yaş ve üzeri 2.048 Berlinliyle yapılan “2023 Berlin Monitor” isimli araştırmaya göre, Berlin halkı arasında Müslümanlara yönelik çekinceler artıyor. Ankete katılanların neredeyse yarısı İslam’ı reddediyor. Ankete katılanların yüzde 42’si ise Almanya’daki Müslüman sayısının çok fazla olduğunu düşünüyor.
Berlin’deki Müslümanlar açısından bir diğer gündem de mezarlık meselesi. Birinci kuşağa karşın yeni kuşaklarda Almanya’da defnedilmek isteyen Müslümanların sayısı giderek artarken Berlin gibi hem yoğun yerleşimin olduğu hem de Müslümanların çokça yaşadığı bölgelerde Müslümanlar için ayrılan mezarlıklar dolmaya başlıyor.
Son olarak Berlin’de, Spandau İlçe Belediyesine bağlı Gatow semtinde İslami usullere uygun defin işlemlerinin yapıldığı mezarlığın dolması Müslümanların kurduğu çatı derneklerinin mezarlıklarla ilgili çalışmalarını hızlandırdı. Berlin İslam Federasyonu Başkanı Murat Gül, ocak ayında Spandau ilçesi İmar, Planlama, Çevre ve Doğayı Koruma Dairesi’nden mart sonu itibarıyla mezarlıkta boş yerin olmayacağına ve defin izni verilmeyeceğine ilişkin bir mektup aldığını belirtiyor. Gül, 2021’de yılbaşı tatilinde ise Gatow’daki mezarlıkta yer bulunmadığı için Berlin’de Müslümanlara ait 20 cenazenin bekletildiğini ve sorunların geçici olarak çözüldüğünü belirtiyor.
Emine Hanım’la buluşur buluşmaz konuya ayrımcılıktan giriş yapmıştık. Yürüyüşümüze kendisinin bu alanda olumlu bir tecrübesi eşliğinde devam ediyoruz. “Almanya’da bir kadınsan iş bulmak zor. Yabancı bir kadınsan daha zor. Müslüman kadınsan çok daha zor. Başın örtülüyse artık imkansıza yakın.” dedikten sonra, yine de ayrımcılıkla mücadelenin birçok kurumda yaygınlık kazandığını ekliyor. Kendisi de şu anda bir kamu personeli olarak çalıştığını gururla ekleyen Emine Hanım, şöyle diyor: “İnsanlara çalıştığım yerden bahsedince ‘Demek Müslüman bir kadın olarak burada çalışma imkânı varmış’ diyorlar. Birilerine ilham olmak ve ayrımcılığın her yeri kaplamadığı konusunda umut olmak beni mutlu ediyor.”