Emma Clark: “İslam Bahçesi, Cennetin Ufak Bir Tadımını Sunar”
Genellikle su ve gölge temalarını içeren etkileyici bir arazi olarak tanımlanan İslam bahçeleriyle Emma Clark İngiltere’de bahçe tasarımları hakkında akademik araştırmalar yaparken tanıştı. Yolu daha sonra Sufilikle kesişen ve Müslüman olan Emma Clark bugün Londra’da yaşıyor ve İslam bahçeleri hakkında derin araştırmalar yapıyor. Kendisiyle İslam’ın bahçe anlayışı hakkında konuştuk.
Bir akademisyen olarak İslam mimarisi, geometri ve İslam bahçeleri ile ilgileniyorsunuz. Bir İslam bahçesi nedir ve nasıl tasarlanır?
İslam bahçelerinin tasarımı çok büyük bir soru. Herkesin farklı bir dizayn biçimi var. Bir sanat eserinin tasarlandığı süreçtekine benzer şekilde İslam bahçeleri de hem birbirine benzer hem de birbirinden bütünüyle ayrı. Bir müzik eseri ya resim tasarlama süreçlerine benzer şekilde İslam bahçelerinin de tasarlama süreçleri kendine özgü.
Öncelikle bahçenin nerede olduğu çok önemli. Kuzey Londra’daki bir bahçe ile Suudi Arabistan’ın Riyad şehrindeki bir bahçe birbirinden elbette farklı olacaktır. Bu anlamda bir İslam bahçesinden bahsedeceksek öncelikle bağlamı ve hangi bağlamdan nasıl bir ilham alacağımızı konuşmamız gerek.Kainattaki her şey, Allah’ın ayetidir. Bir nehir boyunca yürürken gördükleriniz, çevrenizdeki her şey, bu ayetlerdendir. Bahçe dediğimiz yerde de bu ayetler vardır. Bahçe, değişen bir iklimin içinde ve insanların giderek daha fazla antidepresan kullandığı bir dünyada, doğada, yeşillikler içinde olabilmemizi ve toprağa dokunabilmemizi sağlayan mekân.
Ben bahçe dediğimiz şeyin, bir tefekkür mekânı olduğuna inanıyorum. Bahçeye çıkmak, bitkileri selamlamak, yaprakların arasından süzülen güneşe bakmak, krolofili, ışık dediğimiz şeyi; yani Allah’ın ayetlerini düşünmek… Bunlar yaşadığımız çağda küçük şeyler gibi görünüyor.
Oysa başlı başına yeşil rengi bile çok önemli. Orta Çağ’da keşişler gözlerini dinlendirmek için yeşil renge bakarlardı. Arap kültüründe yeşilin gözler için dinlendirici olduğuna inanılır. Bir sabah uyandığımızda doğanın yeşil değil de kırmızıya döndüğünü görseydik, bu hepimiz için korkunç bir şok olurdu. Kur’an’da cennet de yeşil olarak tasvir edilir. Yeşillik, özellikle ilkbahar aylarında yenilenmek, yeniden doğmak, can bulmak anlamına gelir. İslam bahçesi de bu yenilenme semboliğini bünyesinde taşır. İslam’da bir bahçe, cennet bahçesinin bir sembolüdür ve size öbür dünyanın ufak bir tadımını sunar.
Özellikle İslam geleneğinde bahçelerde gezerken suyun merkezî bir yerde olduğunu görüyoruz. Bizim geleneğimizde suyun nasıl bir önemi var?
Doğru. Bahçede dolaşırken amacınız bahçenin merkezine gitmektir. Biz insanlar bir merkeze ihtiyaç duyarız. İslam’da bahçenin merkezi de her şeyin neşet ettiği kaynak olan sudur. Su yaşamın kaynağı olduğu kadar, aynı zamanda içimizdeki kaynaktır.
Su aynı zamanda ruhun bir sembolüdür. Kur’an’da cennete dair çok derin bir sembolizm vardır. Buna göre cennette dört nehirden bahsedilir: Süt, su, bal ve şarap. Bunların hepsi farklı seviyelerdedir. İslam bahçesindeki kilit nokta da suyun akıyor olması, yani tazeliğidir. Su, insanı çeker çünkü insanın yüzde 50’sinden fazlası sudan oluşur. Ana rahminde suyun içerisindeyiz. Tüm bu gerçeklerden hareketle İslam bahçesi de suyu merkeze alır. Bu bahçede her zaman hafifçe akan bir su kaynağı bulunur. Bu suyun kenarında otururken huzur duyarsınız.
İslam bahçelerin tasarımında suyun yanında gölgenin de önemi var. Gölge neyi temsil ediyor?
Ben İslam bahçesinin, dünya için bir ilham kaynağı olduğunu düşünüyorum. Dediğiniz gibi suyun yanında gölge de İslam bahçesinde üstün bir unsur. Bir çöl ülkesinde yaşadığınızı düşünün. Çöl ile vaha arasındaki bir zıtlık vardır.Vita Sackville-West isimli yazar, 20. yüzyılın başlarında İran’da bulunmuştu. Kendisi şöyle der: Eğer çöl boyunca kilometrelerce ve kilometrelerce, bir tepenin üzerinde yürürseniz, karşınızda çölün kahverengiliğinden başka bir şey kalmayacaktır. Sadece güneşin parlayan ışıklarını görürsünüz. Orada artık renk özlemi çekmezsiniz. Sadece gözleriniz için biraz gölge ve kulaklarınız için de su sesi dilersiniz. Bana kalırsa Avrupa’da bolca yağmur alan yeşilliklerin içinde büyüyen insanlar için bu uzak bir deneyim olsa da su ve gölge İslam bahçesinin vazgeçilmez unsurlarıdır.
İspanya yaklaşık 800 yıl boyunca İslam egemenliği altında kaldı. Avrupa’da bir İslam bahçesi örneği var mı?
Bana kalırsa Alhamra, İslam bahçesinin Avrupa’daki en mükemmel örneklerinden biridir. Avrupa’da Alhamra ile boy ölçüşebilecek başka bir yer yok. Oradaki çeşmeler, onların akışları ve tasarımları olağanüstüdür. Yine de bitki dikimi konusunda Alhamra’nın çok iyi olmadığını belirtmek gerek. Sanki orada kolaya kaçılmış gibi. Oysa bitkilendirme, İslam bahçesi için özel bir yere sahip. İslam bahçesi genelde birçok insan tarafından geometrik özellikleriyle ölçülse de zemin planına temel teşkil eden bu geometri, her zaman bol miktarda bitki ile dengelenir.
Tac Mahal’in ve Hümayun Türbesi’nin eski resimlerine bakarsanız, bence bu yapıların bugün de sömürgeciliğin ve İngiliz bitkilerinin kalıntılarından mustarip olduğunu görürsünüz. Bu yapıların bahçelerinde her yere çimen konulmuştur. Oysa çim, sürdürülebilir değildir ve çok fazla suya ihtiyaç duyar. 18 ve 19. yüzyıla ait bu yapıların görüntüsünü incelediğinizde, bunların çok daha yeşil gözüktüğünüz ama asla çimlerle yeşillendirilmediğini görürsünüz. Çünkü bu sıcak ülkelerde çimler çok da isabetli bir seçim değildir.
Burada dengeden, yani mizandan bahsetmemizde fayda görüyorum. Tüm bu bahçelerdeki unsurlar arasındaki uyum, aynı zamanda dünya ve insanın kendi içiyle arasındaki uyumla da yakından ilgili. Her şey mikrokozmosun bir yansıması ve şu anda -bu bahçeler örneğinde de- tüm bu dengenin dağıldığını gözlemliyoruz.
Siz Cambridge’deki Merkez Camii’nin bahçesini de tasarladınız…
Evet. Orada Chelsea Flower Show’da en iyi gösteri ve altın madalya kazanan Adam Hunt ve Lulu Urquhart gibi muhteşem bahçe tasarımcılarıyla çalıştım. Sürdürülebilirlik ve biyolojik çeşitlilik konularında çok başarılılar. Cambridge Merkez Camii için tasarladığımız bahçe çok özeldi çünkü bir cami için özel tasarlanmıştı. Çok küçük bir bahçe olsa da çeşmeye doğru yürüdüğünüzde her iki tarafta da katmanlı bir bahçe kurgulamayı başardık. Şu anda da caminin çok iyi bir bitki bakım ekibi var. Mükemmel bir bahçıvan ve gönüllülerden oluşan harika bir ekip orada. Bence bahçe tasarımındaki en büyük sorunlardan biri de bakım meselesidir: Nerede olursanız olun, sonrasında bahçeyle ilgilenecek birinin olması çok önemli.
Bugün Avrupa’da İslam bahçeleri önünde ne tarz engeller görüyorsunuz?
Açıkçası ben ülkenin dört bir yanında insanlarla uzun sohbetler yapıyorum ama sonra hiçbir şey harekete geçmiyor. İslami dernekler, camiler ya da okullar etraflarında yeşil alanlar oluşturmak için insanlar genelde harika fikirler üretiyor. Bu konuda tartışıyor ve araştırıyorlar. Yine de bu fikirlerden çok azı hayata geçiyor çünkü finansman bulmakta zorlanıyorlar.